‘Yaşamımı kadın yoldaşlarıma borçluyum’

YPG savaşçısı Devrim Amed, Serêkaniyê’ye yönelik işgal saldırıları sırasında yaşadığı anları, “Onur Direnişi’nde bir kez daha kadın yoldaşlarımın iradesine şahitlik ettim. Yaşamımı beni sırtında taşıyan o yoldaşıma borçluyum” diye anlattı.

9 Ekim 2019’da Türk işgalci ordusu ile DAİŞ’ten devşirdiği çetelerinin Serêkaniyê ve Girê Sipî’ye yönelik işgal saldırılarında devrimin kazanımlarını korumak isteyen YPJ, YPG ve QSD savaşçıları kendi öz güçleriyle Türk çete ve mafya devletine karşı tarihi bir direniş sergiledi.

YPG savaşçısı Devrim Amed, tarihi Onur Direnişi’nde yaşadığı anları ANF’ ye şöyle anlattı:

Türk devletinin bölgeye yönelik işgal saldırılarına karşı Serêkaniyê ve Girê Sipî’ye doğru yol aldık. 18 Ekim 2019’da Serêkaniyê’nin Aşağı Mehette Sanayi Mahallesi’ndeki cephede yerimi aldım. Burada yoğun saldırılar yaşandı, yaralanan yoldaşlarımız oldu ve o cephede çok az sayıda arkadaş kalmıştık. Bulunduğumuz yere takviye istedik, yoldaşlarımız bulunduğumuz cepheye geldiler. İşgalci Türk ordusu yoğun bir şekilde bulunduğumuz cepheye saldırıyordu ve biz o cepheden taktiksel anlamda geri çekilme gerçekleştirmek zorunda kaldık. Yoldaşlarımızdan beklediğimiz takviye geldikten sonra geri çekildiğimiz mahallelere doğru, bir kez daha işgalci çeteleri o noktalardan temizlemek için harekete geçtik. O zaman yoğun saldırılardan kaynaklı yer yer bulunduğumuz yerleri bırakıp tekrardan o noktalara geri dönüş yapıyorduk. Çetelerin olduğu noktalara doğru mahalle mahalle ilerliyorduk, çeteler bazı evlerde saklanmışlardı. Bu esnada tekrar bizim olduğumuz yöne doğru saldırdılar. İşgalci Türk devletine karşı verilen direnişte takviye güç olarak yanımıza gelen yoldaşlarımızdan aldığımız moral, ilerleyişimiz önündeki tüm engelleri kaldırıyordu ve biz o moralle alanda ilerliyorduk. Türk işgalci çetelerinin zırhlı araçlarına sonuç alıcı eylemler düzenlendik. Hiçbir savaş ahlakı tanımadan üzerimize gelmelerine rağmen moralimiz hiç düşmedi.

‘ÇETELERLE ARAMIZDA SADECE 10 METRELİK BİR MESAFE KALMIŞTI’

Türk ordusu ilerleyişimizi gördükçe bu sefer de Til Xelef cephesinden yoğun saldırmaya başladı. Aramızda çatışma yaşandı, bu çatışma esnasında bizi gördüler ve onlarla aramızda yaklaşık 25-30 metrelik bir mesafe vardı. Bize doğru yoğun bir şekilde ateş etmeye başladıklarında yaralandım ve üzerime ateş edenlerle aramda çok az bir mesafe kalmıştı. Yaralı vaziyette yerdeydim ve Türk çeteleriyle aramızda artık sadece 10 metre kadar bir mesafe kalmıştı. Tam o esnada bir de baktım ki aynı taburdan olduğum bir kadın yoldaşım çetelere ateş açtı ve beni yakamdan tuttuğu gibi çekti.”

‘O KİLOMA RAĞMEN BENİ SIRTLADI’

O dönem biraz kiloluydum, yani yaklaşık 85-90 kilo falandım. O kadın arkadaşın beni kaldırabileceğini düşünmüyordum. Fakat o anın yarattığı ruh farklıydı. O an tam olarak kendimde değildim. Bir de baktım, kadın arkadaş beni sırtlamış ve çatışmanın olduğu alandan çıkarmaya çalışıyordu. Önce inanamadım, bir de baktım kadın arkadaşın sırtındayım. Bu şekilde bir arka sokağa ulaştık. Bir kadın ve erkek arkadaş daha bize doğru geliyordu. Ben kadın arkadaşın sırtındayken bize ateş ettiler ve o anda kadın arkadaşım da yaralandı.

Arkadaşlarımız bizi çatışma alanından çıkarmak istediler. Derhal arabaya doğru yöneldik. Tam o esnada birkaç mermi daha sırtıma isabetti. Ve ben artık yere yığıldım. Arkadaşlar beni kaldırıma oturturdular. Artık yavaş yavaş şuurumu kaybediyordum. Her yerden mermi sesleri geliyordu, çatışmalar yoğundu. Sonunda arkadaşlar beni alandan çıkardı ve hastaneye ulaştım. Böylelikle bugün hayattayım.”

‘BİR KEZ DAHA KADININ İRADESİNE ŞAHİTLİK ETTİM’

Burada anlatmak istediğim, kadının savaş içerisindeki rolü ve misyonudur. Kadının savaş anında nasıl bir iradeyi hayata geçirdiğine  şahitlik ettim. Ve ben bunun karşısında şaşkınlık içerisinde kalmıştım.

Elbette bizler Rojava Devrimi'nde birçok kez kadının iradesine şahitlik ettik. Ben şimdi sadece kendi gördüğümü anlattım. Tugayıma döndüğüm de arkadaşlarım soruyordu ‘kim seni kurtardı?’ diye. Herkese anlattım, kadın arkadaşlar kurtardı diye.

Ben mücadele saflarında üç kez yaralandım ve iki kez kadın arkadaşlar beni kurtardı. Eğer kadın yoldaşlarımın fedakarlığı olmasaydı bugün hayatta olmayabilirdim.

Ben yaşamımı öncelikle Önder Apo’ya, şehitlere ve beni kurtaran kadın yoldaşlarıma borçluyum. Yoldaşlarımın beni kurtarmasıyla o vahşi düşmana bir darbe vurma şansını daha yakaladım. Yoldaşlarım ve YPJ için ne dile getirsem de yetersiz kalır. Yapacağım şey, yoldaşların anılarını yaşamın her anında yaşatmak olacaktır.