Büyükelçi değil MİT muhbiri!
Büyükelçi değil MİT muhbiri!
Büyükelçi değil MİT muhbiri!
Dört yıldan bu yana Stockholm Büyükelçisi olarak İsveç’te görev yaptıktan sonra Ankara’ya alınan Zergün Korutürk geçtiğimiz günlerde Türk Büyükelçilik rezidansına davet ettiği basın mensuplarıyla bir araya geldi ve İsveç’te görev yaptığı süre içinde yaptığı çalışmaları değerlendirdi.
Cihan Haber Ajansı’nın geçtiği habere göre İsveç ile Türkiye arasındaki ilişkileri “tek kelime ile mükemmel” olarak tanımlayan Korutürk’ü en çok üzen şey İsveç Hükümeti’nin devrimci ve yurtseverlere yönelik operasyonlar düzenlememesi.
Korutürk İsveç ile Türkiye arasında “terör örgütü” noktasında bazı sıkıntılar yaşandığını belirtikten sonra, gazetecilere şunları söylüyor: “Bu konuda İsveç’ten daha farklı bir anlayış bekleriz. İsveç’in terörle mücadele konusundaki konumunu ve yaklaşımını daha iyi anlaması lazım. İsveç özgürlükler ülkesi. Ancak bir terör örgütü mensubunun, fikir özgürlüğü var diyerek, burada söylediklerini ve yaptıklarını hoş göremezsiniz. Bir kişi Türkiye’de terör örgütü mensubuysa İsveç’e geldiğinde de öyledir. Her yerde öyledir. Fikir ve ifade özgürlüğü onun terör eğilimini örtmez. Bunun bir sınırının olması lazım. ‘Şiddete başvurmadığı sürece istediğini söyler, istediğini yapar’ yaklaşımı bence çok doğru bir yaklaşım değil. İsveç makamlarına X kişinin terör örgütü mensubu olduğunu söylediğimizde, bizim beklentimiz ‘ama burada eylem yapmadı ki’ olmamalı. Bunun örgüt üyesi olduğunun kabul edilmesi için illa da bu ülkede suç işlemesi beklenmemeli.”
“Merd i kıpti secaatin arzederken sirkatin söyler” denir. Korutürk de başarılı çalışmalarından söz ederken gerçek niyetini ve İsveç’te 4 yıl boyunca yaptıklarını açığa vuruyor.
6 yıl MİT Daire Başkanlığı olarak görev yapan Zergün Korutürk İsveç’te görev yaptığı 4 yıllık süre zarfında bir diplomat gibi değil, bir MİT görevlisi gibi çalıştı. Bir yandan İsveç’te kurulu ve ülkedeki yasalara uymak zorunda olan sivil toplum örgütlerini AKP İktidarının lobi örgütlerine dönüştürmeye çalışırken, aynı zamanda Türkiye ve Kürdistan’daki özgürlük ve demokrasi mücadelesiye dayanışma içinde olan kişileri belirleme ve fişleme çalışmalarını sürdürdü.
Korutürk uzun yıllardan bu yana İsveç’te kardeşce ve sorunsuz yaşayan Türk, Kürt, Ermeni ve Asuri-Süryanileri karşı karşıya getirmeye çalışan bir politika izledi. Türk dernekleri ile büyükelçilikte toplantılar yaparak soykırım karşıtı platformlar örgütledi. Bu platform içinde yer almak istemeyen dernekleri dıştaladı.
Lobicilik faaliyetlerini, derneklerleri denetim alma çabalarını sadece Türk devletleri ile sınırlı tutmadı. Gazeteci örgütlerine de el atarak kendi adaylarını seçtirmek için Türk gazetecileri seferber etti.
Korutürk eski bir istihbaratçı olmasının verdiği alışanlıkları burada da sürdürdü. Oluşturduğu istihbarat ağı sayesinde çalışmalarından rahatsızlık duyduğu devrimci ve yurtseverleri belirledi ve “terör örgütü mensubu” suçlamasıyla İsveç makamlarına bildirdi. Haklarında işlem yapılmasını talep etti.
Korutük’e göre “Bir kişi Türkiye’de terör örgütü mensubuysa İsveç’e geldiğinde de öyledir. ...Örgüt üyesi olarak kabul edilmesi için illa da bu ülkede suç işlemesi beklenmemeli”. Hemen tutuklanmalı. Korutürk, bu sözleriyle Türk devletinin, AKP iktidarının “terör örgütü üyesi” olmakla suçladığı için siyasi iktidarının baskı ve saldırılarından kurtulmak için İsveç’e sığınan binlerce politik mülteciyi terör örgütü üyesi olmakla suçluyor ve İsveç makamlarına hedef olarak gösteriyor.
Yıllarca Büyükelçilik yapmasına rağmen hala diplomatlığı değil, istihbaratçılığı ve muhbirliği ağır basıyor.