Vakas: Efrîn halkı direnişte kararlı

Serdem Kampı Meclis Eşbaşkanı İdris Vakas, "Efrîn halkı demokratik komünal yaşamı kendisine yaşam tarzı olarak benimsemiştir ve direnişte kararlıdır" dedi.

İşgalci Türk devletinin, 16 Mart 2018’deki saldırılarından dolayı yüz binlerce Efrînli, topraklarını terk etmek zorunda kalarak Şehba ve Şerewa bölgesine göç etmek zorunda kaldı. Ancak Şehba bölgesi de 2016'da El Nusra ve DAİŞ çetelerinin işgalinden dolayı büyük bir savaş yaşamıştı. İlçe ve köylerinin büyük bölümü tahrip edilmiş, altyapı tümden çökmüş, evlerin çoğu yıkılmış ve çoğunda hâlâ DAİŞ’ten kalan mayınlar bulunuyor. Yüz binlerce Efrînli, ilk başta bu yıkık köy ve ilçelere dağılmak zorunda kaldı. Bunun üzerine Kuzey Suriye halkı ve Özerk Yönetimin desteğiyle Efrîn halkının barınabilmesi için çadır kamplar kuruldu. Şehba'da Berxwedan, Serdem Efrîn kampları, Şerewan’ın Ziyaret köyünde ise Veger Kampı kuruldu ve bu kamplarda binlerce Efrînli, bir buçuk yıldır yaşıyor.

Şehba’da ilk kurulan Berxwedan Kampı'ndan sonra kurulan Serdem Kampı Meclisi Eşbaşkanı İdris Vakas, ANF'ye değerlendirmelerde bulundu...

KAMP NASIL KURULDU?

Şehba alanının daha önce savaş alanı olmasından kaynaklı Efrîn’den gelen yüz binlerce mültecinin barınmasını kaldıramadığını ve bu nedenle kampların kurulmasının zorunlu olduğunu belirten Vakas, kampın ilk kurulma aşaması ile ilgili şunları belirtti:

"Efrîn halkı isteyerek topraklarından çıkmadı. Büyük bir işgal saldırısı sonucu Efrîn Özerk Yönetiminin kararıyla halk daha güvenli bir alana geçirmek zorunda kaldı. Efrîn’e en yakın alan Şehba alanıydı. Bu nedenle halk Şehba alanına geçti. Ancak, Şehba alanı da yıllarca çatışma ve saldırılara maruz kalmış, Efr'in’in kızları ve oğulları tarafından özgürleştirilmişti ve hâlâ etrafında birçok gücün olduğu bir bölgeydi. Bu anlamda bu alan da pek güvenli değildi. Yine, alanda yıllarca yaşanan çatışmadan dolayı bölgenin altyapısı ve evleri büyük ölçüde zarar görmüştü. Bu kadar büyük bir sayıyı kaldıracak durumda değildi. Buna rağmen Efrîn halkı yıkılmış ve darbe almış evleri tamir ederek, bir eve beş altı aile yerleşmeye başladı. Yerleştikleri evlerin yıkık olmasından kaynaklı aileler büyük zorluk yaşıyordu. Bu nedenle kampların kurulmasına ihtiyaç duyuldu. Bunun üzerine daha önce zaten Berxwedan Kampı kurulmuştu ve Serdem Kampı'nın da 30 Mart 2018 tarihinde inşasına başlandı. 20 Nisan itibarıyla artık halkın kampa yerleştirilmesi gerçekleşti. Biz bu kampı mahalle tarzında inşa ettik. Her bir mahalle 30-34 çadırdan oluşuyor. Aynı şekilde her bir mahalle kendisini komün şeklinde örgütlüyor. İlk iki ayda sekiz mahalle komünleriyle birlikte oluşturuldu. Tabii giderek bu sayı arttı. İlk iki ay kamp sayısı 200 çadırdan oluşuyordu. Şu an 730 çadır ve 3 bin insan Serdem Kampı'nda yaşıyor. Komünlerin oluşmasından sonra halk kendi meclisini kurdu ve bu meclisin halkın ihtiyaçları çerçevesinde komiteleri oluşturuldu.

Yine, kampın ilk oluşumu sürecinde Özerk Yönetimin, yönetiminde belediye kuruldu. Diyebilirim ki bu kampın oluşturulmasında belediyenin çok büyük emeği oldu. Kısıtlı imkânlara ve zor şartlara rağmen belediye halkın ihtiyaçlarını karşılamak için büyük çaba gösterdi ve hâlâ gösteriyor. Aynı şekilde halkın sağlık ihtiyaçlarının karşılanması için kampın ilk oluşumunda Heyva Sor a Kurd bir sağlık noktasını kampta kurdu. Kamptaki çocukların eğitim görebilmesi için okul kuruldu ve şimdi bu okulda 500 öğrenci eğitim görüyor.

'DEMOKRATİK KOMÜNAL SİSTEM EFRÎN HALKINI DEĞİŞTİRDİ'

Rojava Devrimi ile birlikte toplumun ahlakını esas alan demokratik komünal sistemin, Efrîn halkının yaşamında çok şeyi değiştirdiğini belirten Vakas, şöyle devam etti:

"Devrimden önce Rejim sistemi toplumu kanunlarla yönetiyordu. Sen onun koyduğu kanunlar çerçevesinde yaşamak zorundaydın. Bu nedenle Rejim zindanları tıka basa insanlarla doluydu. Devrimle birlikte demokratik komünal yaşamın kurulmasıyla toplumun ahlakı devreye girdi. Toplum kendisinin kurduğu sulh birimleriyle kendi sorunlarını kendisi çözmeye başladı. Ailevi sorunlardan her türlü ihtiyaca kadar toplum demokratik komünal yaşam çerçevesinde örgütleniyordu. Eğer toplum demokratik komünal yaşam çerçevesinde kendisini örgütlerse, burada sorunlar en aza iner. Efrîn halkı da bu şekilde bir sistem ve yaşama alışmıştı. Bu nedenle Efrîn halkı Şehba'ya geçtikten sonra tıpkı Efrîn'de oluşturmuş olduğu komünal sistemini burada da oluşturmaya başladı. Zaten ilk talebi de komünlerin oluşturulmasıydı.

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir sistem bulamazsınız. Zaten dünyadaki mülteci kamplarının gerçekliği ortada. Uyuşturucudan kadın ticaretine, yine uluslararası birçok kurumun istibaratı bu kamplarda bulunuyor. Aynı şekilde bu bölgede rejim sisteminin baskın olduğu yerlerde her gün gasp, adam kaçırma, hırsızlık ve daha birçok olay yaşanıyor. Ama Efrîn halkının yaşadığı kamp ve diğer yerlerde bunların hiçbiri yoktur. Çünkü, bu halk meclisiyle, komünüyle ve tüm demokratik kurumuyla kendi yaşamını demokratik komünal bir şekilde örgütlüyor.

'TÜM SALDIRI VE TEHDİTLERE RAĞMEN EFRÎN HALKI ISRARLI'

İşgalcilerin sürekli olarak tehdit ve saldırılarına maruz kalmasına rağmen Efrîn halkının direnişte ısrarlı olduğunu ve her şeye rağmen Efrîn’e geri dönmek için mücadele edeceklerini söyleyen Vakas, hiçbir şekilde halkın geri adım atmayacağını söyledi. Vakas, şunları da kaydetti:

"Bizler ilk bu alana geldiğimizde Efrîn’in işgalinde yer alan güçler tehditlerle yada doğrudan saldırılarla halkın psikolojisini bozmak ve halkı Şehba’dan da göç ettirmek ve dağıtmak için birçok yöntem kullandılar. Fakat, hiçbiri Efrîn halkının kendi toprağına, kültürüne ve tarihine bağlılığını bilmiyordu ve bu kadar büyük bir bağlılığı da tahmin etmiyorlardı. Hatta Efrîn halkının Şehba’da kalacağını da da tahmin etmiyorlardı. Onlar halkın dağılacağına inanmıştı. Fakat, Efrîn halkı kültürüne, şehitlerine ve direnişine olan bağlılığıyla herkesi boşa çıkardı. Efrîn halkının yönü her zaman Efrîn’e dönüktür. Şehitlerine karşı kendilerini borçlu görüyor ve hangisine sorsan, tek amacının, Efrîn’e dönmek olduğunu ve mutlaka döneceğini, tekrardan şehitlerinin mezarlarına gideceklerini söyleyeceklerdir. Hiçbir şekilde buradaki yaşamı kendisi için kalıcı görmemiştir. Kararında nettir ve ısrarlıdır. Tüm yaşamını da buna göre örgütlemiştir. Mücadelesini bu esas üzerinde gerçekleştiriyor.

'ULUSLARARASI KURUMLAR SADECE SÖZ VERİP GİDİYOR!'

Serdem Kampı Meclis Eşbakanı İdris Vakas, konuşmasının sonunda, şimdiye kadar gelen hiçbir uluslararası kurumun verdikleri sözleri yerine getirmediğini ifade etti ve şunları söyledi: "Uluslararası yardım kurumları bazen kampı ziyaret ediyor. Ancak gelişleriyle sadece psikoloji bozmaya çalışıyorlar. Geldiklerinde bu halka bazı yardımlar yaparlar, belki yükümüz biraz hafifler, diyoruz. Ancak şimdiye kadar gelen her uluslararası kurum, sadece söz verip gidiyor. Onun dışında pratikte hiçbir şey yapmıyorlar."