Dağlarının aşkına güven

Kürdistan Özgürlük Gerillası antifaşist direnişe başarıyla öncülük edebileceğini bir kez daha göstermiştir. O halde sadece dağdaki değil, şehirdeki gerillanın aşkına da gerçekten güvenmek ve inanmak gerekir.

Bu yazıyı okuyacak ve dinleyecek olan herkes başlıkta yer alan şarkıyı çok iyi bilir. Sanatçısı tarafından ‘Dağlara ve Denizlere ithaf edilmiş’ olan ve Diyarbakır şahsında tüm Kürdistan halkını daha fazla direnişe çağıran söz konusu şarkı, son on beş yıldır Kürt toplumunda olduğu kadar Kürdistan Özgürlük Gerillasında da çok ciddi bir etki bırakmıştır. Hele yapılan kliplerde son mısra olan “Dağlarının aşkına güven” dendiğinde her türden büyük ve heybetli gerilla birliklerinin gösterilmesi her zaman izleyenlere başka bir heyecan vermiştir.

Herkes izlerken bizimki kadar dikkat ve duyarlılık gösterdi mi bilemeyiz, ancak son yıllarda söz konusu şarkının kliplerinde ve özellikle de belirttiğimiz görüntüsünde önemli değişiklikler yapılmıştır. ‘Dağlarının aşkına güven’ denirken gösterilen gerilla görüntüleri çıkartılmış, yerine kitle yürüyüşü veya mitingi görüntüleri konmuştur. Bizim için çok ciddi bir eleştiri ve üzüntü kaynağı olan bu durumun aşılması için şimdiye kadarki beklenti ve umutlarımız hep hüsranla sonuçlanmıştır. ‘İşte bu sefer eskisi gibi gerilla görüntüleri yayınlanacak’ diye heyecan dolu her bekleyişimiz acı ve ağır bir hüsrana uğramıştır. Kuşkusuz bu duyguyu herkes bilmez. Dahası söz konusu durum birçok insanın hiç dikkatini bile çekmemiştir. Hatta bu belirttiklerimiz için ‘Aşırı kuruntu’ diyenler bile olabilir. Artık ne denirse densin, birçoklarının yaşadığı bir gerçek olduğu da aşikârdır.

Şimdi 2020 baharı ve yazıyla bu durumun aşılmış olduğu ve bizleri sevinçle dolduran yeni bir durumun açığa çıkmış olduğu da bir gerçektir. Umarız söz konusu şarkının klipleri de yeniden değişir ve Sezar’ın hakkını Sezar’a vermek gibi gerillanın hakkı söz konusu şarkı klipinde de tekrar verilir. Çünkü bu bahar ve yazda Kürdistan Özgürlük Gerillası rüştünü bir kez daha ispat etmiştir. Koronavirüs gerekçesiyle sokaklar ve meydanlar boşaltılırken, her türlü zorluğu göğüsleyen Özgürlük Gerillası virüs üreten AKP-MHP faşizmine kahredici darbeler vurmuştur. Tüm bahar sürecinde dağda ve şehirde yükselen tek ses gerillanın kahramanca haykırışları olmuştur. Serhat’tan Xakurkê’ye, Heftanîn’den Efrîn’e, Hakkari’den İstanbul’a kadar her alanda gerillanın özgürlük ve adalet gürzü faşist-soykırımcı zulme darbe üzerine darbe indirmiştir.

Şimdi de 2020 yaz ortasına doğru giderken, 14 Temmuz ve 15 Ağustos gibi kahramanlık günlerini karşılamaya hazırlanırken, Kürdistan Gerillasının özgürlük ve direniş haykırışları Heftanîn’den yükselmektedir. Tüm gücünü seferber ederek Heftenîn’i işgal etmeye çalışan TC ordusu, Heftanîn’deki gerilla direnişi karşısında adeta yerinde duramamakta ve her gün kayıp üstüne kayıp vermektedir. Kuzey Kürdistan halkını özgürlük ve direniş bilincine ve iradesine kavuşturan, Rojava özgürlük devriminin gerçekleştirilmesine ve savunulmasına öncülük eden, 2008 Şubat’ında Zap’ı savunarak faşist TC ordusunun Başûr’a girmesini engelleyen kahraman gerilla güçleri, şimdi de TC işgaline karşı Heftanîn’i savunmakta ve TC ordusunun Başûr’u işgaline bir kez daha izin ve fırsat vermemektedir. Öyle anlaşılıyor ki, Kürdistan savaşının kaderini Heftanîn, Zap-Avaşîn ve Xakurkê direnişi belirleyecektir.

Gerillanın Kürdistan özgürlük mücadelesi içindeki yeri ve rolü sanılandan ve diğer ülkelerde yaşanandan çok daha farklıdır. Gerillanın büyük heyecanla ayağa kaldıran ve harekete geçiren gerçeği, gerillanın her koşulda zafer kazandırmayı sağlayan yapısı, bunlara duyulan derin inanç, Kürdistan’ın özgürlüğü noktasında her şeyin yaratıcısıdır. Çok iyi bilinmelidir ki, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a, herkes ‘Doğu’ derken ‘Kürdistan’ dedirten, ‘Kürdistan’ın sömürge olduğunu ve bunun için özgürlük savaşı gerektiğini’ söyleten, Kürdistan’ın özgürlüğü için her türlü bilinci, örgütü ve eylemi üretmesi için gereken gücü veren şey, gerillanın yenilmezliğine ve her koşulda zafer kazanacağına dair edinilen derin bilinç ve güçlü inanç olmuştur. Önderliği de, Şehitliği de, Kürdistan Devrimciliğini de, parti öncülüğünü de, Büyük Zindan Direnişini de, özgürlük için direnme cesaret ve fedakârlığını da, her şeyi muzaffer gerilla bilinci yaratmıştır.

Önder Apo’ya göre, Kürdistan’da gerilla sadece bir askeri duruş ve savaş tarzı değildir, Kürdistan’da gerilla özgür insanın var oluş ve kendini özgürce ifade ediş tarzıdır. Yani Kürt ve Kürdistan varlığı ve özgürlüğü etle tırnak gibi gerilla gerçeğine bağlıdır. Dolayısıyla Önder Apo öncülüğünde yaklaşık yarım yüzyıldır Kürdistan’da varlık ve özgürlük adına her şey gerilla ruhu, bilinci ve tarzıyla kazanılmıştır. Bakur’daki gelişmeler de, Başûr’un kazandığı mevcut statü de, Rojava özgürlük devrimi de, Rojhilat’ın yeniden dirilişi de, kadın özgürlük bilinci ve mücadelesi de, Kürdistan’da özgür birey ve demokratik toplumun gelişimi de, her şey gerilla öncülüğünde ve gerilla tarzıyla yaratılmıştır. Demek ki Kürtler ve Kürdistan için gerilla her şeydir, var oluşun ve özgürlüğün mayasıdır.

Ancak gün gelmiş ve süreç ilerlemiş Kürdistan’da özgürlük için başka biçimlerde mücadele etme imkânları da ortaya çıkmıştır. Fakat bu durum, hiçbir zaman gerillanın öncülüğünü ve belirleyiciliğini ortadan kaldırmamıştır. Ama en büyük ve tehlikeli tasfiyeci sapma da, gerillanın bu belirleyici önemindeki azalmayı ileri süren anlayış ve tutumlar olmuştur. Ne var ki, özgürlük mücadelesinin geçmiş süreci içerisinde söz konusu tasfiyeci anlayış ve tutumlar epeyce yaşanmıştır. Esasta düşman yönlendirmesi olan söz konusu anlayış ve tutumlar Kürdistan özgürlük mücadelesine ciddi zararlar vermiştir. Verdiği en büyük zarar da işte ifade ettiğimiz gerilla bilincindeki zayıflatma ve savurmalar olmuştur. Ne yazık ki bu tür tasfiyeci savrulmaların etkisi şu veya bu düzeyde hareket ve halk içerisinde görülmüştür.

Diğer yandan, hiçbir şey durağan değildir, her şey değişim ve gelişme içindedir. Yaşanan her gelişme eskiyenin atılmasını ve yeniyi var etme yaratıcılığını göstermeyi gerektirir. Kürdistan Özgürlük Hareketi buna değişim, dönüşüm ve yenilenme demektedir. Söz konusu değişim, dönüşüm ve yenilenme paradigma ve strateji düzeyinde olduğu gibi, günlük olarak taktikler ve politikalar düzeyinde de olmaktadır. İşte bu da yüksek bir öngörüyü, dar ve tutucu olmamayı gerektirmektedir. Ne var ki, özgürlük mücadelesinin geçen sürecinde çok ciddi darlık, yüzeysellik ve tutuculuk durumları yaşanmış; bu da zamanında ve yeterli düzeyde değişim ve yenilenmeyi engellemiştir.

Şimdi tasfiyeci saldırıların ve yaşanan dar, yüzeysel ve tutucu anlayışların sonucu olarak zamanında ve yeterli düzeyde değişim, dönüşüm ve yenilenme yaratılamamışsa, bu durum gerillanın rolünün ve öneminin azaldığı anlamına gelmez, tam tersine dönemin gerektirdiği gerillacılığa ulaşamama ve eskiyi aşamama anlamına gelir. Bu da doğru gerillacılığı anlamayı ve pratikte ona göre davranmayı gerektirir. Böyle yapmayıp veya yapamayıp da suçu ve sorumluluğu gerillaya yüklemek, gerillanın özgürlük mücadelesindeki belirleyici öneminden kuşku duyup onu tartışılır kılmak, gerilla görüntülerini şarkı kliplerinden çıkarmak doğru değildir. Kendi yanlışını suçlayıp cezalandırarak doğruya ulaşacakken, doğruyu eleştirip ondan vazgeçmeye yönelmek en hafifinden yanılmak ve kaybetmek anlamına gelir.

Kürdistan varlık ve özgürlük mücadelesindeki gerillanın belirleyici yeri ve önemi bu bahar sürecinde bir kez daha tüm açıklığıyla kanıtlanmıştır. Her türlü zorluğu yenerek dağda ve şehirde kahramanca savaşan Kürdistan Özgürlük Gerillası antifaşist direnişe başarıyla öncülük edebileceğini bir kez daha göstermiştir. O halde sadece dağdaki değil, şehirdeki gerillanın aşkına da gerçekten güvenmek ve inanmak gerekir. Bu temelde tarihi Heftanîn direnişini selamlıyor, Şehit Nucan şahsında tüm Heftanîn direniş şehitlerini saygıyla anıyoruz!

Kaynak: Yeni Özgür Politika