Rojhilat’ın doğası da saldırı altında

Güzelliği, yeşilliği, suyu ve bereketiyle bilinen Rojhilatê Kurdistan’ın doğası da saldırı altında.

Rojhilatê Kurdistan’ı doğası, yerleşik halkına büyük bir nimet; güzelliğinden bereketine kadar cömert bir havzadır.

Hewreman yaylalarının temiz havası, kan kırmızısı narları; Merîvan’ın bağları, bahçeleri, bostanları ve şehri bir gelin gibi süsleyen Zirebar Gölü ödül gibidir. Saqiz yaylalarının suyu, havası, doğal çeşmeleri insanı gerçek dünyaya götürür. Saqiz, adeta o kutsal kitaplarda çokça sözü edilen sütün ve balın aktığı mekanlar gibidir. Şaho ve Kosalan dağlarının güzelliğini ise bir tek görenler anlatabilir.

Serdeşt’in salkım salkım dökülen üzüm bağlarına, Zerdüşt’ün doğduğu, ışınlarını insanlığa saçtığı mekan Urmiye’nin al elma bahçelerine ne demeli.

Selmas ve Xoy’un uçsuz bucaksız tarlaları, bozkırları, Kirmanşan’ın akamenitlerden kalma tarihi mekanları... Hewremi söylenen bir Siyaçemane bu güzelliklere güzellik katar. Rojhilat arazisini, havasını, güzelliklerini anlatmak, yazmak yetmez. Gidip yaşamak gerekir.

Tüm bu güzelliklere tahammül edemeyen bir sistemle de savaş, işin bir başka tarafı olarak karşımıza çıkıyor. Zerdüştlüğün doğal yaşamını, temizliğini, doğa ile iç içe yaşama felsefesini düşman gören karanlığın kötülüğü de var. Bu noktada gerek doğa koruyucuları gerekse de gerillalar tarafından verilen mücadele, kötülüğe karşı iyiliğin savaşıdır.

Geçen yıl Rojhilatê Kurdistan’ın birçok yerinde yangın çıkartıldı. Zagroslar cayır cayır yakıldı. Zagros’ta meşe ağaçları yoğundur. Meşe ağaçları kökü en derine inen ağaçlardandır. İran, ağaçları yakmakla “meşe ağaçlarını yaktığım gibi bu halkın tarihini, direnişini, köklülüğünü de yakarım” mesajını veriyor. Bunu kabul etmeyen jingehparezler, yani doğa koruyucuları, yangınlara müdahale etmek için canla başla çalıştı. Merîvanlı Ümit, Şerif ve arkadaşları 25 Ağustos 2018’de Pile ve Salasî köyünde çıkan yangınları söndürmeye çalışırlarken yanarak can verdiler. Halka göre onların katili devlettir. Merîvanlı Sadun Mirzade, ekolojiyi koruyan ve tanınmış kişilerin kuşkulu bir şekilde yanarak can vermelerinin Şerif Bacwer ve arkadaşları ile sınırlı olmadığını belirterek, 28 Haziran’da Pawe’de çıkan yangını söndürmeye çalışırken yaşamlarını yitiren Muxtar Xendanî, Bilal Emini ve Yasin Kerimi isimli kişilerin de ülkelerinin değerlerini koruma yolunda çıkan yangını söndürmeye çalışırken yakıldıklarını söyledi.

Bir devlet politikası olarak karşımıza çıkan doğa katliamlarından biri de halkın ağaç kesmesinin önünü açmak oluyor. Büyük ekonomik krizin içerisinde günlük yiyecek ekmeğini bulamayan fakir halkın geçimlerini sağlamak için başvurduğu işlerden biri de Zuxal dedikleri kömürü yaparak satmak. Tabi bunun için de ağaç kesimi artıyor. Kesilen ağaçlar yakılıp kömür yapılıyor.