Türkiye'de koruculuk sistemi 26 Mart 1985 tarihinde 442 Sayılı Köy Kanunu’nun 74. maddesinde 3175 sayılı Kanun ile değişiklik yapılarak yürürlüğe girdi. 27 Haziran 1985 tarihinde de uygulanmaya başladı. Köy koruculuğu sistemi o yıllarda zorunlu göçün önemli bir aracı olmuştu. Korucu olmayı reddetmek, yerinden edilmeye maruz kalmanın başlıca nedeni idi. Korucular ise topraklarından göç etmek zorunda kalan yurttaşların daha sonra köylerine geri dönmeleri önünde de büyük engel oldu. Bölgede korucu olmayanlar üzerinde baskılar ise hala devam ediyor.

Devlet tarafından verilen silahı bir 'güç' olarak gören korucular silahları kişisel hesaplaşma ve çıkarları doğrultusunda kullanarak birçok suça bulaşıyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD)  2014 yılı raporuna göre; korucuların silahlı saldırısı sonucu öldürme, yaralama, taciz-tecavüz, insan kaçırma, gasp, işkence, kötü muamele, intihara sebebiyet verme, köy yakma, köy boşaltma, ormanlık alanı yakma gibi suçları işlediği belirtilmişti. Sadece 2009-2013 arasında korucuların devletin silahlarıyla 91 kişiyi katlettiği belirtildi.

VAN'DA 1 AYDA 6 KİŞİ ÖLDÜRÜLDÜ

Koruculuk silahıyla işlenen suçlardan biri 4 Mayıs 2009’da Mardin'in Mazıdağı İlçesi’ne bağlı Bilge Köyü’nde yaşandı. Korucuların yaptığı katliam sonucu 7’si çocuk 44 kişi yaşamını yitirirken, 3 kişi de yaralandı.

24 Haziran 2022’de Siirt'in Pervari ilçesinde 'arazi anlaşmazlığı' nedeniyle çıkan silahlı kavgada korucular tarafından silahla 2 kişi öldürüldü, 4 kişi ağır yaralandı.

Geçtiğimiz ay Başkale’de yaşanan arazi meselesinde korucular halkın üzerine ateş açtı ve 4 kişi hayatını kaybetti. Bu olaydan bir hafta önce Çatak’ta yine korucu olduğu belirtilen kişilerin açtığı ateş sonucu iki kişi hayatını kaybetti. Arazi anlaşmazlıkları sırasında halkın üzerine ateş açmaktan çekinmeyen korucuların ismi sık sık cinsel saldırı haberleri ile de gündeme geliyor.

Sadece Van’da geçtiğimiz kış aylarında 4 korucu cinsel istismar suçundan tutuklandı.Van'ın Gürpınar ilçesine bağlı Öveçli (Repetik) Mahallesi’nde korucu Faik Dural, 23 Aralık 2021 tarihinde 16 yaşındaki çocuğa cinsel saldırıda bulundu. Çocuğun ailesinin şikâyeti üzerine  “cinsel saldırı” suçundan gözaltına alınan Faik Dural, “çocuğa yönelik cinsel istismar” suçundan tutuklandı ama kısa sürede serbest bırakıldı.

ASIL SUÇLU KORUCULUĞUN ARKASINDAKİ ZİHNİYET

Korucuların işlediği suçlara ilişkin açıklamalarda bulunan HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan, korucuların devlet silahını kullanarak şiddeti arttırdığını belirtti. Koruculuk zırhına bürünerek, 'Ne yapsam bana bir şey olmaz' mantığı ile suç işlendiğini ifade eden Orhan,  "Korucular, yaşadıkları toplumda, arazi uyuşmazlığı olan ailelere, akrabalarına, köylülere devletin silahı ile zorbalık yapıyorlar. Başından itibaren söyledik koruculuk sistemi yanlış. Bu gücün normal yaşamda kullanılacağını yıllardır söylüyoruz.

Taciz, cinsel istismar olayları da bu üniformaya ve silaha güvenilerek yapılan suçlardır. Koruculuk sisteminin geldiği nokta bu ama koruculuk sistemi ile aslında yapılmak istenen de bu. Sadece korucu olanların yaptığı bir durum değil, korucu sistemini getiren zihniyet toplumda kaos yaratmayı, toplumu yozlaştırmayı ve birbirinden koparmayı hedefliyor" dedi.

ORHAN: AMAÇ ÖRGÜTLÜ TOPLUMU PARÇALAMAK

Koruculuk sistemi ile toplumun örgütsüz ve güçsüz bırakılmak istendiğini kaydeden Orhan sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu şekilde de sonuçta o insanlara sadece silah verilmiyor, eğitimler veriliyor. Üç gün önce sorunları olmayan aileler ile birden sorun başlıyorsa onu yöneten bir merkez vardır. Uzman çavuş ve korucuların işbirliği ile yaşanan olaylar var. Birçok ilimizde yaşanan fuhuş, Gülistan Doku, İpek Er’in yaşadıkları bunları net biçimde ortaya koyuyor. Suçu meşrulaştırma çabası var.

Koruculuğun hiç olmaması gerekiyordu ama oldu. NATO’nin 2. büyük ordusu kendi ülkesini koruyamıyorsa, korucudan medet umuyorsa bunun sorgulanması gerekiyor. Zaten amaç toplumu korumak değil, koruculuk suç unsuruna dönüşmüştür. Bu yüzden koruculuk kesinlikle artık kaldırılmalıdır. Koruculuk suçtur. İnsanlarımızı işsiz, yoksul bırakarak koruculuğu dayatmalarını kabul etmiyoruz."