Güzel: Faşist zihniyet halk eliyle gidecek

DTK'ye yönelik siyasi soykırım operasyonlara tepki gösteren HDP Milletvekili Semra Güzel, "Hükümet kendisine kaybettiren HDP'nin stratejisine ve Kürtlere saldırıyor. Ama bu faşist zihniyet halk eliyle gidecek" dedi.

Türk devletinin Kürt halkına ve siyasetçilerine yönelik siyasi soykırım operasyonları her geçen gün artıyor. Dün sabah Amed'de DTK'ye dönük baskınlarda 42 kişi gözaltına alınırken, İzmir, İstanbul, Adana, Şırnak, Batman ve Van’da da aynı soruşturma kapsamında onlarca kişinin evi basıldı. HDP Amed Milletvekili Semra Güzel siyasi soykırım operasyonlarına ilişkin ANF'ye konuştu.

Dün sabah saatlerinde demokratik siyaset yürüten onlarca kişinin gözaltına alındığını söyleyen Güzel, gözaltı-tutuklama listesinin çok daha uzun olduğu bilgisini paylaştı. Siyasi soykırım operasyonun genişleyeceğini ifade eden Güzel, aralarında DTK delegeleri, Sağlık emekçileri Sendikası (SES), Büro Emekçileri Sendikası (BES), KESK, Rosa Kadın Derneği yöneticileri, belediye eş başkanları, belediye yöneticileri ve avukatların da aralarında bulunduğu onlarca kişinin siyasi soykırım operasyonları kapsamında gözaltına alındığını söyledi.

Sabaha karşı saat 04.00'da evlere ve kurumlara baskın yapıldığını vurgulayan Güzel, polislerin yaklaşık 6 saat arama yaptıklarını belirtti. DTK'deki aramada kendilerinin de orada bulunduklarını kaydeden Güzel, aramalar sonucunda polislerin 'suç unsuru' bulamadıkları için DTK'nin isminin yazılı olduğu tabelalar, panolar, bayraklar ve flamaların alındığını ifade etti. Kitap ve dergilere 'suç unsuru' gerekçesi ile el konulduğunun altını çizem Güzel, bu operasyonların demokratik siyaset yürütenlere ve demokrasiye yönelik bir saldırı olduğuna dikkat çekti.

SİYASİ SOYKIRIM OPERASYONLARI SAVAŞ KONSEPTİNİN DEVAMIDIR

Siyasi soykırım operasyonlarının, hükümetin 'barış süreci'nin sonlandırmasının ardından devreye koyduğu savaş konseptinin bir sonucu olduğunu sözlerine ekleyen Güzel devamla şunları belirtti: "Hükümetin saldırılarının birçok farklı boyutu var. HDP'ye yönelik saldırılar, kayyum atamaları, mezarlıklara yapılan saldırılar, dokunulmazlıkların kaldırılması, demokrasi yürüyüşünün hedef gösterilmesi bunların hepsi saldırıların farklı boyutlarını ortaya koyuyor.

Bu operasyonlar, bugün bizimle yan yana duran, demokrasi çerçevesinde çalışma yürüten kurumlara yönelik saldırılar da savaş konseptinin bir diğer boyutudur. Bir bütün olarak Türkiye'de yapılanlar, yine Başur'daki operasyon ve saldırılar, Zinê Werte'ye yerleşme çabaları, bilindiği gibi birkaç gün önceki hava saldırılarında içlerinde çocukların olduğu piknik yapan siviller katledildi.

Rojava'da ulusal birlik çalışmaları sürerken, 25 parti bir araya gelerek bir anlaşma yapıyorken, ENKS ile görüşmeler devam ediyorken, Kobanê'de 3 kadın siyasetçi katledildi. Kobanê kadınların mücadelesi ile çetelerin elinden alınan bir şehir ve buraya yönelik saldırıları da aslında bir nevi kadın siyasetine, kadın mücadelesine yönelik saldırılar olarak değerlendirmek gerekiyor."

BARIŞA DAİR UMUTLARIMIZ SÜRÜYOR

Koronavirüs salgının devam ettiğini ve gündemde olması gereken en önemli konunun halkın sağlığı olması gerektiğini vurgulayan Güzel, Kürdistan'da özellikle halkın salgın ile baş başa bırakıldığını söyledi. Hükümetin Kürdistan'ın dağına, taşına, ormanına kadar bir imha politikası yürüttüğünü ifade eden Güzel, "Demokratik siyaset yürütenler olarak başlattığımız bir hamle var. Hem "kadınlar her yerde" diyerek bu mücadeleyi yürüteceğiz, hem de HDP olarak demokrasi yürüyüşü ile başlayan ve 3 ay sürecek çalışmanın finali 1 Eylül Dünya Barış Günü olacaktır. Bu barışa dair umutlarımızın bitmediği ve mücadelemizin süreceğinin de bir göstergesidir.

Bu çerçevede demokratik siyaset yürüten tüm çevrelere, şu çağrıda bulunuyoruz; bu faşist iktidarın, tekçi zihniyetin sonunu getirecek olan demokratik siyaset çerçevesinde bir araya gelmektir. O yüzden çalışmalarımıza devam edeceğiz, onlar saldırdıkça biz büyüyeceğiz ve büyüyoruz da. Bu hükümet kendisine kaybettirenlere saldırıyor. Kendisine kaybettiren HDP'nin stratejisine ve Kürtlere saldırıyor. Ama bu faşist zihniyet halk eliyle gidecek" dedi.

YARGIDA KARARLARI DA HÜKÜMET ALIYOR

DTK'nin yıllardır barışçıl siyaset yürüten ve 'barış süreci'nde yer alan bir kurum olduğunu hatırlatan Güzel, DTK'de birçok demokratik kurum temsilcilerin de yer aldığını ifade etti. DTK'ni 'barış süreci'nde meclise çağırılıp fikirlerinin alındığına dikkat çeken Güzel, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "DTK kuruluş aşamasındayken o dönem AKP milletvekilleri de MİT müsteşarı da toplantılarına katıldı. Barış sürecinde yapılan çalışmalardı bunlar.

Bugün DTK'nin kriminalize edilmesi aslında Kürt sorununda çözümü Kürt düşmanlığında aradıklarını gösteriyor. Sadece DTK'ye değil, demokratik siyaset yürüten tüm kurumlara yönelik benzer saldırılar var. Çünkü bugün devlet maalesef demokrasiyi, hukuku rafa kaldırmış durumda.

Bugün hukuku belirleyen şeyler bir kişinin 2 dudağı arasından çıkıyor. Hukuk siyasallaştı derken bunu kastediyoruz. Birileri karar vermeden yargı bir karar alamıyor. Yargıda kararların alan da aslında hükümetin kendisidir. Demokratik siyasetin hükümet tarafından rafa kaldırıldığı bir süreç yaşıyoruz. Ama bizler demokratik siyaset yürütmeye ve bunun mücadelesini vermeye devam edeceğiz."