Acarer: AKP sıkıştıkça savaş politikası yürütüyor

Gazeteci Erk Acarer, "AKP sıkıştıkça politikalarını savaş üzerinden yürütüyor. Türkiye’de ırkçılık en üst evreye ulaştı" dedi.

ANF'ye konuşan Gazeteci Erk Acarer, "AKP iktidarının, AKP-MHP koalisyonunun uzun dönemden beri bildiğimiz bir yöntemi var, o yöntem de iktidarın politik anlamda sıkışması ile ilgili bir yöntem. Buna biz 7 Haziran-1 Kasım 2015 sürecinden de aşinayız. AKP sıkıştıkça politikalarını savaş üzerinden yürütüyor ve bir radikalleşme, bir kutuplaşma yaratmak istiyor" dedi.

"Türkiye’de kendi kitlesini muhaliflere karşı nasıl konsolide ediyorsa, Avrupa’da da aynı şekilde muhaliflere karşı saldırıları örgütlüyor" vurgusunda bulunan Acarer, "Bu durum Almanya’nın politikasıyla da doğrudan ilişkili ve Merkel-Erdoğan ilişkisiyle başlamış bir süreç değil. Türkiye’nin uzun yıllardır Almanya’daki izleriyle ilgili bir durum" diye ekledi.

'SALDIRI SÜRECİNİN TEKNİK VE SİYASİ BOYUTU VAR'

Acarer, şu değerlendirmelerde bulundu:

"(...) 1980’ler döneminde de oldu, ayrıca Sivas Katliamı sanıkları da burada iltica edebildiler. AKP iktidarıyla bu durum her ne kadar artmış olsa da, değindiğim konular bakımından aşina olmadığımız politik süreçler değil. Bu saldırı sürecinin bir teknik, bir de siyasi boyutu var. Alman devleti beni koruyor, dolayısıyla burada teknik olarak bir sorun yok. Ancak politikanın perde arkasında, koruma tedbirleri genel anlamıyla sürse de, Erdoğan hükümetine destek verme ve paramiliter güçlere göz yumma durumunun ne kadar süreceğini ne yazık ki bilemiyoruz. Almanya Türkiye ile ortak pazar, silah ve mülteci anlaşmaları yapıyor ve bunlar sürdüğü müddetçe, Türkiye’nin yurt dışında bu biçimdeki faaliyetleri, yani muhaliflere dönük saldırılar, Erdoğan hükümetinin muhaliflerden duyduğu rahatsızlık devam ettiği müddetçe sürecektir."

'İKTİDARIN HEDEFİNDE KÜRTLER VAR'

AKP-MHP iktidarının hedefinde Kürtlerin olduğuna dikkat çeken Acarer, şunları söyledi:
"Türkiye’de ırkçı siyaseti sürdürebilmenin en iyi yöntemi, toplumu milliyetçilik söylemleriyle kutuplaştırmaktır. HDP, Erdoğan iktidarı bakımından çok kullanışlı ve her sıkıştıklarında kullanacakları bir sanal düşman olarak konumlandırılıyor. Bu sanal düşman yarın seküler kesim ya da Aleviler de olabilir. Etnik grupların üzerine neden bu kadar gidildiğini anlatabilmemiz için, AKP’nin bu tutumunu deşifre etmek zorundayız. Gerçi son süreç bakımından toplumun büyük kesimi, AKP’nin seçimi kaybettiği durumda nasıl bir kaos ortamı yaratabileceğinin farkında. Mesela birçok kentte çıkan yangınlar üzerinden düşünecek olursak, Ateşin Çocukları gibi oluşumlar üzerinden Kürt karşıtlığı yaratmaya çalışılıyor. Yalanlarla toplum konsolide edilmeye çalışılıyor ancak sevindirici olan, bu nefret siyasetinin artık toplumda eskisi gibi karşılığı olduğunu düşünmüyorum. Avrupa’da yaşayan Türkiyeli muhalifler bakımından, Avrupa’da aydınlara dönük saldırılar 2. Dünya Savaşı'nın ardından ilk olması bakımından şaşırtıcı ancak AKP-MHP koalisyonunun yöntemleri ve bugüne kadar olan muhaliflere karşı tutumları açısından hiç şaşırtıcı değil."

'ERDOĞAN'IN TÜREVİ LİDERLER...'

"Avrupalı devletler ve Amerika’da ne yazık ki sağcı iktidarlar dönemindeyiz" diyen Acarer, "Çin’den Rusya’ya ve Amerika’ya kadar Erdoğan’ın türevi liderler türemiş durumda. Bu nedenle, demokrasi açısından çok büyük beklentilerim de olmadığı için şaşırmıyorum. Ben bir gazeteci olarak, işime bakmaya devam etmek istiyorum ve diğer arkadaşlarıma da bunu öneriyorum. Türkiye’de yaşayan arkadaşlarımız da saldırıya uğradılar, uğruyorlar. Dolayısıyla bu noktada önemli olan, AKP-MHP bloğunun savaş politikalarının en temel problem olduğunu anlatabilmektir" diye konuştu.

Gazeteci Erk Acarer, şunları da belirtti: "Türkiye’yi yaşanır, paylaşabileceğimiz, gerçekten demokrasinin olduğu, inanç özgürlüğünün olduğu ve sekülerizimin olduğu bir yere taşımak için mücadele etmeliyiz. Geçtiğimiz gün Konya’da ırkçı bir saldırı oldu, Türkiye’de ırkçılığın en üst evreye ulaştığı bu dönemde, bunun nedenlerini topluma anlatırsak ve dünyadaki savaş politikalarını, AKP-MHP iktidarının politikalarını bütün sorunların kaynağı diye anlatabilirsek bu noktada daha işlevli olabiliriz."