Rojava’nın evladı: Aram Îbrahîm

İki elini ve bir bacağını devrimde kaybeden şehit Aram Îbrahîm, mücadeleden hiç vazgeçmedi. "Sonuna kadar devrime hizmet" şiarıyla tanındı. Sadece anne ve babasının değil Rojava’nın evladı oldu.

1996 Ocak ayında doğan Aram Îbrahîm (Orhan Qamişlo) kışın en çetin aylarında Qamişlo’nun Elîfero köyünde dünyaya gözünü açar. Yurtsever bir aile ortamında mücadeleci bir kimliğe sahip olan Aram, diline, kültürüne, halkına ve toprağına olan bağlılığı sistem yaşamına aykırı bir kişilik olmasını sağlar. Ailesinin tüm ısrarına rağmen okula devam etmez, dayatılan yaşamı kabullenmez ve özgür bir ülkede yaşam hayalleri içerisinde arayışları soluksuz devam eder. 19 Temmuz Devrimi’yle yeni bir yaşama adım atar. Aslında aradığını bulmuştur Aram. Yoldaşları arasında Aram olarak bilinen Orhan Qamişlo, Rojava direnişinin en zorlu dönemlerinde Serêkaniyê’den Dêrazor’a kadar DAİŞ’in yenilgisinde büyük emek sarf edenlerin safındaydı. Rojava Devrimi’nin kazanımlarını yok edenlere ve işgalci güçlere karşı en ön saflarda direniş bayrağını dalgalandıranlardandı.

DAİŞ’e karşı savaşta büyük bir direniş sergileyen Aram, 2015 yılında Til Temir’de yaşanan bir çatışmada yaralı düşen yoldaşını çatışma ortamından güvenlikli bir alana ulaştırmak isterken yaralanır, bir elini kaybeder. Bir an olsun geri çekilmek aklına gelmez, kararlı duruşuyla ön cephelere ilerler.

2017 yılında Reqa’nın özgürleştirilmesi hamlesine de katılan Aram, kalan diğer elini ve bir bacağını kaybeder. Askeri güçlerden ayrılmaz, savaşın yoğun olduğu tüm dönemlerde öncülük rolünden geri durmaz. Yoldaşlarına, halkına hizmete devam eder. Gazi kimliğinin farkında olan Aram, fiziki zorlanmaları göz ardı eder. Emek yolunda Önder Apo’nun gazi savaşçılar için ‘Yaşayan Şehitler’ tanımlamasına layık olmayı devrime hizmette bulur.

İşgalci Türk ordusunun, 3 Ağustos’ta Qamişlo Kantonu'na bağlı Hirmeşêxo köyünde
bir aracı hedef alması sonucu Aram Îbrahîm ve 3 yoldaşı şehit düştü.

Ailesi şehit Aram Îbrahîm’in (Orhan Qamişlo) mücadelesini ANF’ye anlattı.

Tüm anneler çocuklarına ya kızım ya da oğlum diye hitap eder fakat şehit Aram’ın annesi Şêxa Ferma, bir kez olsun Aram’a oğlum demediğini, sürekli heval Aram diye seslendiğini anlattı. Şêxa Ferma, Aram’ın ülkesinin evladı olduğunu anlamıştı. O duygularla ‘Rojava halkı, Aram’ı benden daha iyi tanır. Ben doğurdum ama Rojava halkının evladı oldu’ diyerek Aram’ın ülkesine, halkına bağlılığına sürekli dikkat çekiyordu.

KORKUSUZ CESARETLİ ADIMLARIN SAHİBİ


Anne Şêxa Ferma, şehit Aram’ın yaşamını ve kişiliğini şöyle dile getirdi: “Dürüst bir çocuktu. Hem okur hem bir mobilyacıda çalışırdı. Okumayı çok sevmezdi. Arayışları çok farklıydı. Çok güzel ve temiz bir insandı. Kim heval Aram’ı görse severdi. Çok genç yaşta devrime katıldı. Babasıyla birlikte önceleri karşı çıktık. Yaşın küçük, biraz büyü, sonra yolun açık olsun deriz, dedik fakat dinlemedi. Yolunu seçmişti, çevirmek olmazdı. Hatta küçüksün olmaz dediğimizde küsmüştü. Halkımız şehit düşüyor, tüm halkımız mı şehit düşsün, kimsenin kalmasını istemiyor musunuz demişti. Kararlılığını görünce engel olmadık.”

Tanıyan her bir insan hatta bir çocuk bile Aram’ın şehitlere bağlılığını bilir, anlatır. Şêxa Ana, Aram’ın şehitlere olan bağlılığını şu ifadelerle dile getiriyor: “Şehit düşen arkadaşları oluyordu. Şehitleri kucaklarcasına ilerliyordu. Korkusuzdu, cesaretli yürüyordu. Doğru bir insandı, DAİŞ’e karşı cesurca savaşıyordu. Bu yolda şehadet var, yaralanma var derdim, yine de geri durmadı. İnatçı ve kararlıydı. Korkusuzdu, şehadete ve yaralanmaya hazırdı. Öyle de oldu. İki kolunu ve ayağını yitirdi ama yaralı olduğunu bilmezdin. Biri Aram yaralıdır dediğinde hiç kabul etmezdim. Çünkü tüm işini kendisi yapardı, ihtiyaçlarını kendisi giderirdi zorlanmasına rağmen. Ayakkabılarını ve askeri elbiselerini giydirirdim sadece. Direnişçiydi, pes etmezdi. Yoldaşları içerisinde bir dediği iki edilmezdi.

Sağlam bir duruşa sahipti. Yanlışı olmazdı, devrime bağlıydı. Bu nedenle güvenilir bir insandı. Şehit düşene kadar bir insanı incitmedi. Sürekli yardımcı oldu, insanların elinden tuttu, yardımseverdi. Düzenli bir insandı. Sabah saatlerinde kalkar ve çalışmasına giderdi. Bir gün olsun moralinin bozulduğunu görmedim. İki eli ve bir bacağı yoktu ama bir gün olsun moralini bozmadı. Gülüşünü korudu. Yılmadı, pes etmedi, pişman olmadı.

Halk Aram’ı çok severdi. Şehit düştüğünde de anneler, babalar ve çocuklar bizden daha çok üzüldü. Çünkü onların evladı, kardeşi, yoldaşı olmuştu. Onlardan bir parça olmuştu. Şehit çocuklarına ve ailelerine bağlılığı tarif edilemezdi. Sevgisi büyüktü halkına. İki eli kanda olsa yardıma koşardı. Aram’ın yanına uğrayan boş dönmezdi, yüreğe dokunurdu.”

ÖZGÜR BİR ŞAHİN GİBİYDİ


Mihemed Omer, “Yoldaşı yaralanınca onu kurtarmak için siper oluyor ve bir kolunu yitiriyor” diyerek gururlu bir şekilde anlattı oğlu Aram’ı. Şehit Aram’ın son nefesine kadar katılmadığı hamlenin kalmadığını belirten baba Mihemed Omer, şöyle devam etti: “Bir dönem 5-6 gün eve gelmedi. Bir baktık devrime katılmış. Eğitimleri bittikten sonra da bir süre gelmedi. Arkadaşları evlerine döndü ama Aram dönmedi. Arada bir gel de görelim, hasret giderelim, dedik ama nafile. Yolunu seçmişti, artık büyük bir ailesi vardı Aramımın.

Rojava’da gitmediği yer kalmamıştı. Tüm hamlelere katıldı. İlk yaralanması Til Temir’de olmuştu. Bir eli gitmişti. Yoldaşı yaralanınca onu kurtarmak için siper oluyor ve bir kolunu kaybediyor. Fedakar bir kişiliğe sahipti. En önde olmalıydı. Geri adım atmazdı. Bir kolunu yitirmesine rağmen savaşmaktan vazgeçmedi. Bu konuda ne bizi dinlerdi ne de yoldaşlarını. Yolunu seçmişti. Bir elle de yapabilirim, diyordu. Kopamadı askeri güçlerden. Reqa hamlesine katıldı. Bu hamlede de bir ayağını ve kalan elini de kaybetti. Yoluna sadece bir ayakla devam etti. Yine de durmak bilmedi. Mücadeleciydi. İstediğini elde edenlerdendi, koparıcıydı.

Çok sabırlı bir kişiliğe sahipti ama hamlelere katılmadan da yapamıyordu. Özgür bir şahin gibiydi, duyarlıydı. Odası boş kalmazdı. 7’den 70’e herkes Aram’ın etrafında toplanırdı. Şehadeti sonrasında da hiç tanımadığımız insanlar yanımıza geldi. Aram’ı tanımıyorlardı sadece adını duymuşlardı. 11 yıl boyunca hiç durmadı, ara vermedi, bir gün olsun şikayet etmedi. Değerlere çok bağlıydı. Bir arabası vardı. O arabayla işini görürdü. Doğru yolda yürüdü, hakikat yolcusuydu. Aram bir kez şehit düşmedi; üç kez şehit düştü. 2 kolunu ve bacağını kaybetti, sonra şehit düştü. Damla damla kanını verdi, üçüncüsünde gözlerini yumdu. Başımız dik ve her zaman mücadelesinin takipçisi olacağız.”

ÖZGÜR BİR ÜLKE HAYALİYLE YAŞADI


Abla Gulistan Mihemed, şehit Aram’ın sakin, akıllı ve girişken biri olduğunu belirterek, şunları aktardı: “Daha çocukken bile akranları gibi değildi. Değerlendirmeleri, insanlarla ilişkilenme tarzı yaşını fazlasıyla aşıyordu. Farklı bir çocuktu. Tahammülü çok fazlaydı, sabırlı bir kişiydi. Okumayı hiç sevmezdi. Ne desek de fayda etmezdi. Okulu tamamlama ve üniversite hayalleri yoktu. 9. sınıfa gitti ve okuluna devam etmedi. Yurtseverlik duygusu çok fazla ön plandaydı. Özgürlük mücadelesiyle yürümeyi tercih etti. Bireysel bir hayali yoktu. Tüm hayali özgür bir toprak ve bu topraklarda huzurla yaşamaktı. Kardeşlerine de çok fazla bağlıydı. Kendisinden önce bizleri düşünürdü. İyi bir dinleyici ve çözümcüydü.

Aram’ın yaralandığını duyduğumuzda etkilenmiş, ağlıyorduk. Yine moral ve güç kaynağımız Aram olmuştu. Elini kaybetmeyi güçlü karşılamıştı. İkinci yaralanmasını da aynı şekilde karşıladı. Devam eden mücadeleci bir hayatı vardı. Her bir yaralanmasında daha güçlü yaşama katıldı, çalıştı. Çünkü katılımı sadece duygusal bir katılım değildi, bilinçli bir adım atmıştı. Şehit düşen arkadaşlarından çok etkileniyordu. Onlar şehit düştü, hayallerini gerçekleştirme görevi olduğunu söylerdi. Yapamıyorum kelimesini asla telaffuz etmezdi. Durmak bilmeden temiz bir su misali aktı. Aktıkça daha da güçlendi. Şehitlere ve Önder Apo’ya çok bağlıydı. Yaşamdaki morali ve heyecanı bu bağlılıktan kaynaklanıyor. Halka çok hizmet etti. Yardımseverliğiyle bilinir Aram. Rojava halkı Aram’ı bizden daha iyi tanırdı. Halkla ilişkisi çok güçlüydü. Ailesinden çok Rojava halkıyla yaşadı. Yardım etmediği, sormadığı, konuşmadı bir kişiyi bulamazsınız. Çünkü Aram bu halkın bir evladıydı.”

YÜREĞİ BÜYÜK ARAM


Abisini anlatmakta zorlansa bile anlatırken bazen güldü, bazen ağladı ve bazen başa sardı. Yine de anlatmak istedi, şehit Aram’dan bir yoldaşıymış gibi bahsetti Lîlav. Çünkü şehit Aram yol gösteren olmuştu Lîlav için.

Kız kardeşi Lîlav, abisini şu sözlerle anlattı: “Hiçbir zaman büyük bir abi gözüyle bakmadık, Aram da öyle yaklaşmazdı zaten. Rahat bir şekilde diyalog kurulabiliyordu. Her konuyu paylaşabilirdin. Doğru yolun göstericisiydi. Yüreği büyük bir insandı, ufku genişti. Şehit aileleri ve çocuklarına çok bağlıydı. Zora düşen yönünü Aram’a çevirirdi. Çünkü herkese yardım elini uzatırdı. Aram’ın takipçisi olmak görev ve sorumluluklarına ciddi yaklaşmaktan geçer. Devrime, toprağına ve yürüttüğün çalışmaya dört elle sarılmak Aram’ı yaşatır. Çünkü Aram, çalışkan, güçlü ve topraklarına bağlı bir kişiydi. Aram’ın takipçisi olmak Aram gibi yaşamaktır.”