Ayten Kaplan: Ötekilerin sesi olacağım!
Ayten Kaplan: Ötekilerin sesi olacağım!
Ayten Kaplan: Ötekilerin sesi olacağım!
Sol Parti'den Federal seçimlerde milletvekili adayı olan Ayten Kaplan, NRW bölgesinde yaşayan göçmenlerden oy isteyerek, “seçildiğim takdirde, Almanya'da kendini ifade edemeyen ötekilerin sesi olacağım” dedi.
Almanya’da 22 Eylül'de yapılacak Federal Parlamento seçimlerinde Kürt kurumlarının ortak adayı kadın siyasetçi Ayten Kaplan Sol Parti'de (Die Linke) Kuzey Ren-Vestfalya (NRW) Eyaleti'nde 11'nci sırada aday. Seçimlere kısa bir süre kalan çalışmalarını hızlandıran Kaplan, seçildiği taktirde, Kürt, Alevi, Ermeni, Asuri-Süryani olmak üzere değişik halk ve grupları savunacağını belirterek “Almanya’da birçok sorun var. Göçmen sorunları, sosyal adaletsizlik, iş, eğitim ve sağlık bunların başından geliyor. Bu sorunların Almanya Federal Parlamento'suna taşınması gerekiyor” diye konuştu.
Sol Parti NRW adayı Ayten Kaplan ile Almanya'nın kürtlere bakışı, Sol Parti'nin tavrı ve kendisinin seçilmesi takdirde hedeflerinin üzerine konuştuk.
Almanya'da uzun yıllar dernek ve sivil toplum örgütlerinde faaliyet yürüttünüz. Milletvekili adaylığı fikri nasıl oluştu?
Şimdiye kadar birçok Kürt arkadaş, Almanya'da siyasetin içerisinde yer aldı. Feleknas Uca, Cansu Özdemir, gibi isimler, bunlardan bir kaçı. Eksikliklerle birlikte birçok olumlu çalışmalarda yürüttüler ve halen yürütüyorlar. Bana göre Kürt kökenli siyasetçiler daha fazla Almanya'daki partiler içerisinde yer almalı ve kendi halkın taleplerini burada dillendirmeleri gerekiyor. Bu ülkede bir milyon civarında Kürt göçmen yaşıyor. Bu azınsanmayacak bir sayı. Bu iradenin federal parlamentoda temsili olmalı. Onun için böyle bir karar ortaya çıkı.
Peki neden başka parti bir değil de Sol Parti (Die Linke)?
Ben sivil toplum örgütleri çalışmalarını yürütürken, birçok siyasi parti ile görüşmelerimiz oluyordu. Bu partiler içerisinde benim düşünceme yakın olan parti Sol Partiydi. Çünkü Sol Parti Almanya'da ezilen, sömürülen ve göçmenlerin sorunlarını en iyi dile getiren, onları gündeme taşıyan partidir. Ben de bundan dolayı bu parti içerisinde yer almaya karar verdim. Bu karar bugün alınmış birşey değil. 1999 yılından beri üyesi ve çalışanıyım.
Almanya'da birçok konuda yaşanan adaletsizlik var. Sol Parti'nin bunlara yeterince cevap olmadığına dair, eleştiriler var. Ne diyeceksiniz?
Sanmıyorum. Sol Parti, yıllardır Almanya'daki hak kısıtlamalara karşı mücadele ediyor. Bunu her platformda da dile getiriyor. Bundan dolayı da, Hıristiyan Demokrat Birliği (CDU) Birlik 90/Yeşiller, Hür Demokratik Parti(FDP) gibi partiler, Sol Parti’yi sloganik davranmakla suçluyorlardı. Ama bugün onlar bile geçmişte bizim istediklerimizi istemeye başladılar. Bu yönlü seçim propagandasını yapıyorlar. Ama bunu üç ay önce kimse bu yönlü düşünmüyordu. Bu da gösteriyor ki, biz doğru şeyleri savunuyoruz.
Seçmen bu duruma nasıl bakıyor?
Toplumsal bir tepki var. Belki bu ciddi anlamda gözle görünmüyor ama bu giderek, dalga, dalga örgütleniyor. Bunu önlemek için neo-liberal politikalar devreye sokuyorlar. “Haksızlığı gidereceğiz, taşeron firmalarında düzenleme getireceğiz” gibi düşüncelerle halkın karşısına çıkıyorlar. Ama bunlar seçimlerde oy kapmak için yürütülen politikalardır.
Sol Parti'nin temel istemleri nelerdir?
Temel ilke, hak ve ihlallerine karşı mücadele etmektir. Başta iş, sağlık ve eğitim olmak üzere birçok alanda düzenleme istiyoruz. Sağlık yittikçe paralılaşıyor. Yine eğitim alanında dengesizlik var. Kiralarda artış gittikçe yükseliyor. İnsanlar çok düşük ücretler karşılığında çalışıyor, geçinemiyor. Birçok kentte belediyeler, sosyal alanları kapatıyor. Yüzme havuzlarından tutalım da kütüphane gibi yerlere kadar. Buna gençlik buluşma merkezleri de dahil. Bunlara son verilmesi belediyelerin güçlenmesi gerekiyor. Silah satışlarının durdurulması lazım. Yine emeklilik maaşının asgari olarak 1050 liraya çıkartılmasını istiyoruz.
Almanya bir göç ülkesi. Sayıları milyonlara varan bir göçmen kitlesi yaşıyor. Ciddi bir eşitsizlik yaşanıyor. Sol Parti'nin göçmen politikası somut olarak nedir?
Alman yetkilileri her fırsatta “Biz göçmen ülkesiyiz” dese de uyguladığı yasalarla bunu boşa çıkarıyor. Entegrasyon politikalarıyla bir asimilasyon uyguluyor. Göçmenlere başta iş, eğitim olmak üzere birçok konuda ayrımcılık uygulanıyor. Bundan dolayı göçmenler, ağır sorunlar yaşıyor. Ama Sol Parti'ye göre Almanya, bir göçmen ülkesi. Politikalarını da böyle yürütüyor. Sol Parti'ye göre göçmenlerin buradaki yaşamı kültürel bir zenginliktir. Karşılıklı hoşgörünün olması gerektiğini savunuyor. Ve bunun mücadelesini veriyor. Burada göçmenlerin de kendi haklarını araması geriyor. Örgütlenip, partilere ve sivil toplum örgütlerine üye olmalı. Biz göçmenler, özelde Kürtler nasıl geldiğimiz ülkelerde halkımız için sokaklara dökülüp, mücadele ettiysek ve etmeye devam ediyorsak burada da haklarımız için mücadele etmemiz gerekiyor. Ancak bu şekilde bazı şeyleri kırabiliriz.
Almanya siyaseti ve medyası Kürtlere karşı tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Siyaseti biraz medya yönetiyor. Alman medyası Kürtleri sürekli kriminal gösteriyor. Türkiye'de bile Kürt sorunu gelinen noktalar baktığında çok olumlu. Bir barış havası var. Ama Almanya hala Kürtlere farklı bakıyor. Kürtleri anlamıyor ve o mekanizmayı açmıyor. Önyargı var. Başkasının yaptığı hak arayışı normal görülürken Kürtlerin eylemleri terör çerçevesinde ele alınıyor. Alman toplumu da, Kürtleri anlamıyor. Çünkü toplum medya ve siyasetin etkisinde. Bu yaklaşımının değişmesi gerekiyor.
Kürtler Almanya'da ciddi bir baskı altında. Kurumları dernekleri basılıyor. Siyasetçiler tutuklanarak kriminalize ediliyor. Sol Parti'nin bunlara karşı yeterince tepki göstermediğine dair eleştiriler var. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Bu konuda eksikliklerle birlikte Sol Parti olarak, birçok şeyi yaptık. Özellikle 1990 yıllarından beri Kürt sorunuyla ilgiliyiz. Almanya ve Kürdistan'da, Kürtlere yönelik yapılan baskı ve şiddete karşı durduk. Açıklamalarla bunları kınadık. Yine parlamento düzeyinde soru önergesinde bulunduk. Kürdistan'a heyetler gönderip, yaşananları raporlaştırıp kamuoyuna aktardık. Ama bütün bunlar yeterli değil. Onun için parti bünyesinde kurduğumuz Türkiye Kürdistan Masası ile bundan sonra bu sorunlarla daha yakinen ilgileneceğiz.
Şayet seçilirseniz Kürtler için parlamentoda ne yapacaksınız?
Almanya'nın bir Kürt sorunu var. Kürtlere yönelik uygulanan farklı politikalar var. Ben şayet seçildiğim takdirde, Kürtlerin halk olarak, sahip olması gereken haklara sahip olunması için çalışmalar yapacağım. Kimlik sorunu, dil olmak üzere birçok sorunun çözülmesi için çaba sarf edeceğim. Almanya'da bir milyon Kürt var. Ama Kürt, olarak tanınmıyor. Biz Kürtlerin, Kürt olarak tanınması gerekiyor.
Burada, Kürtler, dışında farklı azınlık ve gruplar da, var. Örneğin Ermeniler, Asuri-Süryaniler, Lazlar, Çerkezler, yine Êzidî, Alevi inancında olan topluluklar yaşıyor. Bunların da en az Kürtler kadar sorunları var. Ben sadece Kürtlerin değil bütün bu toplulukların sorunlarını o platforma taşıyacağım. Tabi bu konuda ben birey olarak bütün sorunları çözemem. Ama en azından dillendirebilirim. Tabi burada bu toplulukların dernekleri, örgütleri de, bana destek vermeli. Ancak birlikte bir çalışma ile birşeyler yapabiliriz.
Ayten Kaplan Kimdir?
Aslen Malatya Kürecik'li olan Ayten Kaplan, 1970 yılında Malatya'da doğdu. 1976 yılında işçi ailesi olarak Almanya'ya gelen Kaplan, küçük yaşta siyaset ile ilgilenmeye başladı. Kürt derneklerinden çalışan Ayten Kaplan, uzun bir süre Almanya Kürt Dernekleri Federasyonu'nda yöneticilik yaptı. CENÎ-Kadın Barış Bürosu’nun da yöneticilerinden olan Ayten Kaplan, 1999 yılından beri Sol Parti'nin üyesi ve aynı zamanda partinin Gelsenkirchen teşkilatının eş başkanı.