CDK, “Ne hat femkirin“ şiarıyla bir kampanya başlattı. CDK Avrupa örgütü, bugünden itibaren Avrupa’daki tüm Kürleri kapsayan bir kampanya başlattı. Kürt halkının son 40 yılda yükselttiği özgürlük mücadelesi esasında sömürgeciliğin, imha, inkar ve asimilasyonuna karşı bir var olma mücadelesi verdiğini belirten CDK Avrupa Örgütü, “Yani kendi kimliği, dili ve kültürü ile kabul edilme ve bir statü elde etme mücadelesidir” dedi.

Sömürgeci devletlerin baskı  ve inkar politikalarının Kürt kimliğinin gelişmesini engelleme üzerinden yürütüldüğünü de vurgulayan CDK Avrupa Örgütü şunları belirtti: “Ancak hareketimiz diğer alanlarda olduğu gibi bu alanda da devletten ve egemenlerden beklemek yerine, kendi özgürlük alanlarımızı kendimizin yaratması mücadelesi yürütmektedir. Asimilasyon ve inkar politikalarının en etkili, yaygın ve görünür aracı dildir. Avrupa sahasında da Kürtçenin tüm alanlarda yazılı ve sözlü olarak kullanımı önünde hiçbir engel yoktur. Kürtçe derken sadece bir lehçeden değil, tüm lehçelerden söz edilmektedir. Herkes iyi bildiği lehçeyi kullanmalı ve bunda ısrarcı olmalıdır. Denebilir ki bu konudaki tek engel  sömürgeciliğin yarattığı zihniyet ve alışkanlıktır.”

CDK sistemi içindeki tüm alanlarda Kürtçe’yi (Kurmanci, Sorani, Zazaki, Kelhori, Hewrami vd.) esas alarak kullanma kararı alındığı da belirtilen açıklamada, “Bu kapsamda ‘Ne hat femkirin’ slogani ile bir Kürtce dil kampanyası başlatılmıştır. Kürtçeyi bilmeyenlerin öğrenmesi, biraz bilenlerin geliştirmesi, konuşma düzeyi iyi olup da yazma bilmeyenlerin yazı dilini de öğrenmesi bu yılın temel çalışmalarından olmalıdır. Toplumumuz, çocuklar, kadınlar, öğrenciler, enaf, her yerde Kürtçe konuşmalıdır” dendi.

Kürtçeyi az çok bilenlerin de bundan sonra “iyi konuşamıyorum”, “kendimi Kürtçe ifade edemiyorum” gibi gerekçeler ileri sürmeden ana dilleri ile konuşmalarının bu kampanyaya güç vereceğinin altı da çizildi.

“Unutmayalım ki eksik ve yanlışlıklar da içerse insanın anadili ile konuşması, çok iyi bildiği ve hakim olduğu sömürgecilerin dilinden daha iyidir” denilen açıklamada, “Birincisinde anaya bağlılık, ikincisinde sömürgeci egemenliğin etkisi söz konusudur.

Bu kararı bir hamle gibi tüm alanlarda ve kurumlarda yaygınlaştırır ve takipçisi olursak çok kısa bir süre içinde Avrupa sahasında dilimizi layık olduğu bir düzeye getirebiliriz.

‘Dil insanların kimliğidir’ belirlemesi doğru bir belirleme ise eğer, bugünden sonra biz de Kürt bireyleri olarak başkalarının kimliğini değil, kendi kimliğimizi taşıyalım!” dendi.