Dertleri Kürtlerin statüsü

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, derdimiz sadece Suriyelilerin canını korumak değil, sınırlarımız ve sınırlarımızda Kürt devleti kurdurmamak demişti. HDP’li Murat Çepni, bu sözlere karşı asıl niyetlerini açık ettiklerini ifade etti.

Türk Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, Adana’da esnaf ziyaretinde gezerken, vatandaşların Suriyeli sığınmacılar ilgili sorduğu soruya şu yanıtı verdi: “Mesele sadece Suriyelilerin can güvenliğini korumak değil, bizim sınır ötemizi de korumak. Türkiye burada 5 milyon Suriyeliye sadece merhametinden bakmıyor. Bunu iyi bilmek lazım…”

Derya Yanık’ın söyledikleri AKP’nin Suriyeli sığınmacılar hakkında şimdiye kardığı verdiği en net yanıtlardan biri de oldu. Zira AKP yükselen mülteci ve sığınmacı karşıtlığına karşı Kuzey ve Doğu Suriye’de TOKİ yapıp sığınmacıları oraya yerleştireceğini söylüyor, bunun için de operasyon yapacağını vaat ediyordu. Ama Suriye’de dengelerin bozulmasına hiçbir devlet ‘yeşil ışık’ yakmadı. AKP yeşil ışık alamasa da Derya Yanık aynı konuşmada “Sınırımıza yakın bir Kürt devleti kurdurmayacağız” da dedi. Bu sözler AKP’nin hem göçmen politikasına hem de Rojava’ya bakışının en yalın hali olarak kayda geçti.

Derya Yanık’ın bu açıklamasını ve buna bağlı sığınmacı politikasını HDP Göçmen ve Mülteciler Komisyonu Eş Sözcüsü Murat Çepni ANF’ye değerlendirdi.

AKP’NİN YÜRÜTTÜĞÜ DEVLET POLİTİKASIDIR

Mülteci meselesinin sadece AKP’ye karşı bir seçim propagandası olarak ele alınmasının bile meselenin özünü ortadan kaldırdığını belirten Murat Çepni, şu değerlendirmeyi yaptı: “Türkiye kamuoyunda göçmen meselesi, özellikle de Suriye'den Türkiye'ye gelmek zorunda olan insanların meselesi, daha çok AKP karşıtlığı ve seçim merkezli tartışılıyor. Biz bunu tabii ki çok sakıncalı buluyoruz. Devletin yürüttüğü göçmen politikasını sadece AKP'ye karşı seçim politikası olarak değerlendirmek, meselenin özünün çok güçlü biçimde karartılması anlamına geliyor. Bir taraftan AKP'nin bu meseleyi fırsata çevirmesini eleştirirken bir taraftan da işin esasını gözden kaçırmış oluyoruz. Çünkü AKP'nin yürüttüğü politika bir devlet politikası ve bunun altını çizmek lazım. Bu politikanın da esası özellikle Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde oluşan Kürt halkının statüsüne karşı bir politikadır. Toplam politikada da dertleri Suriyeli mülteciler değil, Kürt halkının statüsüzleştirilmesine dayalı.”

Kürt halkının Rojava'da elde ettiği demokratik statünün ortadan kaldırılmasının temel bir devlet politikası olduğunun altını çizen Çepni, “Bu temel politikasının altında farklı varyantlar elbette var. AKP'nin elbette seçim politikası da aynı zamanda uluslararası anlamda bunu bir fırsata çevirme politikası da var. Bunu yine bir ekonomik kazanç haline getirme politikası da var. Bu yüzden Bakan Yanık’ın, ‘Biz sadece Suriyelileri değil sınırlarımızı da koruyoruz’ dediği tehdit Kürt halkının Rojava’da başta olmak üzere tüm halkların yan yana oluşturduğu statünün ortadan kaldırılmasını hedef olarak koyuyor önüne ve bunu bir risk olarak görüyor. Bunun için de ellerinden ne geliyorsa yapıyorlar. Bu sözlerle bir biçimde politikalarını da açık etmiş oldular” dedi.

MESELE DEMOGRAFİYİ DEĞİŞTİRMEK

AKP özellikle yükselen mülteci düşmanlığına karşı Suriyelileri Efrîn’de yapılacak TOKİ’lere yerleştireceğini taahhüt etti, bunu takiben de bir işgal saldırısı gerçekleştireceğini duyurdu. Bunu takip eden günlerde birçok göçmenin gönderildiği haberleri de çıkmaya başlamıştı. HDP İzmir Milletvekili ve HDP Göçmen ve Mülteciler Komisyonu Eş Sözcüsü Murat Çepni, bu planın da uzun vadede Kürt statüsüne yönelik bir hamle olduğuna dikkat çekti: “İktidarın en çok propagandasını yaptığı işlerden bir tanesi de Efrîn başta olmak üzere o bölgede yaptığı evler oldu. TOKİ evleri yapıldı ve buralara kaymakam atadığını da biliyoruz. Tüm bunları Suriye'deki savaş sonrası yaraları sarmak için yapmadılar. O evlere buradan gönderilen mülteciler yerleştirildiler. Ki bu yerleştirmeyle birlikte orada yeni bir kuşak oluşturmaya çalışıyorlar. Bunu uzun vadeli bir planın parçası olarak görmek lazım. Bu oluşturulan kuşaklar birincisi Kürt halkının oradaki statüsünü ortadan kaldıracak ve oradaki demografik yapı bozulacak. Uzun vadede ise kendilerine bağımlı bir toplumsal, siyasi yapı oluşturmayı hedefliyor AKP iktidarı.”

BAŞTA TÜRKİYE SORUMLU

Birçok sığınmacının hukuka aykırı şekilde geri gönderme merkezlerinden gönderildiğini de hatırlatan Çepni, bunlara karşı ırkçı politikalara prim verilmemesi gerektiğinin de altını çizdi. Çepni, şunları söyledi: “Çok sayıda insan geri gönderme merkezlerinden gönderiliyor. Bunların bir tanesi de İzmir'deki Harmandalı geri gönderme merkezi. Hatta biz de orada yerinde incelemeler yapmıştık. Fakat bu insanların tam olarak sayısının ne olduğunu bilmiyoruz. Belli zamanlarda bakanlık yüz kişi, iki yüz kişi, iki yüz elli, üç yüz kişi gönderildi diye açıklamalar yapıyor fakat tam sayıyı bilemiyoruz. Çünkü ne kadar insanın olduğunu da bilmiyoruz bu merkezlerinde. Buralar son derece kapalı alanlar. Bize ulaşan bilgilerden biliyoruz ki savaştan kaçan insanları savaşın merkezine gönderiyorlar. Yani aslında ölüme gönderiyorlar. Bir taraftan Taliban'ın denetimindeki Afganistan’a gönderiyorlar. Bir taraftan Suriye'de de yine DAİŞ tehlikesi altındaki bölgelere gönderiyorlar. Bu politika ne Suriye halkları açısından ne de toplamda göçmen politikası açısından bir çözümü içeriyor. Tümüyle günlük ihtiyaçlarına bağlı, fırsatçı bir politikanın tezahürleri bunlar. Bu insanların yerlerinden, yurtlarından uzaklaşmak zorunda kalmalarının merkezindeki sorumlulardan bir tanesi, bizzat AKP hükümetinin kendisidir. Ortada bir savaş ve işgal politikası var. İnsanlar bu savaş ve işgal politikalarından kaynaklı yurtlarından çıkmak zorunda kalıyor. Çıkmak zorunda kaldıklarında da uluslararası anlaşmalara dahi uymayan bir biçimde her türlü zulme, baskıya maruz kalıyorlar. Irkçı, faşist siyasetle de karşı karşıya kalarak linç politikalarına uğruyorlar. Dolayısıyla bu durumun sorumlularının en başta Türkiye olmak üzere Amerika, Rusya ve bölgedeki hakim kuvvetler olduğunun da altını çiziyoruz.”