Roni: Kürtçe büyük tehdit altında

MED-DER Eşbaşkanı Rıfat Roni, Türkçe kitle iletişim araçlarının ve okullaşmanın yaygınlaşmasıyla artık Türkçenin köylerde de baskın dil olmaya başladığını ve bunun Kürtçe için büyük tehlike olduğunu söyledi.

MED-DER Eşbaşkanı Rıfat Roni, dilin uluslaşmanın ve statünün ilk adımı olduğunu belirterek, Kürtlerin devlete rağmen dillerine sahip çıkması gerektiğini belirtti.

Kürt dili ve kültürü geliştikçe, Türk devletinin de bu alanlardaki saldırıları devam ediyor. Resmiyette tanınmayan Kürtçe, kamusal alanda da yasaklı olduğu gerekçesiyle Kürt çocukları egemen dil olan Türkçe ile konuşmaya itiliyor. Gasp edilen HDP belediyelerine atanan kayyumlar marifetiyle de Kürtçe tabelalar ve muhit isimleri Türkçeleştiriliyor.

ANF’ye konuşan Mezopotamya Dil ve Kültür Araştırma Derneği (MED-DER) Eşbaşkanı Rıfat Roni, Türk devletinin kuruluşunda beri Kürt dili üzerindeki baskıların hiç bitmediğini; Kürtçe bir kelime kullandıkları için katledilen, tutuklanan veya gözaltına alınan insanların olduğunu hatırlattı. Devletin, Kürtçeyi yasaklamak ve kamusal alanda görünürlüğünü engellemek için toplumu açlıkla terbiye eden yeni yöntemlerle hareket ettiğini söyleyen Roni, bugün Türkçe bilmeyen bir kişinin herhangi bir iş sektöründe çalışmasının mümkün olmadığını ifade etti.

KÜRTÇEYE SAHİP ÇIKMAMIZ LAZIM

Kürt dilinin güçlenmesi yönündeki gelişmeler arttıkça, sistemin de buna göre engelleyici yöntemlerini devreye soktuğuna işaret eden Roni, şunları söyledi: “2004’ten 2015’e kadar birçok kurum, Kürt dilini geliştirmek için bir temel oluşturdu. Amed gibi bir yerde 2 binden fazla Türkçe okul var. Devletin açtığı bir tane bile Kürtçe okul yok. Buradan bile devletin Kürtçeye karşı tutumunu anlamış oluyoruz. Dil önündeki engeller kalktığı ve özgürleştiği zaman, Kürt halkı da statü sahibi olacaktır. Bundan dolayıdır ki Kürtçenin üzerindeki baskı ve yasakçı politikalar devam ediyor. O yüzden bizim de bu dile sahip çıkmamız lazım. Kürtlerin temel hak ve özgürlükleri için mücadele eden siyaset de Kürt dilini politikalarının temeli yapmalı. Dil, toplumlar için hafızadır, ideolojidir, düşünce ve geleceğin tasarımıdır.”

TÜRKÇE KÖYLERDE BASKIN OLMAYA BAŞLADI

Teknolojinin insanlık için epey ilerlediğini ve ezilen halkların da bu gelişimleri olumlu alanlarda kullandıkları taktirde iyi bir şans olduğunu vurgulayan Roni, şu değerlendirmelerde bulundu: “Söz konusu teknik ve teknolojik nimetler asimilasyon politikaları uygulayan iktidar tarafından kullanıldığında, ezilen halklar için büyük bir tehdittir. Örneğin, birkaç on yıl önce devlet şehirlerde asimilasyon politikalarını kırsal alanlara nispeten daha rahat uygulayabiliyordu. Ancak bugün köylerde bile televizyon, akıllı telefonlar ve benzeri teknolojik aletler var. Kürt halkının bu aletleri, devletin amaçladığı biçimlerde kullanmaması lazım. Kürtler arasında konuşulan Kürtçenin yerini Türkçe alıyor. Bu büyük bir tehlikedir. Eskiden köylerdekiler kendi doğal habitatlarında yaşıyordu ve teknolojinin olumsuz özelliklerinden etkilenmiyordu ama bugün Türkçe her yerdedir. Eskiden Türkçe konuşmayan kırsal alandaki Kürtler bile artık çocukları ile Türkçe konuşur duruma geldi.”

KÜRTÇE İBARELERE TAHAMMÜLSÜZLÜK

Dilin, halkların özgürlüklerini elde etmeleri için ilk şart olduğunun altını çizen Roni, egemen sistemin ilk olarak dil üzerinde baskı ve asimilasyon politikaları ürettiğini vurguladı. Türkiye’de de aynı durum geçerli olduğunu belirten Roni, şunları ekledi: “Kürt dilinin yasaklanması sürekli iktidarların gündemindeydi. Kürtçenin yasaklanması için sarf ettikleri enerjiyi başka alanlarda sarf etmiyorlar. Dil, ulus olmak için en öncelikli kilometre taşıdır. Hatırlayalım; Kürt belediyelerine atanan kayyumların ilk icraatları Kürtçe tabelaları indirmek oldu. Belediye binalarında asılı olan Kürtçe ibareleri indirdiler. Madem ki sistem Kürt halkının değerlerine karşı bir arada duruyor ve uygulamalarda bulunuyor, Kürtlerin de bir arada durup değerlerini korumak için kenetlenmesi gerekir.”