Gazeteci Özdemir: Varlığımız suç olarak görülüyor

Gazeteci Özdemir: Varlığımız suç olarak görülüyor

Tutuklu 46 gazetecinin yargılandığı "KCK Basın Komitesi" adı altında görülen davanın 5'inci duruşmasında savunma yapan gazeteci Mazlum Özdemir, "Bizler Kürt gazeteciler olarak bu kurumlarda çalıştığımız için suçlandık. Özgür basın kurumlarında çalıştığımız için suçlanıyoruz. İçinde çalıştığımız kurumlar da biz orada çalışıyoruz diye suçlanıyor. Savcılık bu anlamda kısır döngüye düşmüştür. Üstelik ortada hiçbir delil yoktur. Burada açıktır ki varlığımız suç olarak görülüyor. Ama biz gerçeğiz. Bu bir hakikattir" dedi.
Kürt basın kurumlarına yönelik 20 Aralık 2011 tarihinde "KCK" adı altında düzenlenen operasyonlar sonrası haklarında dava açılan 24'ü tutsak 46 gazetecinin yargılandığı davanın 5'inci duruşması Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında bulunan İstanbul 15'inci Ağır Ceza Mahkemesi salonunda devam ediyor. Duruşmanın öğleden önce yapılan ilk oturumunda gazeteci Mazlum Özdemir ve Şeyhmus Fidan savunmalarını sundu.

VARLIĞIMIZ SUÇ OLARAK GÖRÜLÜYOR

Savunmasında yargılamanın Kürt özgür basınını yargılamaya dönük bir girişim olduğunu ifade eden Özdemir, buna bağlı olarak da yargılamanın aynı zamanda basın özgürlüğü, ifade ve düşünce özgürlüğünün de yargılanması olduğunun altını çizdi. Özdemir, "İddianamenin tamamında Kürt özgür basını kriminalize edilmiştir. Bu amaç için de tüm hukuk çiğnenmiştir. İddianamede Kürtlerin varlığı bile suç sayılmıştır. Savcıya göre Kürtler bir suç kaynağıdır" dedi. Özdemir, "Bizler Kürt gazeteciler olarak bu kurumlarda çalıştığımız için suçlandık. Özgür basın kurumlarında çalıştığımız için suçlanıyoruz. İçinde çalıştığımız kurumlar da biz orada çalışıyoruz diye suçlanıyor. Savcılık bu anlamda kısır döngüye düşmüştür. Üstelik ortada hiçbir delil yoktur. Burada açıktır ki varlığımız suç olarak görülüyor" dedi. 
İddianamenin Kürtlerin kimliğini suç olarak gösterdiğine dikkat çeken Özdemir, "Bizler varlığımızla buradayız. Sizin karşınızdayız. Gerçeğiz. Bu bir hakikattir. Son yılların pratiğinde Kürtlerin inkar edilmesi halkların birbirinden uzaklaşmasına neden olmuştur. Bizler özgür basın olarak bunu dillendirdik. Bu, politikaların sahiplerini rahatsız ediyor. Fakat bu yolda onlarca arkadaşımız tutuklandı, kaybedildi. Bunlar bizi bu gerçeklerden vazgeçiremedi. Acılara neden olan ulus devlet politikaları bütün dünyada geriye gidiyor. Bölgemizde de aynı oranda geri gidiyor. Kürt sorununun çözümünde yeni bir süreç başlatıldı. Umut ediyoruz bu halkların barışına vesile olur. Bu zamana kadar barış ve halkların kardeşliği için nasıl çalıştıysak, bundan sonra da bu çaba için devam edeceğiz" dedi. 

SUÇLAMALAR SOYUT

İddianamedeki suçlamaların soyut olduğunu ifade eden Özdemir, iddianamenin yüzeysel yazıldığını dile getirerek, "Bunların hepsi önümüzdeki günlerde ortaya çıkacaktır" dedi. 1998'de 15 gün 2001'de 5 ay cezaevinde kaldığını söyleyen Özdemir, iddianamenin cezaevinde kalma süresini 1998'den 2001'e kadarmış gibi gösterdiğini ve bunun da iddianamenin yanlış bilgi ile dolu olduğunu kanıtladığını kaydetti. İddianamede bulunan telefon konuşmalarının kendisine ait gibi gösterildiğini söyleyen Özdemir, yurt dışına çıkışların suç olarak gösterilmesine tepki gösterdi. 2003'de 6 ay yurtdışında olduğunu söyleyen Özdemir, iddianamede Murat Karayılan ile görüştüğü ifadesinin yer aldığını hatırlatarak, bunun Kandil'de yapılan basın açıklaması olduğunun altını çizdi. Kendisi ile birlikte Cihan Haber Ajansı Hewler Temsilcisi, Milliyet gazetesi muhabiri Namık Durukan ve gazeteci Cem Tekel'in de orada olduğunu belirten Özdemir, bu kişilerin mahkemeye gelip şahit olarak dinlenmesi gerektiğini söyledi. 
Özdemir'in savunmasının ardından mahkeme heyeti delil ikamesine geçti. Heyet, Özdemir'e, Hewler'de çalışıp çalışmadığını sordu. Özdemir, soruyu, "Ben Dicle Haber Ajansı (DİHA) muhabiri olarak Erbil'de çalıştım. Bunu söyledim, savundum. Bunu gizlemedim. Bunu her zaman söyledim. Diğer gazeteciler gibi çalıştım" diye yanıtladı. İsmet Kayhan'la yapılan MSN görüşmelerini de soran heyete Özdemir, Kayhan'la gazetecilik çerçevesinde görüşmeler yaptığını söyledi. Başka bir davadan tutuklu Hüseyin Barış'la ilişkili soru sorulmasına Avukat Sinan Zincir itiraz etti. Zincir, "Bu kişilerin hep birbirileri ile bağlantısı olduğu yönünde sorular soruyorsunuz. Eroin, örgütlü suç gibi davalarda bunu neden yapmıyorsunuz da burada yapıyorsunuz?" diye sorunca, mahkeme heyeti başkanı Ali Alçık, "Çarpıtmıyoruz net soruyoruz" dedi. Bunun üzerine Zincir, "Şerh koyuyoruz. Bu soruları kabul etmiyoruz" şeklinde cevap verdi.
Özdemir, ayrıca 17, 18 ve 19 Eylül 2009 tarihlerinde BDP heyeti ve 15 gazeteci ile birlikte Irak'ta yapılan ziyaretleri izlediğini, fakat iddianamede bu tarihlerde örgüt toplantısında olduğu iddiasının bulunduğunu söyledi. Bu sebeple bu tarihlerde yaptığı uçuş kayıtlarının ve gazetecilerle birlikte Süleymaniye'de kaldığı otel kayıtlarının mahkemece istenmesini talep eden Özdemir, ayrıca BDP heyetinin ve yanında bulunan gazetecilerin de tanık olarak mahkeme huzurunda dinlenmesini istedi. O tarihlerde ROJ TV'ye canlı yayın bağlantıları yaptığını belirten Özdemir, bu kayıtların da mahkeme tarafından istenilmesini talep etti. Özdemir'in taleplerine karşı mahkeme başkanı, avukatının yazılı olarak talepleri sunması dahilinde talepleri değerlendireceğini söyledi. 

YARGILANMAMIZ DA SAVUNMAMIZ DA KÜRT SORUNUYLA BAĞLI

Özdemir'in ardından Fırat Dağıtım çalışanı gazeteci Şeyhmus Fidan'ın savunmasına geçildi. Fidan, savunmasına Musa Anter şahsında Kürt özgür basın kurumlarında çalıştıkları sırada yaşamını yitiren gazetecileri anarak başladı. Fidan savunmasının Kürt sorunu ve yaşanan yeni süreçten bağımsız olmayacağını dile getirdi. Gazeteci Ertuş Bozkurt'un yaptığı ortak savunmaya katıldığını belirten Fidan, "Yargılanmamız Kürt sorunu ile bağlantılıdır. Bu yüzden de savunmam da bununla bağlantılı olacaktır. Bu ülkede Kürt sorunu vardır. Ama yıllardır Kürt sorunu olarak dillendirilmemiştir. Ertelenmiş ve görmezden gelinmiştir. Ama Kürtler bu ülkede vardır ve bu ülkenin gerçeğidir. Kurumları, gazeteleri, televizyonları vardır. Biz de diğer Türkiye halkları gibi hak sahibiyiz. Ama bu ülkede iktidar zihniyeti, 'devlet her şeydir toplum hiçbir şey' zihniyeti ile yaklaşım bütün sorunlara neden olmuştur" dedi. Fidan savunmasının devamında, yıllardır Kürtlerin karşı karşıya kaldıkları baskı, inkar ve çifte standartlardan örnekler sundu.
Mahkeme heyeti öğle arası verdi. Öğleden sonra duruşma Fidan'ın savunmasıyla devam edecek.