Şakran’da tutsaklara Kürtçe şarkı ve halay soruşturması!

Aliağa Şakran Kapalı Cezaevi’nde bulunan tutsaklar Hurşit Çetin ve Eren Tekin, ailelerine gönderdiği mektupta, cezaevi yönetiminin tutsaklar hakkında Kürtçe şarkı söyledikleri ve halay çektikleri gerekçesiyle soruşturma başlattığını açıkladı.

Tutsaklar, baskı ve tehditlere karşı kamuoyuna duyarlılık çağrısı yaparken, "Her an başımıza bir şey gelir kaygısıyla yaşamaktayız. Cezaevinde yaşanacak herhangi olumsuz bir durumda sorumlusu kurum müdürü Abdullah Demirci olacaktır" dedi.

Hak ihlalleri ile kamuoyunun gündeminden düşmeyen İzmir Aliağa Şakran 2 Nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan tutsaklar Hurşit Çetin ve Eren Tekin, ailelerine gönderdikleri mektupta, cezaevi yönetiminin tutsakların Kürtçe şarkı söylemesine ve halaya durmalarına karşı soruşturma açtığını belirtti. Çetin ve Tekin hasta olan tutsakların çeşitli bahaneler ile revir ve hastaneye götürülmediğini aktardı.

'TECRİT UYGULAMALARI BAŞLAMIŞ'

Çetin ve Tekin’in cezaevinde artan hak ihlallerine ilişkin kaleme aldığı mektup şöyle:

"Şakran Cezaevi açıldığından bu yana, özelde son bir yıllık uygulamalarıyla baskı hak gasplarıyla hep gündemde kaldığını sizlerde biliyor ve yakından takip ediyorsunuz. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra cezaevleri karşı darbenin uygulama alanı olarak seçildi. Gerçekleşmiş darbenin ardından yaşanılacak ne varsa bir bir cezaevlerinde tüm çıplaklığı uygulamaya konulmuş bulunmaktadır. 2 No’lu Şakran Aliağa Cezaevi’nde bir yıl önce atanan Abdullah Demirci'nin özel uygulamalarıyla bu darbenin cezaevlerindeki pratik ayağını oluşturmaktadır. Kanun ve genelgelerle belirlenmiş tüm haklarımız elimizden alınmış ve tecrit uygulamaları başlamıştır. Sosyal, kültürel ve sportif aktivitelerin tümü ortadan kaldırıldı. Uzun süreli açlık grevinden sonra cezaevi idaresi ve özel birinci müdürün rövanşist yaklaşımlarıyla karşı karşıyayız.

'GELEN KİTAPLARIMZA KEYFİ OLARAK EL KOYULMAKTA'

Var olan sorunlarımızı görüşerek, diyalog çözme işleminde olmamıza rağmen görüşme taleplerimize olumlu cevap verilmemektedir. Koşullarımızı daha da zorlaştıran uygulamalarla cevap verilmektedir. Kanun ve genelgelerde düzenlenen ve tanınan insan haklarımızı hatırlatıp talep ettiğimizde OHAL gerekçesiyle ret edilmekte ve yeni uygulamalar önümüze konulmaktadır. Dolayısıyla son dönemde, cezaevi yönetiminin uygulamaları açığa çıkmış durumdadır. Mahkeme kararı olmasına rağmen dışarıdan gelen kitaplarımıza keyfi el koyulmakta, OHAL gerekçe gösterilerek gelen kitaplarımız verilmemektedir. En insani talep olan oda değişiklikleri birinci dereceden akraba olmasak ret edilmektedir.

HALAYA, KÜRTÇEYE SORUŞTURMA

Halay çekmek, Kürtçe şarkı söylememize tahammül edilmeyerek hakkımızda soruşturma açılıp cezalandırma nedeni yapılmaktadır. ‘Kürtçe bilen personel olmadığından ve söylediği anlaşılmadığından’ denilerek, çektiğimiz halay, söylediğimiz türküler hakkında tutanak tutup soruşturma açtılar. Hem ‘Kürtçe bilen personel yok, ne denildiği anlaşılmıyor’ hem de soruşturma açıyorlar. Bu kadar zorlama, bu kadar keyfi bir tutum ve uygulama olabilir mi? Olsa olsa 12 Eylül askeri darbe döneminde uygulanıyordu. Ama kafa yapısı aynı olduğu için bugünde aynı uygulamalar ile karşılaşıyoruz. Yine resim atölyesi çalışmaları keyfi bir biçimde engellenerek, parayla aldığımız resim malzemeleri bozuluyor kullanılmaz hale getiriliyor.

'HER AN BAŞIMIZA BİR ŞEY GELİR KAYGISIYLA YAŞAMAKTAYIZ'

Ciddi rahatsızlıkları olan arkadaşlarımızın hastane randevularına götürülmemekte bu keyfi uygulamalarının izahatını de asker sayısının azlığına bağlamaktadır. Cezaevi revire çıkmak dahi bazen 3 hafta ya da bir ayı buluyor. Bu son dönemde cezaevi birinci müdürü Abdullah Demirci arkadaşlarımıza ‘Ben uygulamalarımdan geri adım atmıyorum. Beni istediğiniz kurumlara şikayet edin’ diyebilecek kadar ileri gitmektedir. Zaten çoğu zaman ‘Kanunda benim, devlette benim’ deyip arkadaşlarımızı tehdit etmektedir. Kurum müdürü Abdullah Demir'in uygulamaları bizi tedirgin etmektedir. Her an başımıza bir şey gelir kaygısıyla yaşamaktayız. Cezaevinde yaşanacak herhangi olumsuz bir durumda sorumlusu kurum müdürü Abdullah Demirci olacaktır. Bu konuda kamuoyunu duyarlı olmaya çağırıyoruz. Sesimizi duymalarını istiyoruz."