Çorum Kürtlerine dair notlar - A. Barış Kurt

Çorum Kürtlerine dair notlar - A. Barış Kurt

Milliyet ve memleket ortaklıðım olan Çorum'daki Kürtlerin siyasi ve toplumsal özellikleri -haliyle bütünen Anadolu Kürtleri de dahil- incelenmeye deðer.

Çorum, kent olarak Orta Karadeniz Bölgesinde yer almasına raðmen, topraklarının büyük bölümü de, Ýç Anadolu'da. Çorum'daki Kürt ve Türk nüfus da, memleketlerindeki sınırın bu karmaşası gibi, içiçeler.

Lakin, bu topraklardaki Kürtlerin büyük bölümü, diðer halklarla sadece yaşam alanı olarak bütünleşmiyor. Politik temayülleriyle de, Türk nüfusun tercihlerini çaðrıştıran vasıflar edinmiş durumdalar. Kentteki yerli halk olan Türkler için 'daha kabul edilebilir' ve en azından 'tercih' derken zorlanmayacaðımız bu neticeye Kürtlerde rastlandıðında, haliyle 'asimilasyon'dan uzak gerekçelere sıðınmamak lazım geliyor.

Asimilasyonun, Çorum'daki Kürtler için sözü edilebilir ama bu tespite; onların taşıdıðı başat özellikleri çiðnemeden ulaşmamız gerektiðinde ısrarcıyım. Öyleyse, hakkı verilmesi gereken hasiyetlerden bahsetmeli ilkin...

KÜRTLÜKLERÝNDEN ÖDÜN VERMEDÝLER...

Çorum'daki Kürtler arasında kalkışacaðımız bir tamim durumu; onların, taşıdıðı ulus kimliðini fırlatıp atmayan bir bilinç taşıdıklarını önümüze koyuyor.

Üstelik köyde-beldede yaşayan birçoðunun lakabında da aracısız biçimde milliyetinin adının geçmesi -mesela 'Kürdoðlu' gibi- nihayetinde bir önceki cümlenin iddiasını, determinist bakış açısıyla irdelediðimizde olaðan kılsa da; ülke gerçekliðiyle birlikte iş edinmemiz, tablonun deðerini katlayabilir. Kendi aralarında ekseriyetle anadillerini kullanmaları da, bu deðere pay katabilir.

Kürdistan'daki Kürtler için şaşılası olmayan bu gerçeklerin, sürgün edilmiş Kürt çevreler içinse ne denli bunalımlı geçtiðinin üzerinde durmak gevezelik olacaðından, anımsanılmasını yeterli bulalım.

***

Özvatanları olan Kürdistan'dan zorunlu göçe tabi tutulan ve kesinleştirilememiş olmasına raðmen sayılarında mütevazi olamayacaðımız Kürt aileler, bizzat devlet eliyle parçalandıðında, her biri farklı Anadolu kentlerine yönlendirildiler. Buradaki (Çorum) Kürtlerin bir bölümü Dersim Kürtleri olarak bilinir ama Kürdistan'ın diðer bölgelerinden de Orta Anadolu'ya sürülen ve sünni Kürtlüðü temsil edenler, epeyce yaygın. Bir Kürt olarak ziyaret ederseniz, bir kısım köyde de yabancılık çekmeniz olası deðil. Kürt köylerinde hane sayısının azlıðı için deðindiðimiz sebeplerle ışık tutmaya deðil de; geçim kaynakları sorununa dikkat çekmeye ihtiyaç var. Lakin, sürgün dediðimiz, başlı başına bir ekonomisel dertler aðına da zemin hazırladıðından, bu sebeplerin ışıðını çok da söndürmeyelim!

Anadillerini unutmayan -yalnız Türkçe ile harmanlayarak yeni sözcükler üretmede rakip tanımayan- Çorum'daki (ilçeleri de kastediyorum) Kürtler, çocuklarını, bazı sömürge kesimlerde görüldüðü gibi; dillerinden uzaklaştırmıyor ve hatta önemli bir oranı da, isimlerini Türkçe koymak zorunda kaldıkları çocuklarına, Kürtçe karşılıklarıyla hitap ediyorlar...

Kendileri ise çocukluklarında Kürdistan'daki yaşıtlarıyla benzer süreçlerden geçti. Özellikle sömürgeci eðitim sisteminde tanık oldukları, zulmün karşılaştırması asla yapılmamalıysa da, Kürdistan'daki çocuðun psikolojisinden de, bozuktu. Zira, sürgünle yerleştirildiði topraklarda, henüz ilkokul çaðındayken, yalnız kalmayı öðrenmek zorundaydı. Ortalama bin-iki bin kişilik okulda yer alan sürgün Kürdü çocukların, aynı sınıflara denk gelmemeleri devletin çabası sonucuyla saðlanıyordu. Kürdistan'dan Anadolu kentlerine sürülürken hedeflenenin bir benzeri, sürgün edildikleri yerlerde de, böylelikle devam ediyordu. Okuldaki birinci sınıf, bu topraklardaki Kürt çocuklar için de, 'öðretmene bakma dersi'ydi! Türkçe bilmiyorlardı. Sonraları ise, kalabalık egemen ulusun çocukları doðrultusunda, artık hazırlardı!

Bireye aşk ve özmemleketin gurbetliði temalı Kürtçe müzikleri de dinler; bu dilin her tınısında keyfi de, hüznü de birlikte benimserler. Esprilerini Türkçeleştirmek, fıkralarını Türkçe izah etmek onlara haz vermez; kahkahalarını da kendi dillerinde atmadıklarında, bilin ki, o sırada yüz hatlarını sahtekarca bir 'zengin gülüşü' kaplamış olmalı.

Bunlar, Çorum'da şahit olduðum Kürtlerin, 'günlük hayattaki' bazı özellikleri. "Ne de az özelliktelermiş!" denilmemeli tabii; diðerleri üzerine tahmin yürütebilmek için kifayetliler.

Siyaseten gözleme kalkışmaksa, ürkütücü sonuçlara gebe. Söz gelişi, bir ticari kaygıdan ileri gelen nedenlerden bahsetmek, onlara haksızlık olacakken; örgütlülük merdiveninin yükselmediði ve bundan bir bilinçsizliðe düşüldüðü, saptamanın sadece insaflıcası deðil, doðrusu.

DEVLET: 1 ÇORUMLU KÜRTLER: 1

Bu topraklardaki Kürtlerin, Kürt kimliðini fırlatıp atması veya Kürdoðlu lakabından ürpermesi, ya da anadilini konuşmaktan geri durması, müziðini sesi kısık dinlemesinin zaruret olmayışı yanıltmasın: Devlet uygulamaları, örgütlülük edinme ve örgütsüz kalma gibi duruş ve duruşsuzluk biçimleriyle türlü işliyor, hepsi bu.

Devletin, Çorum'daki Kürtler karşısında bir galibiyet, bir de yenilgi aldıðını savunabiliriz. Bu mücrim aygıt; beraberlik sonucunu açmak gerekirse, sürgün doðrultusunda siyaseten örgütsüz ve hedefsiz bir topluluða dönüştürerek galip geldiði Kürtlere; dil yasakçılıðında ise bir bakıma yenildi ve Çorumlu (!) Kürtlerin aidiyet olarak benimsedikleri neredeyse tek şey anadilleri kalırken; örgütlülük ise fantezilerini süsledi.

Böylesi fantezilerinin olduðunu kabul etmek mümkün ama bu kabulle 'cesaretlerinin yetmediðini' de söze eklemeli.

Daha anlaşılır olmak adına, Sungurlu'da dinlediðim bir anıyla devam edeyim...

'70'li yılların sonunda, kente yine Kürdistan'dan göç eden büyük bir aile yerleşir. Şu ana kadar parçalar halinde Çorum'a yerleşen Kürt ailelerin çok üzerinde bir sayıyı temsil eden Masatlılar ailesi, kente-ilçeye o ana deðin şahit olunmadık bir 'hareketlilik' katar. Devlete ve ırkçı çevreye, Dr. Frnatz Fanon'ın teorisiyle tarif edeceðimiz 'egemeni memnun etme' halinde yaklaşan Kürt ailelerden ayrılıðı; 'egemeni rahatsız etme' eðilimiydi. Her ne kadar politik bir zemin üzerinden davranmasa da; devlete ve yerli halk içindeki ırkçı çevreye karşıt duygusunu, istihdamı mahveden kavga ve gürültüsüyle gösteren bu ailenin marifetleri, desteklenerek kıraathanelerdeki gündemlere dahildi. Destek, fısıltı halindeki cümlelerle sınırlı kalıyor; Kürtler, Masatlıların her galibiyetinde 'içten ve içinden' seviniyordu.

Politikadışı kimi yollarla Kürtlüðünü kabul ettirmenin telaşında olan bu aile, kentteki diðer Kürtlerden somut katkılar bulamadıðında, ANAP ve diðer sað partiler onu aðına almıştı. Örgütsüzlük ve çürümenin yakın ilişkisi, nihayetinde vücut bulmuştu.

Ve şimdilerde...

Televizyon ekranından Kürdistan sokaklarını seyreden çoðu Çorumlu (!)Kürdün, taşlar yerine panzerlere alkış tuttuðunu söyleyemeyiz. Duygusal olarak, biraz önceki örnekteki aileye olan 'içten' desteklerinin, Kürt hareketinde yer bulduðu iddiası, hiç de abartı deðil. Muhtemeldir ve yine gür sesinin duyulmayışını da, devam eden örgütsüzlüðünde aramalı.

***

Çorum katliamını anımsamak bile, bu şehirde ilerici güçlerin mirasını tartışmasız kılar. Çorum'da Alevi ve sosyalistleri hedefleyen katliamla, bir sürgün tatbikatı da burada vuku buluyordu... Halen çok sayıda Aleviyi barındırsa da; bu kentten Ankara'ya göç eden Alevi ve başkaca ilerici dinamikler de azımsanamaz düzeye ulaştı. Alevi ve Kürtler bir bakıma "kader ortaðı" olmalarıyla birleşik güç de olabilirlerdi; yine de, fantezi süsü bile olmadı, bu.

Alevi tabanının Türk çoðunluðu, Kürt nüfusun da sünni olmasının (Çorum'dan söz ediyorum)mesafeyi uzattıðı, acı gerçeklerimizden. Bunla alakadar bir nedensellik de; haliyle, şehirdeki Kürtlerin siyasallaşamamasıydı. Zira Çorum'daki Alevilerin, Çorum'daki Kürtlere oranla daha politik bir güç, en azından zihin oluşturdukları doðru.

Katliamlarla tecrübe edinmiş toplumlardaki "haklı önyargıların" birbirlerine müteveccih işlemesi, iki tarafın da kaybına alan açıyor.

***

Çorum, bugünse AKP ve MHP'nin gerek yerel-genel seçimlerde, gerekse de yaşam biçimini baskılama bakımından başarılı olduðu bir döneminde. 2007'deki seçimlerde kaðıt üzeri tablo AKP'yi CHP'nin izlediðini işaret etse de; pek çok coðrafyada olduðu gibi, nedeni, MHP oylarının AKP'de kümelenmesiyle açıklanabilir. Sungurlu ilçesindeki 29 Mart seçimlerinde, CHP 400 oy dahi toplayamazken; AKP ve MHP'nin toplam oyu ise, 13 bini aşmıştı. Aynı tarihlerde Ýskilip'te de oranlar benzerdi.

Alevilerin aðırlıkla CHP'ye, Kürtlerin de, örgütsüzlüðünün akışıyla AKP ve MHP'ye oy verdiði bir kent durumunda, Çorum. Yalnızca seçeneksizlik-alternatif bulamama durumuyla niteleyemeyeceðimiz örgütsüzlüðü, burada, daha çok bilinçsizlikle tarif etmeli.

ÝSMAÝL BEŞÝKÇÝ ÝLE...

Ýsmail Beşikçi ile, özelde Çorum ve genelde Orta Anadolu'daki Kürtler üzerine yürüttüðümüz bir sohbette; Çorum'daki siyasal kültür ve eðilimlerin diðer Anadolu şehirlerinden farklı olduðu kanısında olmadıðını anlamıştım. Tabii, Ýskilip'teki hemşehrilerinin, 1970'lerin başlarında kendisinin Kürt sorununa olan ilgisine olumsuz tavır gösterdiklerini de anlatmıştı. Beşikçi Hoca, Çorum'daki ve diðer O. Anadolu kentlerindeki Kürtlerin, Kürdistan Kürtlerinin talepleriyle örtüşen bir pozisyonda olmayışını buradaki Kürtleri 'asimile olmaları için sürgün edilmiş Kürtler' olarak tanımlayarak açıklamaya çalışıyordu. Ne yazık ki, asimilasyona direncin de bu topraklarda vuku bulmadıðını hatırlatıp, umutla önemli bir tespit yapıyordu; ona göre, son 25-30 yıllık mücadele, buradaki Kürtlerde de milli bir bilinç yaratmıştı.

Beşikçi Hoca, Çorum'daki Kürtlerin günlük hayatı 'doðal olarak' yaşadıklarını ve haliyle devletin de, asimilasyonun zamanla gerçekleşeceðini fark ettiði için baskıya, şiddete gerek duymadıðını da, düşünüyor. Onun, asimilasyona direncin alt yapısı saðlanmadıðı takdirde, Orta Anadolu Kürtlerinin 'böyle gelmiş böyle gider' bir hayat süreceðinden Kürtlüklerinin de zamanla 'sona ereceði' uyarısını da hatırlıyorum. 'Asimilasyona karşı direncin geliştirilmesi ve böylece de siyasal bilinçsizliðin aşılmasını saðlamak' onun ilk önerisi.

***

Şu mümkün; Kürdistan'daki mücadelenin hareketliliði ve somut kazanımların gündemleşmesi, Orta Anadolu Kürtleri için yeni ve olumlu saptamalara ihtiyaç yaratabilir. Demokratik Özerkliðin sıkça tartışılmasıyla onların özgüvenindeki ilerleme, günlük hayat ve sohbetlerinde ayırt ediliyor.