PKK üstündeki yasağın güncel ırkçılıkla bağı

1 Aralık günü Berlin’de yapılacak gösteri, salt bir protesto gösterisi olarak kalmayacak, PKK yasağını tarihin çöplüğüne göndermenin de gerçekçi ve ilkesel bir adımı olacak.

Dört gün sonra 1 Aralık 2018.

PKK yasağının 25. yılı.

Berlin’de uluslararası bileşime sahip bir komite büyük bir gösteriye hazırlanıyor. Hedefleri PKK yasağına ve ırkçılığa karşı mücadele.

Bu gösterinin anlamı nedir?

Bu gösterinin anlamı, Kürdistan’ın kaderi ile Avrupa’nın kaderi arasındaki bağın keşfedilmesidir. Ya da PKK yasağının Avrupa’da ırkçılığın yayılmasında oynadığı rolün bilincine varılmasıdır.

Komite sözcüleri Avrupalı aydınların birbiriyle bağlı sorunları birbirinden ayırarak mücadele geleneğini eleştirdi. Sorunlara bütünsel yaklaşımın önemini vurguladı. İşte bu eleştiri, Avrupalı aydınlar ve aktivistlerle Kürdistanlı aydınlar ve aktivistleri, aynı anda hem PKK yasağına, hem de ırkçılığa karşı mücadele etme noktasında birleştirdi.

Bugün Avrupa kıt’asını tehdit eden aşırı sağcı, ırkçı ve faşist dalganın yükselişi ile PKK yasağı arasındaki fark somuttur. Bunu anlamak için PKK yasağının ne anlama geldiğini görmek gerekir.

PKK yasağı, bir kaç kişilik ya da bir kaç yüz kişilik bir “terör örgütünü” yasaklamaya hiç mi hiç benzemez. PKK Avrupa’da yaşayan “politik bakımdan bilinci Kürtlerin ezici çoğunluğunu” temsil eden bir örgüttür. Bunun anlamı derindir.

Her ulusun bileşiminde politik yaşamdan kopuk, kendi kimliğinin ya da sınıfının bilincinde olmayan, günü birlik yaşayan kitleler bulunur. Nüfus sayımında ve parlamenter seçimlerde bu kitlelerin elbette bir anlamı vardır. Ama mesele sosyal, politik ve kültürel yaşam ve bu yaşam temelinde mücadele olunca, bunlar zamanla halk mücadelesine katılacak olan potansiyel güç olma dışında bir işleve sahip değillerdir.

PKK, politik bakımdan mücadeleye atılan, tüm ulus adına somut talepler öne süren Kürt ulusunun öncüsü ve biricik gerçek temsilcisidir.

Ve bütün veriler göstermiştir ki, PKK nüfus olarak Kürt ulusunun en büyük çoğunluğunun desteğine sahiptir. Bunu anlamak için bir tek şu soru yeterlidir: 12 Eylül faşist rejiminden bu yana PKK dışında hangi güç Kürt halkının hakları için politik mücadelede, sokak eylemlerinde ve seçimlerde Kürt halk kitlelerini seferber edebilmiştir?

Buradan hareketle PKK üstündeki yasak, Kürt ulusunun ezici çoğunluğuna karşı bir yasaktır.

Bir ulusun ezici çoğunluğuna yasak koymanın adına ise “ırkçılık” denmektedir.

Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ırkçılığın ilk tezahürü 1 Aralık 1993 yılında Kürt ulusunun temsilcisi PKK’ye karşı konan yasakla ortaya çıktı. Ve bu yasak utançla anılan Yahudilere karşı ırkçılığın anavatanında Alman siyaseti tarafından ilan edildi.

Irkçılık bir virüstür. Bir kere toplumsal yaşamın bünyesine girdiğinde, o artık yayılır. Şimdi olduğu gibi. PKK yasağıyla Kürt ulusuna karşı yönelen ırkçılık, bu yasağın 25. yılında Alman toplumunu kökten tehdit eden boyutlara geldi. Kürde karşı ırkçılık, yeniden Yahudilere, Almanya’daki tüm yabancılara ve en son olarak da Suriyeli sığınmacılara karşı düşmanlığa dönüştü. Şu anda Almanya’nın ırkçı partisi Almanya için Alternatif, Bundestag’da güçlü konumlar elde etmekle kalmıyor, giderek güçleniyor. Aynı yasağı ilan eden Fransa’da ise Le Pen’in ırkçı partisi birinci parti haline gelmiş bulunuyor. Avusturya’da ırkçı parti hükümet ortağıdır. Polonya'da durum farksızdır.

Avrupa demokrasisi PKK yasağının ilan edildiği günden bugüne uzanan süreç boyunca ağır bir kriz yaşıyor. Bu da, tüm Avrupa emekçileri, demokratları için büyük bir tehdittir.

İşte bu nedenle 1 Aralık günü Berlin’de gösteri yapacak olan uluslararası bileşimli komite, gösterinin ana sloganı olarak “PKK yasağına ve ırkçılığa karşı mücadele” sloganını benimseyerek çok doğru bir adım atmış oluyor.

PKK yasağına karşı mücadele kaybedilmiş bir mücadele değil. Tam tersine. Bunu anlamak için Avrupa’nın neredeyse ırkçılığa teslim olmak üzere kıvrandığı şu dönemde, yasaklanan PKK’nin önü alınmaz bir biçimde güçlendiğini görmek yeterlidir. Bu hareket çoktan Türkiye’nin sınırlarını aştı, Ortadoğu devrimci sürecinde öncü güç konumuna ulaştı ve Avrupa kamuoyunun derin sempatisini kazandığı gibi, Latin Amerika’nın birçok ülkesinde yeni bir ideolojik uyanışın da kaynağı oldu.

İşte şimdi ırkçı yükselişin başlangıç tarihi olan 1 Aralık günü PKK yasağını tarihin çöplüğüne gönderme mücadelesi, kendiliğinden Avrupa’yı tehdit eden ırkçılığa karşı mücadeleyle organik olarak birleşti.

Daha da önemlisi, Avrupalı düzen partileri ırkçılık karşısında çaresiz kalır ve giderek ırkçılığı ırkçılıkla tedavi etme gafletine düşerken, Kürdistan halkı kendisine yönelik ırkçılığı Kobanê’de, tüm Rojava’da, Şengal’de ve Kürdistan’ın bütün parçalarında adım adım yenilgiye uğratıyor. Bu da Avrupa’da ve dünyada ırkçılığa karşı mücadele eden bütün güçlere, PKK’nin şahsında muazzam bir destek sağlıyor.

PKK’nin üstündeki yasak dünya ölçeğinde ahlaki ve politik bakımdan fiilen yenik düşmüştür. Her yerde milyonlar PKK bayraklarını dalgalandırıyor. Aynı zamanda uluslararası kamuoyunun PKK’ye duyduğu sempati giderek hukuk alanında da sonuçlar vermeye başlıyor. Avrupa Adalet Divanı’nın PKK yasağına temel oluşturan bütün gerekçeleri geçersiz sayması, bu arada Brüksel’deki PKK’lilere yönelik davada “PKK terör örgütü değildir” diye özetlenecek olan kararın elde edilmesi, PKK yasağının hukuki bakımdan da zamanını doldurduğunu, çürüdüğünü ortaya koyuyor.

Bir yasak neden konur? Yasaklanan örgütün zayıflatılması ve tasfiyesi için.

PKK yasağı işte bu amacına ulaşamamıştır. Tam tersine yasağa rağmen PKK mucizevi bir büyüme göstermiş, Ortadoğu’da DAİŞ’e, Türkiye’de Erdoğan faşizmine ve Ortadoğu’yu aralarında paylaşmak isteyen küresel güçlere karşı yenilmez bir barikata dönüşmüştür.

O halde bu yasak anlamsızdır ve sadece Avrupa’da ırkçılığın yayılmasında ve Türk faşist rejiminin soykırımcı eylemlerinde işe yarayan siyah ve kanlı bir araçtır.

Artık diyebiliriz ki, 1 Aralık günü Berlin’de yapılacak gösteri, salt bir protesto gösterisi olarak kalmayacak, PKK yasağını tarihin çöplüğüne göndermenin de gerçekçi ve ilkesel bir adımı olacak.

PKK nedir? Başına ödül konan Duran Kalkan, “PKK Önderlik ve şehitlik hareketidir” demişti. O halde PKK yasağına ve ırkçılığa karşı yürüyüş, PKK Önderi Abdullah Öcalan’a özgürlük ve insanlık adına şehit düşenleri yaşatma eylemi olarak tarihe geçecektir.

1 Aralık’ta Berlin’e...