Dink, katledilişinin 9’uncu yılında binler tarafından anıldı. Ellerinde Hrant Dink ve Tahir Elçi’nin resimleriyle Agos gazetesine akın eden binler, Roboski'den Gezi'ye, Sur'dan Cizre'ye faşizme karşı mücadele sözü verdi.
ANF
İSTANBUL
Salı, 19 Ocak 2016, 16:16
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 9’uncu yılında binler tarafından anıldı. Ellerinde Hrant Dink ve Tahir Elçi’nin resimleriyle Agos gazetesine akın eden binler, Roboski'den Gezi'ye, Sur'dan Cizre'ye faşizme karşı mücadele sözü verdi.
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink, katledilişinin 9. yılında anıldı. Taksim'deki Divan otelinin önünde bir araya gelen grupların Divan otelinin önünde başlatmak istediği yürüyüş polisin yönlendirmesiyle Harbiye’de start verdi. “Unutmayacağız, affetmeyeceğiz” pankartını ve Türkçe, Ermenice, Kürtçe, “ Hepimiz Hrant’iz hepimiz Ermeni’yiz” dövizleri taşıyan yüzlerce kişi, hep bir ağızdan “Hepimiz Hrant'ız, hepimiz Ermeniyiz", "Hepimiz Tahir'iz, hepimiz Kürdüz" , “Katil devlet hesap verecek”, “Faşime karşı omuz omuza”, “Bijî berxwedana Sur’e” sloganlarını attı. Hrant Dink ve Tahir Elçi’nin fotoğraflarının yan yana bulunduğu “Hrant’la Ermeni, Tahir Elçi ile Kürdüz. Haklarız biz kardeşiz” dev pankartını taşıyan yüzler, binlerce kişinin beklediği Agos Gazetesi önüne akın etti. Hrant Dink’in dev resmi üzerine "Buradayız ahparig" yazan pankartın asılı olduğu Agos gazetesi binasına Hrant’ın katledildiği nokta mum, nar ve kırmızı karanfillerle donatıldı. Alana gelen Dink ailesi, Tahir Elçi'nin eşi Türkan, kızı Nazenin Elçi, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDK Eş Sözcüsü Sebahat Tuncel, HDP'li milletvekilleri, DİSK ve KESK genel başkanları teker teker çiçek bıraktı. Ardından binler katliamlarda yaşamlarını yitirenler için saygı duruşu yaptı. Saygı duruşu esnasında binlere Hrant’ın kendi sesinden ses kaydı dinletildi.
BİAT ETMEYENLER, KAN MEVSİMİNDE YAŞATILIYOR!
Bu yılki anmada basın açıklamasını Cumartesi İnsanı Maside Ocak okudu. "Parev Sevgili Hrant, parev acılarda kardeş olduğumuz sevgili Dink Ailesi" diyerek sözlerine başladığı açıklamada şunları dile getirdi:
"Merhaba Hrant Dink'i ‘unutturmamak’ için katledildiği yerde birleşen tüm yürekler. Merhaba, bu toprakların aydınlık insanlar? Bugün Hrant Dink'in katledilişinin 9. yılı. Bu 19 Ocak'ta da yine 'Hrant için, adalet için!' diyerek bir aradayız. Çünkü faili devlet olan bu cinayetin tüm boyutlarıyla aydınlatılarak adaletin sağlanması 9 yıldır engellenmeye devam ediyor. Çünkü Türkiye'de demokrasiyi, insan haklarını, hukukun üstünlüğünü esas alan bir siyasi irade yok. Güvenlik güçlerinin gerçekleştirdiği ya da yönlendirdiği suçlarda sanıklar korunurken, mağdurların iddialarının çürütülmesi yönündeki adli ve idari uygulamalar kesintisiz devam ediyor. Çünkü Hrant Dink, Ermeni kimliğini savunduğu için, barışın ve kardeşliğin sağaltıcı dilini kullandığı için, özgür, eşit ve adil bir ülke istediği için devlet nezdinde hala tehlikeli bir düşman. Hrant Dink'in katledilmesinden önce devlet, hükümet, yargı, ana akım medya işbirliğinde yaratılan zehirli atmosfer bugün de toplumsal sorunların demokratik ve barışçıl çözümü yönünde çaba gösteren herkesi hedef almayı sürdürüyor. Bugün de, tek kimlik dayatmasıyla insanları aynılaştırmak isteyen devlet politikalarına biat etmeyenler, kan mevsiminde yaşatılıyor.
1915’TEN BU YANA TÜM SUÇLAR İNKAR EDİLİYOR
Öyle bir kan mevsimindeyiz ki, artık ölülerimizi sayamaz olduk. Bebekler gözlerinden, minik çocuklar enselerinden devlet kurşunuyla öldürülüyor. Ölü bedenlerin toprağa verilmesi engelleniyor. Hiçbir hukuki dayanağı olmayan sokağa çıkma yasaklarında Kürtlerin ölülerinin sokakta çürümesi hepimize izlettiriliyor. Yalanlarla zehirledikleri toplumun bu hukuk dışı, vicdan dışı, insanlık dışı uygulamalara rıza göstermesi isteniyor. 'Selam olsun hakikati söyleyenlere 'Selam olsun muktedirin yalanları karşısında hakikati söyleyenlere! Selam olsun hak, hakikat ve adalet için, iktidara 'Bu suça ortak olmayacağız' diyenlere! Yalnız dirilerimizden değil, ölülerimizden de korkuyorlar. Bu yüzden Hrant'ı ve katledilen diğer evlatlarımızı unutmamızı istiyorlar. Bu yüzden Cumartesi Annelerini mezarsızlığa mahkum ediyorlar. Bu yüzden 1915'ten günümüze insanlığa karşı işledikleri tüm suçları inkar ediyorlar. Ölülerimizin hakikatinden korktukları için toplumu, "kurgulanmış resmi hafızanın esiri yapmak istiyorlar.
ONLARA SÖZÜMÜZ OLSUN
Türkiye'yi birbirinin acısına, hakkına, hukukuna yabancılaşmış, toplum olma vasfını kaybetmiş topluluklar ülkesi haline getirmek istiyorlar. Bunun için hak aramamızın kanallarını kapatıyor, barışın toplumsallaşmasını engelliyorlar. Hrant'ımızı sırtından vurarak Halaskargazi Caddesi üzerinde, Tahir'imizi ensesinden vurarak Dört Ayaklı Minare'nin dibinde yüzükoyun düşürenler, onlarla birlikte, hak mücadelemizi de vurmak istediler. Ama onlara sözümüzdür; hakikatin, adaletin ve barışın egemen olması için yürüttükleri mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz.
AMASIZ, FAKATSIZ HAKİKATI YAŞATACAĞIZ
'Ama'sız, 'fakat'sız hiçbir ölümü kabullenmeyeceğiz. Israrla silahların susmasını, tüm sorunlarımızın konuşarak çözülmesini isteyeceğiz. İnsan hak ve özgürlüklerinin tanındığı, korunduğu ve geliştirildiği bir durum olarak gördüğümüz barışta ısrar edeceğiz. Yok sayılan, inkâr edilen, yüzleşilmeyen her suçun bir sonrakini hazırladığının bilinciyle hakikati yaşatacağız. Halkların onurunu hedefleyen zulüm mekanizmaları karşısında susmanın, toplumsal bir suç ortaklığı olduğunun bilinciyle susmayacağız. Baskı rejimlerinin tüm gücünü saldıkları korku üzerinden var ettiklerinin bilinciyle korkmayacağız! Bu toprakları insanlık suçluları için korunaklı bir cennet, hak ve özgürlük talep edenler için güvencesiz bir cehenneme dönüştürenlerden hesap sormaktan vazgeçmeyeceğiz. Hiç şüphe yok ki bu toprakların kardeşlik ve özgürlük ülkesi olmasını engellemeye çalışanlar kaybedecek, acılarla sınanmış insanlarımız kazanacak; herkes için eşitlik, özgürlük ve barış düşümüz gerçekleşecek. Gözaltında kaybedilen evlatlarımız için, Avukatımız Tahir Elçi için, Roboski için, Gezi için, Suruç için, Ankara için, Sur için, Hrant için, hakikat için, adalet için, barış için!"
KARDEŞİM YİNE ERKEN GELDİM
Açıklamanın ardından katledilen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin eşi Türkan Elçi söz aldı. Tahir Elçi'nin dilinden Dink'e yazdığı mektubu okudu. Mektupta şu ifadelere yer verildi. "Merhaba, kuşlar arkalarından hüzünleri bırakırlardı. Biri 19 Ocak'ta biri de 28 Kasım'da yine arkalarından hüzünleri bıraktılar. Her iki tarihte kışa yakın tarihlerdi. Parmakları tetikte olanların vicdanları yoktur. Ben de senin gibi senin gibi düştüm o günlerde. Düştüğümde beni Hrant Dink kardeşim karşıladı. 'Kardeşim yine erken geldin' dedi. Cizre'de, Sur'da, Nusaybin'de yürekleri hüzünle yankılanan çocuklarının selamlarını getirdim. Tetikçiler birbirlerine benzerler. Katledilenlerin birbirlerine benzedikleri gibi. İkimizin de yüreği sızladı. Ölülerin yüreği kurur sanmayın, bir tek yüreksizler toprak olup yüreklerini yitirirler. Biz bulanık gölleri olan bir ülkenin sürekli temiz kalmaya inanan nilüferleriydik. Nilüferler ki merhameti simgelerler. Bu merhamet ve temizlik göldeki ruhu kirlenmişleri rahatsız etti. Karanlık ellerin, karanlık yüzlerin dönüp durduğu kirli göller.
Gözlerdeki yaşı çiğ tanesi zannedenler gökyüzüne kucak açmış oyunbozan nilüferleri bir bir koparıp attılar. Savaş yüzyılların tekerrür eden oyunuyken, bizler birer oyunbozandık. Ayaklar altında ezilen garibanların yüzü suyu hürmetine hayatı barışa kafiyelendirmeye çalışırdık. Kuşlar uçarken arkalarında sadece hüzün bırakmaz yüreği ince sızıyla kanayan kadınlar, çocuklar da kalır gerilerde. İşte o zaman kıyametler kopar. Gözyaşları acıları tarifte acze dönüşür. Unutmadan Hrant'ın selamlarını ileteyim sizlere. Şu an beni dinleyen herkese bulunduğumuz yer kadar sonsuz selam var. Barış adına, umut adına kardeşlik duygusunun gerekliliği ve yüceliği adına bütün ruhu şadların selamı var. Bizi unutmayacağınızı biliyoruz gözümüz arkada kalmayacak."