Şırnak Cezaevi raporu: Hak ihlalleri artıyor

Cezaevi Açlık Grevleri İzleme Heyeti, Şırnak Cezaevi’nde tecride karşı direnişteki tutsaklara dönük hak ihlallerinin arttığına dikkat çekti.

Şırnak Cezaevi Açlık Grevlerini İzleme Heyeti, İmralı tecridine karşı açlık grevi eyleminin sürdürüldüğü cezaevlerinden Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi'nde kalan tutsaklarla görüştü. İzleme Heyeti’nin içerisinde Şırnak Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Şırnak Şubesi ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Şırnak Temsilciliği bulunuyor.
Cezaevinin B-2, B-7, B9 ve karantina koğuşlarında kalan tutsaklarla 15 Haziran’da yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan raporda, açlık grevlerine sebep olan durumlar ve yaşanan hak ihlalleri yer aldı.

İHLALLER SIRALANDI

 Raporda yaşanan hak ihlalleri şöyle sıralandı:

 "* İmralı cezaevi başta olmak üzere Türkiye cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri, tecrit ve mevcut olumsuz koşulların ortadan kaldırılması amacı ile toplamda üç koğuşta, her koğuşta bir kişi olmak üzere beş günlük sürelerle süresiz dönüşümlü açlık grevini sürdürdüklerini ve bu grevin talepleri karşılanıncaya kadar devam edeceğini,
* Görüşülen mahpus, açlık grevi nedeniyle açılan soruşturma dosyalarından kovuşturmaya yer olmadığına dair karar (KYOK) verilmesine rağmen; cezaevi disiplin kurulu tarafından kendilerine çeşitli etkinliklere katılmaktan yasaklanma cezasının verildiği, verilen disiplin cezalarına karşı yapılan itirazların ise incelenmeksizin ve gerekçesiz şekilde ret edildiğini,
* Koğuşlarda, yapılan aramalarda koğuşta bulunan kitaplara el konulduğunu, kişi başı beş kitap sınırlamasının getirildiğini,
* Yapılan keyfi aramalarda mahpusların uzun süre ayakta bekletildiği, üzerlerinin arandığı, hasta ve yaşlı mahpus Necmettin Orman'a üst aramasında ellerini kaldırmadığı için sözlü ve fiili saldırıda bulunulduğu, buna karşı çıkan mahpusa disiplin cezası verildiğini,
* Koğuşlarda 16-18 kişi kalmasına rağmen haftada sadece iki gün ve 20’şer dakikalık süre ile sıcak su verildiğini, bu kısıtlı süre nedeniyle mahpusların pandemi koşullarında banyo dahi yapamadıklarını, su kesintilerinin de sık sık yaşandığını,
* Cezaevi yemeklerinin hijyenik olmayıp yeteri kadar pişirilmediğinden yemekleri yemeden döktüklerini, cezaevi yemeklerinin yenilmemesinden dolayı kantinden alınan ürünlerle beslendiklerini ancak kantinde de istedikleri her ürünün ve özellikle sebze ve meyve ile yumurtanın bulunmadığını, bulunan ürünlerin de piyasanın çok üzerinde fiyatlarda satıldığını,
* Temizlik ürünlerinin cezaevi tarafından verilmediğini, mahpusların kendi imkanları ile aldıklarını ancak kendileri almış olmasına rağmen alınan ürünlerin yarısının döküldüğü ve su eklendiğini, bu nedenle alınan çamaşır suyu gibi ürünlerin eklenen su nedeniyle etkililiğini kaybettiğini,
* Çamaşır yıkamak için çeşme musluğuna takılan hortumun aramada el konulduğunu ve çamaşırlarını yıkamakta zorlandıklarını,
* B2, B7 ve B9 koğuşunda bulunan mahpusların oda değişikliği taleplerinin gerekçesiz bir şekilde reddedilmiş olmasına rağmen diğer koğuşlarda böyle bir uygulamanın olmadığını,
* Verilen dilekçelerin cevapsız kaldığı ve yönetim ile görüşme taleplerinin reddedildiğini, 15.06.2021 günü yapılan ısrarlı başvurular sonucunda cezaevi 2. Müdürü ile bir görüşme gerçekleştirdiklerini ancak müdürün mahpusları ayakta bekletmesi ve kendilerine karşı olumsuz tutumundan dolayı görüşme gerçekleşmeden odadan ayrıldıklarını,
* Mahpus ziyaretine gelen mahpus yakınlarına çıplak arama dayatıldığı bilgisini aldıklarını, özellikle cezaevi ikinci müdürü olan kadın müdirenin kadın mahpuslara ve kadın ziyaretçilere çıplak aramayı dayattığını,
* Revir doktorunun olmadığını, revirde yeterli donanımın olmadığını, en azından haftada bir gün revirde bulunacak bir uzman doktora ihtiyaçlarının olduğunu,
* Hastane sevklerinde mahpuslara terlikle hastaneye gitmelerinin dayatıldığını, muayene esnasında kelepçelerin sökülmediğini ve hastane dönüşünde uzun ve belirsiz sürelerle karantina koğuşunda bekletildiklerini, bu durumun mahpuslar üzerinde hastaneye gitme konusunda caydırıcı bir rol oynadığını ifade etmiştir” denildi.
* Başlatmış oldukları ve devam ettirdikleri süresiz dönüşümlü açlık grevi nedeniyle cezaevi yönetimi tarafından sürekli baskı ve tehditlere maruz kaldıklarını, disiplin cezaları ile cezalandırıldıklarını ve tahliyesi yakın olan mahpusların iyi hallerinin keyfi bir şekilde üç aylık süreler ile ertelendiğini,
* Açlık grevini sürdürmeleri nedeniyle gazete, dergi ve kitap kısıtlamasının uygulandığını, gelen mektuplarının kendilerine verilmediğini ifade etmiştir.
* Yüksek tansiyon hastası mahpusların tansiyonları her gün ölçülmesi gerekirken haftada bir ölçüldüğünü,
* Açlık grevi nedeniyle kendilerine spor, mektup, telefon yasağı gibi disiplin cezalarının verildiğini,
* Bir ay içinde 15 kişinin sürgün edildiğini ve sürgünler esnasında fiziki müdahale ile kötü muamelenin olduğunu,
* Psikolog ile görüşmenin mahpuslara dayatıldığını, görüşmeyi reddeden mahpusların ise iyi hal durumların olumsuz olarak değerlendirildiğini ifade etmiştir.
* 3 ayda bir oda değişimi için talepler yapılmasına rağmen bu taleplerin değerlendirilmediğini, bu hususta yönetim ile görüşme taleplerinin ise cevapsız bırakıldığını,
* Kurumda Diş Hekimi olmadığı, bu nedenle diş ile ilgili hastalıklarda tedavi olma imkanının olmadığını,
* Mahpuslara çarşaf verilmediği, çarşafları kendi bütçelerinden kantinden satın alındığını, temizlik ürünlerinin ise verilmediğini,
* Açlık grevinde olan mahpuslara B1 vitaminin verilmediğini,
* Mehmet Salih adındaki mahpusun tarafsız koğuşundan taraflı koğuşa geçme talebinde bulunduğu, bu talebine karşılık mahpusun 90 günü aşkın bir süredir gözlem koğuşu adı altında tek başına bir hücrede bekletildiğini,
* Kadın mahpusların koğuş kapıları saatinden önce kapatıldığı, kadınların bu duruma karşı itiraz ve protestolarının ise idare tarafından tehdit ile engellendiği.”

‘TECRİT HEMEN KALKMALI'

Cezaevi İzleme Komisyonu, başlatılan açlık grevleri nedeniyle vahim ve ciddi sonuçların ortaya çıkmaması için taleplerin bir an önce karşılaması gerektiğini belirtti. Raporda, “Türkiye yasalarına bile aykırı olan  tecrit uygulamasının son bulmasını diliyor, siyasi iktidarı bir an önce sorumlu davranarak hapishanelerdeki tecridi kaldırmaya davet ediyoruz” denildi.

ÇIPLAK ARAMA İŞKENCESİ

Ziyaret esnasında tutsak yakınlarına yapılan çıplak arama işkencesine de yer verilen raporda, şunlar kaydedildi: “Çıplak arama iddialarına ciddiyetle yaklaşıyoruz. İnsan onuruna aykırı olan çıplak arama uygulamasına karşı biz hukuk ve insan hakları örgütleri olarak sistematik ve cezalandırma amaçlı 'çıplak arama' uygulamasını hiçbir şekilde kabul etmiyor, bu uygulamayı işkence olarak tanımlıyoruz. Yaşanan bu olaya ilişkin olarak ivedilikle adli soruşturma başlatılmasını, olay tarihlerinde görevli olan tüm personelin tespit edilmesini, kamera kayıtlarının alınmasını acilen yaşanan olaya ilişkin olarak tüm delillerin etkin ve şeffaf bir şekilde bizzat savcılık eliyle toplatılmasını talep ediyoruz. Mahpusların ifade özgürlüğü ve haberleşme haklarına yönelik ihlaller durdurulmalıdır.”