MİT'in Kuzey-Doğu Suriye'deki kirli icraatları

Türk devleti ve DAİŞ'in Kuzey-Doğu Suriye'de yakalanan uyuyan hücreleri itiraflarına devam ediyor. Musa Salih Hisen El Ehmed isimli çete üyesi iki cinayeti itiraf etti.

Destek verdiği çete gruplarının saldırılarıyla Kuzey-Doğu Suriye'de istediğini elde edemeyen Türk devleti, şimdi de bölgeye halklarını karşı karşıya getirmek için kirli yöntemlere başvuruyor. Özellikle Kürt-Arap çatışması çıkarmak için bölgeye sızdırdığı uyuyan hücrelerle kontra faaliyetlerine ağırlık veren Türk devleti birçok bölgede de DAİŞ'in uyuyan hücreleriyle ortak hareket ediyor.

Demokratik Suriye Güçleri (QSD) ile Halk Savunma Birlikleri (YPG) Fırat bölgesinde son günlerde düzenlediği özel operasyonlarla Türk istihbaratı ve DAİŞ'e bağlı çok sayıda kişiyi silah ve patlayıcılarıyla birlikte yakaladı. Yakalanan çete üyeleri ise Türk istihbaratı ve DAİŞ'in bölgeye yönelik kirli planlarına ve işledikleri cinayetlere ilişkin önemli bilgiler verdi.

Yakalanan çete üyeleri bölgenin kanaat önderlerini katletme, QSD, YPG ve bölgenin özsavunma güçlerinin kıyafetleriyle sivilleri kaçırma, fidye ve işkence gibi yöntemlere başvurduklarını itiraf etti. QSD ve YPG'nin operasyonları, yakalanan çete üyelerinin verdikleri bilgiler doğrultusunda genişleyerek devam ediyor.

EBÛ RADE VE ECZACI CİNAYETLERİ

Reqa'da bir eczacı ile Ebû Rade isimli iş insanının cinayetinin faili Musa Salih Hisen El Ehmed isimli çete üyesi ve beraberindeki çete üyeleri de yakalananlar arasında. Sorgusunda işledikleri cinayetleri itiraf eden El Ehmed, talimatı ise Ebu Ehmed isimli bir kişiden aldığını belirtiyor.

El Ehmed, "İçerisinde bulunduğum hücre iki cinayet işledi Reqa'da. Birincisi Ebû Rade cinayetiydi. Diğeri de bir eczacıydı. Onu ben öldürdüm. Talimatı ise Ebu Ehmed isimli birisinden aldım. O kişiyi tanımıyorum, sadece Tedmurlu olduğunu biliyorum" diyor.

Cinayetleri nasıl işlediklerini de soğuk kanlı bir şekilde anlatan El Ehmed, şunları dile getiriyor: "Ebu Rade'yi Ebû Ehmed takibe almış ve daha sonra bize öldürme talimatını verdi. O cinayeti Ebû Suud işledi. Daha önceden zaten takibe alınmıştı. İşyerinden çıkınca kapısının önünde öldürüldü. Eczacı cinayetinde de aynı şey oldu. Ebû Ehmed takibe aldı ve öldürülmesinden iki gün önce bana talimatı verdi. Ben de evinden itibaren takibe aldım ve uygun yere gelince öldürdüm."

SALDIRI İÇİN EZAZ'DAN REQA'YA GÖREVLENDİRME

Türk cumhurbaşkanının "Suriye'nin Kuvayı Milliyesi" olarak nitelendirdiği çete gruplarından Lîwa Suxur El Sune içerisinde yer alan Ebdulah Seyîd isimli çete üyesi de Reqa'da çeşitli saldırılar düzenlemek için Ezaz'dan kente gönderildiğini belirtiyor.

Ezaz'dan Reqa'ya geldikten kısa bir süre sonra QSD tarafından silahlarıyla birlikte yakalanan Ebdulah Seyîd da şu bilgileri veriyor: "Suxur El Sune grubunda yer alan Ebû Yemen isimli bir kişiye bağlı olarak çalışıyordum. Bana çeşitli çalışmalar yapmak için Reqa'ya gitmemi söyledi. Buraya geldikten sonra beni aradı silah ve susturucu göndereceğini söyledi. Benden askeri noktalara yönelik eylemler düzenlenmem istendi."

'EBU YEMEN TÜRK İSTİHBARATINA BAĞLI ÇALIŞIYOR'

Ebdulah Seyîd, Ezaz'dan gönderilen silahların kendisine ulaşmasından bir hafta sonra yakalandığını ve hiçbir eylem yapmadığını söylüyor. Ebû Yemen'in doğrudan Türk istihbaratına bağlı çalıştığını söyleyen Ebdulah Seyîd, "Silah bir hafta bende kaldı ama herhangi bir saldırıyı gerçekleştirmedim. Ebu Yemen Türk istihbaratının talimatları doğrultusunda hareket eden bir kişi. Bunu saklamıyordu, bana da bir defa söylemişti" diyor.