HSM: Önder Apo'nun fiziken özgür olma zamanı geldi

HSM Karargah Komutanlığı, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum gününü kutlayarak, "gerekli olan sadece tecridin kalkması değildir, asıl gerekli olan Önderliğimizin tümden özgür olmasıdır. Artık Önder Apo’nun fiziken özgür olma zamanı gelmiştir" dedi

Halk Savunma Merkezi (HSM) Karargah Komutanlığı yazılı mesajında, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum gününü kutlarken, Abdullah Öcalan’ın büyük tehlike altında olduğuna ve asıl savaşın İmralı’da yürütüldüğüne dikkat çekti.

Kürt Halk Önderi ile son telefon görüşmesini de devletin “özel savaş oyunu” olarak nitelendiren HSM, “Garê zaferi olmasaydı ve halk bu kadar ciddi tepkisi gelişmeseydi, devletin bu telefona da izin vermeyeceğini” vurguladı.

HSM, “ciddi tehlike altında olan Önderliğimiz direniş tutumunu ortaya koymuştur, bu da bizler için direnişi yükseltme mesajıdır” dedi.

Dünya’daki birçok kesimin artık Abdullah Öcalan için “fiziken özgür olma zamanı gelmiştir” diyerek eylem halinde olduğunu belirten HSM,  “Kürdistan’da bu dönemde görevlerimize istenildiği gibi sahip çıkar, yerine getirir ve devrim mücadelelesini yükseltirsek Önder Apo’nun özgürlüğüne giden yolu açmış oluruz” ifadelerini kullandı.

HSM, “Artık koşullar olgunlaşmış, zamanı gelmiştir. Sadece gerçekten de görevlerimize doğru sahip çıkarak cevap olmamız gerekiyor. Apocu ruhla hareket edersek, o vakit bu dönemi tarihi bir direniş ve zafer dönemi yapmamız gerekir” diye ekledi.

Gerillaların tecrübesine, duruşuna ve fedakarlığına sonuna kadar inandığını kayden HSM, en son Garê’de gelişen direnişte gerillanın sergilediği fedakarlığın bunu ispatladığına vurgulayarak, “Yoldaşlarımız bu dönemi tarihi zafer dönemi yapacaklardır. Bu inanç ve umutla tüm yoldaşları sevgi ve saygıyla selamlıyor, üstün başarılar diliyoruz” diye belirtti.  

MART AYI VE 1 NİSAN ŞEHİTLERİ

HSM mesajında şunlar yer aldı:

“28 Mart 1986 günü büyük komutanımız değerli yoldaş Egid (Mahsum Korkmaz)’ın şehadet günüdür. 35. şehadet yıl dönümünde Egid yoldaşı ve tüm devrim şehitlerini saygıyla anıyor, şehitlere verdiğimiz sözü yineliyoruz. 30 Mart 1972 günü de Türkiye devrim öncüsü Mahir Çayan ve 9 yoldaşının şehadet yıl dönümüdür. Kızıldere’de düşman tarafından vahşice katledildiler. Değerli devrimci Mahir Çayan şahsında tüm Türkiye devrim şehitlerini saygıyla anıyoruz. 30 Mart 2006 günü Cudi’de değerli komutan Yıldız yoldaş ve beraberindeki 5 arkadaş şehit oldu. Şehadetlerinin 15. yıldönümünde değerli kahraman şehitleri anıyoruz. 1 Nisan 2008 günü de Nuda Karker, Ferhat Dersim, Halil Dağ ve beraberindeki yoldaşların şehadet günüdür. Her biri birçok değerli özelliğe sahip olan bu şehitler şahsında verdiğimiz sözü yineliyoruz.”

‘4 NİSAN ÖZGÜRLÜĞÜN DOĞUŞUDUR’

Önder Apo’nun doğuş günü olan 4 Nisan tüm yoldaşlarımıza kutlu olsun. Özgür Önderlik ile Özgür Kürdistan’da yaşama sözümüzü ve devrim mücadelesini yükseltme andımızı bir kez daha tekrarlıyoruz. Önder Apo’nun doğuşu bir kişinin doğuşu değildir. 4 Nisan doğuşu beraberinde ikinci doğuşu ve üçüncü doğuşu getirdi. Birinci doğuş olan 4 Nisan, özgürlüğün doğuşudur. İkinci doğuş; özgürlük için partinin kurulması ve mücadele için yola çıkılmasıdır. Üçüncü doğuş ise; Önder Apo ile gelişen yeni paradigmanın doğuşu, gelişmesi ve bu temelde özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yeni bir evreye ulaşmasıdır. Bu şekilde Önderliğin ilk doğuşu hepimizin, halkların ve Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nin doğuşu oldu. Bu yüzden bir kez daha tüm arkadaşların ve halkımızın doğuş gününü kutluyoruz.

‘ESAS SAVAŞ İMRALI’DA YAŞANIYOR’

Bugün biz ile sömürgeci soykırımcı siyaset arasındaki savaş tüm cihetlerde kapsamlı bir şekilde devam etmektedir. Ama esas savaş İmralı’da yaşanmaktadır. Doğrudur, belki orada silahlı bir savaş yoktur, fakat Önderliğimize ve oradaki yoldaşlarımıza karşı sürekli olarak yürütülen psikolojik bir savaş vardır. Bilindiği gibi psikolojik savaş, en büyük savaştır. Düşman ağır tecrit altında Önderliğimize karşı bir savaş yürütüyor. Önderliğimiz geri adım atsın diye, onların söylediklerine onay versin diye Önderliğimize, halkımıza ve hareketimize karşı böylesi bir savaş yürütüyorlar. Bu savaşın merkezi de hiç kuşkusuz İmralı’dır. Newroz’dan bir hafta önce 14 Mart günü sanal medyada Önderliğimizin yaşamı hakkında bazı bilgiler dağıtarak İmralı’daki psikolojik savaşı tüm halkımıza yaymak istediler. Halkımız Garê zaferinden, özgür kadın mücadelesinden, 8 Mart’tan büyük moral almıştı. Halkımızın Newroz sürecine moralsiz girmesi için bilinçli bir şekilde Önderliğimizin sağlığı ve yaşamı hakkında böylesi bilgiler yaydılar. Bu da halkımıza ve hareketimize karşı yürütülen psikolojik savaşın bir kısmıdır.

‘ÖNDERLİĞİN TUTUMU BİZİM İÇİN MESAJ NİTELİĞİNDEDİR’

Tabi buna karşı halkımızın çok ciddi tepkisi gelişti. Ülkede ve ülke dışında kamuoyu oluşturuldu. Türk devleti kamuoyunun bu baskısı altında kalarak sıkıştı. Bu daralmayı aşmak için bir kez daha Önderlik ve oradaki arkadaşları aileleri ile telefonda konuşturmak istediler. Böylece halkın eylemselliklerinin önünü alıp kendilerini kamuoyunun baskısından kurtaracaklardı. Önderlik ve Hamili Yıldırım arkadaşlar aileleri ile konuşmak üzere telefona başına geldiler ve sadece 4-5 dakika konuştular. Önderlik dedi ki; ‘bu doğru değildir. Bu yöntemi kabul etmiyoruz.’ Önderlik kardeşi Mehmet Öcalan’a; ‘sen de yanlış yapıyorsun, kabul etmemeliydin, devlet yanlış yapıyor. Bu çok tehlikeli bir yöntemdir. Hukukun işletilmesi gerekir. Görüşme böyle olmaz, görüşmeye avukatların gelmesi gerekir.’ Önderlik böyle söyleyerek bir tutum sergiledi. Zaten İmralı’daki diğer iki arkadaş hiç telefona çıkmayıp bu durumu protesto ederek tutum aldı. Önderliğimizin ve arkadaşlarımızın tutumu bizim için bir mesaj niteliğindedir.

Önderliğimize, halkımıza ve hareketimize her biçimde saldıran bu düşmana karşı Önderliğimiz de İmralı’da direnmektedir. Önderliğimizin son tavrı da çok ciddi bir direnme tutumudur. Öyle sıradan bir şey değildir. Aynı zamanda hepimiz için bir mesajdır. Hepimiz direnmeliyiz. Önderliğimiz direniyor, yönetimimiz direniyor, yoldaşlarımız direniyor ve halkımız direniyor. Biz bu direnişi geliştirerek sonuca gideceğiz; başka yolu yok! Önderliğimiz diyor ki; ‘bu yöntem tehlikelidir.’ Burada çok açık görülüyor ki, Önderliğimiz tehlike altındadır. Eğer bu tarihi dönemde görevlerimize istenildiği gibi sahip çıkmazsak, Önderlik üzerindeki tehlikenin daha da artacağını görüyoruz. Bunun için de görevlerimize sahip çıkmalıyız. Tabi burada gerillanın duruşu önemlidir.

‘TELEFON GÖRÜŞMESİ ÖZEL SAVAŞ TEKNİĞİ’

Eğer Garê zaferi olmasaydı, halkımız bu kadar tepki göstermeseydi, düşman böylesi bir telefonla konuşma imkanını dahi tanımazdı. Bizi tümden Önderliğimizden habersiz bırakırlardı. Ama kamuoyunun tepki ve tutumu ciddi bir baskı oluşturuyor. Gerillanın duruşu halka moral veriyor, halkımız bu şekilde tutum alarak eyleme geçiyor ve düşman da geri adım atmak zorunda kalıyor. Düşman da halkın bu kapsamlı tepkisini boşa çıkarmak için aldatma ve oyunlara başvuruyor. Bu da bir özel savaş taktiğidir. Halkımızın eylemlerini boşa çıkarıp önünü almak için ‘işte sağlığı yerindedir, telefonla konuşuyor, daha ne istiyorsunuz’ diyor. Aslında doğrudan bunu söylemek istiyor. Fakat öte yandan kendi hukukunu bile uygulamıyor, normal görüşmeleri bile yaptırmıyor. İmralı’daki tecrit ve psikolojik savaşı bu şekilde yürütmek istiyor. Kuşkusuz bu da çok tehlikelidir.

‘ÖCALAN’IN ÖZGÜRLÜĞÜNÜN VAKTİ GELDİ’

“Önderlik üzerindeki tehlike halen devam ediyor. Aynı tehlike tüm halkımız ve halkımızın kazanımları için de geçerlidir. Bu da doğru yaklaşım göstermekle ve hareketimizin yaklaşımıyla birebir bağlantılıdır. Hareketimizin her cephedeki duruşu ve özellikle de gerillanın duruşuyla alakalıdır. Biz Kürdistan Özgürlük Gerillaları olarak tarihin bu önemli döneminde de bize düşen görev ve sorumlulukları yerine getirerek Önderliğimiz ve devrim değerlerimiz üzerindeki tehdidi azaltmak, önünü almak ve özgürlüğe giden yolu açma kararlılığındayız. Gerekli olan sadece tecridin kalkması değildir, asıl gerekli olan Önderliğimizin tümden özgür olmasıdır. Artık Önder Apo’nun fiziken özgür olma zamanı gelmiştir. Bunu sadece biz söylemiyoruz, işte artık dünyadaki birçok çevre, dünyadaki birçok aydın, kurum ve ülke sendikaları diyor ki; artık Önder Apo’nun özgür olma zamanı gelmiştir. Dünya kamuoyu da artık yürekten hissederek biliyor ki, Önder Apo Kürt halkı, Ortadoğu halkları ve tüm insanlık için çok önemli bir rol oynayabilir ve artık zindanda olmamalıdır. Artık İmralı işkence sisteminde tutulmamalıdır. Birçok aydın, sanatçı, sendika geniş toplumsal kesimleri temsilen bu duruma itiraz ediyor ve sesini yükseltiyor.

İyi biliyoruz ki, eğer biz de Kürdistan’da bu dönemde görevlerimize istenildiği gibi sahip çıkar, yerine getirir ve devrim mücadelelesini yükseltirsek Önder Apo’nun özgürlüğüne giden yolu açmış oluruz. Artık koşullar olgunlaşmış, zamanı gelmiştir. Sadece gerçekten de görevlerimize doğru sahip çıkarak cevap olmamız gerekiyor. Biz 2021 yılı görevlerimize bu temelde yaklaşacağız. Bu kararlılıkla, bu söz ve iddia ile Önder Apo’nu doğuşunu karşılıyor ve kutluyoruz.

‘GERİLLA BU DÖNEMİ TARİHİ ZAFER DÖNEMİ YAPACAKTIR’

Eğer Önder Apo’nun vermiş olduğu mesaja doğru anlam verip Apocu ruhla hareket edersek, o vakit bu dönemi tarihi bir direniş ve zafer dönemi yapmamız gerekir. Her yoldaşımız ve her gerilla birliğimiz bu temelde hareket ederse ‘Dem Dema Azadiyê Ye’ hamlesini Özgür Önderlik ve Özgür Kürdistan yürüyüşünün temeli haline getirebilir. Bu konuda yoldaşlarımızın tecrübesine, duruşlarına ve fedakarlıklarına sonuna kadar inanıyoruz. En son Garê’de gelişen direnişte yoldaşlarımızın sergilediği fedakarlık bunu ispatlamaktadır. Bu temelde inanıyoruz ki, tüm alanlarımız bu çerçevede bir yoğunlaşma içerisindedirler ve başaracaklardır. Bu dönemi tarihi zafer dönemi yapacaklardır. Bu inanç ve umutla tüm yoldaşları sevgi ve saygıyla selamlıyor, üstün başarılar diliyoruz.”