10 Ekim'de Ankara'da meydana gelen katliama ilişkin uluslararası tepkiler gelmeye devam ediyor. Tanınmış onlarca aydın, yazar ve akademisyen Türk hükümetine 'katliamın hesabını verin' çağrısında bulundu.
Slavoj Zizek, Etienne Balibar, Judith Butler, I. Vallerstein, Zeynep Gambetti, Antonio Negri, Michael Hardt gibi isimlerin de yer aldığı akademisyen ve aydınlar, en az 102 kişinin hayatını kaybettiği ‘Ankara katliamı’yla ilgili Türkiye hükümetinin hesap vermesini istedikleri bir bildiri yayınladı.
change.org üzerinden yayınlanan ve imzaya açılan metinde, “Türkiye hükümetinden bu olayların hesabını vermesini, tüm dünya hükümetlerinin de Türkiye hükümetiyle ilişkilerini gözden geçirmelerini talep ediyoruz” denilirken, katliamın gerçekleşmesinde devlet aktörlerinin işbirliği olduğuna yönelik iddiaların Birleşmiş Milletler çatısı altında kurulacak komisyonlar tarafından soruşturulması gerektiği belirtildi.
Bildirinin tam metni şöyle:
“10 Ekim’de Ankara’da 100’den fazla barış göstericisini öldüren korkunç bomba saldırısının ardından, biz aşağıda imzası bulunan akademisyen ve araştırmacılar, Türkiye hükümetinden bu olayların hesabını vermesini, tüm dünya hükümetlerinin de Türkiye hükümetiyle ilişkilerini gözden geçirmelerini talep ediyoruz.
Ankara katliamının gerçekleşmesinde devlet aktörlerinin işbirliği olduğuna dair ciddi iddiaların Birleşmiş Milletler çatısı altında bağımsız komisyonlarca soruşturulması gerektiğine inanıyoruz. Türkiye ile mevcut tüm ikili ve çok taraflı anlaşmalar, temel haklarını savunan insanların sindirilmemesi, taciz edilmemesi ve katledilmemesi için somut adımlar atılması koşuluna bağlanmalıdır.
Otoriter ve gayrımeşru bir rejime direnen Türkiye halklarıyla uluslararası dayanışma için çağrı yapıyoruz. Kürt nüfusu sindirmek ve muhalefeti susturmak için yasal olmayan araçların devreye sokulması her ne bahaneyle olursa olsun onanamaz, siyasi zorunluluk olarak mazur görülemez. Ankara’daki yürüyüşün amaçlarından biri, Türkiye hükümetinin Kürtlerle sürdürdüğü ve 2015 baharında askıya aldığı barış görüşmelerini yeniden başlatmasını sağlamaktı.
Türkiye’de sivil halkın yaşam hakkının korunmasını, toplanma özgürlüğünün güvence altına alınmasını, şiddetten ve baskıdan arınmış özgür ve açık seçimlerin sağlanmasını talep ediyoruz. Türkiye ve Orta Doğu’da kalıcı barışın sağlanması için, Türkiye rejimiyle anlaşmalı olan tüm hükümetlerin savaş politikalarını baştan aşağı gözden geçirmeleri, bölgede militarizasyonu azaltmak için samimi olarak sorumluluk sergilemeleri şarttır, buna demokrasinin şiddetle bastırılmasına vesile olan silah satışlarının iptali de dahildir.”