Bir Kakai köyünde ‘xwebexşim’ sözünü duymak…
Bir Kakai köyünde ‘xwebexşim’ sözünü duymak…
Bir Kakai köyünde ‘xwebexşim’ sözünü duymak…
“Xwebexişkirin” Kürtçede olağanüstü durumlarda kullanılan bir sözcüktür. Bu kelimeyi duymak bile bazen insana huzur verebiliyor. En çok bir felaket veya insani bir trajedi yaşandığında sarf edilir. Sözcük seferberlik gibi beklenmeyen durumlarda kayıtsız- şartsız katılmak, elden geleni esirgememek anlamına geliyor.
Önceki gün yolumuz Kakailerin yaşadığı bir köye düştü. Dakukê’ye bağlı Rizgar köyünde Kakailerin gözlerindeki mutluluğu görmenizi isterdim. Koyu bir demli çayla koyu bir sohbete dalmıştık. “Rûspileri” (ileri gelen yaşlıları) kadim dinlerini, inançlarını anlattılar.
Kakai inancından olan insanların sayısı azımsanmayacak kadar çok. Sadece Güney Kürdistan’da 200 bine yakın Kakai yaşıyor. En fazla grup ise Doğu Kürdistan’da, orada birkaç milyon Kakai’nin yaşadığı tahmin ediliyor. Güney Kürdistan’da dağınık yaşamaları dikkatimizi çekiyor.
İlginçtir; bir hat üzerinde yaşıyorlar. Telafir’den Musul’a kadar, diğer uçta ise Kerkük’ün doğusu ve güneyi ile Dakuk, Tuzhurmatu, Kelar ve Xaneqin’e uzanan bir hat üzerine dağılmışlar.
‘HER ŞEYDEN ÖNCE KÜRDÜZ’
Sohbet arasında kendilerinden söz ederken sıkça “Bizi dinleyin, bizi iyi tanıyın” diyorlar. Kimliklerini ise iki başlık altında anlatarak şu bilgileri verdiler; “Kakailik bizim inancımız. En büyük pirimizin adı Sultan İshak’tır ve bugün hala sürdürdüğümüz yaşam şeklimiz 700 yıl önce belirlenmiş. Dini geçmişimiz Kürtlüğümüz kadar eski.”
“Kakai” kelimesi anlam itibariyle “kardeş” demek. Soranî lehçesinde “kaka”dır, Kurmancî’de ise “kekê”’dir. Güney Kürdistan’da Kakailer olarak bilinen bu grup Doğu Kürdistan’da kendilerini “Ehli-hak” adıyla tanıtıyorlar. Ancak her ikisinin de “Yaresan” dinin adı olduğunu belirtiyorlar. Sohbet arasında ısrarla “Her şeyden önce Kürdüz, ulusal bir kimliğimiz var, kendimizi orijinal Kürt görüyoruz” demeleri dikkatimizden kaçmıyor.
Belki de bu yüzden olacak ki yoğun şekilde asimilasyon ve Araplaştırma politikalarına maruz kalmışlar. Üstelik maddi durumları iyi olmamalarına rağmen köylerini terk etmemişler. Buradaki köyleri ise Arap ve Türkmen köyleri arasındaki bölgede, birbirinden oldukça uzakta.
İŞID’İN SALDIRILARI…
Bölgede sayıları çok olan dini ve etnik azınlıklar nedeniyle İŞID çetelerinin saldırıları Kürtler arasında büyük bir endişe yaratmıştı. Çünkü IŞİD en çok binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan Sünni olmayanları yok etmek, onları kıyımdan geçirmek üzerine programlanmıştı. Fakat Dakukê’ye bağlı Rizgar köyünde yaşayan Kakailerin şu sözleri yoruma yer bırakmayacak kadar net:
“Sürekli kıyım ve talana uğramışız, bunlar bize yabancı değil. Çünkü öncelikle Kürt olduğumuz için, diğer neden de Kakaiyiz. Ancak hiçbir zaman boyun eğmedik, bugün İŞID’e karşı mı boyun eğeceğiz?”
Kakailerin tarihine baktığımız da onların tıpkı Êzidiler gibi sürekli direniş içinde olduklarını görüyoruz. Bağdat’taki Abbasi halifelerinin kıyımından kaçıp uzun yıllar Zağros dağlarında saklanmışlar, buradan katliamlara karşı direnmişler.
“MİN XWEBEXŞİM…”
Köyün etrafında ise genç-yaşlı demeden herkes silahlanmış ve nöbetleşerek köylerini koruyorlar. Kimisi daha önce peşmergelik yapmış, fakat herkes “Min Xwebexşim” diyerek bu görevi memnuniyetle yaptığını söylüyor. HPG gerillalarının bölgeye gelişinden ise mutluluk duyuyorlar ve ekliyorlar; “Kürdistan’ın neresi savunmaya ihtiyacı varsa hiç çekinmeden oraya gideriz.”
Saddam rejiminin yıkılmasından bu yana her iki kimlikleri Kakailikten ve Kürtlüklerinden taviz vermeyerek bu kadar özgürce yaşadıklarını gözlemliyoruz. Bu özgür yaşamlarının bozulmaması için gece-gündüz nöbet tutuyorlar. En çok da yüzyıllardır yanı başımızda yaşamalarına rağmen inançlarının bilinmemesinden yakınıyorlar. Gözlerinde parlayan ışıkla ve “min xwebexşim” sözlerini duyarak Rizgar (özgür) köyünden ayrılıyoruz…