Efrîn konferansı: Efrîn bir an önce özgürleştirilmeli-YENİLENDİ

Qamişlo’nun Amûde ilçesinde düzenlenen “Uluslararası Efrîn’de Demografik Değişim ve Etnik Temizlik Forumu” üç günlük tartışmaların ardından sonuç bildirgesinin açıklanması ile sona erdi. Bildirgede Efrîn’in özgürleştirilmesi çağrısı yapıldı.

Türk devletinin Efrîn’deki demografik değişim ve etnik temizliğinin masaya yatırıldığı “Uluslararası Efrîn’de Demografik Değişim ve Etnik Temizlik Forumu” sona erdi.

Konferansın son oturumunda söz alan Tarih Bilimci ve Uluslararası Güvenlik Uzmanı Stanislav Ivanov, Türk devletinin Ortadoğu’da uluslararası terör gruplarına karşı kahramanca direnen Kürt güçlerini hedeflediğine dikkat çekti.

Ivanov’un foruma gönderdiği rapor, NRLS üyesi Cîhan Xelîl tarafından okundu.

Ivanov raporunda şunları dile getirdi:

“Amûdê ve Moskova arasında binlerce kilometre bulunmasına rağmen Rusya’nın birçok vatandaşı gibi fikir ve ruhumuzla sizlerleyiz. Aktarımlarıma DAİŞ çeteleri ve Türk devletinin işgal saldırılarına karşı kahramanca direniş sergileyen Kürt savaşçılarına duyduğum hayranlığımı dile getirerek başlamak istiyorum. Kürdistanlı kadın ve genç savaşçıların cesaret ve kahramanlığı insanlık tarihinde yer alacaktır. Bu kadın ve gençlerin birçoğu bizleri radikal terör gruplarının 21’inci yüzyılda yaratmak istediği karanlık durumdan kurtarabilmek için canını feda etti.

Erdoğan, cihadist örgütlere olduğu gibi halkına ihanet ederek, korkakça saraylarının en dip odalarına çekilen Suriye ve Irak hükümetlerine destek verdi. Bu ülkelerin orduları artlarına bakmadan kaçıyor ve tüm cephaneliklerini arkalarında bırakıyordu. Ancak Kürt direnişçiler, tank ve ağır silahlar ile saldırıda bulunan DAİŞ çetelerine karşı hafif silahlarına rağmen olması gereken cevabı verebildi. Kobanê’deki kahramanca direniş, bizlere atalarımızın Hitler faşizmine karşı sergilediği direnişi hatırlattı.

Ancak ne yazık ki Kürt halkına yönelik saldırılar bununla kalmadı. Türk devleti havan, tank ve tüm ağır silahlarını Suriye sınırına yığdıktan sonra ülkeye girdi. Ankara, Suriye’deki öncelikli hedefinin uluslararası terör örgütü DAİŞ’e karşı tarihi bir direniş sergileyen Kürt güçleri olduğunu açıkça belirtmektedir. Türkiye’nin Efrîn saldırıları, katliam, etnik temizlik ve yeni bir göç dalgası ile başladı. Efrîn’deki Kürtlerin evleri, İdlib ve Halep’ten getirilen El-Nusra ve benzeri gruplarca dolduruldu.

Türk devletinin tüm uluslararası kanunları ayaklar altına alan savaş suçları, ne yazık ki Birleşmiş Milletler (BM) gibi otoritelerce kınanmadı. Hali hazırda Türk devletinin bağımsız bir devlet olan Suriye’deki işgalini durduracak bir uluslararası otoritenin bulunmadığı görülüyor. İran ve Suriye hükümetlerinden hiçbir şey beklenemez. Tahran ve Şam hükümetleri, işgali sadece formalite icabı kınadı. Ancak Suriye’deki Kürtlere destek anlamında hiçbir şey yapmadılar. Sadece bu değil, Kürt temsilciler Cenevre, Astana ya da Soçi gibi hiçbir diyalog görüşmesine davet dahi edilmedi. Esad, Suriye muhalefeti ve sözde Suriye krizi çözümünde garantör ülkeler, Erdoğan şahsında ve İran’ın politikaları çerçevesinde Kürt halkının Suriye’nin geleceğindeki rollerini yok etmeyi amaçlıyor. Bu forumun dünya kamuoyunun dikkatini Efrîn ve Kürt sorununa çekmesini umut ediyorum. Rusya, Kürt halkının Suriye’ye ilişkin tüm diyaloglarda yer almasını desteklemektedir.

Kürdistan Ulusal Hareketi’nin başarıya ulaşmasının, Tüm Kürt siyasi parti ve güçlerinin birlik ve ortaklaşması ile mümkün olacağını düşünüyorum. Kürtler arasındaki anlaşmazlıkların ortadan kaldırılması Kürt halkının düşmanlarına en iyi cevap olacaktır. Ankara, Şam, Tahran ve Bağdat’ta Kürt halkının ilişkilerini darbelemek ve aralarında güvensizlik ortamı yaratmak için büyük girişimlerde bulunacak güçler bulunmaktadır. Adı geçen bu ülke hükümetleri eski işgal politikaları olan “Parçala ve yönet” taktiğini sürdürmektedir. Kürt halkının provokasyon ve tehditlere karşı tek vücut olacağına inancım tamdır. Kürt halkı, Ortadoğu’daki diğer halklar gibi yaşadığı coğrafyada yer alacak ve hak ve özgürlüğüne ulaşacaktır. Bu hak ve özgürlüklerin ne şekilde ve hangi renkle elde edildiği çok önemli değildir. Önemli olan tek şey özerk irade ve haklarının garanti altına alınmasıdır.

Tüm forum katılımcılarına ve Kürt halkına yürekten iyi dileklerimi iletiyorum.”

Konferans konuşmalar ve tartışmaların ardından sonuç bildirgesinin okunması ile sona erdi. Sonuç bildirgesinde Efrîn’in özgürleştirilmesi çağrısı yapıldı.

Tüm temsilcilerin hazır bulunduğu son oturumda, etnik soykırım ve demografik yapıyı değiştirme politikalarına karşı önlem alınması çağrısı ön plana çıktı. Son oturumda, “Efrîn’in özgürleştirilmesi amacıyla gerçekleştirilecek tüm askeri girişim ve eylemler meşrudur” vurgusu yapıldı.

Modern Tarih Profesörü ve Ortadoğu, İran, Türkiye Uzmanı Fereh Sabır tarafından okunan sonuç bildirgesi şöyle:

“Efrîn’in Türk devleti ve bağlı çete gruplarınca işgal edilmesinin ardından Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi öncülüğünde birçok hukuk örgütü ve belgeleme merkezinin katılımıyla kentteki sivil şehit ve yaralıların isimleri ile kentteki insan hakları ihlalleri tespit edilmeye başlandı.

Sağlık merkezi ve çalışanları, okul, fırın, içme suyu hatları, tarihi mekanlar, Kuzey Suriye’nin farklı noktalarından kente giden konvoya yönelik saldırılar belgelendi.

İşgalci Türk devleti ve bağlı çete grupları Efrîn’de işgal durumuna geçmiş ve böylelikle Suriye’nin toprak parçasını Türkiye’ye dahil etmeyi planlamışlardır. İşgalci iktidar ve bağlı çeteler, kent sakinlerine yönelik saldırılarını sürdürmüş, zorunlu göçe tabi tutma, kaçırma, katliam, talan ve asimilasyon gibi politikalar devrede tutulmuştur. Köy, kasaba ve diğer merkezlerin isimleri Türkçeleştirildi, okullarda ise Türkçe eğitim materyalleri zorunlu hale getirildi. İşgalciler ayrıca bölge uygarlığının yansıması olan tarihi mekanları tahrip edildi, bir diğer söylem ile Efrîn’in demografik yapısı Türk devletinin politikaları çerçevesinde değiştiriliyor.

Rojava Stratejik Araştırmalar Merkezi olarak, Efrîn’de sürdürülen etnik soykırım ve demografik yapıyı değiştirme politikaları ile uluslararası toplumun bu politikalar karşısındaki sessizliği nedeniyle uluslararası bir forum düzenleme gereği duyduk. Bu forum ile işgalci Türk devleti ve bağlı çete gruplarının kentteki insan hakları ihlallerinin raporlaştırılması ve bu raporların uluslararası kamuoyuna duyurulması hedeflendi.

Forum, uluslararası camiadan 150’yi aşkın akademisyen, siyasetçi, hukukçu ile dünyanın farklı noktalarından telekonferansla katılımları ile gerçekleştirilmiştir.

Forumda, demografik yapıyı değiştirme politikalarını durdurma yöntemleri ve Efrîn’in özgürleştirilmesinin siyasi, kültürel, ekonomik, toplumsal ve tarihi yolları irdelendi.

Forumda yapılan kapsamlı değerlendirmelerin ardından şu ortak önerilere varıldı:

*Efrîn’deki işgalciler çıkarılana kadar uluslararası ve bölgesel anlamda önemli merkezlerde forum ve kongrelerin gerçekleştirilmesi

*Forumda alınan kararların takibini yapması amacıyla farklı kimlik ve inançlardan temsilcilerin katılımıyla bir komitenin oluşturulması

*Türk devletinin Efrîn’deki uygulamalarını belgeleme merkezinin açılması

*Efrîn için diplomatik çalışmaların geliştirilmesi

*Uluslararası hukuk örgütleri ve mahkemelere bölgedeki hak ihlallerini iletecek bir resmi komitenin kurulması

*Türk devletinin hak ihlallerini ifşa edecek bir basın kurumunun oluşturulması

*Efrîn halkının evlerine dönmesi talebiyle yapılacak tüm eylem ve etkinliklerin desteklenmesi. Ayrıca Efrîn’de talan edilen mal ve mülklerin meşru yol ve uluslararası kanunlar çerçevesinde geri iadesinin sağlanması

*Suriye halkları ve Kürt halkının dostlarına Efrîn’in özgürleştirilmesi amacıyla eylem yapılması çağrılarının yapılması ve Efrîn’e destek gününün ilan edilmesi

*Efrîn tecrübesinin bir daha yaşanmaması için Kuzey Suriye hava sahasının uçuşa kapatılması çağrılarının yapılması

*Uluslararası mahkemelere iletilmek üzere Efrîn’deki Türk askeri komutanlar ve çetelerinin isimlerinin belgelenmesi

*Efrîn’den göç ederek Şehba’ya yerleşen sivillere acil insani yardımların ulaştırılması için uluslararası insan hakları örgütlerine çağrıların yapılması.”