Göçmenlere karşı ulusal duvarlar yükseliyor

Göçmenlere karşı ulusal duvarlar yükseliyor

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü göçmenlerle ilgili raporunu yayınladı. OECD’nin raporuna  göre üye ülkelerde  toplam göçmen sayısı yüzde 2 artarak 4 milyona yükseldi.

Rapor Bürüksel ile Rusya arasındaki vize libaralizasyonu ve Romanya Bulgaristan’ın serbest dolaşım sürecine ve genel olarak göçmenlere karşı yeni düzenlemelerin gündemde olduğu bir döneme denk geliyor. 

Bürüksel Rusya gibi ülkelerle ile vize liberalizasyonu ve göçmen akışının önlenmesi için Asya ve Avrupa’daki ulusal sınırları yeniden tahkim ediyor. Rusya’nın son zamanlarda (insan haklarına aykırı olarak) göçmenler için toplu tutuklamalar ve sınır dışı etme uygulamalarının kökeni Brüksel’in vize liberalizasyonu politikaları için ön şartlara dayanıyor. Kendi içinde ise (2014 kadar) Schengen’i revize ederek liberizasyon ile göçü stabilize etmeye çalışacak.

Yakın bir zamana kadar (ve halen yeni bir aşama kaydetmeden) Küreselliğe ilişkin teorik tartışmalarda ulusal sınırların kalıcı bir şekilde ortadan kalktığına dair kendinden emin ekonomik ve entelektüel tartışmalardan geçilmiyordu.  Avrupa Birliği Schengen anlaşmasının yaydığı pembe ışıklar altında sınırlarını kaldırmakla övünüyordu.  Ama şimdi göçmen akışına karşı (hiçte o kadar olmasa da)  aşırı tepkiler verirken Rusya ile (Türkiye’nin) vize rejiminin liberalleştirilmesine ilişkin dayatmalarla yeni bir boyut kazandı. Avrupa şimdi Rusya’yı ve eğer başarılı olursa Türkiye’yi)  yani Asya’nın yarasını kapsayan alandaki insan hareketelerini etkileyecek yeni düzenlemelerin işaretini veriyor.

RUSYA’DAN TEHLİKELİ İTHAMLAR

AB’ye üye ülkelerin Romanya ve Bulgaristan’dan serbest dolaşım hakkını elde etmesine başta olmak üzere eğer başarılırsa Rusya ile yapılacak anlaşmanın yol açabileceği göçmen kaşını engellemek için yeni düzenlemelere gidiyor. Bunlardan biri iç ve dış göçmen akışına karşı İngiltere’nin taşıdığı niyetlere benzer şekilde (zaten son derece sınırlandırılmış olan) çalışma ve sosyal yardımlardan yararlanmalarını önleyen daha katı düzenlemelere gidilmesidir. Diğeri ise şimdiden Birlik içinde karara bağlanan  Schengen’in revize edilip  ulusal sınırlardaki gümrük ve pasaport kontrollerinin yeniden geliştirilmesidir.

Diğeri ise Asya için önemli bir istihdam ve hareket alanı olan Rusya’yı anlaşmalarla göçmen ve işçi hareketlerini düzenleyip yönetmektir. Örneğin Rusya’ya ile vize liberazisyonu için bu ülkede bulunan (ve çoğu Sovyet yapısından kalma bir gelenekle yasadışı çalışan) milyonlarca Asyalı göçmenin çıkarılmasını ön görüyor.  Moskova bunun için daha şimdiden göçmenlere karşı korkunç ithamlarda bulunup her türlü yönelime zemin oluşturdu. FSB Başkan Yardımcısı Aleksandr Roşçupkin, “Bize bildirildiğine göre, yasa dışı göçmenler içinde belirli güçler Rusya'ya karşı yıkıcı ve istihbarata yönelik faaliyetlerde bulunuyor” diyerek suçlayıcı açıklamalar yaptı.

Ayrıca eski Belediye Başkanı Sobyanin göçmenlerin kendi evlerine dönmeleri gerektiğini ve Orta Asyalı göçmenlerin Moskova'da daimi oturma izni almasına karşı olduğunu açıkladı.

Moskova açıklamalarına uygun olarak büyük operasyonlarına başladı yer altında çalışan kaçak göçmen kentleri yıkıp insan haklarına aykırı olarak toplu tutuklama ve sınırdışılara baş vuruluyor. Göçmenlerin Moskova'ya gelişini sınırlayıcı adımların atılacağını belirten eski belediye başkanı 2015 yılında yalnızca yurt dışı pasaportlarıyla Rusya'ya girilebileceğini söyledi belirterek bu konudaki tavırlarını daha net ortaya koydu.  Alınan duyumlarda sadece toplu tutuklamalar değil BM yasalarında şiddetle karşı çıkılan toplu sınır dışı edilmeler yaşanıyor.

OECD RAPORU İÇ AÇICI DEĞİL

Tam bu tartışmalar yarı resmi ortamlarda tartışılırken OECD göçmenlikteki artışı ekonomik krizdeki iyileşmelere bağlayarak göçmen akışının ülke ekonomilerini tehdit edeceğini savundu. Rapor ayrıca AB ülkelerini terk eden göçmenlerin sayısında 15 arttığını tespit etti  

Göçmenlere ilişkin (Rusya ve ABD’nin yaptığı gibi) korkunç ithamlarda bulunmak büyük ve sert yönelimlerin gerekçesi ve işaretidir. 

Raporda OECD ülkeleri içinde yıllık göçmen akışının 413 000 olduğu tespiti yer alırken ABD’nin 1.1 milyon kişiyle ABD birinci sırada yer alırken  Rusya'da yüzde 0,29 ile ikinci İsviçre'de yüzde 1,6 üçüncü sırada yer aldı. Rapor Rusya’da halen 11,2 milyon göçmenin yaşadığını vurgulandı.