Alevi kurumları olarak 5 temel taleplerinin olduğunu söyleyen Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Cuma Erçe, bu talepleri programına almayan partilerin kendilerinden destek talep etmemesi gerektiğini söyledi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı Cuma Erçe, seçim sürecine ve Alevi toplumunun seçimlere bakışına dair ANF’ye konuştu.
KİMSENİN ARKA BAHÇESİ DEĞİLİZ
Alevi oylarına garanti gözüyle bakan ve Alevilere dair bir politikaları olmayan partilerin yanında durmayacaklarını belirten Erçe, Alevi kurumlarının seçimlere dair aldığı ortak tavrın çerçevesini çizdi: "Biz siyasi partilerin arka bahçesi konumunda değiliz. Kimse Alevilerin oyunu çantada keklik olarak görmesin. Bize seçim bildirgelerinde öylesine gelir geçer, deyim yerindeyse kıvıran cümlelerle yer verenler var… Alevilerin sadece 'Erdoğan gitsin' mantığıyla hareket etmeyeceklerini dost partilerin bilmesi gerekir. Bizim taleplerimizi programlarına yansıtanlar, korkusuz olanlar, 'acaba şu kesim ne der' baskısı altında kalmayanlar bizim muhatabımızdır. Biz net bir toplumuz, bizden oy isteyenler de net bir şekilde ‘bu ülkede Aleviler için eşit yurttaşlık zeminini kuracağız ve bunu anayasal güvence altına alacağız' diyecek."
İKİNCİ YÜZYILIN RENGİ BELİRLENECEK
Türkiye'de tekçi zihniyetin AKP ile başlamadığına işaret eden Erçe, 14 Mayıs'ta sandıkta verilecek cevabın cumhuriyetin ikinci yüzyılının rengini belirleyeceğini söyledi. İktidar değişikliğini tek odak noktası yapmak yerine, 14 Mayıs sonrasında oluşacak yeni tablo için gerekli denetim ve takip mekanizmalarını oluşturmak gerektiğini belirten Erçe, mücadeleyi AKP karşıtlığı üzerinden değil, eşit ve özgür bir yaşam hedefiyle örgütlemenin önemine dikkat çekti. Erçe, şunları söyledi: "Her seçim sürecinde bu çok kritik bir seçim diye başlıyoruz cümleye ama bu sefer gerçekten kritik. Son 21 yıla damgasını vuran tekçi zihniyetin yaşanılmaz hale getirdiği bir ülkeyle karşı karşıyayız. Şunu belirtmek gerekir; tekçi zihniyet AKP ile başlamadı. Uzunca bir zamandır Türkiye'de sağ, ırkçı, tekçi bir anlayış; erkek egemen ve Türk-İslam sentezi hüküm sürüyor. Son 21 yılda ise tek adam rejimi, bunu, toplumu kutuplaştıran ve ayrıştıran bir zihniyetle oturttu. Hepimiz biliyoruz ki; bunun bir adım ilerisi diktatörlük. Tüm Türkiye halkları için söylüyorum, sandıkta güçlü bir tokat indirmek gerekiyor. Seçimden sonraki sürece dair de çok pembe tablolar çizmememiz gerekiyor. Diyelim ki 14 Mayıs akşamı bugünkü iktidar seçim yoluyla uzaklaştı, bu her şeyin çözüleceği anlamına gelmiyor. Bugüne kadar var olan taleplerimizi seçimden sonra da sürdürmek ve takipçisi olmak gerekiyor. Eğer 14 Mayıs'tan sonra bizim seçtiğimiz kişiler de bu sistemin farklı bir devamını getirecekse buna karşı çok güçlü bir biçimde durmalıyız."
ALEVİLERİN 5 TEMEL TALEBİ
Alevi kurumları olarak 5 temel taleplerinin olduğunu söyleyen Cuma Erçe, bu talepleri programına almayan partilerin kendilerinden destek talep etmemesi gerektiğini ifade etti. Siyasi partilerin Alevi vekil çıkartmakla zevahiri kurtaramayacaklarını vurgulayan Erçe, talepleri karşılanana kadar eşit yurttaşlık mücadelesine devam edeceklerinin altını çizdi. Erçe, talepleri şöyle sıraladı:
* Alevilerin ve bu toplumda İslam olmayanların en büyük asimilasyon kurumu aline getirilen Diyanet İşleri Başkanlığının lağvedilmesini istiyoruz. Diyanet bugün Türkiye'de bir fetva merkezi haline geldi. Aklın ve bilimin önüne geçen bir yerde duruyor.
* Özellikle Aleviler ve İslam olmayan diğer kesimler için korkunç bir asimilasyon aracı haline getirilen zorunlu din derslerinin kaldırılmasını istiyoruz. Zorunlu din dersi bilimsel ve çağdaş bir eğitim sisteminin önünde engeldir.
* Zorla zapt edilmiş, el konulmuş bütün inanç merkezlerinin ve dergâhlarının, başta Hacı Bektaş Veli dergahı olmak üzere bütün dergahların ve cemevlerinin bizlere teslim edilmesini istiyoruz
* Cemevlerimizin ibadethane olarak kabul görmesini ve bunun anayasal güvence altına alınmasını istiyoruz. Kültür Bakanlığı bünyesinde AKP tarafından kurulan Cemevi Daire Başkanlığının kapatılmasını istiyoruz.
* 30 yıldır Madımak'ta sağlanamayan adaletin sağlanmasını istiyoruz. Madımak Katliamı'nın insanlığa karşı işlenmiş suçlar kapsamında sayılıp yargılamada zaman aşımına uğratılmamasını istiyoruz. Madımak Oteli'nin utanç müzesine dönüştürülmesini istiyoruz.