'Cesur olursak yeneceğiz; direnişi güçlendirelim'
HDK Eşsözcüleri Tuncel ve Kürkçü, kongredeki konuşmalarında, direnişin büyütüldüğü takdirde AKP'nin yenileceğini söyledi. Tuncel ve Kürkçü, Kürt Halk Önderi Öcalan ile müzakere edilmesini de istedi.
HDK Eşsözcüleri Tuncel ve Kürkçü, kongredeki konuşmalarında, direnişin büyütüldüğü takdirde AKP'nin yenileceğini söyledi. Tuncel ve Kürkçü, Kürt Halk Önderi Öcalan ile müzakere edilmesini de istedi.
Halkların Demokratik Kongresi'nin (HDK) 6'ncı Genel Kurulu'nda konuşan HDK eş sözcüleri Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel, yürütülen saldırı ve katliamlara karşı tek çarenin ortak örgütlenme ve harekete geçmek olduğunu belirterek, halkları harekete geçirme sorumluluğunun da kendilerinde olduğunu ifade etti.
ÜSTÜN: İZİN VERMEYECEĞİZ!
Halkların Demokratik Kongresi'nin 6. Genel Kurulu, divan üyelerinin belirlenmesinin ardından demokrasi ve özgürlük mücadelesinde yaşamını yitirenler ile yine Kobanê, Sur, Suruç ve Ankara'da katledilenler anısına saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı. Açılış konuşmasını yapan Beyza Üstün, "Bu topraklarda halklar özgür, demokratik ve barış içinde yaşayacak. Hepimizin çok iyi hatırladığı gibi HDP yeni yaşam ilkelerini bu şiardan aldı ve yaşama geçirmeye çalışıyor. Bu umut bizi birbirimizi dayanıştırıp büyütürken, bu karar sonsuz egemenliklerini sürdüren faşist sisteminin canını çok yaktı. Bu yüzden Kürdistan'da olduğu gibi halklara savaş açıyorlar" diye konuştu.
Üstün, "Kürdistan'da insanlar ölürken bizler rahat değiliz" diyerek, şöyle devam etti: "Bir taraftan halklar bir taraftan emekçiler ölüyor. Dahası ev baskınları yapıp infazlarına devam ediyorlar. Ortadoğu şekillenirken AKP halkların kanları üzerinde kendine alan açmaya çalışıyor. Buna izin vermeyeceğiz o yüzden hep beraberiz, o yüzden dayanışmamızı büyütüyoruz. 90'larda da aynı şeyleri yapmışlardı. Biz ne 12 Eylül'e, ne Sivas'a, ne Maraş'a, ne Roboski'ye göz yumduk ne de bugün tanıklık ettiğimiz savaş ortamına göz yummayacağız, izin vermeyeceğiz."
Üstün'ün konuşmasının ardından gündem oylaması yapıldı.
KÜRKÇÜ: SAVAŞ CEPHESİ KIRILGAN YAPIDA
HDK Eş Sözcüsü Ertuğrul Kürkçü, HDK'nin kurumların kendi varlık ve kimlikleriyle hareket ederek bir araya geldiği geniş ve yaygın ortak bir yürüyüşün parçası olduğunu kaydetti.
Kürkçü, "HDK kurulduğu süreçte Türkiye'de, müzakereden savaşa çok sert bir biçimde döndük. Bugün hala hükümet 'savaştan başka çare yok, son gerilla öldürülünceye kadar devam' diyor. Biz de esarete karşı özgürlüğü, savaşa karşı barışı savunmanın mümkün olduğunu söyledik. Nitekim tarih bizi yalan çıkarmadı. Savaş naraları atanlar 2013 Newrozu'ndan başlayarak kaçınılmaz olarak sürüklene sürüklene de olsa (barış masasına) geldiler" dedi.
Kürkçü, akademisyenlerin barış bildirisine dikkat çekerek, "Sadece 2 bin insanın bir araya gelip imza atması aslında savaş cephesinin ne kadar kırılgan bir yapıda olduğunu gösterdi. Bugün sabahın erken saatlerinde Cizre'de onlarca insanın kaldıkları evleri topa tutulmaları, 20'den fazla yaralının hastaneye götürülmeyerek, bekletilmeleri ve yıldırım planları, halklarımızın isyanları karşısında yürümüyor ayaklarına dolanıyor" diye konuştu.
'YENEBİLİRİZ!'
"Çöktürme planı"nın halkların hayatları pahasına yürümediğini ifade eden Kürkçü, "Kürt halkı kendi kadim kentlerini korurken, Türkiye'nin batısına açık bir mesaj gönderiyor. Siz de bizim kadar cesur olursanız soykırımcıları yenebiliriz. Bunu hep birlikte başarabiliriz. Kendi halkına karşı soykırım planıyla gelen bir ülke nasıl medeni bir ülke olabilir? Batıda olanlar, yaşananlara karşı sağır değildir. Bir kez daha görülmüştür ki direnmek yaşamaktır yaşamak direnmektir" dedi.
Kürkçü, konuşmasının devamında şu hususlara dikkat çekti:
"Karşımızda Türkiye tarihinin en uğursuz iktidar ve ittifakı var. Bu ittifak Türkiye tarihinin en koyu biçimde yürütüldüğü günlerin devletçiliğini yeniden getirerek Türkiye'ye yeni bir diktatörlüğün yönetimini getirmektedir. Bu ittifakın Türkiye'ye verdiği en büyük zarar sadece katliam değil aynı zamanda vicdanları kurutmasıdır. Tarihin en koyu karanlığı vicdanların kuruduğu yerde inşa edilebilir. O yüzden bunun uzağında yeni bir ortaklık kurmak için. Bu nedenle herkes kendi insanlığına geri çağırmak HDK'nin en temel görevidir. Sadece Kürt halkına destek olmak değildir. Kürt halkı dört parçada duruşunu gösterdi. Esas olan insanlığın mücadelesine ortak olmak, esasen Batı'da yaşayanların önünde duran görevdir. HDP'nin önünde duran en önemli görev, Eğer Türkiye'yi ortak bir bütün vatan olarak görmek istiyorsanız ayağa kalkmaktan başka çareniz yoktur.
Eğer üzerimize düşen görevi başarıyla yerine getirirsek, Tayyip Erdoğan'ın temsil ettiği kesimin ifade ettiği şiddet, savaş, öfke, soygun hayallerine son vermek mümkün olacaktır. Yeniden barış masası kurmak hayallerimizin peşinde olduğumuzu gösterecek kararlı bir duruş sergilemektir."
TUNCEL: DİRENİŞ CEPHESİNİ YARATMALIYIZ
HDK Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel de, "En önemli durum HDK'nin kuruluş amacı itibariyle Türkiye ve Kürdistan'da yeni yaşamı kurmak, bize dayatılan egemen zihniyette karşı evimizden, mahallelerimizden örgütlü gücümüzü kurmaktır. Evet karşımızdaki güç çok örgütlü, kurumlara dayanıyor ama biz onlardan daha güçlüyüz çünkü biz halka dayanıyoruz" şeklinde konuştu.
Tuncel, devletin Kürdistan'da kadınları, gençleri, çocukları katlettiğini ifade ederken, şunları söyledi: "Halk olmadan devletin bir anlamı yok, halk yaşamadan devlet yaşamaz. Yaşamın ve direnişin olduğu her yerde kadınlar var. Önümüzdeki süreçte de kadınlar merkez olma durumuyla yeni yaşamı kuracaklar. İşimiz çok ama zamanımız yok. Konferanslarımızda açığa çıkan bir durum da HDK önemli bir bileşen ama halkı örgütlemeli ve demokrasi güçleriyle daha güçlü bir araya gelmeliyiz. Bize karşı dayatılan faşizm cephesine karşı demokratik direniş cephesini yaratmak bizim görevimizdir. Aksi takdirde bize dayatılanı yaşamak zorundayız.
AKP'nin faşist rejimine karşı kimse sessiz değil ama insanlar nerede, nasıl tepki vereceklerinin yollarını arıyorlar. HDK insanlara bu yolu göstermek zorundadır. Biz sadece söz söyleyen değil hayatı kurmaya karar verdiysek halkımıza alternatif oluşturmak, bunun yol ve yöntemlerini ortaya koymak zorundayız."
'KENDİ ALEVİSİNİ YARATMAK İSTİYOR'
Yıllardır devletin Alevileri kendi kimliğinden ve kültüründen uzaklaştırmak ve asimile etmek istediğini ifade eden Tuncel, "Aleviler buna karşı toplumsal direniş gösterdi ve AKP buna karşı kendi Alevisini yaratmak istiyor. Devlet hep böyle yaptı. Kendi Kürdünü yarattı. Bugün de kendi Alevisini yaratmak istiyor. Yaşamı birlikte öreceğiz, hepimiz tek tek değil hepimiz birikimlerimizi birleştireceğiz" diye konuştu.
Tuncel, Kürdistan'da yaşanan çatışmalı ortama da değinerek, "Barış bizim için yaşamın anlamıdır. Çatışma olmasın ölüm olmasın demek Kürt halkının hak ve özgürlüğe kavuşması kendi kaderini tayin etmesi demek. Bir halk kendi geleceğine karar veremiyorsa orada özgürlükten bahsetmek mümkün değil. O yüzden mesele hendek, barikat meselesi değil. Bu mesele tam da Kürt halkının kendi kaderini tayin etme meselesidir. Birlikte yaşamın yolu Kürt halkının özgürlüğünden geçer" diye kaydetti.
'TEK YOL ÖCALAN İLE MÜZAKERE'
Tuncel, şu değerlendirmeleri yaptı: "Hendeklerin kapatılmasını mı istiyorsanız tek bir yol var. Nedir bu? Kürt Halk Önderi Öcalan'la müzakereye başlamaktır. Başkan Apo 'Hiçbir genç ölmesin diye bu süreci önemli görüyorum' dedi. Şimdi bu süreci bozanlar, masayı devirenler, Kürt halkına soykırım dayatanlar dönsünler 100 yıllık Cumhuriyet tarihine baksınlar. Dünyada her yer de aynı yöntem uygulanır. Önce inkar, sonra imha ama başaramadılar. Tek bir yöntem kaldı o da müzakeredir. Müzakere masası kurmaktan ve Öcalan'ın özgürlük koşullarını sağlamaktan geçer. Kürt Halk Önderi müzakerelerde olmadan başarılı olunamaz."
Tuncel, önümüzdeki süreçte direnişin yükseltilmesi gerektiğine vurgu yaparak, "Direnen kazanır" diye ekledi.