Demirtaş: Paket AKP'nin paketine dönüştü

Demirtaş: Paket AKP'nin paketine dönüştü

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, hükümetin ‘demokratikleşme’ paketine ilişkin, “Olağanüstü paket olmadığını biliyoruz. Paket AKP’nin paketi haline dönüşmüştür. Ay sonundan sonra çıkmaz ayın sonuna da ertelenebilir” dedi. Hükümetin sürecin ilerlemesi için müzakerenin alt yapısını oluşturması gerektiğini de ifade eden Demirtaş Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın koşullarına da dikkat çekerek, "Küçük bir hücrede müzakere yürütülmez. Devlet daha ciddi ve cesur olmalı” şeklinde  konuştu.

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Amed'de görev yapan gazetecilerle bir araya geldi. BDP İl binasında gazetecilerle sohbet toplantısında bir araya gelen Demirtaş, gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

'BİR HAFTA İÇİNDE KANDİL'E GİDECEĞİZ'

İmralı'da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la yaptıkları son görüşmeyle ilgili önümüzdeki bir hafta içinde Kandil'e gideceklerini bildiren Demirtaş, "Hükümet kayıt altına alıyor zaten. Muhataplardan biri olan Kandil'de görüşmelerden gün sonra haberdar oluyor. Önümüzdeki bir hafta içerisinde heyetimiz Kandil'e ziyaret gerçekleştirecek. Bilgilendirme ötesinde gelinen aşamada karşılıklı gelinen aşamayı tartışmak istiyoruz. Geri dönüşte de hükümetle temas olacaktır. Süreçte yaşanan tıkanıklığı aşmak için gayret sarf ediyoruz. BDP rol üstlenmiş. Bu misyonumuz gereği sürecin önünü açmak için çaba sarf ediyoruz; Kandil ziyareti de hükümetin içinde bulunduğu siyasi atmosferle yarattığı gerilimleri nasıl aşabiliriz bununla ilgili. Tartışmaları bütün taraflarla yürütmek üzere trafiği yürüteceğiz. Bizim Sayın Öcalan’la yaptığımız toplantının içeriği devlet yetkilisi tarafından Hükümet'e götürülüyor. Kandil’e de bizim üzerimizden ulaşıyor” dedi.

PAKET ÇIKMAZ AYIN SONUNA DA ERTELENEBİLİR!

Hükümetin hazırladığı demokrasi paketinden haberdar olmadıklarını kaydeden Demirtaş, “Paket ne bizim ne de Öcalan ile paylaşıldı. Öcalan böyle bir paketten haberdar değil. Hükümetin pakete yaklaşımı ilginçtir. Sanırsınız ki mucize paket açıklanacak. Öylesine gizemli bir havayla hazırlanıyor yaratıyor ki, sanki Türkiye ile ilgili değil. Halk için hazırlanmışsa halkın neden haberi yok. Ya yeni başlamadı paketi hazırlamaya ya da oyalıyor. Olağanüstü paket olmadığını biliyoruz. Sürecin hassasiyeti yerine kendi partisinin hassasiyetlerini göz önüne alıyor. Bu haliyle AKP nin paketi haline dönüşmüştür. Beklentimiz ortaklaşabilecek tüm partiler ortaklaşarak meclise sunmalıydı. Üstünde birlikte çalışabilirdik AKP-CHP-BDP ortak bir demokrasi paketi olarak meclise sunabilirdik. Cevap vermedi. Hazırlama yöntemi bile demokrasiden uzaktır. Ay sonundan sonra çıkmaz ayın sonuna da ertelenebilir” diye konuştu.

KÜÇÜK BİR HÜCREDE MÜZAKERE YÜRÜTÜLMEZ

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın tutulduğu koşullara da değinen Demirtaş, “Müzakerenin usulleri var. Müzakere yapılmadan alt yapısı hazırlanır. Bir masa etrafında tartışılabilmeli. Hükümet 'Öcalan bir enstrümandır' söylemi içerisinde bulunuyor. Ama ordaa saygın bir yaklaşım var. Küçük bir hücrede müzakere yürütülemez. (Öcalan'ın) Dışarıyla teması yok. Devlet cesur ve ciddi olsun. Öcalan’ın af gibi bir talebi yok. En kızdığı 'Apo af istiyor' sözleri.  Buna çok öfkeleniyor. Müzakerenin koşulları oluşturulmalı. 'Boş bir havuzda yüzmem isteniyor' diyor. Uluslararası yabancı bir güçten öte Türkiye içinden bir izleme kurulunun oluşturulmalı. Tek tarafı temsil etmeyen hakikatleri araştırma ve izleme kurulu oluşturulmalı. Hakem rolü üstlenmeli. Bunlar sürecin müzakereye dönüşmesinin gerekleridir. Son görüşmemizde 'Bunları ben bir dayatma talep ortaya koymuyorum. Bunlar müzakerenin olmazsa olmaz koşullarıdır' diyor. 'Müzakere yapmak isteyen bunları hazırlar. Havuz doldurmak istenmiyorsa kimse benden de yüzmemi istemesin diyor” diye konuştu.

HÜKÜMET RİSK ALMADAN SÜRECİ NASIL İLERLETECEK?

Öcalan’ın hükümete sunduğu yeni format konusunda da konuşan Demirtaş, "Eski format diyalog ve güven oluşturmaydı. Mesafe alındı. Bunların heba edilmemesi için sürece ruh katmak istiyor. Yeni format budur. Diyalogun müzakereye dönüşmesini istiyor. Hükümet korkak davranıyor. Öcalan öcü değil. Siyasi gücü var. İsmini bile ağzına almaktan korkuyorlar aman oy kaybederiz diye. Hükümet risk almadan süreci nasıl ilerletecek. Öcalan sıradan bir insan değil. Barışın mimarlarından biridir. Daha ciddi ve cesur olunmalı. Başka türlü nasıl çözeriz. Hayret ediyor ben devlet görevini zorla mı getirdim diyor. Barışı kurmak istiyoruz diyorlar rolünü oyna dediler. Bende oynarım dedim ve başlattım. Sanki dayatma içerisindeyim. Rolümü oynadım adım atma sırası onda. Silahlı mücadelenin bitmesi gerektiğini söyledim yaptım. Silahları susturmak benim demokratik siyaseti öne çıkarmak hükümetin göreviydi. Ben görevimi yaptım. Hükümet yapmıyor" diye konuştu.

Demirtaş, "Bazı hükümet çevreleri 'Kandil Öcalan’ı ezdi geçti' diyor. Öcalan diyor ki, ‘Kandil ne dedimse uydu. Benim dışımda tek adım atmadı. 1 Haziran’a kadar yasal güvenceyle geri çekilme tamamlanabilir demiştim. Araçlarla Türkiye sınırı dışına çıkarlar. Hükümet diyor ki şimdi, son gerilla sınır dışına çıkacak! Dağdakiler nasıl inecek. Bunların tartışılması gerekir. Dağdan iniş siyasi çözümle bağlantılıdır. KCK dağdan inişe karşı değil. Çözümün kapısı aralanırsa inecekler. Biz savaşın artık tümden bitmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu paketi heyecanla bekliyor olmayacağız. AKP paketine dönüşmüş durumdadır” dedi.

KARA SINIRIN NİYE BU KADAR DELİK DEŞİK?

Rojava'da Kürtlere karşı saldırıya geçen ve Türkiye'nin de desteklediği El Nusra'ya değinen Demirtaş, "El-Nusra Türkiye’den destek almazsa orada bir hafta kalamaz dayanamaz. 3 günde ellerindeki erzak bile biter. Türkiye’nin sınırları buna açık. Esad’ın helikopteri ihlal etti diye düşürüyorsun, kara sınırın niye bu kadar delik deşiktir. Çeteler sınırı istediği gibi kullanıyor. Türkiye’nin orda ateşkesi desteklemesi gerekir" ifadelerini kullandı.

Anayasa çalışmaları konusunda umutlu olmadıklarını kaydeden Demirtaş, “Parti olarak anayasa çalışmalarını umutlu olarak değerlendirmiyoruz. Uzlaşma komisyonu yeni bir anayasayı yapamaz. Türkiye’de Müslüman solcular ve Kürtler anayasadan dışlanmış kesimlerdir. Bunlar dikkate alınmıyor” dedi.

BURASI KÜRTLERİN ANA VATANI

Anadilde eğitim konusunda hükümeti uyarın Demirtaş, "Burası Kürtlerin anavatanı. Kürdistan coğrafyasının bir parçasıdır. Ana dille eğitim hükümetin tasarrufunda değildir. Ana dil kullanımı doğuştan gelen bir haktır. Hükümet engelliyor. Hükümet engel olmaktan çıksın. Çocuklar boykotla ilgili çirkin şeylere alet ediliyormuş. Sizin okuttuğunuz ırkçı marşlar tekçi anlayış çocukları alet etmiyor musunuz.Siyasetin çirkinliği budur. Bizim değil sizin yaptığınız çirkinlik. Çocukları siyasete alet eden sizsiniz. Eğitim sistemini de demokratikleştirmek istiyoruz. Irkçı andı okutmak mıdır demokrasi. Asimilasyon anlayışı çirkinliktir. Kürt çocuğuna 90 yıldır sen Türksün ana dilinde Türkçedir demek çirkinliktir. Halkımız bunu boykot etmiştir. Valiler okullara koşup BDP’yi kınama görevini yüklenmiştir. Valilik makamında oturup bir partiyi kınayamazsınız. Partimizi kınayanları buradan kınıyorum. Siz valisiniz AKP’nin il başkanı değil. BDP ne karar almış seni mi ilgilendiriyor. Derdiniz varsa istifa edin gidin AKP’ye katılın. Tüm partilere eşit davranmak zorundasınız. Gün gelecek bu ülkede an dilde eğitim olacak. Biz yapacağız. Parti vakıf, okuluyla, biz başlatacağız. Ülkenin bölünmediğini ve kıyametin kopmadığını göstereceğiz. Do gün geldiğinde bugün karşı çıkanlar ‘biz yaptık’ diyecekler. Hükümet sözcüsü dahil olmak üzere. hepsi yasaktı biz mücadele ettik. Sizin lütfunuzla olmadı. Ana dil ile eğitimi de yapacağız. O günüde ’biz yaptık’ diyecekler” şeklinde konuştu.

Demirtaş, “Öcalan’ın derinlikli müzakere talebine olumsuz yaklaşılırsa KCK de başka kararlar alabilir. Öcalan önünü açmak istiyor. Paket sürecin kilidini haline gelememiştir. Hazırlanma yöntemi içeriğinin belirsizliği paketi süreçten kopuk hale getirdi.”

 Hükümet-cemaat ilişkilerine de değinen Demirtaş, “Özellikle emniyet polis kaynaklı ciddi sıkıntılar yaşanıyor süreci zora sokan. Bunlar hangi cemaat belgesini tutmuyoruz. Cemaat barış sürecine katkı sunmak istiyorsa Emniyet içerisinde cemaat adına konuşan polis, üniversitede, bürokraside kesimler var. Bunlar süreci zora sokan pratik içerisindeler. Hükümet müdahale etmiyorsa, cemaatte izin veriyorsa birlikte hareket ettikleri ortaya çıkıyor” dedi.