Türkiye su silahında ısrarlı

Türkiye, Fırat Suyu’nu ve Elok İstasyonu’nu Özerk Yönetim bölgelerinde yaşayanlara karşı savaş aracı olarak kullanmakta ısrar ediyor.

Türkiye, Fırat Nehri ve işgal ettiği Serêkaniyê’deki Elok Su İstasyonu’nu Kuzey-Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi bölgelerinde yaşayan halklara karşı bir savaş silahı olarak kullanıyor. Suriye ve Türkiye arasında 1987-1988 yıllarında yapılan protokole rağmen Fırat Suyu’nun debisini birçok defa bölge halkının yaşamı açısından tehlike arz edecek düzeye düşürüyor.

Koronavirüs salgınına rağmen 1 milyon 200 bin nüfusu olan Hesekê ve çevresine Serêkaniyê’deki Elok Su İstasyonu’ndan verilen su, 13 Ağustos 2020’den bu yana kesilmiş durumda. Üstelik Hesekê, Özerk Yönetim bölgeleri içerisinde hava sıcaklığı en yüksek olan bölge. Temmuz sonunda en fazla vakanın görüldüğü alanlardan biri de yine Hesekê.

Türkiye, ilk olarak 9 Ekim 2019’da başlayan Serêkaniyê işgal saldırısı sürecinde 45 gün boyunca bu istasyondan Hesekê’ye su verilmesini engelledi. Türk devleti, suyu şu ana kadar en az 8 defa keserken 13 Ağustos-27 Ağustos 2020’ye kadar kesti. Türkiye 27 Ağustos gününden itibaren ise ihtiyacı karşılamaya yetmeyecek çok az miktarda su bırakarak gelişen uluslararası tepkilerin önünü almaya çalışıyor.

ELOK SU İSTASYONU

BAAS yönetimi döneminde Serêkaniyê’nin Elok köyünde yaklaşık 30’un üzerinde büyük kuyunun kazılmasıyla kurulan Elok Su İstasyonu, Serêkaniyê ve çevresindeki köylerin su ihtiyacını karşılıyordu. Rojava Devrimi başladığında Türkiye’nin Xabur Suyu’nu kesmesi nedeniyle Rojava Halk Meclisi, 2013’te bu istasyondan Til Temir ve Hesekê şehir merkezine de su ulaştırmaya başladı. Şeddadê’nin 2016’da DAİŞ’ten özgürleştirilmesi ardından bu alanın da su ihtiyacı Elok üzerinden karşılandı.

Kuzey-Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi, 2019-2020 yıllarında ise Hesekê Kantonu’na bağlı Til Temir ve köyleri; Hesêke şehir merkezi ve çevresindeki köyler; Şeddadê; Hol, Waşokani ve Arişa ve olmak üzere 3 mülteci kampının su ihtiyacını, bu istasyondan gelen suyla karşılamaya başladı. Hesekê Su Müdürlüğü’nün verilerine göre tüm bu bölgelerde yaklaşık 1 milyon 200 bin kişi yaşıyor.

Tüm bu bölgelerin suyu 13 Ağustos’tan 27 Ağustos’a kadar yeniden kesildi. Türkiye Elok istasyonundan 27 Ağustos günü öğlen saatlerinde çok az miktarda bıraktı. Sadece tepkilerden kaynaklı çok az miktarda bırakılan su Türkiye tarafından her an yeniden kesilebilir.

KESMEDİĞİ ZAMAN DA YETERSİZDİ

Hesekê Su İşleri Müdürlüğü Eşbaşkanı Sozdar Ehmed, Türkiye’nin Serêkaniyê’yi işgal etmesinden önce Hesekê’yi üç bölgeye ayırdıklarını ve üç-dört günde bir su ulaştırdıklarını; halkında evlerinin çatılarındaki depolarda suyu biriktirip dikkatli kullandığını hatırlatarak, “Fakat Türkiye’nin Elok’u gaspından sonra Hesekê’yi 5 bölgeye ayırmak zorunda kaldık. Her bölgeye 6-7 günde bir su verebildik. Son dönemde su o kadar az bırakılıyordu ki her bölgeye ancak 10 günde bir su ulaştırabiliyorduk. Qamişlo Kantonu ve bazı uluslararası yardım kuruluşlarının desteğiyle farklı bölgelerden tankerlerle bölgeye su taşıdık ama yine de yeterli olmuyordu.

2 gün önce suyu yeniden bıraktılar ama yine aynı şekilde ihtiyacı karşılamayacak düzeyde” dedi.

ALTERNATİFLERİ DE YETERLİ GELMİYOR

Hesekê Su Müdürlüğü, bu durumu hafifletmek için alternatif bir su projesi geliştirdi. Hesekê’ye 11 km uzaklıkta 50 su kuyusu kazılarak Ağustos’tan itibaren kuyulardan elde edilen su Hesekê’nin bir bölümüne ulaştırıldı. Bu kuyuların kapasitesinin 1 milyon 200 binlik nüfusun su ihtiyacını karşılamaya yetmediğini dile getiren Sozdar Ehmed, “Evet, 50 kuyudan Hasekê’ye su ulaştırmaya başladık ama bu sadece en acil ihtiyaçları karşılamaya yetiyor, çünkü kuyuların derinliği sadece 100 metre. 24 saat çalıştırsak sadece 20 metreküp su elde ediyoruz. Bu da toplamda bin metreküp suya tekabül ediyor. Elok suyuyla yaşamını sürdüren bölgelerin su ihtiyacı ise 80 bin metreküp. Elok, Türkiye’nin eline geçmeden önce de tüm ihtiyaç karşılanmıyordu” şeklinde konuştu.

İMZALADIĞI PROTOKOLÜ DE İHLAL EDİYOR

Suriye ile Türkiye, Fırat Nehri konusunda 1987’de bir protokol imzaladı. Buna göre Suriye’ye gelen Fırat Suyu’nun debisi saniyede 500 metreküp olacaktı. Suriye’ye giren bu suyu Suriye hükümeti tarım ve enerji için kullanacak, kalanını da Irak topraklarına bırakacaktı. Suriye ile Irak arasında 1988’de imzalanan protokole göre ise Suriye, suyun yüzde 58’ini Irak’a verecekti. Suriye ve Irak daha sonra bu suyun 700 metreküpe çıkarılmasını talep ettiyse de Türkiye bunu kabul etmedi.

Suriye iç savaşıyla birlikte, özellikle QSD birçok alanı DAİŞ işgalinden kurtardıktan sonra 1987’deki protokolü ihlal eden Türkiye, bölge halkının sağlık ve yaşamını bir de su aracılığıyla tehdit etmeye başladı. Türkiye, Mayıs-Haziran 2014’te suyu kesti. QSD’nin Şubat 2017’de Reqa’yı özgürleştirmek için yaptığı operasyon sırasında da suyun akış hızını düşürdü.

Türkiye, Tabqa ve Reqa’nın DAİŞ’ten özgürleştirilmesi ve bölgede bulunan barajların DAİŞ’ten alınması ardından yeniden ve daha uzun süreli olarak suyun miktarını azalttı. Suyu, 2018’de uzun süreli olarak kesen Türkiye, zaman zaman suyu birden 1-2 ay gibi sürelerle keserek birden bıraktı ve birçok tarım alanının zarar görmesine neden oldu. 2019’da protokole uygun olarak bırakan Türkiye, Nisan 2020’den Ağustos başlarına kadar yeniden suyun akış hızını azalttı ve 150-200 metreküpe kadar düşürdü.

BÖLGE NASIL ETKİLENDİ?

Uzunluğu 2 bin 800 metre olan Fırat Suyu, Cerablus üzerinden Suriye’ye ulaşıyor. Suriye’de yaklaşık 600 km uzunlukta akan su, Dêrazor üzerinden Irak’ın El-Qaim kentine ulaşıyor. Kobanê, Minbic, Reqa, Tebqa özerk yönetim alanları, Dêrazor Özerk Yönetim alanlarının bir bölümü ve Şam yönetimine bağlı alanların bir kısmı, Fırat Nehri’yle hayat buluyor. Özerk Yönetim, bu bölgelerde, halkın içme suyunu, kullanım ihtiyaçlarını Fırat’tan karşılıyor. Fırat Suyu’nun ulaştığı tüm bölgelerde tarım ve balıkçılık yapılıyor. Suyun dere yatağındaki ve barajlardaki seviyesi düşünce bir kirlenme meydana geliyor. Bu durum da bölgede halk sağlığını etkiliyor. Geçtiğimiz süreçte bölgede birçok çocukta salgın hastalık baş gösterdi.

Fırat Bölgesi’ndeki tarım komitelerinin verilerine göre 400 bin adet tarla, bağ ve bahçe, Fırat Nehri’nden sulanırken suyun azaltılması tarımı da olumsuz etkiledi.

SU SEVİYESİ HALEN YETERLİ DEĞİL

Kuzey-Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi alanlarında Fırat Suyu üzerinde 630 MW elektrik kapasiteli Tişrin Barajı, şu anda 420 MW elektrik üretilen Fırat Barajı ve 315 MW elektrik kapasiteli Azadî Barajı bulunuyor. Bu barajlardan elde edilen elektrik, tüm Kuzey-Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetim alanlarına ulaştırılıyor. Türkiye’nin, suyun akış hızını azaltması, özellikle yaz aylarında çok sıcak olan bölgeye verilen elektrik miktarını da etkiliyor.

Özerk Yönetim Barajlar Sorumlusu Muhammed Terbûş, “Nisan’dan Ağustos başına kadar Fırat Suyu’nun akışını azalttı. Saniyede 150 metreküpe düştüğü oldu. Şu anda biraz daha iyi ama yine de yetersiz. Bu süreçte depoladığımız suyu kullandık. Normalde günlük olarak her bölgeye 10-12 saat elektrik verebiliyorduk fakat su azalınca günlük en fazla 4-5 saat elektrik verebildik. Şu anda suyun seviyesi önceki aylara göre daha iyi olsa da yine de bölgelere eskisi kadar elektrik veremiyoruz, çünkü suyu depolayıp tedbir almaya çalışıyoruz.

Türkiye’nin, suyu azaltmasının herhangi bir mantıklı gerekçesi yok. Tamamen bir özel savaş aracı olarak kullanıyor. Şu anda Türkiye’de Fırat üzerinde 5 baraj bulunuyor. Bunlardan Atatürk Barajı çok büyük bir baraj ve 90 milyar metreküp su depoluyor” diye konuştu.

ABD, RUSYA VE KOALİSYONLA GÖRÜŞÜLDÜ

Kuzey-Doğu Suriye Belediyeler Eşbaşkanı Medya Bozan, Türk devletinin suyu silah olarak kullanmasını ABD, Rusya ve DAİŞ’e karşı Uluslararası Koalisyon Güçleri ile görüştüklerini söyledi. Medya Bozan, muhataplarının, konu üzerinde duracaklarını belirtmelerine rağmen Türk devletinin tavrında bir değişim olmadığını dile getirdi.

Bozan, şu anda Hesekê’nin su sorununu çözmenin halkın yaşamı açısından aciliyet arz ettiğine dikkat çekerek, “Hesekê, Til Temir ve Şedadê’nin su ihtiyacını karşılamak için Hesekê’de başka kuyu projelerimiz de var. Yine Xabur Suyu üzerine bir projemiz var ama Xabur, sadece kışın ve yağmur olduğunda var. Bu projeleri hayata geçirip Hesekê’ye nefes aldırmak istiyoruz fakat tüm bunlar hayata geçirilse bile yine de halkın ihtiyaçları için yeterli olmayacak” dedi.

Elok Su İstasyonu’nun suyunun kesilmesinin ardından Uluslararası Kızılhaç, UNICEF ve birçok uluslararası kurum açıklama yaparak Türk devletinin Hesekê’yi susuz bırakmasına dikkat çekti. Birçok uluslararası kurum ve sağlık örgütü ise koronavirüs salgınına dikkat çekip Türkiye’den bu tavrına son vermesini istedi. Süreci sessizlikle karşılayan Şam yönetiminin ise Özerk Yönetim’in kazdığı 50 kuyunun tamamından bölgeye su verdiği 24 Ağustos günü bir açıklamayla Türk devletinin bu tavrını kınaması dikkat çekti.

TÜRKİYE İNKAR EDİYOR

Türkiye’nin, Şubat 2017’de Suriye’ye verilen Fırat Suyu’nun debisini azaltması üzerine Hürriyet gazetesi, “Türkiye'nin Fırat Nehri üzerinden Suriye'ye bıraktığı suyu kesmesiyle PKK/PYD'li teröristlerin elindeki Kobani ve Menbiç elektriksiz kaldı” şeklinde son dakika haberler geçti. Türkiye, sonraki yıllarda bu durumu inkar etmeyi tercih etti. 13 Ağustos’tan itibaren kesintiyle birlikte artan tepkileri üzerine kontrolündeki çeteler, “Onlar bizim elektriğimizi kesiyor biz de suyu kesiyoruz” demeye başladı.

Kuzey-Doğu Suriye Belediyeleri Eşbaşkanı Medya Bozan, bunun özel savaşın bir parçası olduğuna dikkat çekerek, “Hem halkın yaşamıyla oynuyorlar hem de Özerk Yönetim’i suçluyorlar. Serêkaniyê ve Girê Spî’ye elektrik veriliyor. Girê Spî’de neredeyse 24 saat elektrik var. Serêkaniyê’deki çeteler ise elektriği birçok yere kaçak çektikleri gibi arızalar da onların bölgesinde” şeklinde konuştu.

GÜVENLİK KONSEYİ’NDE GÜNDEME GELDİ

BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye'deki insani durumu görüştüğü Perşembe günkü oturumda, BM Bölgesel İnsani Yardımlar Koordinatörü Yardımcısı Ramesh Rajasingham, su kesintilerini gündeme getirdi. Elok Su İstasyonu’nda bu yıl en az 13 kesinti yaşandığını belirten Rajasingham, Hesekî yüz binlerce sivilin kesintilerden olumsuz etkilendiğini söyledi. Ramesh Rajasingham, şöyle devam etti: “Tişrin Barajı'ndan Mebruka ve Dirbesiyê elektrik istasyonlarına 22 Ağustos'ta elektrik sağlandı ve ardından Elok'taki 34 sondaj kuyusundan 9’u su üretmeye başladı. Teknik ekipler, 25 Ağustos'ta istasyonda önemli onarımları gerçekleştirdi. Düşük pompalama kapasitesi ve 25 Ağustos'taki başka bir kesinti nedeniyle su henüz Hesekê’ye ulaşmış değil. Su kıtlığına yanıt olarak, insani yardım ortakları bölgeye her gün tahmini 2 bin 500 metreküp su ulaştırmaktadır. Ancak bu ne yeterli ne de sürdürülebilir bir çözümdür.”

Rajasingham, çatışan tarafların uluslararası insani hukuka göre, sivil halkın hayatta kalması için vazgeçilmez olan su tesisatlarına zarar vermemeye mecbur olduklarını vurguladı.

CAFERİ, TÜRKİYE’Yİ İŞARET ETTİ

Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Beşşar Caferi ise su kesintilerinden Türkiye'yi sorumlu tuttu. Türkiye destekli çetelerin, Elok İstasyonu’ndaki suyu ve beslenme kuyularını 16 defadan fazla kestiğini belirten Caferi, Hesekê kenti ve çevresinde bir milyondan fazla sivilin susuz kaldığını ve 20 günden fazla süredir susuzluktan mustarip olduklarını belirtti.

TÜRKİYE YİNE PİŞKİNLİK YAPTI

Türkiye'nin BM Daimi Temsilcisi Sinirlioğlu ise Türkiye'nin su kesintisi uyguladığını inkar etti. Elok’un, Özerk Yönetim kontrolündeki Tişrin Barajı'ndan gelen elektrikle çalıştığını ve Elok’un elektriğinin Kasım 2019'dan bu yana düzenli ve kasıtlı olarak kesildiğini ileri sürdü. Türkiye'nin çabaları sonucu Elok'a elektrik verilmeye başladığını ve bu sayede su tesisinden yeniden su çıkarılmaya başlanabildiğini iddia eden Sinirlioğlu, ''Hesekê'ye sürdürülebilir ve tam kapasite su temini, elektrik enerjisinin kesintisiz olarak sağlanmasına bağlı ve biz, kalıcı bir çözüm için BM ile çalışmaya hazırız'' dedi. Sinirlioğlu, pişkinliğini sürdürerek, YPG ve Suriye hükümetinin su kaynaklarını silah olarak kullanmasına ve yeni tip koronavirüsü suistimal etmesine müsaade edilmemesi gerektiğini söyleyebildi.