Êzidî temsilcileri: Fermanın devamı olan anlaşmayı kabul etmiyoruz

KDP ile Irak hükümetinin Şengal üzerine yaptığı anlaşmayı değerlendiren Êzidî temsilcileri, anlaşmayı "suçlular ile ihanetçilerin anlaşması" olarak nitelendirerek, söz konusu anlaşmanın 73'üncü fermanın devamı olduğunu belirtiyor.

Uzunca bir süredir Şengal ve Êzidîlere karşı yoğun bir kara propaganda yürüten KDP, Bağdat'la yaptığı bir dizi görüşmenin ardından 9 Ekim'de Irak merkezi hükümetiyle Şengal ve Êzidîler üzerine kirli bir anlaşmaya imza attı.

21'inci yüzyılda tüm dünyanın gözleri önünde soykırımdan geçirilmek istenen Êzidîler üzerinde yapılan bu kirli anlaşmanın Birleşmiş Milletler (BM), ABD ve Almanya gibi aracıları da var.

Nitekim anlaşmanın imzalanmasının ardından KDP Politbüro üyesi Felah Mustafa, anlaşmanın arabulucuları olarak BM, ABD, Almanya ve Fransa'ya teşekkür etti.

3 Ağustos 2014 tarihinde DAİŞ saldırıya geçtiğinde KDP, pêşmergelerini, Irak merkezi hükümeti de asker ve polislerini çekerek Şengal'i ve Êzidîleri soykırımla yüz yüze bırakmıştı.

HPG gerillaları ve YPG/YPJ güçlerinin müdahalesiyle yüzbinlerce Êzidî soykırımdan kurtarılmış, ancak yine de DAİŞ çeteleri binlerce Êzidî kadın ve çocuğu kaçırmış, binlerce erkeği ise katletmişti.

DAİŞ çetelerinin saldırılarından sonra Êzidîler öz güçleri YBŞ ile YPJ-Şengal'i ilan etmiş ve kurumsallaşma sürecine girmişti. Büyük bir direnişin ardından Kasım 2015'te Şengal kent merkezi DAİŞ'ten temizlenmişti.

Ardından bölgeye gelen KDP güçleri ise kentin bir kısmını kontrol etmişti. HPG ve YBŞ ise Kürtler arası bir çatışmaya yol açmamak için KDP pêşmergelerinin dönüşüne ses çıkarmamıştı.

Mart 2017'de KDP Sinûnê-Xanesor hattına "Roj Pêşmergeleri" isimli silahlı unsurları getirerek, YBŞ'ye saldırmış ancak Êzidîlerin direnişiyle bu provokasyon boşa çıkarılmıştı.

KDP İKİNCİ KEZ KAÇMIŞTI

Tarihler Ekim 2017'yi gösterdiğinde ise KDP'nin referandumu üzerine Irak güçleri ile Heşdî Şabî'nin bölgeye yönelik harekete geçmesiyle, KDP pêşmergeleri yine bölgeden kaçmıştı.

Sonraki aylarda Irak merkezi hükümeti ile Şengal Özerk Meclisi arasında yapılan anlaşmayla YBŞ, resmi olarak Irak ordusunun bir parçası olarak kabul edilmişti.

KİRLİ PAZARLIK

Yüzbinlerce Êzidî'yi DAİŞ vahşetinden kurtaran ve Şengal'i özgürleştiren HPG güçleri, Nisan 2018'de resmi olarak Şengal'den çekilmesine rağmen, KDP bölgede PKK'nin olduğunu iddia ederek Şengal'e karşı kirli pazarlıklar yürütüyor.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik uluslararası komplo ile Serêkaniyê ve Girê Spî'ye yönelik işgal saldırılarının başlama yıldönümü olan 9 Ekim tarihine denk getirilen anlaşma; sözde yönetim, güvenlik ve inşayı öngörüyor.

Anlaşmaya tepki gösteren Êzidîler ise "kendi iradeleri dışında imzalanmış hiçbir şeyi kabul etmeyeceklerini" ve anlaşmanın 3 Ağustos saldırılarının devamı olduğunu belirtiyor.

KDP ile Bağdan anlaşmasını Şengal Demokratik Özerk Yönetim Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Riham Hiço, NAV-YEK Eşbaşkanı Hecî Çelîk ve HDP Milletvekili Feleknaz Uca ANF'ye değerlendirdi.

SUÇLULAR İLE İHANETÇİLERİN ANLAŞMASI

Anlaşmayı "Êzidîlere yönelik komplo" sözleriyle nitelendiren Şengal Demokratik Özerk Yönetim Yürütme Meclisi Eşbaşkanı Riham Hiço, anlaşmanın aynı zamanda "3 Ağustos fermanının devamı" olduğunu belirtiyor.

3 Ağustos saldırılarının iki baş sorumlusunun KDP ile Irak merkezi hükümeti olduğunu ve suç işlediklerini belirten Riham Hiço, "3 Ağustos'tan önce bu iki güç de Şengal'deydi. Ama DAİŞ gelince bu iki güç de Êzidîleri katliamla yüz yüze bırakıp kaçtı. O yüzden bu iki güç de suçludur. Irak hükümeti Şengal'i bırakarak suç işledi. KDP ise suç işlediği gibi ihanet etti. Bunların Şengal üzerine söyleyecek bir sözleri yoktur" diyor.

'ABD İLE BM SUÇA ORTAK OLUYOR'

KDP'nin daha önce de Şengal'e saldırılar düzenlediğini hatırlatan Riham Hiço, şimdiki planın sponsorları ABD ile BM'ye de tepki göstererek, "Çünkü anlaşma ABD ile BM'nin gözetiminde yapılmış. Bizler bu 3 Ağustos fermanının devamı olan bu komploda yer alan güçleri ve kuruluşları da suç ortağı olarak nitelendiriyoruz."

KDP'nin Mart 2017 saldırıları, daha sonra KDP kendi yönetimini kente göndermek istemesini ve Türk devletinin Şengal'e yönelik hava saldırılarını hatırlatan Riham Hiço, şimdi yapılan anlaşmanın da bunun devamı olduğunu ifade ediyor.

'BEDELİ NE OLURSA OLSUN KABUL ETMEYECEĞİZ'

"Bu anlaşma Êzidîlerin tasfiyesi anlaşmasıdır. Kabul etmeyeceğiz. Hewlêr ile Bağdat bizim üzerimizde pazarlıklar yapıyor" diyen Riham Hiço, şunları dile getiriyor: "Bizler bu kadar bedeli özgür yaşamak için verdik. Hewlêr'in, Bağdat'ın da ya bir başkasının Êzidîleri birbirine hediye olarak vermesi için vermedik. İrademiz dışındaki hiçbir kararı kabul etmiyoruz. Bedeli ne olursa olsun ödemeye de hazırız. Kimsenin öyle kolay yutabileceği bir lokma da değiliz. Tutumumuzu net olarak ortaya koyduk ve koymaya devam edeceğiz."

'BİZDEN KENDİMİZİ SAVUNMAMIZIN HESABINI SORUYORLAR'

Riham Hiço, anlaşmaya karşı tutumlarının ne olacağı sorusuna da yanıtı veriyor: "Hiçbir şey olmamış gibi 3 Ağustos öncesine dönüş olmayacak. Yargılanması gereken Hewlêr ve Bağdat yönetimleri bir de kalkmış bizden hesap soruyorlar. Niye silahlandınız, niye kendinizi savundunuz, diyorlar. Niye yok olmadığımızın hesabını sormaya kalkışıyorlar. Hesap vermesi gerekenler, kalkmış hesap soruyor. Şengal ihanetçilere yar olmayacak. Şengal Êzidî yurdu, özgür Êzidî yurdu olmaya devam edecek. Bunun dışında hiçbir şeyi kabul etmeyeceğiz."

'KABUL EDİLİR HİÇBİR YANI YOK'

Êzidîlerin çatı örgütü NAV-YEK'in Eşbaşkanı Hecî Çelîk de anlaşmanın Êzidîler arasında büyük bir infiale yol açtığını ifade ederek, Êzidîlere hiçbir şey sormadan yapılan anlaşmanın kabul edilir hiçbir yanı olmadığını söylüyor. Çelik, "3Ağustos'ta Êzidîleri soykırımla yüz yüze bırakan zihniyetin bugün yine işbaşında olduğunu görüyoruz. Bugün anlaşma yapan her iki güç 3 Ağustos'ta yüzbinlerce Êzidî'yi katliamla yüz yüze bırakıp kaçmıştı" diyor.

ULUSLARARASI KOMPLONUN YILDÖNÜMÜNDE ÊZIDÎLERE KOMPLO

"Hesap vermesi gerekenler, Êzidî kadınları ve çocukları önünde diz çöküp özür dilemesi gerekenler, bugün çıkmış hiçbir şey olmamış gibi Êzidîleri yeni bir soykırıma tabi tutacak anlaşmaları yapıyor" diyen Çelik, şunları dile getiriyor: "Anlaşma için de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik komplonun ve aynı zamanda Serêkaniyê ile Girê Spî'nin işgalinin yıldönümü olan 9 Ekim tarihi seçilmiş. Biz bunun bir tesadüf olduğunu düşünmüyoruz. Bu komplonun bugün Êzidîler şahsında devam ettirilmesi olarak görüyoruz."

HEWLÊR VE BAĞDAT'A UYARI: SONUÇLARI OLUR

Hewlêr ve Bağdat'a Êzidîlerin iradesinin hiçe sayarak yapılan bir anlaşmanın "sonuçlarının olacağı" uyarısında bulunan Hecî Çelik, "Tüm Kürt kamuoyu da bilsin ki, Êzidîlerin iradesini hiçe sayan bu anlaşmanın sonuçları ağır olacak. Büyük tehlike arzeden bir anlaşma olarak görüyoruz. Yine uluslararası kamuoyunun da bu karar karşısında duyarlı olmalı. Bizler Êzidî kuruluşları olarak eylemler başlatacağız ve kabul etmeyeceğiz" ifadelerinde bulunuyor.

'KAÇANLAR BUGÜN ÊZIDÎLER ÜZERİNDE ANLAŞMA YAPIYOR'

HDP Milletvekili Feleknaz Uca da anlaşmayı, "Êzidîlerin iradesini hiçe sayan bir anlaşma" olarak nitelendiriyor ve söz konusu anlaşmanın 3 Ağustos'ta yarım bırakılan fermanın tamamlanması anlamına geldiğini belirtiyor. Feleknaz Uca, "Anlaşmayı yapanlar da 3 Ağustos'ta Êzidîleri savunmasız bırakıp kaçanlar yapıyor. Bu 3 Ağustos'ta yarım kalan işin tamamlanması anlamına geliyor" diyor.

BÜYÜK BİR SALDIRI KONSEPTİNİN PARÇASI

"DAİŞ'in saldırılarının amaçlarından biri de Şengal'i boşaltmaktı. O gün yapılamayan bugün bu anlaşma ile yapılmak isteniyor" diyen Uca, şunları dile getiriyor: "Şengal'i yok sayan bir anlaşma. Eğer Êzidîler ve Şengal düşünülseydi, yıllardır Şengal'de direnen, bedel ödeyen ve sistemlerini kuran Êzidîlere de fikirleri sorulurdu. Rojava'ya yönelik tehditleri de düşündüğümüzde bunun aynı konseptin parçası olduğunu ve bu hattın kapanmasını öngören bir anlaşma."

'GÜNEY'İN DİĞER PARTİLERİ NEDEN SESSİZ?'

Güney'deki diğer siyasi partilerin sessiz kalmasını da eleştiren HDP Milletvekili Feleknaz Uca, KDP'nin benzer anlaşmaları 140’ıncı madde kapsamındaki diğer tartışmalı bölgelerde de hayata geçirebilme tehlikesinin olduğu uyarısında bulunarak, "YNK, Goran, İslami partiler ve diğer Güney partileri neden sessiz? KDP tek başına böyle bir kararı nasıl alabiliyor?" diye soruyor.