‘Barış masasına eninde sonunda oturulacak’

FARC 1 Eylül Dünya Barış Günün’nde legal siyasete adım atarak partileşiyor. Dünya Barış Günü vesilesiyle bu görüşmeleri yakından takip eden Metin Yeğin Kolombiya barışını ANF’ye anlattı.

Türkiye devleti ile PKK arasındaki ‘çözüm süreci’ni geride bırakalı çok oldu. Recep Tayyip Erdoğan’ın çözüm ile çıktığı yol, ‘güvenlikçi politikaların’ daha da artarak savaşa dönüşmesiyle sonuçlandı. Savaş eski haline hatta daha sert bir forma dönüşse de ‘barış’ ihtimali ve kaçınılmazlığı geçerliliğini koruyor...

Orta Doğu’da ve Türkiye’de kısa vadede bir ‘barış’ görünmese de Kolombiya uzun yıllardır süren savaşın yaralarını sarmaya devam ediyor. Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile devlet arasında geçen sene başlayan ve bu yıl somut adımların atıldığı Barış Antlaşması neticesinde; FARC, 1 Eylül’de legal parti olma adımını da gerçekleştiriyor. 6 ay gibi kısa bir sürede silahların teslim edilmesi ve Birleşmiş Milletler’in de kabulüyle 1 yıla yakın bir zamanda, antlaşmanın maddeleri hayata geçiriliyor. 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde FARC’ın yasal siyaseti seçmesi, bunun koşullarının sağlanması ve dahasını Kolombiya barış görüşmelerini de yakından izleyen gazeteci- yazar Metin Yeğin ANF’ye değerlendirdi.

Geçen yıl Kolombiya’da FARC Gerillaları ve devlet arasında bir Barış Antlaşması imzalandı. Şimdi FARC, legal siyasete ilk adımı atıyor. Takip ettiğiniz kadarıyla bu somut adımların karşılığı tam olarak nedir ülkede?

Geçen yıl yapılan barış antlaşmasının maddelerinden birisi de FARC’ın politik mücadeleyi legal olarak sürdürebilmesiydi. Zaten gerillanın ortaya çıktığı andan itibaren Kolombiya’daki en büyük sorun legal siyasetin yapılamamasıydı. Başka gerilla örgütlerinin yaptığı barış antlaşmalarında da var elbette; ama bu barış maddelerinden birinin de legal partiye geçiş olması çok önemliydi. Daha önce ilk olarak silahların bırakılması vardı. Bu da diğer ülkelerden farklı olarak çok kısa sürede gerçekleşti. Bana göre şaşırtıcıydı bu. 6 ay gibi bir sürede oldu çünkü ve orada görüştüğüm FARC’ın genel sekreteri Ricardo Tellez’e nasıl bu kadar hızlı olacak sorusunu yönelttiğimde ‘Biz kendi elimizdeki şeyi iyi biliyoruz ve 6 ay içinde silahları teslim edeceğiz. Çünkü durumumuza çok hakimiz’ demişti. Dedikleri gibi de oldu denilebilir hemen hemen. Yüzde 90-95’lik bir oranda silahlar teslim edildi. Bunu Birleşmiş Milletler de kabul etti. Sağcılar da bunun karşısında diyecek pek fazla şey bulamadı. Çünkü onlar sözlerin tutulmayacağını söylüyorlardı ama öyle olmadı ve barış görüşmelerinin somut adımları atıldı. FARC, 2018’deki seçimlere katılacak ve burada farklı olarak seçimlerde ne oranda oy alırlarsa alsınlar, 10 milletvekili kontenjanı tanındı kendilerine. Yani her şekilde parlamentoya girmiş olacaklar. Bana göre zaten o kadar parlamenter oyu alırlar. Ama yine de şöyle bir durum var bir gerilla örgütü daha önce her ne kadar başka yasal partiyle ittifak kurmuş olursa olsa hemen ilk seçimlerde başarılı olamıyor.

 

Neden?

Misal FMLN (Farabundo Marti Ulusal Kurtuluş Cephesi) El Salvador’da ilk seçimde böyle bir şey yaşadı ya da Guatemala’daki gerilla hemen başarılı olamadı. Guatemala’da bunu bir gerilla liderine sormuştum, neden başarısız olunduğunu o da şu cevabı vermişti ‘Düşünün ki daha önceden basketbol oynuyordunuz, sonra da futbol oynuyorsunuz. Yani tamamen bir birinden faklı iki örgütlenme biçimi.’ O yüzden bu legal siyaset süreci elbette hiç de kolay olmayacak. Hele ki Kolombiya gibi bunu söylemek ne kadar doğru bilmiyorum ama şiddetin artık ülkenin genlerine işlediği bir yerde oldukça güç olacak.

Barış maddeleri yürürlüğe giriyor ama orada yaşayan insan hakları savunucuları hâlâ Kolombiya’da barışın tehlikede olduğunu söylüyor. Bunun sebebi olarak da paramiliter güçlerin sahadaki etkinliğini gösteriyor. Siz de şiddetin Kolombiya’nın genlerine işlediğinden bahsettiniz. Bu ülkedeki savaşı yeniden tetikler mi? Ya da devletin paramiliter güçlerin tasfiyesi için yaptığı bir uygulama var mı?

Gerillalar barışı savunmak konusunda son derece ısrarcı oldu. Paramiliterler saldırdığında ise bunu hep barış görüşmelerine bir komplo olarak gördü. O dönem orada görüştüğüm komutanlardan biri kaçırıldı hatta şu anda hâlâ ellerinde. Silahları teslim ettikleri anda bile bu saldırılar başladı. Referandumda da vardı. Bir günde 17 kişi kaçırıldı ve cinayetler oldu. Fakat yine de bu barış sürecini bunlara rağmen bozmadılar. Olacak şu ki paramiliterler devam edecek bu saldırılara. Aslında bu barış antlaşmasının maddelerine göre paramiliterlerin tasfiyesi de var. Tabii onlar bu tasfiyeyi istemiyor. İçinde uluslararası ve gerilla gözlemcilerin de olduğu bir komisyon var, paramiliterleri tasfiye komisyonu bir nevi ama henüz tam olarak hayata geçirilmedi. Tabii bundan sonrası nasıl yürüyecek o da önemli. Seçimlerde hem iktidar partisinin hem de FARC’ın alacağı oy da bunu belirleyecektir diye düşünüyorum. Bu yüzden saldırıların artacağını göreceğiz. Özellikle insan hakları aktivistleri ve ekolojik mücadele veren yerel liderler hedef olacak. Altın madenleri ve büyük barajların olduğu bölgelerde özellikle satın alınan paramiliter güçler ve paralı askerlerin saldırıları artarak sürecektir.

Peki legal siyasetin gelişmesi ya da paramiliterlerin tasfiyesi, ileride bu toplumun genlerine işlemiş dediğiniz şiddete çözüm olamaz mı?

Umut ediyoruz elbette ama bana yakın süreçte çok da kolay olmayacak gibi geliyor. Çünkü El Salvador ve Guatelama’da da benzer şeyler yaşandı. Hatta El Salvador’da paramiliterler tamamen tasfiye oldu aslına bakarsanız. Doğrudan hükümet dediğini yaptı. Orada da mesela gerillalar çok güçlüydü ve antlaşma maddelerine göre gerilla güçlerinin yüzde 20’si polise katıldı. Bu özellikle olası bir darbeyi engellemek için önemli bir maddeydi. Böylelikle oradaki paramiliter güçler ve ölüm timleri gerçekten tasfiye oldu. Ama buna rağmen şiddet ortadan kalkmadı ve daha çok arttı. Şiddet sadece kıyafet değiştirdi. Onlar yerine mafya örgütlenmeleri çıktı. Eskiden 7-8 kişinin öldüğü bir savaş varken şimdi 20-25 insanın hayatını kaybettiği bir şiddet sarmalı var. Hatta garip olan da şu El Salvador 5 milyonluk bir ülke, bunun 100 bini güvenlik gücüydü, barış sürecinde bu 20 bine indi. Barış antlaşması maddesi olarak ve bunu bir kısmı da az önce dediğim gibi gerillaydı. Şimdiki hükümet FMLN yani eski gerillalar ve artık o sayının artmasını onlar istiyor güvenlik endişesiyle. Bu da bir çelişki sonuçta onların barış görüşmesinde sayı düşürülmüştü. Bu da ne kadar zor olduğunun bir başka yönü. Belki FARC’ın maddelerindeki ‘toprak reformu’ örgütlü bir şekilde hayata geçirilebilirse ve bu da toprakların kısmen demokratize edilmesini sağlarsa oradan daha güçlü bir barışın çıkabileceğini umut ediyorum...

Kolombiya’daki barış görüşmelerini de yakından takip etmiş biri olarak Türkiye’de böyle bir ihtimalin yeniden doğması gibi bir durumun söz konusu olduğunu düşünüyor musunuz?

Olmak zorunda. Belki yakın dönemde zor çünkü iktidar daha çok şiddeti kullanarak kendini var ediyor ya da yerini sağlamlaştırıyor diyebiliriz. Her iktidar böyledir elbette ama burada çok daha fazla ön plana çıktı. Dünyanın her yerinde hükümetler ve gerilla örgütleri bir birlerini sevdiklerinden değil, karşılıklı yenişemediklerinden barış masasına otururlar. Bu karşılıklı yenişememe durum da bana kalırsa devam edecek. Dolayısıyla da bir barış masasına da eninde sonunda oturulacak. Geriye dönüp bakıldığında çözüm süreci olumlu sonuçlansaydı, bu elbette hükümet yüzünden olamadı, ama Türkiye, Orta Doğu’nun belki de en güçlü ülkesi olacaktı. Bugün Orta Doğu’daki dengeler de çok farklı gelişecekti. Böyle her şeyi dışarıdan yapılan müdahalelere bağlayanları garipserim ama sahiden de bu barış sürecinin bozulması başka güçlerin de müdahalesi sonucunda oldu gibi geliyor bana...

Barış elbette olacak. Ama biz buna ne kadar dahil olacağız ona bakmak gerekiyor. Barış seyrederek gelmiyor ne yazık ki. Bana kalırsa da en büyük hatalarımızdan birisi daha önceki barış sürecini belli kesimlerin üzerine yükleyip dışarıdan seyretmemizdi. Barış sürecine katılmak gerekiyor...