DEDAŞ’ın istediği paraya köy alınır

DEDAŞ’ın Kürdistan kentlerindeki zulmü devam ediyor. 15 güne yakındır Batman’ın Kozluk ilçesine bağlı 7 köyün suyu, elektrik faturası yüzünden kesildi. Şişirilmiş faturalar ödenemiyor, çünkü bir köyden 2 milyon 600 bin TL isteniyor.

Batman’ın Kozluk ilçesine bağlı 7 köy, Dicle Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’ne (DEDAŞ) borçları yüzünden 15 güne yakındır susuz. Kozluk’a bağlı Bekirhan (Kaniyahenê) Beldesi ile Yeniçağlar (Zîlan), Karpuzlu (Selîvê), Samanyolu (Kanîkê), Dövecik (Malê Gir), Parmakkapı (Hiskutê), Taşlıdere (Holê) köylerine su sağlayan depoların elektriği 23 Haziran’da bu yana borç nedeniyle kesildi. Binlerce köylü susuz kalırken halk traktörler ve araçlarla Batman Çayı’ndan ya da DSİ’ye ait su kanalı ile kuyulardan su taşıyor. Fakat oralardan getirilen sulardan ise hastalananların olduğu bildiriliyor.

Köylüler DEDAŞ’ın bölgeye gelmesine kadar elektriğin faturalandırılmadığını söylerken kurumdan gelen SMS bilgisine göre örneğin Zîlan köyünün borcu 2 milyon 400 bini buldu. Mesaj şöyle “Değerli Tüketicimiz, Köyünüze ait içme suyu aboneliğinin 2396897.93 TL elektrik borcu bulunmaktadır. Borcun ödenmemesi halinde Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği kapsamında içme suyuna ait tesisatın elektriği kesilecektir. Bilgi için: 444 69 96 B001”

DEDAŞ’A KADAR FATURA KESİLMEDİ

Konuyla ilgili ANF’ye konuşan Zîlan köyü muhtarı Mehmet Demir, köyün su hattının İl Özel İdaresi tarafından yapıldığından bu yana fatura kesilmediğini fakat özelleştirme ile DEDAŞ’ın faturalandırma yaparak bu borçları karşılarına çıkardığını söyledi. Kaymakam ile görüştüklerini de kaydeden Demir, kaymakamın ‘ben bir şey yapamam’ dediğini aktardı.

Parmakkapı (Hiskutê) köyünden olan Veysi Aydın ise durumu şöyle anlattı: “94’te bizim köyümüze su geldiğinde bize hiçbir abonenin faturası gelmeyeceğini ve bunun biz köylülere hizmet olarak yaptıklarını söylediler. O günden bu yana DYP, DSP, ANAP, Refah Partisi hatta AKP ilk döneminde de kimse bu parayı bizden istemedi. Sadece bu son iki-üç yıldır, DEDAŞ’tan sonra canımızı çıkarttılar. Milyonluk tutarda fatura gelmiş her köye. Bizim köye 710 bin liralık fatura, Yeniçağlar’a (Zîlan) 2 milyon 400 bin, Karpuzluya (Selîvê) 2 milyon 600 bin. Çocuklarımız, yaşlılarımız perişan olduk. Sadece insanlar değil, ortalama 500 bine yakın da hayvanlarımız var bu köylerde. Kendime bir tanker buldum, önceki gece yarısına kadar dereden su çektim. Babam bizim evin üst katında kalıyor, evine suyu biz taşıyoruz. Muhtarlar, kaymakam ile görüşmeye gitti ama onlar da ‘yapabileceğimiz bir şey yok’ dedi. Salgın var ve bizim durumumuz kimsenin umurunda değil. ”

HALKIN DEREDEN ALDIĞI SU SAĞLIKSIZ

Kendisi de Zîlanlı olan Mezopotamya Ajans’tan gazeteci Bilal Güldem ise köylerde yaşanan durumu şöyle paylaştı: “Annem ve babam Zîlan'da yaşıyor, ikisi de yaşlı ve birçok kronik hastalıkları var. Su kesik olduğundan ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar, ancak akraba ve köylüler destek veriyor. Batman Çayı'nda, DSİ'nin sulama kanalında getirilen su ise temiz değil. Haliyle su temiz olmadığından hastalıklara yol açıyor. Dün gece annemle konuştum, hastalanmış. Köyde çocuklarda da ishal başlamış. 300’e yakın köy hanesi var. Sadece bu bizim köyde öyle. Zîlan köyüne bağlı Bacaxê mezrasında da 20’ye yakın hane var. Binlerce insan demek bu. Diğer birçok köyde de aynı sorunlar yaşanıyor. İki haftaya yakındır binlerce insan susuz!”

HALK CEZALANDIRILIYOR

DEDAŞ’ın Kürt kentlerinde ve köylerinde zulüm kurumuna dönüştüğünü söyleyen Güldem, şunları kaydetti: “DEDAŞ sürekli borçları gerekçe göstererek köylülere ait su depolarının elektriğini kesiyor ve köylüleri cezalandırıyor. Binlerce insanın sağlığı umurunda bile değil. Yetkililerin de umurunda değiller. Günlerdir sosyal medyada ve çalıştığım basın kurumunda bununla ilgili aktarımlarda bulunuyorum, ancak halen yetkililer ve DEDAŞ sessiz.”

SAHİP ÇIKILMALI

40 dereceyi aşan sıcaklarda halkın susuz ve çaresiz bırakıldığını ifade eden gazeteci Güldem, muhalefetin ve demokratik toplum kuruluşlarının bu meseleyi sahiplenmesi çağrısında da bulunarak, şunları ekledi: “Yazın en kavurucu sıcağının olduğu günlerde, en bereketli topraklarda suyu keserek halkı susuz bırakıyorlar. Bunun adı bir cezalandırma yöntemidir. Köylüler toplanıp buna karşı en demokratik tepkilerini dile getirebilir. Muhalefet partileri heyet şeklinde köylere geldi ancak yetersiz. Muhalefet partileri ve sivil toplum örgütleri köylüleri yalnız bırakmamalı. Öncülük etmeli ve sahip çıkmalı.”