Çanakkale'den Cizre'ye uzanan bir hakikat arayışçısı...

Ağrı'nın Patnos ilçesinde 16 çocuklu bir ailede doğan İbrahim Temel, Çanakkale'ye göç eder. Özyönetim sürecinde Cizre'de direnen İbrahim Temel, Çanakkale'den Cizre'ye uzanan bir hakikat arayışçısı olur.

Devletin bütün yıkım ve özel savaş politikalarına rağmen Kürt halkının hafızasında kahramanlık ve direniş destanı olarak kalan Şırnak'ın Cizre ilçesinde ilan edilen özyönetim direnişlerinin üzerinden 5 yıl geçti. İlçede aylarca en ağır tank ve silahlara karşı iradeleri ile direnen yüzlerce gençten biri de İbrahim Temel'di (Serdem Pir).

Nusaybin’in 'Reşo'su, Cizre’nin 'Mawa Fuat'ı olarak bilinen İbrahim, genç yaşına rağmen kısa süre içerisinde cesareti ile herkesin zihnine kazındı. Adının geçtiği her yerde kahraman olarak anılmaya devam eden İbrahim, arkasında okuduğu şiirleri ve söylediği şarkıları bıraktı.

ÇANAKKALE'DEN KÜRDİSTAN'A

Ağrı’nın Patnos ilçesinde dünyaya gelen İbrahim, 16 çocuklu bir ailenin 9’ncu evladıydı. Doğduğu ilçede çok fazla kalamadan Çanakkale’ye giden İbrahim, burada eğitim hayatına devam etti. Kısa süre içinde halkının ve doğduğu toprakların gerçekliğini gören İbrahim, Çanakkale’de okuduğu lisede politik mücadele ile tanışır.

Arkadaşları arasında her şeyden önce 'cesur yürek' olarak hafızalara kazınan İbrahim, 2013 yılında lise sıralarında tanıştığı mücadelesini dağlara taşırmaya karar verir. Genç yaşında başladığı çalışmalarda en çok gençleri etkileyen İbrahim, önce Nusaybin ardından da Cizre’de mücadelesine devam eder.

GENÇLİK MÜCADELESİNİN NEFERİ

Ailesi de İbrahim'i 'cesur, güvenilir ve korkusuz' olarak üç kelime ile betimlemişti. İbrahim, 2013 ve 2015 yılları arasında Nusaybin’de gençlik çalışmaları içinde yer alır. İlçede herkesin 'Reşo' ismiyle tanıdığı İbrahim, bu süreçte ilçede zirveye çıkan uyuşturucu, fuhuş ve ajanlığa karşı aylarca mücadele etti.

İlçe halkı tarafından tanınan ve samimi, korkusuz duruşu ile ilçedeki gençlere örnek olan İbrahim, yüzlerce genci uyuşturucu bataklığından kurtarır. Nusaybin’de yaşayan annelerin 'oğlum' diyerek sevip benimsediği İbrahim, ilçede büyüyen gençlik yapılanmasının da zeminini güçlendirmeye çalıştı.

ANNELER ONU ANLATTI: ONU ÇOK ÖZLÜYORUZ

Yaptığı eylemler ile ilçedeki polislerin korkulu rüyası haline dönüşen İbrahim, ailelerin de büyük sempatisini kazandı. O süreçte İbrahim’i tanıyan Nusaybinli bir anne onu şöyle anlatıyor: "Nusaybin’de her şey onunla değişti desem insanlar abarttığımı düşünür ama Nusaybin’de her şey onunla değişti. Buraya geldi korkusuzca yaptığı şeyler ile gençlerin güvenini, annelerin de büyük sevgisini kazandı. Hiçbir anne onu oğlundan ayrı tutmadı.

Onun samimiyetine ve cesaretine inanıyorduk. Şimdi bile ne zaman fotoğrafını görsek, ya da sesini duysam ağlıyorum. Sesi çok güzeldi ama çok zor şarkı söylerdi bize. Uyku nedir hiç bilmezdi; sabahın erken saatlerinden geceye kadar hep ayaktaydı. Hep çalışıyordu, onu çok özlüyorum. Bir anne olarak sızısı hep içimde kalacak."

Aradan yıllar geçmesine rağmen yeni gelen insanlara Nusaybin halkının 'Bir Reşo vardı' diyerek anlattığı İbrahim, özyönetim ilanlarının ardından Cizre’ye geçti.

CİZRE'NİN MAWA FUAT'I

Mücadelesi ile kısa süre içerisinde Cizre halkının da sempatisini kazanan İbrahim, sokağa çıkma yasakları döneminde sırasıyla önce Nur ardından Cudi ve Sur mahallelerinde direnişe katılır. Cizre halkının 'Mawa Fuat' diye tanıdığı ve bildiği İbrahim’i, Cizre’deki gençler ise şu sözlerle anlatıyor: "Annelerle arası çok iyiydi sanki onlarla yıllardır yaşamış gibiydi. Çok iyi ve yapıcı bir kişiliği vardı. Bir sorun olduğunda gece gündüz demeden o sorunun üzerinde durup hallederdi.

Herkes ona bu yüzden saygı gösteriyordu. Geceleri diğer gençler ile birlikte ateş yakıp etrafında otururduk. Herkesi bir araya getirip kitap okurdu. Bazen şiir okur, bazen de bizlere şarkı söylerdi. Herkese umut veriyordu. Etrafındaki arkadaşları ona o kadar çok güveniyordu ki bir sözü ile canlarını bile verirlerdi."

CİZRE'DE ŞEHİT OLAYIM!

Öz yönetim direnişlerinin gerçekleştiği süreçte onunla çalışma yürüten bir başka genç ise İbrahim'e dair şu sözleri dile getiriyor: "Halkın arasına ilk girdiğinde ismi vardı ama kimse onu tanımıyordu. Saygınlık, efendi oluşu, mertliği ve cesareti ile tam bir parti duruşu vardı. Heval Fuat, ilk çalışmasını burada uyuşturucuya karşı yaptı. Madde kullanan yüzlerce gence ulaştı ve onları parti gerçeğiyle tanıştırdı.

Kitap okumayı severdi. Kitap okuma sevdasını bildikleri için herkes ona 'Mawa Fuat' derdi. Çok fedakar bir insandı. Buradaki bütün aileler ona çok saygı gösteriyordu. Her defasında 'Şehit olursam da Cizre’de olayım' diyordu. Burası onun evi olmuştu."

DOĞUM GÜNÜNDE BODRUMDAN ÇIKARILDI

14 Aralık 2015 tarihinde ilan edilen sokağa çıkma yasağında mahalledeki direniş içerisinde yer alan İbrahim, son olarak Cizre bodrumlarının bulunduğu Cudi Mahallesi'ne geçti. Burada yaşanan çatışmalarda ayağından yaralanan İbrahim, yaralıların olduğu bodrumda günlerce tedavi edildi.

Kamuoyuna 'Cizre Bodrumları' devlet dosyalarında ise 'C-3154 adlı bina' diye geçen bodrumda, 6-7 Şubat tarihleri arasında yaşamını yitiren İbrahim, doğum günü olan 25 Şubat günü bodrumdan çıkarılarak morga kaldırılır. İbrahim’in cenazesi ailesi tarafından Mayıs 2016 tarihinde Malatya Adli Tıp Kurumu'ndan teslim alınarak doğduğu yer olan Patnos’a götürülerek defnedildi.

SESİ ŞARKI SATIRLARINDA KALDI

Otopsi fotoğraflarında kendisinden geriye mavi-siyah bir bileklik ve zamanı 06:47:32’de duran bir saat kalan İbrahim, hafızalarda güzel sesi ve okuduğu şarkıdan bir parça kaldı;

Özgür bahçemizin karanfili orada,

Yandı yürekler yandı, semayı alev sardı

Akan gözüm yaşı ile deniz yine canlandı.

Deniz güneşe bakar, güneş kalbimi yakar

Umut dolu gözlerle halkım dağlara bakar.