Demirtaş: Provokasyon iktidarların işidir

Demirtaş: Provokasyon iktidarların işidir

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Paris'te katledilen 3 Kürt siyasetçi kadının cenaze törenine ilişkin "Provokasyon" uyarılarına tepki göstererek, "Bugüne kadar halk ne zaman provokasyon yapmıştır. Provokasyon derin güçlerden gelmiştir. Ýktidarı elinde bulunduranlardan gelir" diyerek, yarın yapılacak olan cenaze törenine katılım çaðrısı yaptı. PKK üst düzey yöneticilerini hedef alan saldırılarına dikkat çeken Demirtaş, "Ben şimdi sormak istiyorum Sayın Başbakan'a: Şu 15-20 günlük süre içinde sizin PKK'ye yaptıklarınızı PKK devlete karşı yapmış olsaydı ne düşünürdün acaba?" diye sordu.

BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, gündemdeki son gelişmelere ilişkin Cegerxwin Gençlik Kültür Merkezi binasında basın mensuplarıyla bir araya geldi. Burada basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Demirtaş, Paris'teki 3 Kürt kadın siyasetçinin katledilmesi ve PKK Lideri Abdullah Öcalan ile gerçekleşen görüşmelere ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Demirtaş, cenaze töreninin Habur ile kıyaslanmasına tepki göstererek, "Bu Habur sendromu denilen mesele Kürtlerde bir sendrom deðil. Habur'un sendrom haline getirdiði travma Kürtlerde bir sendrom oldu. Habur özellikle o dönem açılım adı altında yürüyen sürecin başında bulunanların iyi planlayamadıðı psikolojisini yaratamadıðı, Türkiye toplumuna anlatamadıðı bir süreçti aslında. Yoksa bir provokasyon deðildi. Bu cenazeler üzerinden bir kez daha Habur olur mu olmaz mı gibi tartışılması da doðru deðil. Çünkü biz Habur'u bir provokasyon olarak tanımlamıyoruz. Öyle bir şey yok. Habur'da insanlar PKK'lilerin silahlarını bırakıp daðdan gelişine sevinmişlerdir. Habur'da başka bir niyet de yoktur, başka bir amaç da yoktur. Ortaya çıkan bir sonuç da yoktur aslında. Bir defa bu bir cenaze törenidir. 3 Kürt kadın siyasetçi çok vahşice Paris'te infaz ediliyorlar. Hem haklı olarak onlara duyulan bir sevgi ve sempati var, hem de katledilmelerine yönelik bir öfke var. Bunun bir cenaze töreni ile duyguların dile getirilmesi makul karşılanmalıdır. Halk da bunu yapacaktır. Bunun ötesinde bir şey yoktur. Bugüne kadar halk ne zaman provokasyon yapmıştır. Provokasyon derin güçlerden gelmiştir. Ýktidarı elinde bulunduranlardan gelir. Bunu kim ortaya koyuyorsa lütfen kaynaklarını ve bilgi aldıkları yerleri lütfen neden güçlü olduðunu açıklasın. Gereksiz bir kaygı uyandırmanın gereði yoktur. Ben bizden kaynaklı bir sıkıntının olmayacaðını söylüyorum. Kim provokasyon yapacak bilgisi varsa Hükümet onu engellemelidir" dedi.

Demirtaş, insanların 3 Kürt kadının katledilmesine büyük bir öfke duyduðunu ifade ederek, bu yüzden cenazelerin sahiplendiðini dile getirdi. Demirtaş, katledilen kadınların barış ve özgürlük için çaba sarf eden siyasetçiler olduðunu hatırlatarak, şöyle dedi: "Şimdi bunları sahiplenmek de tam da bu süreci sahiplenmedir. Sayın Öcalan'a yönelik bu saldırıyı halk sahiplenmeyle boşa çıkarıp, Sayın Öcalan şahsında bu süreci desteklediðini ortayla koyuyor. Kürtler sevinirken, üzülürken toplu halde sevinmesin üzülmesin tek tek evine kapanıp mı sevinsin, tek tek eve kapanıp mı üzülsün. Ne bekleniyor Kürtlerden. Bunu ifade edenler ne konuştuðunun farkında mı? Kürtlerin nasıl sevineceðine ve nasıl üzüleceðine devlet karar verecekse buyursunlar bildikleri şekilde süreci çözsünler. Ama yok Kürt sorunu Kürtlerle birlikte çözülecekse yani bizim nasıl sevinip nasıl üzüleceðimize artık kendileri bize karar vermesin bir zahmet. Bu çok yanlık bir tartışmadır."

‘KADINLAR GÜÇLÜ BÝR ŞEKÝLDE SAHÝPLENECEKTÝR’

Demirtaş, arkadaşlarının cenazeye ilişkin kamu kuruluşları ve devlet güvenlik birimleriyle görüştüklerini ifade ederek, hazırladıkları programın saðlıklı bir şekilde yürümesi için mümkün olduðunca ortaklaşmaya çalıştıklarını kaydetti. Demirtaş, şu ana kadar herhangi bir yasaklama ve engelleme durumu ile karşılaşmadıklarını aktararak, "Bu cenaze süresince de devam edecektir. Bu karşılıklı saðlıklı yaklaşım devam ettiði sürece provokasyon yapmak isteyenlerin de hevesi kursaðında kalacaktır. Cenaze ile ilgili hazırlıklar da kadın meclisimiz tarafından yürütülüyor. 3 Kürt kadın siyasetçinin katledilmesi doðrudan kadın özgürlük mücadelesini de kadınları da hedefleyen bir mesaj olduðu için kadınlar güçlü bir şekilde sahipleneceklerdir. Kadın hareketimizin sembolleri vardır. Renkleri vardır. Büyük ihtimalle onlar tartışıp onlar karar vereceklerdir. Bu insanlar siyasi insanlar yani şiddet içermeyen şiddete övgü yapmayan teşvik etmeyen her türlü düşünce özgürlük kapsamındadır. Partimizin işi yasaklamak deðildir. Şiddet içermeyen ırkçılık içermeyen şiddeti övmeyen her şeyi düşünce özgürlüðü kapsamına alıyor. Diyarbakır siyasi bir merkez. Bir de tabi törenlerin derli toplu tek bir merkezden yapılıp cenazelerin buradan memleketlerine gitmesi pratik açıdan da kolaylık saðlıyor. Bu nedenle ilk tören Diyarbakır'da yapılması düşünüldü" diye konuştu.

Hükümetin bu konuda konuşmalarının çelişkili olduðunu ifade eden Demirtaş, Arınç'ın açıklamalarının şahsi olduðunu hükümeti baðlayan açıklamalar olmadıðını söyledi. Demirtaş, hükümetin görüşmelerin Başbakan'ın açıkladıðını bu yüzden açıklamaların birbiriyle uyuşan açıklamalar olmadıðını ifade etti. Demirtaş, süreçten karamsar olmadıklarını ve umudun gerçeðe dönüşmesi için uðraştıklarını dile getirerek, "Bizim durup dururken gereksiz yere heyecanlanma ve karamsar olma lüksümüz de yoktur. Çünkü halka karşı bir sözümüz var. Buradan baktıðımızda Oslo sürecine karşı daha temkinli bir yaklaşım var. Geçmiş dönemden dersler çıkarılmaya çalışılıyor. Ama biz halen bugün itibariyle bile Hükümet'in gerçek niyetini, gerçek çözüm projesini çözmüş anlamış deðiliz. Bu yönüyle bir karanlık nokta var. Bu aydınlandıkça bu sürece dair daha net konuşmamız olur. Net olan şudur biz çözüm istiyoruz. Biz barış saðlansın istiyoruz. Net olduðumuz husus budur. Kürt tarafı buna hazırdır. Hükümetin de başlattıðı bir girişim var. Hükümet açısından da bu nettir. Ýmralı'da resmi görüşmeler yapılıyor, bu çok deðerlidir. Ancak bunun dışında net bir şey yok. Bir süreç başlatıldı bunun altını doldurmak gerekiyor" dedi.

‘MÜZAKERE BÝR ÇÖZÜM ARAYIŞIDIR’

"Sayın Öcalan'ın da bizimle bir görüşme talebi var. Bizim de resmi başvurumuz var Adalet Bakanlıðı'na. Ne zaman gerçekleşir bilmiyorum. Sonuçta orası Adalet Bakanlıðı'na baðlı bir cezaevi. Kendileri bu konuda ön açıcı olmadan cezaevine gitmemiz imkansız. Sürecin ilerlemesi için bu görüşmelerin olaðan hale gelmesi lazım" diyen Demirtaş, şöyle devam etti: "Bizimle paylaşılmış bir proje yok. Hükümet Kürtlerin özgürlükler konusundaki beklentisi ile aynı noktada deðil. Biz daha müzakerenin başındayız. Tartışa tartışa en doðrusunu bulabiliriz. Müzakere dediðiniz süreç her iki tarafın anlaştıðı sonra masaya oturduðu bir süreç deðil, o müzakere süreci taraflar arasında bir mücadele sürecidir. Bunu hep birlikte izleyeceðiz. Müzakere bir çözüm arayışıdır. Bunun iyi anlaşılması lazım. Bir mutabakata varılmış deðil. Oslo sürecinin içinde yoktuk; ama biz bu dönemde tabi başta Sayın Ahmet Türk ve Ayla Akat'ın Ýmralı'ya gidişi ile birlikte biz de resmen sürecin içinde olduk. Bizim gücümüz yettiðince sürecin içinde olacaðız. BDP başından beri muhatap olduðunu söylüyordu. Kandil, Öcalan ve sivil siyaset muhataptır. BDP ve Kandil işin içinde olmadan sürecin saðlıklı yürümesi zor olur. Kast ettiðimiz budur. Bu aktörlerle doðru ilişkiye baðlıdır çözüm arayışları."

‘PKK’YE YAPILAN OPERASYONLAR DEVLETE YAPILSAYDI NE DERDÝNÝZ?

Demirtaş, son günlerde PKK'yi hedefleyen PKK'nin üst düzey yöneticilerini hedefleyen saldırıların gerçekleştiðini söyleyerek, "PKK sürecin başından bu yana resmi bir açıklama yapmış deðil. Gördüðümüz kadarıyla müzakereyi başlatma adına şu ana kadar PKK'den resmi bir açıklama yok. Ne reddedildi ne de kabul edildi. Dolayısıyla halen devam eden bir arayış var. Şimdi tam da bu sürece PKK'nin cevap vereceði kararını vereceði önemde Paris'te, Nusaybin'de, Lice'de, Çukurca'da ve en son Kandil'e hava operasyonunda çok sayıda PKK üst düzey yöneticisi katlediliyor ya da katledilmek isteniliyor. Evet şu an da Paris'teki resmi bir baðlantılı deðil; ama diðer kalanların tamamı Türkiye'de güvenlik güçlerinin operasyonlarıyla yapıldı. Ben şimdi sormak istiyorum Sayın Başbakan'a: Şu 15-20 günlük süre içinde sizin PKK'ye yaptıklarınızı PKK devlete karşı yapmış olsaydı ne düşünürdün acaba. 'Süreci yine devam ettiririz' der miydiniz merak ediyorum. Bir yandan barış dili, kimse bu süreci provoke etmesin diye AKP'li yetkililer ha bire her gün sabahtan akşama kadar açıklama yapıyorlar. AKP'nin üst düzey yöneticileri son 10 gün içinde öldürülseydi Allah korusun. Başbakan çıkıp biz süreci devam ettirmeye niyetliyiz der miydi. Gördüðüm kadarıyla PKK'nin de süreci saðduyulu ve temkinli bir yaklaşımı var. Ama bu tek taraflı ne kadar sürer bilmiyorum. Tek taraflı barış olmaz" diye belirtti.

DEMÝRTAŞ’TAN ÇAÐRI

Demirtaş, DTK'nin hayatı durdurma çaðrısına da deðinerek, şu çaðrıda bulundu: "Cenaze töreni sürdüðü saatlerde en azından o saatlerde insanlar işlerini güçlerini bıraksınlar cenaze törenine katılsınlar. Çünkü toplumumuz hassastır. Kritik bir dönem, yeni bir çözüm sürecinin arayışı var. AKP'ye raðmen yapmak istiyor. Büyük bir kitlesel katılımla Kürtler kendi siyasetçilerinin taleplerini sahiplenmek istiyor. Hayatı durdurma konusunda halkımızdan bir beklentimiz var. Katledilen insanlar Öcalan karşıtı insanlar deðil, katledilen insanlar Öcalan'ın projelerini sahiplenen, çözüm sürecini sahiplenen ve bu yeni başlattıðı sürece sevinç duyan insanlardı. Dolayısıyla bu süreci sahiplenmek cenazeleri sahiplenmektir. Bu süreci baltalamak isteyenler onu en zorlayacak katliamı gerçekleştirdiler. Cansız, Öcalan ile birlikte yola çıkmıştı. Öcalan'ın nasıl etkileneceðini biliyorlardı bu katliamı yapanlar. Onu etkilemek için doðrudan onu hedeflediler diye düşünüyorum."