GÖRÜNTÜLÜ

Dr. Hüseyin Koçer: Halkın demokratik talepleri bizim için esastır

YPG Serêkanîyê Halklar İlişkiler Sorumlusu Dr. Hüseyin Koçer, “Suriye’ye müdahaleye gelen dış güçler, Suriye yok eden ve halklarını parçalamaktan başka bir şey yapmadılar” dedi.

Demokratik Suriye Güçlerinin kurulması ve Girê Spî’de demokratik öz yönetimin demokratik bir Suriye’nin oluşmasında kilometre taşları olduklarını söyleyen YPG Serêkanîyê Halklar İlişkiler Sorumlusu Dr. Hüseyin Koçer, “Suriye’ye müdahaleye gelen dış güçler, Suriye yok eden ve halklarını parçalamaktan başka bir şey yapmadılar” dedi.

5. yılına giren Rojava devrim başarısının birçok gücün hesabını bozduğunu ve bundan dolayı Türkiye ve Güney Kürdistan’da siyasi krizler yaşandığına dikkat çeten Koçer, “Türkiye, Rojava başarısının kendilerine de yansımasından korktuğu için Rojava’ya düşmanca yaklaşıyor” dedi.

Çetelere karşı dört yıldır savaşan güçlerin başarılarının Suriye halkları için kalıcı bir hale gelmesi amacıyla Demokratik Suriye Güçlerini ilan ettiklerini vurgulayan Koçer, çetelerin mayınlarla yaşanılmaz kıldıkları yerlerin temizlenmesi için uluslararası alandan destek görmediklerini ve alanı kendi imkânları ile temizlemeye çalıştıklarını söyledi.

“Bazı güçlerin ‘Rojava peşmergesi’ diye tabir ettiği güçlerin KDP peşmergeleri olduğunu ve halkın kabul etmediği bir gücü zorla kimseye kabul ettiremeyeceklerini ifade eden YPG Serêkanîyê Halklar İlişkiler Sorumlusu Dr. Hüseyin Koçer, gündeme dair sorularımızı yanıtladı.

Demokratik Suriye güçlerinin kurulması, demokratik bir Suriye’nin oluşmasında nasıl bir rol oynayacak, Rojava devrimine katkısı ne olacaktır?

Demokratik Suriye güçlerinin kurulması gerekli olan bir zaman ve mekânda ilan edildi. Tam da ‘Suriye halkının özgürlüğü için savaşıyoruz’ diyen güçlerin tasfiye oldukları ve gerçek yüzleri ortaya çıktığı bir zamanda bu güç kendi ilanını gerçekleştirdi. Çeşitli adlar ve maskeler altında Suriye halkları arasında çatışma yatan dış destekli bu güçler Suriye’yi dağıtmaktan ve kirlerini bırakmaktan başka bir şey yapamayacakları bir zamanda, Rojava’da devrim güçlerinin başarısı sadece Rojava ile sınırlı değil, tüm Suriye’yi etkilediği ve ona mal olması gereken bir dönemde Demokratik Suriye Güçleri kuruldu. Zira Baas rejiminin alternatifinin olmadığı, kendisini alternatif diye sunanların ise tamamen çete örgütleri oldukları, birçok gurubun El Nusra ve DAIŞ çetelerine katıldılar.

Böylesi bir ortamda Suriye güçlerinin tek umudu, demokrasi ve özgürlük için toprağını savunan güçlerin birliğini koruması ve tamamen Suriyeli olması gerekirdi. Bulundukları bölgeler için değil, tüm Suriye için olması gerekliliğidir. Böylesi bir güce ihtiyaç vardı.

Demokratik Suriye güçleri ilk kez mi yan yana geldi, daha önce bu güçlerin ortaklaştığı durumlar var mıydı?

Bu güçlerin ortak yönleri demokratik bir Suriye’nin kurulmasıdır. Dört yıldan bu yana yan yana çetelere karşı birlikte savaşan güçlerdir. İster Sanadit olsun, Süryani Askeri Meclisi olsun, ister YPG içinde savaşan güçler -Livaa Tahrir, Suvar Rakka, Burkan El Firat- olsun Afrin’den Derik’e kadar bu güçler YPG ile bir birlik oluşturdu. Bu güçler Demokratik Suriye Güçleri adı altında birleşerek meclislerini ilan etti.

Çetelere karşı mücadelede elde edilen başarı ve kazanımların tüm Suriye’ye yayılması ve kalıcı bir hale gelmesi ve daha ileri bir adım atılması için böylesi bir adım adıldı. Bu adım demokratik bir Suriye’nin inşasında tarihi bir role sahip olacaktır.

Uzun süredir Türk devletinin sınırlarda Rojava insanlarına saldırı ve katletmeleri söz konusudur. 24, 25 Ekim’de Girê Spî yöresinde kimi YPG mevzilerine ateş adıldı. Bir tahrik etme durumu söz konusu Türk devletinin bu düşmanca yaklaşımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Rojava devrimi ve kazanımları Erdoğan’ın başı olduğu AKP hükümetinin siyasi ve diplomatik anlamda tüm politikalarını boşa çıkardı. ‘Büyük devlet’ olma iddiası Rojava düşmanlığı üzerine iflas etti. Erdoğan ve AKP’nin ‘Suriye halklarının kardeşliği ve demokratik Suriye’ hikâyelerinin tümü boşa çıktı. Sözde Suriye’yi demokratikleştirecek, ya da Baas güçlerinden kurtarma iddiasıyla gelen güçler, aslında Suriye ve Rojava’yı bozmak için geldikleri anlaşıldı. Son 4 yılda özellikle Türk devletinin desteklediği çeteler Suriye ve Rojava’da birçok yeri yaşanılmaz kılmaya çalıştı.

TÜRKİYE VE GÜNEY HASTALIKLARININ ÖNÜ ALINCA İÇLERİNDE KRİZ ÇIKTI

Bu güçler ortalığı kan gölüne çevirip kaos yaratmak ve sorunların çözüm bulmaması için geldikleri anlaşıldı. Bundan dolayı da ne zaman ki YPG güçleri Komutan Rubar Qamışlo Hamlesi’nde Girê Spî’ye ulaştığında Türk devletinin tüm Suriye ve Rojava hesapları boşa çıktı. Bundan dolayı da ne zaman ki, Rojava’nın çözüm projesi netleştiğinde ve Girê Spî de demokratik özerk yönetim ilan edildiğinde, yankısı dünyada yankı buldu. Ancak Türkiye ve Güney Kürdistan yönetimleri negatif tepki vermeye başladı. Zira bu iki gücün özellikle Rojava üzerinde ortak ve gizli bazı anlaşmalar yaptıkları biliniyor.

Bu iki güç kendi hastalıklarını içimize taşımaya çalıştı. Bunların önü alınınca bu iki güç içinde eş zamanlı kriz çıkmaya başladı. Türk devletinin baskıcı ve tekli sistemine karşı Kuzey Kürdistan halkı da “bize saygı göstermeyen, baskı uygulayan, irademizi tanımayan ve demokratik olmayan bir sistem istemiyoruz” diyerek öz yönetim ilanlarını yaptı.

Türkiye ve Güney Kürdistan’da yaşanan krizlerin Rojava ile bağlantısı nedir?

Yukarıda Türk devletinin durumuna değinmiştik. Güney Kürdistan’da aynı durumdadır. Güney Kürdistan’da Rojava üzerindeki hesapları bozulunca kriz daha da derinleşti. Kendisini Rojava peşmergesi sayanlar çete saldırıları gerçekleştiğinde tüm gizli yüzleri açığa çıkmış oldu. Ne zaman Rojava’ya bir saldırı olduysa bu güçler suskunluğa büründü ve ne zaman ki, Rojava’da bir hamle yapıldıysa bu güçler sözde ‘Rojava peşmergeleri’ olarak dillendirmeye başladı. Gerçeklikte ise bu güçler Rojava peşmergeleri değil, onlar KDP peşmergeleridir ve Rojava ile bir alakaları yoktur.

ROJAVA DEVRİMİ SURİYE’YE MÜDAHALE EDENLERİN MASKELERİNİ DÜŞÜRDÜ

Eğer bu güçler Rojava peşmergeleri olmuş olsaydı, şimdi Rojava’da direniş içinde olmuş olacaklardı. Fakat ortaya çıkan demokratik özerk yönetim ve YPG’nin başarıları Suriye’ye müdahale eden tüm güçlerin gerçeğini ortaya çıkardı.

Açığa çıkardı ki, bu güçler Suriye de bir çözümün gelişmesini istemiyor, Suriye’nin sorunlarının çözülmesini istemiyor, demokrasinin Suriye’de gelişmesini istemiyorlar. Eğer Suriye’de demokrasi gelişirse, direkt bu güçlere etkisi olur ve onların varlıkları tehlikeye girer. Çünkü bu çete grupları Suriye’nin Baas rejiminden daha kötü bir durumdadırlar.

Bunların yaptıkları zülüm, işkence, yaptıkları inkar ve diğer halkları kabul etmeme durumları ile tamamen tekçi ve faşist yönlerini de ortaya koyuyor. Artık orada halk dahi onları kabul etmiyor.

Şu an Güney Kürdistan’da siyasi bir kriz yaşanıyor. KDP her şeyi kendi denetimi altına almış bulunuyor. Bir meclis başkanını bile rahatlıkla Hewler’e sokmaya bilir. Bu ne anlama geliyor, ‘ben istediğim gibi yaparım’ tamamen anti demokratik ve zorbaca bir şekilde iktidarı elinde tutmak istiyorlar. Türk devleti de aynı durumdadır. Ortak bir kaderi yaşıyormuşçasına ya yönetimleri elimizde bulunduracağız, ya da kriz ve kaos yaşanacaklar.

Şehit aileleri ve halk bu Güney Kürdistan ‘peşmergelerini istemiyor, buna rağmen YPG olarak gelin’ diyebilir misiniz?

Böyle bir durum asla tartışma konusu bile edilemez. Bu güç bizim gücümüz olsaydı, şimdi burada olurlardı. Halk ve şehit aileleri bu güçleri yakalasa tükürüklerinde boğarlar. Halk bize şunu diyor, ‘saldırılar olduğunda, çocuklarımız çetelere karşı aylarca mevzilerde olduğunda bu güçler neredeydi, şimdi niye gelecekler’ diye soruyorlar.

Toplum kendisine ait bir şeyi kabul etmiyorsa, kimse ona zorla bir şeyi kabul ettiremez. Eğer biz gelsin demeye kalkarsak şehitlerimize halkın değerlerine saygısızlık etmiş oluruz. 5. yılına giriyoruz, birçok şehir ve köylerimiz büyük zaralar gördü, halk çok acı çekti bu kişiler neredeydi, ne işler çeviriyordu. Şunu diyebiliriz, bu güçler KDP’nin güçleridir ve onları bir yere göndermek istediklerinde gönderiyor.

Artık bu güçlere ‘Rojava peşmergeleri’ adını kullanmamak gerekir. Çok da gerekli değildir. Onlar dediklerinde biz de deriz ki, bizim olsaydı yanımızda olurlardı, ön saflarda olurlardı. Şimdi diğer şehirlere Rakka’ya, Şeddadê’ye ve Hola doğru gidiyoruz. Tüm Suriye için artık adım atıyoruz.

Alandaki çalışmalar hakkında bahseder misin, hem Rojava’ya hem de köylere dönüş var, çetelerden alınan yerlerin durumu nedir?

Uzun süre çatışmalara sahne olan özellikle Hesekê, Til Temir ve Girê Spî yöresinde giderek bir rahatlama yaşanmaya başlıyor. Hem YPG, hem de TEV-DEM bir seferberlik ruhu ile çalışıyor, meclis çalışmaları, köylerin örgütlenmesi ve en önemlisi YPG içerisindeki uzmanlarımız köyleri mayınlardan temizleme hamlesini başlatmış bulunuyor.

Bu hamle çerçevesinde birçok köy mayınlardan temizlenmiş bulunuyor. Temizlenen ve risk taşımayan birçok köye halk geri dönerek yaşamını yeniden kurmaya başlamış. Ancak maalesef çeteler alanda birçok köye yoğun bir şekilde mayın döşediği için bu alanlar halen halkın girmesi için elverişli hale gelmedi.

MAYINLARI TEMİZLEMEK İÇİN ULUSLARARASI GÜÇLERDEN DESTEK GELMEDİ!

Çetelerin döşediği mayınları temizlemek ve Rojava’ya yardım etmek için uluslararası alandan da destek istendi. Ancak şimdiye kadar çok fazla destek görmediğimizi de belirtmek durumundayız. Biz kendi imkanlarımızla bu mayınları temizlemek durumunda kalıyoruz. Ve sürece yayılması herkes için de bir risk oluşturuyor.

Sadece Ravya köyünde 2 binin üzerinde mayın temizledik ve halende birçok yerde mayınlar vardır. Bir tek köyde bu kadar mayını düşün. Çünkü çete güçleri yenileceklerini anladıkları anda, yerlerinin tümünü mayınlayarak geri kaçıyorlar. Şu an tüm köy yolları ve köprüleri mayınlamışlar.

GİRÊ SPÎ KENDİ KENDİSİNİ YÖNETECEK

Yine de tüm bu zorluklara rağmen alanda hayat normale dönme çalışmaları sürüyor mu?

Evet biz bir yandan çetelere karşı mücadele ediyoruz diğer yandan savaş sonrası bölgeyi yaşanılır kılmak için tüm imkanlarımızı seferber ederek çalışıyoruz. Tüm bu olumsuzluklara rağmen yavaş yavaş köy yönetimleri oluşuyor. Zaten Girê Spî’nin demokratik öz yönetim ilanı alana çok olumlu bir etki yarattı.

Bazıları ‘Girê Spî işgal edilmiş’ ve alanın demografik yapısı değişmiş gibi gerçeği yansıtmayan karalama kampanyaları yürüttü. Ancak Girê Spî’nin öz yönetim ilanı ile buradaki halk kendi kendini yönetecektir. İster kadın konusunda olsun, ister diğer kurumsal çalışmalar da olsun sistem giderek oturuyor ve halk kendi kendisini yönetir bir duruma geliyor. Girê Spî’nin öz yönetim ilanı tüm kirli ilişkilere en anlamlı cevap oldu.

...