İsviçre’de Kürt bir aday: Biz de varız demek için!

20 Ekim’de yapılacak İsviçre Federal Parlamentosu seçimlerine aday olan Mustafa Atıcı, “Değişik coğrafyalardan buraya gelmiş geldikleri coğrafyada ezilen, yok sayılan kesimlerin sesi olmak için adayım” dedi.

İsviçre, Federal Parlamento Milletvekillilerini seçmek için 20 Ekim’de seçime gidiyor. Her 4 yılda bir gerçekleştirilen seçimlerde oy kullanan İsviçreliler ve İsviçre vatandaşı göçmenler başkent Bern’de bulunan İsviçre Federal Parlamentosu ve İsviçre Devlet Konseyi üyelerini seçiyor. 20 Ekim’de yapılacak seçimler için yarışan Federal Parlamento adayları arasında ülkedeki Türkiyeli ve Kürdistanlılar başta olmak üzere göçmenlerin yakından tanığı bir isim olan Kürt Mustafa Atıcı da bulunuyor.

KÜRT KURUMLARI DESTEĞİNİ AÇIKLADI

2004 yılından bu yana Sosyalist Parti’den (SP) Basel Kanton Milletvekilli olan Atıcı, bu süre zarfında hem kantondaki göçmenlerin sorunlarıyla yakından ilgilenmeyi hem de geldiği topraklar olan Kürdistan ve Türkiye’de yaşayan hak ihlallerini kanton parlamentosunun gündemine taşımayı ve bu konuda önemli sonuçlar almayı başaran bir isim.

2015 yılındaki Federal Parlamentosu seçimlerine de aday olan Atıcı, bu seçimlerde 89 oy gibi az bir farkla parlamentoya girmeyi başaramamıştı. 20 Ekim’de yapılacak federal parlamento seçimlerine Türkiyeli ve Kürdistanlıların yoğun bir şekilde yaşadığı Basel Kantonundan Sosyalist Parti (SP) listelerinden tekrardan aday olan Atıcı’ya, İsviçre Demokratik Kürt Toplum Merkezleri başta olmak üzere kentteki birçok göçmen örgütü desteğini açıkladı.

Aslen Maraş Elbistanlı olup Kürt ve Alevi bir kimliğe sahip olan Atıcı, evli ve 2 çocuk babası. 1992 yılında 23 yaşındayken eğitim için geldiği İsviçre’de yaşamaya başlayan Atıcı, 2001 yılından bu yana SP içerisinde aktif siyasetin içerisinde. 2004 yılından beridir SP’den Basel Kanton Milletvekili ve aynı zamanda 2011 yılından itibaren SP Göçmen Komisyonu başkanlığı görevini yürüten Atıcı, kantondaki göçmen haklarını savunan birçok sivil toplum örgütü içerisinde gönüllü olarak çalışmalar yürüttü.

ANF olarak görüştüğümüz Federal Parlamento adayı Mustafa Atıcı, sorularımızı cevapladı.

Sayın Atıcı, Kürt ve Alevi bir göçmen olarak uzun bir dönem Basel Kantonu Milletvekilliği yaptınız şimdi ise Federal Parlamentoya adayısınız. Göçmen birisi olarak adaylığınız neden önemli?

Uzun yıllardan beridir SP içerisinde göçmenlerin İsviçre siyasetinde ve siyasi partiler içerisinde aktif olmalarını ve siyasi partilerin onlara yer açması içinde mücadele ediyorum.

Basel Kanton parlamentosundayken ağırlıklı çalışma noktam özellikle göçmen çocukların eğitimle ilgili sorunları ile uğraşmaktı. Ben İsviçre eğitim sistemi ile ilgili birçok çalışma yaptım.

İsviçre eğitim sisteminde fırsat eşitsizliği var, herkes aynı şansa sahip değil. Dar gelirli bir ailenin çocuğu ile iyi gelirli bir ailenin çocuğu, eğitimli bir ailenin çocuğu ile az eğitimli bir ailenin çocukları aynı şartlara sahip değil. Belki bu birçok ülkede öyle ama İsviçre gibi refah düzeyi yüksek olan bir ülkede bu oranda oldukça büyük. Basel Kantonunda görev yaparken verdiğim önergelerin yüzde 80’i eğitimde fırsat eşitsizliği ile ilgiliydi.

Bu konuda Basel’de ana okulu öncesinde çocuklara değişik oyun grupları içerisinde ek dil eğitimi verilmesini sağladım. Bu çalışma İsviçre genelinde bir örnek olarak gösteriliyor. Bu örneğin İsviçre genelinde hayata geçirilmesi için federal parlamentoda olmam önümü açmış olacak.

Ayrıca herkesin bir de bir tarihi ve hikayesi vardır. Türkiye’den Kürt-Alevi ve sol ortamdan gelip, kendi topraklarında ayrımcılığa uğrayan birisi olarak göçmenlerin karşılaştıkları ayrımcılığı iyi biliyor ve bu konuda çok hassasım. Bu ayrımcılığın ortadan kaldırılması için ciddi mücadele veriyorum.

‘HAKLARI YOK SAYILANLARIN SESİ OLMAK İÇİN ADAYIM’

Aynı şekilde değişik coğrafyalardan buraya gelmiş geldikleri coğrafyada ezilen hakları yok sayılan kesimlerinde burada bir sesi olmaya da çok özen gösteriyor ve dikkat ediyorum. Onların sesini duyurmak için de önemli bir mücadele veriyorum.

Dolaysıyla da başka bir coğrafya`da da herhangi bir yerde hak ihlali olduğu zaman buradaki bir siyasetçi olarak, beni çok etkiliyor. Peki ben yaşanan bu durum karşısında ne yapabilirim? Sorusunu kendime soruyorum. Belki orada değilim ama İsviçre’de ne yapabilirim veya burayı nasıl hareketlendirebilirim? Bu noktada imkanlar kısıtlı olsa da kamuoyunu kazanmaya, içinde yaşadığımız halkları kazanmaya, içinde yaşadığımız siyasi partileri kazanma konusunda çok emek sarf ediyorum. Bu çalışmayı da çok önemli buluyorum. Federal parlamentoda olmam kendi halkımın karşılaştığı sorunları dile getirmede ve buna karşı duyarlılık kazandırabilmede bana büyük bir alan açacak.

‘SESİMİZİ DAHA GÜÇLÜ DUYURACAĞIZ’

İsviçre Demokratik Kürt Toplum Merkezleri de sizi destekleyeceğini açıkladı, Basel’de yaşayan İsviçre vatandaşı Kürdistanlı ve Türkiyeli seçmenlerin oyu belirleyici mi veya bu insanlar size neden oy vermeli?

2015’deki seçimlerde 89 oyla kaybettim. Bu seçimlerde de siyasi partilerin gidişatına baktığımda bu seçim yine çok sınırda olacak. Ya çok az bir oy farkıyla seçileceğim, ya da kaybedeceğim. Bana niye oy vermeliler, birincisi bu ülkedeki her siyasi karar burada yaşayan herkesi ve bu insanların çocuklarının geleceği belirliyor. Bu çocukların bu ülkede söz sahibi olması için birlikte hareket etmeliyiz.

Bir diğeri, insanlarımız her gün sokaktalar, her gün geldikleri ülkedeki sıkıntılardan dolayı, siyasi bir hareket halindeler. Bu insanların parlamentoda, sendikalarda, sivil toplum kuruluşlarında yani yaşamın her alanında sesi olabilecek insanlara ihtiyacımız var. Bende bir anlamda bu sesin duyulması için adayım.

Üçüncüsü; ben yıllardır siyasette olmadan önce de bu toplumun içinde olan, onlardan birisiyim. Kendilerine yakın duran bir adayları var ve bu adayın seçilme şansı çok yüksek. Kendi siyasi çıkarları gereği böyle bir adayı çıkarmaları eminim bütün göçmenlerin için veya beni destekleyen bütün ezilenlerin, hakları burada veya başka coğrafyalarda seslerinin daha gür duyulması açısında çok önemli olacaktır. Çünkü bende onlar gibi düşünen ve onlardan birisiyim.

Federal parlamentoya seçildiğiniz taktirde öncelikli projeleriniz neler olacak?

Daha önce de söylediğim federal parlamentoya seçildiğimde öncelikli olarak İsviçreli çocuklarla, göçmen çocukları arasındaki fırsat eşitsizliğini ortadan kaldırmak için çalışacağım. Buna yönelik daha önce yaptığım ve Basel kantonunda hayata geçirilen bir çalışmam var zaten. Bu çalışmam esas alınacak.

İkincisi; göçmenlerin birçok sıkıntıları kantonlar da projeler bazında çözülüyor. Ben bu projelerden ziyade onların da bu ülkenin bir parçası olduğu ve hayatın her alanında söz hakkı olabilmeleri için, vatandaşlık haklarının İsviçre genelinde daha fazla kolaylaştırılması, seçme seçilme hakkının İsviçre vatandaşı olmadan da yapılabilmesi için mücadele edeceğim.

Bir diğer içinden geldiğim Kürtlerin, Alevilerin kesinlikle geldikleri coğrafyalardaki yaşadıkları sıkıntıları ve bugün yaşananları uluslararası alana taşınması için parlamentoda dostlarla birlikte çalışacağım. Federal parlamentoda olursam bir milletvekili olarak uluslararası alanda ezilmiş halklar için daha fazla mücadele etme imkânım olacak.

‘BAŞKA BİR YERİN SORUNU BENİ İLGİLENDİRMİYOR DEMEK POPÜLİST BİR YAKLAŞIMDIR’

Yakından takip ettiğim için söylüyorum, daha önce göçmenlerin oyları veya desteği ile federal parlamentoya seçilenler, seçildikten sonra kendi ülkesindeki sorunlarla anılmak istemediler. Kendi ülkesinde yaşananlara duyarsızlaştılar, bu sizin içinde geçerli olacak mı veya İsviçre parlamentosunda olmak kendi ülkesinde yaşananları dile getirmede bir engel mi?

Hayır hiç de engel değil. Gün geçtikte globalizm mesafeleri birbirine çok yakınlaştırıyor. İletişim cağı artık dünyanın en ücra köşesinde yaşanan bir olayı bizim gündemimize sokuyor. Kendi ülkemizde yaşanan bir olayın etkisini direk buradan hissedebiliyoruz eğer biraz demokratik bilinciniz varsa. Kendi topraklarımızda yaşanan her sorun ve sorunun mağduru olanlar doğrudan bu ülkelerin siyasetinin bir parçası haline gelebiliyor. ‘İsviçre’de siyaset yapıyoruz bu sorunlarla uğraşamayız’ demek, tamamen sağ ve popülist kesimlerin politikası ve söylemidir. Bir solcunun beni başka yerin sorunu ilgilendirmiyor deme lüksü olamaz.

İlk sorunuza veya öyle düşünenlere cevabım, 2004 yılından beridir Basel Kanton Parlamentosunda yürüttüğüm çalışmalarım ve pratiklerimdir. Ben de ezilen, hakları gasp edilen ve buna karşı mücadele eden bütün demokratların bir parçasıyım kendimi onlardan ayrı düşünemem.

‘BİR OY DEMEDEN, HERKES OYUNU KULLANMALI’

Peki, seçmenler oy kullanma noktasında duyarlı mı bu noktada bir çağrınız var mı?

Bu seçimlerde kazanacağıma inanıyorum. Ama tabi ki çok ciddi handikap var. Ben rakip olarak eski kağıtları veya çöpe giden oy pusulalarını görüyorum. Birçok göçmen oy kullanmıyor ya da Almanca bir kâğıdı doldurmak zoruna gidiyor. Özellikle yanlış oy kullanan seçmen sayısı oldukça fazla. Bu ayın 23’ünde gelecek olan oy pusulalarını doldurup posta ile gönderebilirler veya son 5 günde kantonda belli yerlerde kurulacak sandıklara giderek oy kullanabilirler. Oy pusulalarını lütfen doğru doldursunlar, bilmedikleri bir şey olursa muhakkak doğru bilgi alabilecekleri yerlere ulassinlar.

Hem oylarını kullanıp hem de çevresindeki insanları oy kullanmaya davet etsinler. Bir oy, çok şey değiştirebilir. Bu her ülkede böyledir. En demokratik haklarını kullansınlar. Herkesi duyarlı olmaya çağırıyorum. Bu önemli bir konu, vatandaşlıklarını önemsesinler, oylarını önemsesinler.