‘Direniş, Başûrê Kurdistan için fırsattır’

Duhok Üniversitesi’nden Dr. Kamuran Berwari, gerillanın Türk işgalciliğine karşı direnişinin, Başûrê Kurdistan ve Irak için tüm Türk unsurları dışarı atmak için fırsat yarattığını söyledi.

Duhok Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Hişam Zêbari, Türk devletinin tüm Kürdistan'ı işgal etmeyi hedeflediğini belirterek, "Kürtler ve Irak ittifak kurarak Türkiye’yi Irak ve Başûr’dan çıkarabilir" dedi. Zêbari, direnişin önemine dikkat çekti.

Heftanin’e 29 Ağustos 2019’da başlatılan ve bu yıl 17 Haziran’da yeniden devam ettirilmek istenen işgal saldırılarında gerillanın direnişi karşısında çakılıp kalan Türkiye’nin, özellikle Heftanin ve Bradost alanını hedef seçmesinin nedenlerini, Heftanin bölgesinin iki büyük aşireti olan Berwari ve Zêbari aşiretinden iki akademisyene sorduk.

Duhok Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Hişam Zêbari, Erdoğan yönetimindeki Türkiye’nin Başûrê Kurdistan’a saldırılarında PKK’yi gerekçe gösterdiğini, asıl amacının ise Musul ve Kerkük dahil işgal etmek olduğunu söyledi. Dr. Zêbari, “Bu saldırılarıyla açık bir şekilde amacının bu olduğunu gösteriyor. Sözüm ona PDK ile 50 yıllık bir ekonomik anlaşma sağlayarak Kürdistan’daki petrolden pay almaya çalışıyor. Türkiye ekonomik anlamda ikinci bir Kıbrıs gözüyle Başûr'a bakıyor, diyebiliriz. Türk devletine, bölgedeki parti ve siyasi grupların aralarındaki çelişkiler bu zemini veriyor. Bunun için Türkiye’nin geniş planı var ve bu geniş plan için PKK gerillasına yönelik gerekçesi küçük kalıyor, zaten sadece gerilla olmadığını rahatlıkla anlıyoruz” dedi.

BAŞÛR İLE IRAK'IN ANLAŞMASI ENGELLENİYOR

Türk devletinin saldırılarıyla Başûr yönetimi ile Irak arasında çelişkiler yarattığını kaydeden Dr. Zêbari, şöyle devam etti:

“Ekonomik olarak çok sıkışmış, çıkış bulamayacak bir durumu yaşamasına neden oluyor. Başûr yönetimini kendi pêşmerge ve memurların maaşlarını bile ödeyemez hale getirilmiş durumda. Türkiye, Hewlêr ve Bağdat arasındaki sorunların çözülmemesi için bu saldırılarını sürekli canlı tutuyor. Burada biraz Türk devletinin planlarına gelmek istemeyen YNK oluyor, bu da AKP hükümetine bel bağlayan KDP ile YNK arasında çelişkilerin çıkmasına neden oluyor. Sadece YNK değil, KDP içindeki bazı kesimler de Türkiye’nin amacının sadece PKK gerillası olmadığını; Başûrê Kurdistan’ın tamamı ve Irak topraklarını işgal etmek istediğini, Kerkük ve Musul’u işgal ederek 1923’ten bu yana Osmanlı hayallerini gerçekleştirmek istediğinin farkına vardı.”

YENİ MODEL KORUCULUK

Dr. Zêbari, işgal saldırılarının olduğu bölgedeki aşiretlerin tutumuna ilişkin şunları söyledi: “İşgalci Türk devleti, askeri ve istihbarat üstlerinin kurulduğu bölgelerde, yeni model koruculuk sistemini kurmaya çalışıyor. Bu sistemi ilk önce Bradost, Şêladizê, Berwari ve çevrelerinde gerçekleştirmeye çalışıyor. Ancak burada yaşayan halkımız çok yurtsever oldukları için bu sisteme tepki gösteriyor ve kabul etmediklerini belirtiyor. Bir gerçek var ki bazı kendini düşmana satanlar bölgedeki güçler aracılığıyla Türk devleti istihbarat ağına sokulmaya çalışılıyor. Diğer bir gerçek de Kürt halkı, Türk devletinin işbirlikçileriyle birlikte bölgede kurmak istedikleri yeni model koruculuk sisteminin farkında. Bu halk, tarihte birçok kez bu sınavdan geçmiş. Onun için bölge halkının onların oyununa geleceğine inanmıyorum.

SOPA YA DA MAŞA OLMADILAR

Bradost, Baleyakati ve bütün Behdinan bölgesinde yaşayan aşiret ve halkın, 60’lardan ve daha öncesi Kürtler adına çıkan hareketlere devrimci ve kahramanca destek verdiği bilinmektedir. Mahabad devriminden tutalım irili ufaklı tüm devrim hareketlerinde yer almışlar ve bu konuda buradaki halkın takdire şayan tarihleri vardır. Bunu yaparken de hiçbir zaman düşman güçlerin elinde bir sopa ya da maşa olmamışlar ve bugün de olmayacaklar. Kürtleri soykırıma uğratmaya çalışan ve bunu yaparken de PKK’yi gerekçe olarak gösteren devlet güçleri ve işbirlikçileri, Kürdistan’a göz dikerek tüm Kürtleri yok etmeye çalışıyor. Onun için bölge halkının bu işgal saldırılarına karşı her zaman takdire şayan direnişleri olduğunu biliyoruz ve öyle de devam edeceği görülüyor. Türk devleti sadece Bradost ve çevresine saldırmıyor, Zaxo ilçesinden tutalım Heftanin, Xakurkê, Zap, Kandil bölgelerine kadar hava saldırılarını yaymış durumda. Bu da saldırılarının bir başka biçimi ve devamı. Türk devletinin planının ilk aşamasında eğer PKK gerillalarının bulunduğu bölgeleri işgal edebilirse ya da çok zayıf düşürebilirse diğer Başûrê Kurdistan topraklarına girmenin çok kolay olacağını hesaplıyor. Tabii bu saldırılar karşısında PDK ve hükümetin sessizliği Türk devleti ile PDK’nin öncülüğünü yaptığı hükümet arasında, bir ortaklık mı desek bir anlaşma mı desek, olduğunu gösteriyor."

BEHDİNAN BÖLGESİ

Duhok Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Dr. Kamuran Berwari ise Berwari Aşireti’nden. Behdinan bölgesinin, herkes için her zaman önemli ve stratejik bir bölge olduğunu kaydeden Dr. Berwari, “Behdinan kelime anlamı olarak Zerdeşt dini, yani Behi dini denildiğinde Zerdeşt dini olarak anlaşılıyor. Zerdeşt dini, diyaneti veya merkezi olarak belirtebiliriz” dedi. Behdinan bölgesinde yaşayan aşiretlerin şahıslar veya etnisiteye dayalı olmadığını belirten Dr. Berwari, kolay yönetilmesi için Kaşi, Subarti, Medya, Lidyalılar tarafından bölgelere ayrıldığını söyledi. Dr. Berwari, zamanla bu yer isimlerinin de aşiretlerin isimleri olarak geçmeye başladığını aktardı.

BÖLGEDE 33 AŞİRET VAR

Türk devletinin işgal etmek amacıyla saldırdığı bölgede 33 büyük aşiretin yaşadığını kaydeden Dr. Berwari, şu bilgileri verdi: “Zaxo’dan başlayıp Rojava sınırına doğru gidildiğinde Pêşabinê ve Durabînê bölgelerinde çoğunluğu Êzîdî aşiretler yaşıyor, bu aşiretlerin de en büyüğü Hewêriyan’dır. Hemen yan tarafında bulunan Zaxo ve Habur’a kadar Silêvanî, Sindî ve Gulî aşiretleri yaşıyor. Burada da birçok küçük aşiretler var; Binêvap, Hos, Berbang, Bayê ve Bab olarak adlandırılan sadece bir aileye dayalı olanlar. Hemen bunların yan tarafında Berwari Jorî (Yukari Berwari), Nerweyî ve Rêkanî aşiretleri; bunlar Amediyê bölgesinden Dostki Jor’a geçince Rewanduz’a kadar uzayan bölgede yaşıyor. Dihok çevresinde de birçok aşiret yaşıyor; Dostki, Berwariya Jêr, Nehlê, Nehêlan, Berê Gareyi'dir. Daha sonra Zêbari bölgesinden başlıyor Berwariya Jêrî’nin yan tarafından Herkî, Surçî, Koçerler var ve bu Koçerler de kendi içinde 15 büyük babadan oluşuyor. Yine devam ediyor; Dostki Jorî, Mizûrî Jorî, Mizorî Jêrî, Dolemêrî, Bradostî, Gendi, Zerari ve Rewanduz’a kadar uzanıyor. Yani Rojava sınırından tutalım Musul’un bir bölümünü de içine alan Şengal’den Kelaşin’e, oradan da Rewanduz’un yukarısına kadar Behdinan Bölgesi İmaratı deniliyordu. Bu da Zerdeşt dini esası üzerine olmuş bir bölgedir.”

MOĞOLLARDAN BU YANA DİRENİŞ

Dr. Berwari, aşiretlerin saldırılara karşı gösterdiği direnişe ilişkin şunları paylaştı: “Aşiretler bu saldırılar karşısında mertçe, yiğitçe direnerek, saygınlığını binlerce yıl koruyabilmiş. Moğollara, Abbasilere, Emevilere, Osmanlılara karşı kendi onurlarını, mertliklerini her zaman korumuşlar. Safeviler ve Osmanlılar birçok kez kendi sınırlarını korumak için bu aşiretleri sınırlara konuşlandırmaya çalışmış. Bir taraftan bu aşiretler Osmanlılar ve Safeviler kendilerini korumak için sınırlara konuşlandırılırken öte yandan başka yerlere, diyarlara sürmüşler. Xorasan, Qoçanê yani birçok Doğu Kürdistanlı Behdinan'dan sürülerek gönderilen aşiretlerdir. Osmanlılar, bu bölgedeki halkı, hatta Kerkük, Dihok, Hewlêr ve Musul’da yaşayan Kürtler de içinde Güney Afrika, Arjantin, Latin Amerika’ya kadar sürmüşler ve Osmanlı devletinin son dönemlerinde de Mısır, Libya, Tunus, Lübnan, Cezayir, Sudan, Yemen ve benzeri ülkelere sürdükleri, yerinden yurdundan ettiklerini biliyoruz. Bundan dolayı şimdi bu bölgedeki halkın Osmanlı devletinden gördüğü zulüm ve işkence insanlık tarihinde hiçbir yerde görülmemiştir.”

BEHDİNAN ÖNEMLİ VE STRATEJİK

Mısır nasıl ki Araplar için önemli ve stratejik ise Behdinan bölgesinin de büyük Kürdistan için o çapta önemli ve stratejik olduğunu; sadece Med Federasyonu, Mitani ve Subarti’nin merkezi olduğundan değil hem coğrafik hem de politik olarak stratejik ve jeopolitik anlamda da önemini hatırlatan Dr. Berwari, “Ne tarihte ne de son yüzyılda Behdinan bölgesi aşiretleri hiçbir zaman Türklere, Araplara, Farslara karşı boyun eğmedi. Her zaman da Kürdistan’ın diğer parçalarına destek olmuşlardır. Bedirxan Paşa devriminden Qazi Muhammed’e, Rojavayê Kurdistan’dan Bakurê Kurdistan devrim hareketine kadar destek olmuşlar. Türk devleti, nasıl ki '90’larda bölgeden başlayarak birçok yerde çeteleşme sistemi, koruculuk sistemi içinde kendi tarafına çekmek istemişse bu aşiretleri de bu şekilde korkutarak, para vererek yanına çekmek istiyor. Bu şekilde ellerine silah vererek Kürdistan Özgürlük Hareketi karşısında kullanmak istiyor” şeklinde konuştu.

800 YILLIK BEHDİNAN VE HAKKARİ BİRLİKTELİĞİ

Türk devletinin, Behdinan bölgesindeki halkı teslim almak için bir yandan aç bırakmak ve eğitimden mahrum bırakmak, diğer yandan da parçalayarak yönetmek istediğini söyleyen Dr. Berwari, şunları ifade etti: “Osmanlıların okul ve dillerini reddeden aşiretler, buna karşı kendi medrese ve camilerinde alimler, halk ozanları ve imamlarını kendi dillerinde yetiştirdi. Behdinan, Botan ve Hakkari, bir bölgeydi ve yaklaşık 800 yıl Behdinan, Hakkari Mirliği ya da bölgesine bağlıydı. Zaten daha öncesinde de her zaman bu bölge halkının, Hakkari ve Botan bölgelerinin ilişkileri güçlüydü. Bu her üç bölge arasında (Behdinan, Botan, Hakkari) sınır hiçbir zaman olmamıştır, gidip gelmeler, ticaret ve sosyal ilişkiler konusunda birbirleri ile güçlü bağları vardır. Zaten şimdi de var olan suni sınırları bölge halkı hiçbir zaman kabul etmedi. Nasıl ki tarihten bu yana Behdinan halkı, faşist ve işgalci Suriye, İran, Irak ve Türkiye devletlerin baskılarına boyun eğmemiş ise bugün de bu halkın bu saldırılara karşı Kürt ve Kürdistan devrimci hareketlerinin mücadelesi yanında yer alarak direneceklerine ve boyun eğmeyeceklerine inanıyorum. Behdinan halkı satılmaz ve satın alınamaz bir halktır. Yüz yıllardır bu halkı kendi çıkarları için kullanmak isteyen tüm güçleri nasıl reddetmişler ise bugün aynı tutumu göstereceklerini biliyoruz.”

TÜRK DEVLETİNİN AMACI ANLAŞILDI

Türk devletinin, işgal saldırılarını Bradost bölgesinden başlattığını, ancak daha sonra Kürt gerillalarını oyalamak ya da gücünü birçok yere kanalize etmek ve zayıflatmak için Xakurkê ve Heftanin bölgesine kadar işgal saldırılarını genişleterek devam ettirdiğini belirten Dr. Berwari, şu değerlendirmeleri yaptı: "Artık herkes tarafından Türk devletinin Başûrê Kurdistan’ı, Irak ve Şam’ı işgal etmek, hatta Afrika ülkeleri, Balkan ülkelerinin topraklarını işgal ederek Osmanlı çapındaki imparatorluk hayalini gerçekleştirmek istediğinin anlaşıldığını düşünüyorum. Bunun için de strateji olarak Behdinan’ı işgal ederek başlamak istiyor. Kürt ve Kürdistan için de Behdinan’ın işgal edilmesi şeref, haysiyet, onur meselesidir. Özellikle sınır bölgelerinde bulunan Sindi, Guli, Berwari, Surçi, Dostki, Rêkani aşiretleri bu saldırılar karşısında direniş göstermeli; işgalci Türk devleti ve işbirlikçilerine izin vermemeli. İşgal edilmek istenilen yerlerin başında bu aşiretlerin yaşadığı bölgeler, onların toprakları, köyleri, yerleri, yurtları geliyor. Enerjinizi ve öfkenizi işgal saldırısı yapan düşmanlarınıza göstermeniz gerekiyor. Kendileri açıkça amaçlarının PKK’yi gerekçe gösterip tüm Kürdistan ve Irak’ı işgal etmek olduğunu belirtiyor. Hadi diyelim ki burada PKK var, Libya’da da PKK mi var, oralarda ne işi var? Eğer mesele silah ise ve silahı indirerek sorun çözülecekse o zaman Türkiye ve Bakur'da Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, binlerce siyasetçi, akademisyen, aydın, yazar, gazeteci, işçi emekçi hiçbir suç işlemeden neden içeri atıldı?”

KÜRTLERİN ÇIKARINI UMURSAMAYANLAR

Başûr halkının yegane çözüm yolunu Kürt ve Kürdistan birliğinde gördüğünü belirten Dr. Berwari, şunları dile getirdi: "Bundan dolayı da Türkiye saldırılarla Başûrê Kurdistan’ı teslim almak istiyor. Irak ordusuna ait birliği vurarak Kürt gerillası ile Irak merkezi arasında fitne sokup birbirine düşürmeye çalışıyor. Başûr'da bazı kendini satmış, Kürtlerin çıkarı ve birliğini istemeyen sözde aydın kesimler, Kürt gerillalarının bölgeden çıkması gerektiğini söyleyerek işgalcilere destek oluyor. 'Türkiye’de mecliste milletvekilleri var, siyasetçileri var, siyaset yapsınlar, silahlı direniş göstermesinler' diyerek işgalci faşist AKP-MHP iktidarının hükümetine destek veriyorlar. Bunlar ihanette çığır açmış; en üst düzeyini yaşayan satılmış kişilerdir. Bu kişiler ne Başûr'a ne Başûr hükümetine ne de Kürdistan şehitlerine hizmet ediyor. Kürt halkı onları iyi tanıyor.”

IRAK FIRSATI DEĞERLENDİRMELİ

Irak merkezi hükümetinin saldırılara karşı ciddi bir tutum sergilemesi gerektiğini, ele geçen fırsattan güç alarak Türkiye güçlerini bölgeden çıkartabileceğini kaydeden Dr. Berwari, “İlk defa Türkiye büyükelçiliği de içinde tüm Irak ve Başûr'daki askeri, siyasi, istihbari güçlerini çıkartma fırsatı doğdu. Bununla da ilişkilerini Türk devleti ile kesebilmelidir. Türkiye sınır kapılarını kapatabilir, tüm Başûr ve Irak yönlerini Körfez ülkelerine vererek ticari, ekonomik ilişkilerini Afrika, Avrupa ülkeleri ile Ürdün üzerinden sağlayabilir” diye konuştu.

GERİLLA KÜRDİSTAN'I SAVUNUYOR

İşgalci Türk devletinin, Kürdistan’ın neresine saldırı olursa olsun ancak gerillanın karşı durabileceğini ve direnebileceğini çok iyi bildiğine işaret eden Dr. Berwari, “Bunu Şengal’de gördü, Mexmûr’da gördü, Hewlêr, Dihok, Kerkûk’te gördü. Türk devleti, 36 yıldır gerillaya karşı büyük bir askeri kırılma yaşıyor. Yine bunun yanı sıra Öcalan’ın düşünce ve felsefesi ile büyük Kürdistan Özgürlük Hareketi karşısında, Demokratik Konfederalizm, KCK sistemi karşısında büyük kırılma yaşıyor” dedi.

HEFTANİN’DEKİ KIRILMASI FIRSATTIR

Türk devletinin, işgal etmek istediği alanlarda şimdi büyük bir kırılmayı yaşadığını kaydeden Dr. Berwari, şunları dile getirdi: “PDK, Başûrê Kurdistan hükümeti ve Bölge Başkanı isterlerse Kürt kamuoyunun Türk devletine karşı verdiği tepki ve baskıları fırsata çevirip Türkiye’nin tüm askeri ve istihbarat üslerini Başûr topraklarından söküp atabilirler. Başûrê Kurdistan partileri ve hükümetin en büyük hataları, kendi kaderlerini her yönüyle düşmüş olan bir devletin iktidarı ya da hükümetin kaderine bağlamış olmasıdır. PDK ve Başûr yönetiminin bu hatadan dönmesinin yolu da hem Başûr parti ve güçleri de PJAK ve PKK ile iyi ilişki kurmasından geçiyor. Kürtlerin Kürt ve Kürdistan birliği için yapması gereken şey, tüm parti ve güçlerin siyasi, ekonomik, diplomasi, askeri her türlü birliğinin sağlamasıdır. Eğer siyasi, askeri bir anlaşma sağlayabilirlerse pêşmerge ile gerilladan oluşan en güçlü ordunun sahibi olabilirler.”