İlham Ehmed: Yeni yılda işgali sonlandırmak başlıca amacımızdır

Demokratik Özerk bölgelerin Suriye’nin birleştiği demokrasi merkezi olacağını söyleyen MSD Yürütme Kurulu Başkanı İlham Ehmed, "Yeni yılda işgalin sonlandırılması ve halkımızın öz savunma mücadelesini dünyaya duyurmak başlıca amacımız olacaktır" dedi.

Demokratik Suriye Meclisi (MSD) Yürütme Kurulu Başkanı İlham Ehmed, MSD’nin 2020 yılındaki çalışmalarını, diplomatik görüşmeleri, anayasa komitesi çalışmalarını ve yeni yıla ilişkin planlarını ANF’ye değerlendirdi.

Suriye’nin demokratikleşmesi için çalışmalarını sürdürdüklerini ancak rejimin bu konudaki fikrinin değişmediğini bunun da Suriye krizinin devam etmesine neden olduğunu belirten İlham Ehmed, "Bu durumdan dönmenin tek bir yolu vardır o da Suriye Demokratik Ulus çizgisine dönmek ve ülkenin demokratikleşmesi ile halkların özgürlüğü doğrultusunda birleşmektir" dedi.

İlham Ehmed ile yapılan röportaj şöyle:

MSD’nin 2020 yılı planlamaları ile hedeflerinde neler vardı ve bunları ne kadar gerçekleştirebildi? Aksamalar olduysa nedenleri nelerdir?

MSD 2020 yılında Muhalefet Kongresini gerçekleştirmeyi amaçlıyordu. Bu doğrultuda bazı grup ve kişilerle toplantılar gerçekleştirildi. Tüm dünyayı etkileyen bazı durumlar ortaya çıktı. Bazı siyasi ve fikirsel etkenler bu çalışmanın gecikmesine neden oldu.

Yıllardır devam eden savaş durumu, göç, talan, kaçırmalar, tutuklamalar ve ölümler Suriye halklarında ve Suriye rejimi karşıtlarında güvensizlik duygusu ortaya çıkardı. Bu durum iradi bir kırılma yarattı ve halka kendini destekleyenlerin yanında olmayı gösterdi. Bunlar Suriye krizinin çözümü önündeki en büyük engeldir. Bunun yanında Suriye’deki duruma müdahil olanlar Suriye halklarının birliğinin parçalanmasının rolünü oynuyor. Suriye krizi derindir ve bedeli de oldukça ağırdır. Bu durumdan dönmenin tek bir yolu vardır o da Suriye Demokratik Ulus çizgisine dönmek ve ülkenin demokratikleşmesi ile halkların özgürlüğü doğrultusunda birleşmektir.

MSD, Suriye sorununun çözümünün siyasi çatı örgütü. Bu yıl içerisinde bünyenizde büyüme oldu mu? Farklı demokratik kurum ve örgütlerden size katılanlar oldu mu? Sizin Suriye genelinde yaptığınız çalışmalar bölge halkını nasıl etkiledi veya çalışmalarınızın size dönüşümü nasıl oluyor?

Yıl içerisinde Suriye genelinde bu yönlü çalışmalarımız oldu. Bazı kişi ve bloklarla diyaloglar gerçekleştirilip anlaşmalar imzalandı. MSD çalışmalarına dahil olanlar da oldu. Bu çalışmaları oldukça önemli görüyoruz. Zorlu bir çalışma olabilir ama kendisiyle çok büyük sonuçlar da doğuracaktır. Çünkü stratejik bir çalışmadır ve Suriye’nin geleceğini belirlemektedir. Suriye halkları olarak kendi çözümümüzü belirleme hakkımız vardır. Diyalog ve forum çalışmaları çözüm odaklı görüşlerin birleştirilmesi açısından çok önemlidir.

2020 yılı Kuzey ve Doğu Suriye için yoğun diplomasi trafiğinin olduğu bir yıl oldu. Arap ülkeleri, Avrupa ülkeleri, ABD ve Rusya vb. ülkelerden bazı heyetler yıl içerisinde bölgeye geldi. Özerk Yönetim ve MSD'nin heyetler yaptıkları görüşmeler bölgeyi etkileyecek mi? Veya önümüzdeki süreçte bir gelişme sağlayacak mı?

Özerk Yönetim, demokratik bir projeyi yürürlüğe koymuştur. Çok zorlu ve tehlikeli süreçlerden geçerek toplumun kendi kendini yönetebilmesini sağlayan bu proje Suriye'nin tamamı için ilk tecrübedir. Özerk Yönetim, Türk devletinin yoğun saldırılarına maruz kaldığında tüm dünya bu projenin 2 gün bile ayakta kalmayacağı ve yıkılacağını söylüyordu. Gerçekten bazı taraflar bu projenin yıkılmasını bekliyordu bazı taraflar da projenin yıkılması durumunda çok kötü durumun ortaya çıkacağını ve Suriye'deki durumun tamamen değişeceğinin endişesini yaşıyordu.

Ancak projenin devam ettiği, halkın sahip çıktığı ve tüm halk bileşenlerinin direnerek savunduğu görülünce bu projenin sadece bir söylem olmadığını anladılar. Bunun toplumun kendisi olduğunu gördüler ve projeyi destekleme kararı verdiler. Bölgeye ziyaret gerçekleştiren heyetlerin siyasi diplomatik anlamları vardır. Siyasi tanınma vardır demiyoruz ancak Suriye krizinin demokratik çözüm çalışmaları zamanla özerkliğinde tanınmasını sağlayacaktır. Özerkliğin tanınması ve Suriye’de resmi olarak kabul edilmesi tüm insanlığın borcudur. Tüm dünya görevini yerine getirmeli ve bu projeyi desteklemelidir.

MSD heyeti olarak Ağustos ayında Moskova'da Suriye Halkının İradesi Partisiyle bir mutabakata imza attınız. Daha sonra Dışişleri Bakanı Lavrov ile görüştünüz. O günden bu yana konuyla ilgili ne tür gelişmeler oldu?

Görüşmeler devam etmektedir. Çözüm tutumumuz birdir. İlk kez bizim düzenlediğimiz kongreye katıldılar. Aynı zamanda ortak çalışmalar sürüyor. Bu Rusya ile yaptığımız görüşmeler için de önemliydi. Özellikle tüm halk bileşenlerinin hakları ve demokrasi prensibi temelinde rejim ile diyalog geliştirmek olmak üzere bu görüşmelere önem veriyoruz. Bu konuda Rusya’nın rolü etkili ve önemlidir.

Bunu da söylüyoruz ki eğer Rusya, Demokratik Özerklik projesine destek verirse bu Rusya’nın da kurtuluşunun tek yolu olacaktır. Rusya, Suriye topraklarına giriyor ve rejimin hatalarının çoğu ona mal oluyor. Aynı zamanda özellikle Suriye halklarının da özerklikten beklentileri var ve bu projenin Suriye’deki kanlı, parçalı durumdan ve rejim zorbalığından kurtaracağını görüyor.

Yıl içerisinde Suriye rejimiyle de görüşmeleriniz oldu mu? Olduysa görüşmeler nasıl geçti olmadıysa neden kaynaklanıyor? Suriye rejiminin Özerk Yönetim ile MSD gibi Kuzey ve Doğu Suriye demokratik güçlerine yaklaşımını nedir?

Suriye rejimi fikirsel ve psikolojik olarak büyük bir boşluktadır. Davranışları gittikçe sertleşiyor. Değişim ve yeniliklerden korkuyor. Korkusu Suriye üzerine değil iktidar üzerinedir. Özgürlükten anladığı teslimiyettir. Halkla barış yapmak yerine Türkiye gibi komşu ülkelerle karşıt ittifaklar kuruyor. Toplumun durumunun zorlaştığını anlamak istemiyor. Halen de ana dilde eğitimi kabul etmede tutumu değişmemiş. Kürtleri misafir olarak görüyor, nasıl demokrasiyi kabul edebilir ki.

Baas rejiminin aklı halen aynı. Herkesi terörist yaptı ve üzerine gitti. Bugün de QSD’yi aynı duruma sokmaya çalışıyor. Kara propagandalar yapıyor ve karşıtlığını en üst seviyede yürütüyor. Eskisi gibi tek başına meydanlarda olmayı istiyor. Bu durum zamanla ona tercih hakkı bırakmayacaktır. Amacımız demokratik değişim ve halkların özgürlüğüdür. Bunun dışında bir yaşam yoktur.

BM’nin 2254 nolu kanunu ve Rusya ile Çin'in vetosu nedeniyle Til Koçer sınır kapısı kapatıldı. Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük uygulanan ambargo ile tıbbi malzemeler dahil önemli yaşamsal malzemelerin bölgeye girmesi engelleniyor ve bunlar bölgeyi oldukça olumsuz etkiliyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? Sorunun çözümü için şu ana kadar çalışmalarınız oldu mu ya da ileriki süreçte olabilir mi?

Veto kararıyla sınır kapısının kapatılması siyasi bir tutumdur. Devletler arasındaki çelişkiler Suriye halklarının zararına olmaktadır. Bu bölgelerde 5 milyon insan yaşıyor. Rejim BM’den gelen yardımı sadece kendisine alıp diğer bölgelere destek gitmemesini istiyor. Böylece herkesi kendine mecbur ederek iktidar alanını genişletmeye hedefliyor.

Özerk Yönetim desteklenmelidir ve yardımlarda bulunulması için BM direk özerklikle anlaşmalar imzalamalıdır. Demokratik Özerk Yönetim 7 yıldır kuruldu. Bu süre zarfında 5 milyon kişiye hizmetlerde bulunuyor. Ayrıca rejim ve Türk devlet çetelerinin denetimindeki bölgelerde yaşayan halka da destek veriyor. Akaryakıt ve yiyecek maddelerini Suriye’nin tamamına dağıtıyor. Suriye halk bileşenleri arasında ayrımcılık yapmamış. İleriki süreçte uluslararası kamuoyu ve BM Özerk Yönetimle anlaşmalar da yapabilir.

Suriye’nin 3’te birini temsil eden Demokratik Özerk Yönetimin dahil edilmediği anayasa komitesi görüşmeleri bu yılda devam etti. 2012 yılından beri devam eden görüşmelerden şu ana kadar ortaya çıkan bir sonuç yok. Rusya ile görüşmelerinizde buna ilişkin size yansıyan bir şey oldu mu? Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şüphesiz bu çalışma ve anayasa komitesi Suriye halkları tarafından değil devletler arasındaki ittifakla yapılıyor. Dolayısıyla anayasa komitesinin çalışması da devletler arasındaki anlaşma olacaktır. Türkiye’nin rızası olmayanlar bu komiteye dahil edilmedi. MSD ve Özerk Yönetimi dahil etmediler. Anayasa komitesinde şu ana kadar da bir ilerleme yok. Böylesine stratejik ve önemli bir çalışmaya tüm Suriye halk bileşenleri ile muhalefet temsilcileri katılmalıdır. Bu temelde referandum değil genel prensipler gözetilip ortak anayasa olmalıdır. Bir ulusun hakkı referanduma girmez. Mevcut komiteyle anayasa oluşturursa bu Suriye halklarına hizmet etmez.

MSD 25 Kasım günü, "Cizre ve Fırat Bölgesi halkları için ulusal kongreye doğru" sloganıyla kongresini gerçekleştirdi. Kongrenin bildirgesinde birçok önemli kararın alındığı basına yansıdı. Bunlarda biri de yeniden yapılanma ve inşa süreciydi. Bundan sonraki süreç nasıl işleyecek ve MSD’nin 2021 yılı hedefleri nedir?

Doğrudur bu çalışmalarımız Özerk Yönetimi güçlendirme amaçlıydı. MSD, Özerk Yönetim için çalışmaları resmi yaparak yürütüyor. Özerk Yönetim temsilcilerinin yoğun katılımıyla gerçekleşen kongrede yeniden yapılanma ve gelişme kararları alındı. Yapılacak seçimlerle yapılacak yeni örgütlenme yeni bir demokratik süreci getirecektir. Değişimler ve yenilenmeler devam ediyor. Kriz ve sorunların çıkması önlenecektir. Aksine yönetim çalışmalarında da büyük gelişmeler ortaya çıkaracaktır.

Yeni yılda işgal durumunun sonlandırılması ve halkımızın öz savunma mücadelesini dünyaya duyurmak başlıca çalışmalarımız ve amacımız olacaktır. Demokratik Özerklik bölgeleri Suriye’nin birleştiği demokrasi merkezi olacaktır. Suriye muhalefeti ve tüm çözüm taraflarıyla ortak çalışmaların geliştirilmesi ortak projemizdir.