HSM uyarısı ne anlama geliyor?-Sinan Cudi

HSM uyarısı ne anlama geliyor?-Sinan Cudi

Halk Savunma Merkezi (HSM) tarafından yapılan açıklama, savaştan çok çekmiş Kürdistan, Türkiye ve bölge insanı açısından oldukça önemliydi. Kürt sorununa barışçıl, demokratik yollarla çözüm arama gayreti gösteren kişi, kesim ve grupların üzerinde önemle durması ve irdelemesi gereken bir açıklama.

HSM, sürecin halen devam ettiğini vurgulamasına rağmen bu durumun ne kadar süreceğini hükümetin atacağı adımların belirleyeceğini kaydediyor. “AKP hükümeti önümüzdeki günlerde adım atmayıp süreci bitirme noktasına getirirse HPG olarak yeniden savaş pozisyonunu almaya ve etkili bir biçimde devreye girmeye hazırız” diyen HSM açıklaması, bu anlamıyla belki de son gayret ve uyarı anlamına geliyor.

Kürt Özgürlük Hareketi ateşkes ilanının yapıldığı açıklamadan bu son açıklamaya kadar hep süreç önündeki tehlikeleri kavratmaya, 'barış' isteyen kesimleri daha duyarlı yaklaşmaya çağırırken, hükümeti de ciddiyete davet ediyor. Tüm açıklamalarda öne çıkan vurgu, sürecin tek taraflı yürütülemeyeceği gerçeğiydi. Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üç aşamalı olarak ilerlemesini öngördüğü ve anlaşıldığı kadarıyla hükümetin de olur dediği demokratik çözüm sürecinin temel esprisi de zaten bu.

Geçmişte (tam olarak 1993’ten beri) çoğunluğu hükümetler tarafından yapılan çağrılara dayanan ateşkesler, çatışmasızlık ortamları PKK’nin tek taraflı ilanına dayanıyordu. Bu konuda iradesini ve kararlılığını yeterli bir düzeyde yerine getiren gerillalar ateşkes kurallarına uyduğu halde ateşkes çağrılarını yapan hükümet ve emrindeki ordu bu süreçleri “tasfiye hazırlığı” olarak görüp değerlendirmeye çalıştı. Yapılan son açıklamada aynı tutumun devamı niteliğindeki gelişmeler hakkında kamuoyu bir kez daha bilgilendiriliyor. Demokratik kurum ve kuruluşların da defalarca dikkat çektiği Kürdistan’daki askeri hazırlık ve yoğunluğun özellikle ateşkes ilanı ve gerillaların sınır dışına çekilmesi faaliyetiyle birlikte artması, geçmişteki tasfiye amaç ve hedeflerinin korunduğu izlenimini güçlendiriyor.

Evet, HSM tarafından da belirtildiği üzere AKP hükümeti büyük ve kapsamlı operasyonları askeri ve siyasi alanda durdurdu. Bu durum sürecin çift taraflı karakterine uygun. Fakat bunun dışında herhangi somut bir gelişmenin yaşanmaması ve yaşanacağına dair ciddi emarelerin olmaması ister istemez kaygıları da güçlendiriyor. Halbuki daha süreç başlamadan hükümet açık irade beyanında bulunmuş, çözüm yolunda Öcalan’la ortak düşünüldüğünü kamuoyuna açıklamıştı. “Silahlar sussun, fikirler konuşsun” ortak fikri etrafında yapılanan süreç tam da bu ortak fikri zedeleyecek pratik gelişme ve adımlar nedeniyle tıkanma noktasına gelip dayandı.

Bu gerçeğe dikkat çeken, sürecin devam etmesini isteyen, ilgili kesim ve tarafları duyarlılığa çağıran tüm PKK açıklamaları ise hep “tahrik”, “tehdit”, “hadsizlik” olarak adlandırılarak itibarsızlaştırılmaya çalışıldı. Tüm açıklamalar içeriğinden boşaltılarak, çarpıtılarak polemik konusu haline getirildi. Daha sürecin başında, HPG’nin yaptığı açıklamada (7 Mayıs tarihli Anakarargah açıklaması) “…tek taraflı çabalar bu sürecin başarıyla yürüyebilmesi için yetmemektedir” denilmiş ilk nüveleri dönem itibarıyla açığa çıkan “provokasyon ve çatışmalara zemin” teşkil eden pratiklerin durdurulması istenmiş, sürecin başarıyla tamamlanması için Kürt halkının, demokratik kamuoyunun ve STÖ’lerin “süreci yakından takip etmeleri, denetim gücü ve mekanizmaları oluşturarak rol oynamaları büyük önem taşımaktadır” denilmişti.

Tam olarak Mart ayından beri tekrarla belirtilen bu hususlar karşısında AKP hükümeti ve yandaş medya ipe un serme, arabayı atın önüne sürme anlamına gelebilecek tavır, üslup ve politikalarla süreci ‘yönetmeye’ çalıştı.

AKP hükümeti, birinci aşamanın sonlanışının ateşkes ilanı ve gerillaların çekilmeye başlaması olarak netleştirilmiş olmasına rağmen tümden çekilmeyi şart olarak koştu. Başta hasta tutsaklar olmak üzere rehin politikası kapsamında cezaevlerinde tutulan Kürt siyasetçileri bırakma sözünü vermesine rağmen bunu zamana yayarak geciktirme yolunu seçti. Anayasada bulunan insan hak ve özgürlüklerine aykırı yasaları kaldırarak, Kürt halkının temel hak ve özgürlüklerini tanıyan hazırlıkları yapması gerekirken bunu bir şantaj malzemesi olarak kullanarak kendi sözleriyle çelişti. Demokratik örgütlülük ve demokratik yöntemleri esas alan eylemleri teşvik edip, bastırmaması gerektiği halde Gezi Parkı eylemleri başta olmak üzere tüm toplumsal eylemleri büyük bir şiddetle bastırarak birçok masum insanın yaşamını yitirmesine neden oldu. Hepsinden daha mühim olarak da sürecin mimarı olarak öne çıkan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi kaldırmayarak, buna kılıflar uydurarak (2 yıl 1 aydır avukatlarıyla görüşemeyen bir tutsak pozisyonunda olduğunu da unutmadan söyleyelim) müzakere değil, teslim alma siyaseti yürüttüğünü gözler önüne serdi. 

Tıkanmaya neden olabilecek bu politikaların nedenleri üzerine söylenebilecek çok şey olmakla birlikte özünde AKP hükümetinin demokratik kültür ve zihniyete giriş yapmamasını yönlendirici neden olarak tanımlamak oldukça önemli. Öcalan’ın tarihi Newroz deklarasyonundan beri AKP hükümeti demokratik değişim ve dönüşüm konusunda oldukça kötü bir sınav veriyor. Herkes bunun farkında ve buna bir dur denilmesi gerektiği ortada.

Buna rağmen süreci olup bitmiş gibi görmek ve göstermek isteyenlerin payının oldukça büyük olduğu ciddi bir sessizlik, uyku hali mevcut. Bu uyku mahmurluğundan mıdır nedir Kürt tarafının ciddiyete ve sorumluluğa çağrı anlamına gelen açıklamaları ciddi bir tepki ve öfke yaratıyor. Hükümet ve mücadeleciliği terk eylemiş toplumsal muhalefet PKK’nin açıklamalarına böyle yaklaşmaya devam ettiği müddetçe bu ülkeye barışın geleceğini beklemek kelimenin tam anlamıyla saflık olur.

Defalarca tekrarlanan bu durum hükümetin Rojava politikalarıyla birlikte değerlendirildiğinde sürecin hiç de iyi gitmediği rahatlıkla görülebilir. Var olan bir gerçeği yok saymak, görmek istememek yaşanacak acılara davetiye anlamına gelir…

Umarım bu davete teşrif edilmez de hak ettiğimiz barışı ülkemiz topraklarına terk etmemecesine yerleşir…