3 Ülke 3 Sanatçı

3 Ülke 3 Sanatçı

Get Me Art Gallery 2012 yılına veda için düzenlediði sergide 3 ülkeden 3 sanatçının yapıtlarına yer verdi. Ýstanbul Levent’teki Sapphire binasında yer alan Get-Me-Art Gallery 2012 yılının son sergisini farklı ülkelerden gelen ve yolu Türkiye’de kesişen Uluslar arası çaðdaş sanat sahnesinin 3 önemli ismiyle gerçekleştirdi.

“Uluslar arası Çaðdaş Sanat 3 Ülke 3 Sanatçı Fransa-Ýtalya-Rusya” isimli sergide, dünyanın farklı coðrafyalarında üretilen ve çaðdaş sanat adı altında birleşen 3 farklı ifade biçimi, 3 farklı sanatçının eserleri ile sanatseverlere sunuldu. Fransız Jacques Bosser, Ýtalyan Marco Veronese ve Rus Dmitry Sokolenko, farklı materyaller, farklı sunum teknikleri ve bakış açılarıyla mesajlarını yapıtları aracılıðıyla iletiyor.

Yapıtlarında, Vanitas geleneðinin ünlü sembollerinden olan kurukafayı sıkça kullanan Ýtalyan sanatçı Marco Veronese eserlerinde her zaman bir deðişimden, bir kırılmadan bahsettiðini ifade etti. Bu kırılmanın hayatın her alanında yaşandıðını belirten Veronese, “Biliyorsunuz ekonomik kriz tüm dünyada yaşanıyor. Bu krizin sosyolojik ve politik olarak yaşandıðını da düşünüyorum. Bu sebeple eserlerimde kullandıðım kurukafalar bizim bu krizleri aşmamızı ve insanı temsil ediyor. Çünkü kurukafaya baktıðınızda ne bir renk ne bir ton görebilirsiniz. O bizizdir, bu tema bir geçiştir. Kurukafa eserlerimde negatif bir anlama sahip deðil. Korkmamak lazım” diye konuştu.

METAMORFOZUN SEMBOLLERÝ

Ýtalyan Rönesansı’nın ve idealizasyonunun günümüzdeki önemli temsilcilerinden sayılan Veronese, eserlerinde sıkça kullandıðı kelebek sembolü için ise, “Kelebekler sadece güzelliðin deðil metamorfozun da sembolüdürler. Bu benim insanlıðın yapacaðını düşündüðüm deðişimin sembolüdür. Her sembolde karşı tarafla iletişim kurmaya çalışıyorum” dedi.

YAPITLARDA ‘SINIR’SIZ BÝR DÜNYA GÖRÜŞÜ

Veronese eserlerinde kullandıðı bir başka sembol olan kadın sembollerinin de aynı zamanda yaşamı, geçmiş ve gelecekle olan baðlantıyı sembolize ettiklerini belirtti. Veronese şöyle konuştu: “Kadın yaşamın en kuvvetli sembolüdür. Bu yüzden yapıtlarımda kadınları, gözleri bir kelebeðin kanadı ile kapanacak şekilde yerleştirdim. Ruhaniliði kavrayabilmemiz için bu dünyaya başka bir gözle bakmamız gerekiyor. Dünya yaşayan bir organizmadır. Ancak biz bunu göremiyoruz. Bugün Ýstanbul’un bir köşesinde yapılan bir tahribatın zararları Hong Kong’un bir köşesinde görülecektir. Bu nedenle eserlerime hiçbir zaman sınırları yerleştirmiyorum. Çünkü sınırları insanoðlu keşfetmiştir. Ülkeler arasına konan sınırlar aslında insanların arasına konmuş sınırlardır. Ruhanilik insanın içindedir.”

ESERLERÝNÝ ‘DÖNÜŞTÜREN’ SANATÇI: SOKOLENKO

Sergide yapıtları bulunan Rus sanatçı Dmitry Sokolenko, 2009 yılında Kandinsky Ödülü’ne aday gösterilen eserlerini ve yerleştirmelerini, şiirden beslenerek, basit denklemler ve çaðrışımlar şeklinde oluşturuyor. Rus çaðdaş sanatının genç temsilcilerinden olan Sokolenko, Türkiye’de ilk olarak Rus şair Alexandre Vvedensky’den ilham alarak yarattıðı ‘element’lerinden oluşan “An inmAte who becAme A wAve” adlı sergisi ile geldi. 1.5 yıl süren ve yoðun ilgi gören serginin sonunda sanatçı eserlerini kendi deyimiyle keserek ve parçalayarak dönüştürdü. Kapanışa katışan sanatseverler de Sokolenko’ya makaslarıyla eşlik ettiler. “3 Ülke 3 Sanatçı” başlıklı sergide Sokolenko’nun yapıtlarını ortaya çıkarırken giydiði ayakkabılar da sergileniyor.