Rojava'da yakalanan MİT ajanlarının itirafları

İç Güvenlik Güçleri'nin operasyonları sonucu yakalanan MİT sorumlusu ve ajanları, bölgede kaos yaratmak ve suikastlar yapmak için görevlendirildiklerini itiraf etti.

Tarihten bugüne Kürt halkı başta olmak üzere direnen halklara karşı her türlü özel-psikolojik savaş yöntemlerini kullanmak için kurulan Türk istihbarat kurumu MİT, Kuzey ve Doğu Suriye devrim sahasında "yoğun mesai" harcıyor.

Türk istihbaratı bölgede gençler başta olmak üzere halkları uyuşturucu, fuhuş, para vb. şeylerle kandırarak tuzağına düşürerek ajanlaştırıyor.

MİT, Kuzey ve Doğu Suriye’deki Özerk Yönetim, QSD ve İç Güvenlik Güçleri'ne bağlı kurumlara yerleştirdiği ajanlarla kaos ortamı yaratmaya çalışıyor. Yine bölgedeki siyasi, diplomatik ve askeri yetkililerle bölgenin ileri gelen aşiret liderlerine karşı da suikast yapıyor. Hatta Kuzey-Doğu Suriye bölgesindeki MİT faaliyetleri için Kuzey Kürdistan’da Şırnak’tan Antep’e kadar özel bir koordinasyon merkezinin oluşturulduğu bilgileri de var.

İç Güvenlik Güçleri ise MİT’in Rojava ağına dönük art arda ağır darbeler vurmaya devam ediyor. 2021 yılı içerisinde onlarca MİT ajanı düzenlenen başarılı operasyonlarla yakalandı.

ANF, Dirbêsiyê ve Reqa kentlerinde ajanlık yaparken yakalanan MİT’in bölge sorumlusu Rami Sami Abdal ile MİT ajanları Davud Baas Al Wadi, Hasan Ali Yunus, Hüseyin Ali Yunus ve Leys Enes Al Medfe’nin itiraflarına ulaştı.

 

MİT BÖLGE SORUMLUSU: RAMİ SAMİ ABDAL

Rami Sami Abdal, Rojava’nın Serêkaniyê kentinden. İşgal öncesi motorlu taksicilik yaptığı Serêkaniyê’de QSD’ye bağlı kurumlarda çalışmaya başlıyor.

5 ay boyunca askerlik yapan Rami, Serêkaniyê’ye dönük işgal saldırılarından sonra ailesiyle birlikte Hesêkê’ye göç ediyor. Bir süre Hesêkê’de göçmenlerin kaldığı Twenê adlı okulda kaldıktan sonra Dirbêsiyê’ye taşınıyor ve yeniden motorlu taksicilik yapmaya başlıyor.

MİT’in Dirbêsiyê bölge sorumluluğunu üstlenen Abdal, Türk devletine bağlı çete grubu üyesi Lulu lakaplı Xalid Bedi Al Sofi adlı şahıs ile yakını Enes adlı şahsın kendisiyle iletişime geçtiğini ve kendisinden bölge sorumluluğunu üstlenip, bölgedeki askeri noktaların görüntülerini çekmelerini istediğini söylüyor. Yine para karşılığında yapması istendiğini söylüyor.

Rami Sami Abdal, ajanlık yaptığı döneme ilişkin şunları itiraf ediyor: "Bazı yerlerin görüntülerini çekerek onlara askeri noktalar diyerek Enes’e gönderdim. Bunun karşılığında bana 150 bin Suriye Lirası (Yaklaşık 50 dolar) gönderdiler.

Enes bir süre sonra bana bir fotoğraf gönderdi. Gönderdiği fotoğraf Abdo isimli bir QSD üyesiydi. Onu öldürmemi istedi. Enes’ten sonra Ebu Celud lakaplı Abdurrahman Celud Al Xelef Al Enkaş adlı kişi benimle iletişime geçti. O da Serêkaniyêliydi. Ebu Celud, Hamude Hamza ile bağlantıya geçmemi söyledi. Hamude ile konuştuktan sonra çektiğim araç görüntüsünü ‘askeri bir yetkilinin aracının görüntüsü’ diyerek ona gönderdim. Hamude, o araca saldırı düzenlemem için mayın göndereceğini ve saldırının ardından bana 15 bin dolar para göndereceğini söyledi. 

Sonrasında Türk istihbaratı için çalışan kuzenim İsmail İbrahim ile konuştum. Ona da bölgedeki kurumların görüntülerini gönderdim. Bunun karşılığında 300 bin Suriye Lirası (Yaklaşık 100 dolar) aldım."

Ajanlığa nasıl bulaştığını da anlatan Rami Sami Abdal, “Dirbêsiyêli Davud da benimleydi. İkimiz de uyuşturucu hap kullanıyorduk. Davud da benim gibi uyuşturucu alabilmek için onlarla çalışmaya başladı. Serêkaniyê’deki ÖSO üyeleri uyuşturucu kullandığımı bildikleri için uyuşturucu tuzağıyla aklımı karıştırarak beni ajanlaştırdılar" diyor.

 

MİT'İN DİRBESİYÊ BÖLGE SORUMLUSU: DAVUD BAAS AL WADİ

Davud Baas Al Wadi, Rojava’nın Dirbêsiyê kentinden. MİT’in Dirbêsiyê bölge sorumlusu Rami Sami Abdal aracılığıyla MİT ajanı olduğunu söyleyen Davud, yaptıklarına ilişkin şöyle konuşuyor: "MİT ile tüm bağlantıları Rami üzerinden sağlıyorduk. Birlikte bölgedeki askeri kurumların görüntülerini çekip çete gruplarına gönderdik. Rami, bunun karşılığında bana 150 bin Suriye Lirası verdi. Halkıma karşı ajanlık yaptığım için çok pişmanım. Bu işi yapan herkese sesleniyorum; ne yaptığınızı iyi bilin!"

 

LEYS ENES AL MEDFE

Leys Enes Al Medfe, Reqa’dan. Leys Enes, Türk istihbaratı tarafından Reqa bölgesinde kaos ortamı yaratmak için görevlendirilmiş. 13 Kasım 2021 tarihinde İç Güvenlik Güçleri’nce yakalandı.

Leys Enes, bağlantılarını ve yaptıklarını şöyle itiraf ediyor: "Messenger uygulamasında bir sohbet grubu kurdular. Hüseyin Ali Yunus adlı ajanı da bu gruba eklediler. Bu kişi bizimle ilgilendi. Benden ÖSO propagandası yapan broşür hazırlamamı istediler.

Yine kente ait bazı yerlerin görüntüsünü çekmemi istediler. Başlangıçta broşürü hazırladık ve toplumdaki etkisini gözlemledik. Etkili olduğunu gördükten sonra çalışmalarımızı sürdüreceğimizi söyledik. Broşürü hazırladıktan sonra Ümran Halef Al Casim adlı kişiyle iletişime geçtik. Ümran, şu an Türkiye’de. Konuşmanın ardından Hüseyin, Mazda marka beyaz bir araçla yanıma geldi. Bir gün sonra da Reqa’nın Saat Kavşağı ile Naim Kavşağı’na kadar olan bölgenin görüntülerini çektik. Ümran da görüntü ve broşürleri ‘Ukhuat Al Saarut’ adlı Facebook sayfasında yayınladı."

 

HÜSEYİN ALİ YUNUS

Hüseyin Ali Yunus da Reqalı. Kardeşi Hasan Ali Yunus ile birlikte Türk istihbaratı için çalışıyor.

 Reqa’daki MİT üyelerini yönlendiren Ümran Halef Al Casim adlı ajanı 5 yıl önce araba tamircisinde çalışırken tanıdığını söylüyor. Ümran Halef’in Suriye’de Türk işgali altındaki bölgelere kaçtıktan sonra Türkiye’ye gittiğini belirtiyor.

Hüseyin Ali Yunus, şu itiraflarda bulunuyor: "Messenger üzerindeki sohbet grubuna beni de eklediler. Grupta Ümran ve Leys Enes de vardı. Her ikimizden ÖSO’yu destekleyen broşürler bastırmamızı istediler. Ümran Casim da broşürleri ÖSO’nun sosyal medya hesaplarında paylaşıyordu. Bize başlangıçta bu işi yapacaksınız, sonrasında başka işler yapacaksınız diyordu."

 

HASAN ALİ YUNUS

Hasan Ali Yunus da Reqa kentinden. Kardeşi Hüseyin Ali Yunus ile birlikte MİT için çalışıyor.

Hasan Ali Yunus, "Ümran Halef Al Casim ile bir yıl önce tanıştım. Sürekli bizim eve geliyordu. Bir gün eve geldiğinde telefonumu istedi ve Türk istihbaratının Reqa için bastırdığı broşürün fotoğrafını çekti. Ümran bana bir hafıza kartı vermişti. Kartın içerisinde DAİŞ ve ÖSO gibi grupların görüntüleri vardı. Sonra bana ‘Türkiye’ye gidersem bu görüntüleri bana gönder’ dedi. Türkiye’ye gittikten sonra Whatsapp üzerinden görüntüleri ona gönderdim" diyor.

MİT'e ajanlık yaptığı için ‘pişman’ olduğunu belirten Hasan, konuşmasının devamında şunları kaydediyor: “Yakalandıktan sonra çok pişman oldum. Ajanlık yapmamın sadece bölgeye zarar verdiğini fark ettim. Bölgenin istikrarını bozuyor. Türk devleti, bölgedeki gençleri kandırarak bölgede kriz yaratmak istiyor."