GÖRÜNTÜLÜ

Özgürlük Nöbeti’ndeki enternasyonalist kadınlardan direniş çağrısı

Özgürlük Nöbeti’ni yeni haftasında enternasyonalist kadınlar devraldı. Aktivistler, Önder Apo’nun paradigmasının hayata geçmesi için herkese ihtiyaç olduğunu belirterek, “bu direnişe siz de katılın” çağrısında bulundu.

Önder Apo’ya Özgürlük İnisiyatifi öncülüğünde 25 Haziran 2012 tarihinde Fransa’nın Strasbourg kentinde başlatılan Özgürlük Nöbeti, 682. haftasında da kararlılıkla sürdürülüyor.

Her hafta farklı kurum, grup veya bireylerin devralarak kesintisiz biçimde devam ettirilen eylem, başta Avrupa Konseyi olmak üzere uluslararası kurumlara Önder Apo’ya özgürlük talebini iletmeyi, CPT’nin sorumluluğunu hatırlatmayı ve Türkiye’deki ağırlaştırılmış tecrit koşullarını uluslararası gündeme taşımayı amaçlıyor.

Nöbet, Avrupa’daki Kürt halkı, dostları ve enternasyonalist yoldaşları tarafından sahiplenilerek sürdürülen en uzun soluklu eylemlerden biri olma özelliğini koruyor.

Bu haftaki nöbeti ise "Women Defend Rojava" kampanyasını Almanya’da yürüten kadın aktivistler devraldı.

Grupta Nele Möhlmann, Petra Onnen, Rebecca Alpers ve Lilli Gruber yer alıyor. Kadınlar, Önder Apo’nun düşüncelerinden esinlenerek hem onun özgürlüğü hem de kadınların toplumsal dönüşümdeki rolü hakkında çarpıcı mesajlar verdi.

‘YAZILARINI OKUDUK, TARTIŞTIK, ÇOK ETKİLENDİK’

Lilli Gruber, Önder Apo’nun düşüncelerinin kendi yaşamlarında yarattığı değişimi şu sözlerle ifade etti:

“Biz burada özgürlük için bulunuyoruz. Belki bazı şeyler eksik olabilir ama biz kadın aktivistler olarak buradayız; çünkü ortak mücadele bizim için çok önemli. Dayanışma amacıyla organize edilen bir otobüsle geldik ve bir haftalığına nöbeti devraldık. Çünkü Abdullah Öcalan’ın özgürlüğüne katkı sunmak istiyoruz.”

Lilli Gruber, Avrupa’da kadınlar olarak Önder Apo’nun fikirlerinden çok etkilendiklerini belirterek, onun kadının toplumsal rolüne dair analizlerinin kendileri açısından dönüştürücü olduğunu şu ifadelerle vurguladı:

“Almanya’dan gelen kadınlar olarak Abdullah Öcalan bizim için büyük bir rol oynuyor. Yazılarını okuduk, Kürt kadın arkadaşlarımızla çokça tartıştık ve gördük ki onun düşüncesinde kadının rolü çok merkezi bir yer tutuyor. Bu, bizim açımızdan da özgür ve adil bir toplumun inşası için son derece önemli. Kadın hakları için onun kadar tutarlı ve derinlemesine mücadele etmiş başka bir erkek tanımıyoruz — ve bu mücadelesini hâlâ sürdürüyor.”

‘MEHMET ÇAKAS’A ÖZGÜRLÜK, MAJA’YA ÖZGÜRLÜK

Petra Onnen ise konuşmasında hem Önder Apo’ya hem de Avrupa’daki politik tutsaklara dikkat çekti. Almanya'nın, cezası tamamlanmadan Türkiye’ye iade etmeye çalıştığı Mehmet Çakas’ın durumunu şu sözlerle gündeme taşıdı:

“Şu anda özellikle Mehmet Çakas’ın durumu bizi kaygılandırıyor. Federal savcılığın, yürürlükteki yasalara aykırı biçimde onun cezasını erken sona ermiş sayarak Türkiye’ye sınır dışı etmeye kalkması büyük bir skandaldır. Almanya devleti açıkça hukuka aykırı hareket etmektedir; zira Türkiye’de Mehmet Çakas’ı, PKK üyeliği suçlaması nedeniyle adil bir yargılama beklememektedir.”

Petra Onnen ayrıca, antifaşist aktivist Maja’nın Macaristan’daki insanlık dışı koşullarda bir aydan fazladır açlık grevinde olduğunu hatırlattı. Almanya’nın bu tür politik iadelerle insan haklarını ihlal ettiğini belirten Petra Onnen, şöyle devam etti:

“Tüm insanları bu ikiyüzlülüğü teşhir etmeye ve insan onuru, adalet ve barış için mücadele etmeye çağırıyoruz. Mehmet Çakas’a özgürlük! Abdullah Öcalan’a özgürlük! Maja’ya ve tüm politik tutsaklara özgürlük! Ve Kürdistan’da barış!”

‘ÜÇÜNCÜ DÜNYA SAVAŞI’NDAYIZ AMA UMUT VAR’

Grubun bir diğer üyesi olan Rebecca Alpers ise, küresel savaş ortamına dikkat çekerek Önder Apo’nun düşüncelerinin tüm dünya halkları için alternatif sunduğunu söyledi:

“Şu anda Üçüncü Dünya Savaşı’nın içindeyiz. Gazze’de, İran’da, Suriye’de, Türkiye’nin saldırılarında bunu görüyoruz. Ama umut da var. Abdullah Öcalan’ın Demokratik Konfederalizm fikri ve Demokratik Modernite paradigması — bütün bu yaklaşımlar, bizi bu savaşlardan kurtarabilecek şeylerdir.”

Rebecca Alpers, bu paradigmanın yalnızca Kürt halkı için değil, dünya halkları için de geçerli bir çıkış yolu olduğunu belirtti ve şu çağrıyı yaptı:

“Ama bunun için hepimize ihtiyaç var. Ayağa kalkmamız, bu fikirleri yüreğimizde taşımamız gerekiyor. Bu değişimde öncülüğü elbette kadınlar ve gençler yapıyor. Bu yüzden tüm dünyadaki kadınlara ve gençlere çağrımızdır: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için sürdürülen bu direnişe siz de katılın. Çünkü ancak birlikte onu özgürleştirebiliriz ve dünyayı da baskıdan kurtarabiliriz.”