Zerrin Ruken: Birlik olunmazsa bu savaş herkesi yakar

Türk devletinin saldırılarına karşı tüm Kürt ve demokrasi güçlerinin birleşmesi gerektiğini Ruken, "Birlik olunmazsa savaş herkesi yakar. Bu nedenle demokratik çevrelerin operasyonlara karşı tutum almaları gerekiyor" dedi.

KJK Yürütme Konseyi Üyesi Zerrin Ruken Medya Haber'de yayınlanan özel programa konuştu. Konuşmasına şehit Haki Karer, Kasım Engin, Şirin Elemhuli şahsında tüm Mayıs ayı şehitlerini anarak başlayan Zerrin Ruken, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridi değerlendirdi. Tecrit sisteminin çok büyük bir tehlike noktasına geldiğine işaret eden Ruken, buna karşı da büyük direniş ve eylemlerle cevap verilmesi gerektiğini vurguladı.

Kürt Halk Önderi Öcalan'ın İmralı'daki direnişine de değinen Ruken konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: "Önder Apo'nun tarihsel direnişine paralel Kürdistan'da da bir direniş söz konusu. Kürt halkı komplonun 23. yılını büyük eylemselliklerle karşıladı. Komplocu güçlere kadınlar öncülüğünde halkımız büyük direnişlerle cevap veriyor. Tecrit normal bir süreç ya da durum olarak değerlendirilemez. Bir soykırım planıdır. Bugün tecritle birlikte soykırım operasyonları gerçekleştiriliyor. Tecrit çöktürme planının devamıdır. Önderliksiz, PKK'siz bir Kürdistan ve Kürt sorununun çözüm konsepti devrededir. Önderliksiz Kürt sorununun çözülmeyeceğini başta ABD olmak üzere tüm uluslararası devletler anlamışlardır."

4 DAKİKALIK BİR GÖRÜŞME KÜRT HALKI İLE ALAY ETMEKTİR

Konuşmasının devamında işkence sisteminin devam ettiğini, bu durumun Kürt halkı ve gerillaları tarafından kabul edilmeyeceğini kaydeden Zerrin Ruken, "İmralı işkence sistemi devam ediyor. Sistem normalleştirilmek isteniyor. Bunu geçtiğimiz günlerde anladık. Önderliğin yaşamı ile ilgili söylenen durum tehlikenin büyüklüğünü gösteriyor. Biz Önderliğimizin durumunu bilmiyoruz. Gerçekleştirilen eylemler sadece bir haber almak için yapılmıyor. Önderliğin fiziki özgürlüğünün gerçekleştirilmesi için yapılıyor.

Çok etkili bir özel savaş politikası Önder Apo şahsında sürdürülüyor. 4 dakikalık bir görüşme Kürt halkı ile alay etmektir. Bu da tehlikenin büyüklüğünü gösteriyor. Tabi Önder Apo bu duruma tavır koydu. Biz kadınlar olarak da bu durumu asla kabul etmiyoruz. Önder Apo'nun gösterdiği tavır aslında bizim de daha fazla tavır göstermemiz gerektiği anlamına geliyor. Kadınlar olarak işkence, izolasyon sistemine karşı direniş duruşunu devam ettirmemiz lazım" diye konuştu.

SALDIRI SOYKIRIM TEMELİNDE PLANLI BİR SALDIRIDIR

Zap, Avaşin ve Metina’da faşist Türk devleti tarafından gerçekleştirilen işgal saldırılarını ve gerillanın direnişini değerlendiren KJK Yürütme Konseyi Üyesi Zerrin Ruken, "Kutsal direniş mutlaka kazanacaktır. Gare, Heftanîn bize gösterdi ki gerilla direnişi mutlaka kazanacaktır. Buralarda gerillanın ne kadar kutsal, zaferin garantisi, özgürlüğün kaynağı olduğunu bir kez daha gördük. Nasıl ki Gare operasyonunda gerillanın gösterdiği direniş tüm dünya halklarının hafızasına altın harflerle yazıldı ise bugün de aynı şey Zap, Avaşin, Metina için gerçekleşecek. Bu tüm Kürt halkının başarısıdır. Şehitlerin, Önder Apo’nun başarısıdır.

Faşist Türk devleti Gare’deki bozgununu, çöküşünü yeniden toparlamak için işgal saldırılarını 23 Nisan'da tekrar başlattı. Aslında 24 Nisan'ı bağlayan gecede başlatılması planlı bir saldırı olduğunu net ortaya koyuyor. Ermeni soykırımına denk getirildi. Ermeni halkına yapılan soykırım ne kadar planlıysa Kürt halkının değerlerine yönelik gerçekleşen operasyon da o kadar planlı ve uluslararası güçlerin içinde olduğu bir saldırıdır. Faşist Türk devleti eliyle bunu yapmak istiyorlar. Fakat bunu gerçekleştirecek ne bir güce, ne bir iradeye, ne de yönetim erkine sahipler. Yönetim kabiliyetini yitirmiş bir devlet özgürlük gerillaları karşısında duramaz.

Zap, Avaşin, Metina saldırılarında kullanılan kimyasallarla Türk devleti vahşiliğini, insanlık dışılığını tekrar ortaya koydu. Bunu tüm dünyanın gözleri önünde yapmaktadır. Başta ABD olmak üzere tüm devletler buna sessiz kalmaktadır. Bunlar en başat suç ortaklarıdır. Faşist TC hiçbir savaş kuralı tanımıyor. Hiçbir savaş ahlakına uymuyor. Soykırım saldırılarına karşı gerillanın kullandığı silahlar ortadadır. Kimyasal bir soykırımdır. Ama kimse ses çıkarmıyor. Nerede insanlık beyannamesi? Nerede BM hak, hukuku? Erdoğan insanlığını yitirmiş bir karakterdir. Uluslararası güçlerin de çıkarları var. Bu soykırım planı sadece Medya Savunma Alanları'na dönük değil tüm parçalara dönüktür. Bunda da tüm devletlerin rolü var" dedi.

AKP HALKIN TÜM BÜTÇESİNİ SAVAŞA YATIRDI

Faşist AKP-MHP zihniyetinin halkın tüm bütçesini savaşa yatırarak Türkiye'yi ekonomik çöküşe götürdüğünü hatırlatan Ruken konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye'deki halk büyük bir açlık ve sefalet içinde yaşıyor. AKP halkı açlık ile terbiye etmektedir. Kadın yoksullaşması en temel yoksullaşmadır. Ekonomik anlamda Türkiye batmış durumdadır. Feryat figan tüm ülkeleri dolaşıp ekonomisini düzeltmek istiyor.

Türkiye korona hastalığından en fazla etkilenen ülkelerden biri. Ama devlet halkın sağlığına dahi yatırım yapamıyor. Tüm bütçesini savaşa yatırıyor. Sağlığa değil savaşa yatırım yaptığı için Türkiye en çok çöküş yaşayan devletler arasındadır. Bu nedenle Türkiye halklarının da bu operasyonlara karşı koyması gerekiyor. Soykırım saldırıları sadece Kürt halkına karşı değil, Türkiye halkları ve sol, sosyalist, demokrat çevreler de bu saldırıların sonuçlarından etkilenecektir. Herkes bunu çok iyi okumalıdır. Bu savaş herkesi yakacaktır. Bu nedenle demokratik çevrelerin bu operasyonlara tutum almaları gerekiyor."

KÜRT GÜÇLERİ BİRLEŞİRSE OPERASYONLARI DURDURACAK GÜÇTEDİR

"Devlet PKK'yi bitireceğim diye operasyon yapıyor. Kırk yıldır operasyonlarla PKK bitmedi yeni mi bitireceksiniz" diye soran Ruken, zayıflatılmış bir PKK ile masaya oturmanın hegemonik güçlerin temel isteği olduğunu belirterek, "Ama böyle bir şeyin olmayacağını kendileri de biliyor. Bugün büyük bir direniş var ve bu direnişin öncülüğünü de kadınlar yapıyor.

Güney Kürdistan hükümetinin de kazanımları tehlikededir. Operasyon onlara da dönüktür. Güney halkımız bunu iyi okumalıdır. Saldırı sadece PKK'ye değil tüm Kürt halkı, Kürt kadınlarının kazanımlarına dönüktür. Irak hükümetinin de bağımsızlığını, statüsünü tehlikeye koymaktadır. Irak hükümeti tarafından kısmi refleksler, açıklamalar var ama yeterli değil. Başurê Kürdistan yetkilileri ise büyük bir sessizlik içindedirler. Operasyonlarla verilmek istenen mesajı doğru okumak gerek. PDK ve YNK'nin de operasyonları kendisine dönük ele alması gerekiyor.

Türk çete örgütleri Güney Kürdistan'a yerleşmiş durumdadır. Her yere askeri karakollar kurmuştur. Bir Kürt Güney'de rahat rahat dolaşamaz iken Türk devleti, MİT cirit atıyor. Bu durum kabul edilemez. Gerilla direnişi dört parça Kürdistan'ın direnişidir. Gerilla dört parça için savaşıyor. Bu direnişin içinde başta da Güney halkının yer alması gerekiyor. O zaman Garê'den de daha büyük zaferler kazanabiliriz. Kürt halkının, Kürt kadınlarının gücü var. Operasyonları tamamen devre dışı bırakmak, TC'yi dört parça Kürdistan'dan def etmek için tüm Kürt güçleri birleşmeli, safları güçlendirmeliyiz."

ÖZGÜRLÜK HAMLESİ BÜYÜYEREK DEVAM EDİYOR

KJK ve KCK’nin başlattığı özgürlük hamlesine ilişkin de konuşan Ruken, "Özgür toplum, özgür kadını savunma hamlesi büyük bir coşku ile devam ediyor. 8 Mart ve Newroz'da büyük bir yükselişe geçti. Halklar özgürlük hamlesi ile Önder Apo'nun özgürlüğü için haykırdı. Burada hamlenin ne kadar doğru bir hamle olduğunu gördük. Önderlik halkların, kadınların, ezilenlerin, adaletten yana olan herkesin Önderliğidir. Önderliğin evrensel boyutu bu hamlelerle ortaya çıktı. Özgürlük hamlesi büyüyerek devam ediyor. Büyük bir güç veriyor. Tabi yeterli değildir. Bunu daha iyi nasıl geliştirebiliriz. Komployu tümden nasıl devre dışı bırakabiliriz. Bunun üzerinde daha güçlü durmalıyız. Hamlelerin önemli bir rolü var.

Şimdi Önderliği özgürleştirme anı. Bu anı iyi örgütlemek için kadınlar büyük eylemler yapıyor. Hamleler, kampanyalar güncellenerek devam ediyor. Önümüzdeki süreçte bu kampanyalar büyüyerek devam edecek. Önderliğin özgürlüğü ile sonuçlanacak bir hamledir. Geleceğe bırakılacak bir hamle değildir. Hamlenin öncülüğünü kadınlar yapıyor. Bu yüzden de kadına dönük saldırılar daha da artıyor. Hiçbir siyasi katliam kadına özgürlük duruşundan geri adım attıramaz. Tam tersi kadını daha büyük bir direnişe sevk ediyor.

Kadınlar İstanbul Sözleşmesi'nin iptaline büyük bir direnişle cevap verdiler. Erdoğan'ın yasasına meydan okudular. Erdoğan kadının demokratikleşmesinden çok korkuyor. Çünkü buna en çok karşı çıkan kadınlardır. Kadına büyük bir yönelim var. Kadın özgürlük mücadelesi hem askeri, hem siyasi anlamda giderek toplumsal karşılık bulmaktadır" ifadelerini kullandı.

DİRENİŞİ BÜYÜTMELİYİZ

AKP Urfa Milletvekili İbrahim Halil Yıldız’ın korumaları ve yakınlarının saldırısında eşi ve çocuklarını yitiren Emine Şenyaşar’ın direnişini selamlayan KJK Yürütme Konseyi Üyesi Zerrin Ruken, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: "Emine Şenyaşar'ın direnişi mutlaka sonuca gidecektir. Emine Şenyaşar'ın gülümseyişi özgürlüğün gülümseyişidir. Mücadelesi haklı bir mücadeledir ve mutlaka kazanacaktır.

Özgürlüğün tadını bize Önderliğimiz tattırdı. Kürt kadınları olarak bu tattan asla vazgeçmeyiz. Önderliğin özgürlüğü kadınların özgürlüğüdür. Gerillaya dönük her saldırı kadınlara dönük bir saldırıdır. Kürt kadınları ve halkları olarak kaybedecek hiçbir şeyimiz yok ama kazanacak çok şeyimiz var. Önder Apo’nun, Kürt halkının, Kürt kadınlarının özgürlüğünü kazanabiliriz. Bu nedenle de bu yılki Newroz ve 8 Mart ruhuyla direnişi daha da büyütmemiz gerekiyor. Tüm Kürt halkını, dostlarını, Türkiye'de demokratikleşmeden yana olan tüm halkları, tüm Kürt partilerini Önderlik etrafında daha fazla kenetlenerek direnişi büyütmeye çağırıyorum."