Hükümet Erciş’te depremzedeleri yalnız bıraktı
Hükümet Erciş’te depremzedeleri yalnız bıraktı
Hükümet Erciş’te depremzedeleri yalnız bıraktı
Van depreminden bu yana ihtiyaçları karşılanmayan Erciş halkı, çizilen çadırkent pembe tablosuna rağmen uzunca bir süre sokaklarda yaşamıştı. Daha sonra sığındıkları konteynırlardan da zorla çıkarılmak istenmeleri üzerine 27 gün açlık grevi yapan depremzedeler seslerini duyan olmayınca 7 gündür ölüm orucuna girdi. Depremden bugüne halkın ihtiyaçlarını karşılamak için çalışan Eğitim-Sen yöneticisi Ebubekir Dikmen yaşananları ANF’ye anlattı.
Ebubekir Dikmen ile Van depremi sırasında tanışmıştım. Kendisi de depremzede olmasına rağmen insanların derdiyle öyle meşgul birisiydi ki, menfaatin ne yazık ki ön planda tutulduğu bu dünyada böyle bir insan ile karşılaşmanın çok zor olduğunu düşünmüştüm. Dikmen yeri geldiğinde kendi ailesini bile ikinci plana itip sokakta kalan insanların yardımına koşan, onlara bir çadır bulabilmek için gecesini gündüzüne katıyordu. Dikmen 3 senedir depremzedelerin yaşadığı dramı ve geleceğe yönelik planları bize anlattı.
ERCİŞ’TE YAŞANANLAR UTANÇ KAYNAĞI
-Van depreminin üstünden yaklaşık üç sene geçti, ancak halkın hiçbir ihtiyacı karşılanmadı. Şimdi de depremzedeler konteynırlardan çıkartılmak istendikleri için 27 gündür sürdürdükleri açlık grevini ölüm orucuna çevirdiler. Erciş’te neler yaşanıyor?
Malumunuz Erciş büyük bir deprem yaşadı. Deprem sonrası yanlış politikalar Erciş halkını bir kez daha yıktı. AKP hükümetinin yanlış politikaları yerel yönetimin başarısızlığıyla birleşince Erciş halkı ekonomik ve sosyal açıdan çöküntü yaşadı. Depremin ilk günleri çok kötüydü. Yandaş basın ve medya kurulan çadır kenti konuşuyordu. Yayın yapılan çadırkent sadece 200 çadırdan ibaretti. Yandaş medya soğuk kış günlerinde aç susuz dışarıda yatan çocukları görmedi, gecenin karanlığında dışarıda çocukları başında uykusuz nöbet tutan anneleri yazmadı. Çadır olmadığı halde çadırlar geldi haberleriyle Ercişliler ikinci depremi yaşadılar. Çünkü Erciş sadece çadır kentten ibaret değildi. Ama onlar Erciş’te yaşanan dramlara kulak tıkadılar. TOKİ tarafından konutlar yapıldı. 30-35 bin liraya mal edilen konutları 70 ila 85 bin liraya satışa çıkardılar. Vatandaşlar mecbur kaldıkları için başvuruda bulundular. Bugün Van’da konteynırlarda yaşanan dram ise insanlık için bir utanç kaynağı! İnsanlar talepte bulunmasına rağmen sırf kiracı diye konut vermeyeceksin, gidecek hiçbir yeri olmayan bu insanları konteynırlardan çıkmaya zorlayacaksın. 20 metre kare alanda yaklaşık 3 yıldır yaşamaya mecbur bırakılan insanlara daha iyi bir imkan sunacağına, onların elektriğini suyunu keserek çıkarmaya zorlayacaksın. 21. yüzyılda yaşanan bu utanç tablosu karşısında anneler ve babalar sırf çocukları dışarıda kalmasın diye ölümü seçiyorlar ve maalesef bu durum yetkililerin umurunda değil. AKP hükümeti renkli açılışlar yaparak tüm ihtiyaç sahiplerine konutlar teslim edildi diyor, peki onlara sormak lazım bu insanlar ihtiyaç sahibi değil mi?
VERİLEN HİÇBİR SÖZ TUTULMADI
-Deprem sonrası verilen sözler tutuldu mu?
Erciş’te verilen hiçbir söz tutulmadı. Hükümetin vaat ettiği hiçbir şey yapılmadı, yapıldıysa da gerçek hak sahiplerine yapılmadı. Esnafa faizsiz kredi verilecek dendi, ama depremde zarar gören esnaf bir sürü engel çıkarılarak krediden faydalandırılmadı. Onu bırakın esnafın depremde tahsil edilmeyen borçları faiziyle tahsil edildi. Esnafın bankalara olan borcu ertelendi denildi. Ertelenmiş gözüken borçlar faiziyle tahsil edildi. Deprem sonrası vatandaşlarımızdan büyük bir kısmı kaçak kullanım bedeli olmak üzere yüklü elektrik faturaları faiziyle tahsil edildi. Depremde tahsil edilmeyen ilaç ve hastane payları toplu halde tahsil edildi. Kısacası, çok zorluk ve acı çeken vatandaşımıza bir darbe de hükümetten geldi.
-Erciş depreminden sonra insanlar sokakta kalırken, çadırkent üzerine pembe bir tablo çizilmeye çalışılıyordu. Ülkenin dört bir yanından gönderilen yardımların birçoğu ulaşmamışken, çadır dahi verilmediği için insanların çoğunun sokakta kalması hala hafızalarda. Van’da depremzedelere yapılan bu haksız uygulamalar nasıl algılanıyor?
Deprem esnasında yaşanan aksaklıkları bizzat beraber izledik. Neler yaşandığını beraber gördük. Yaşanan organizasyon karışıklığından bahsetmeye gerek bile yok. İnsanlık duygularından uzak, sadece oy kaygısıyla yandaşlarına hizmet götüren siyasetçilerin insanların üzerine çöken bir felaketi nasıl da ranta çevirdiklerini gördük. Siyasetçiler insani duygulara değil, nefislere hitap etmeyi tercih etti. Bu da beraberinde kaos yarattı. Bu kaos ortamı rantçılara yaradı. Bu kaos politikası bilinçli olarak yürütüldü.
AKP BELEDİYESİ YANDAŞLARA ÇALIŞTI
-AKP Belediyesi bütün bu süreçte nasıl bir sınav verdi?
Depremden bu yana hala Erciş’in hiçbir yerel sorunu çözülmüş değil. Yollar köstebek yuvası, alt yapı depremin verdiği hasarlarla duruyor. Şehir suyu şebekesi içler acısı, arıtma tesisleri işlevsiz olduğu için şehrin bütün pisliği göle akıyor. İmar planı yandaşlarının menfaatleri doğrultusunda üçüncü kezdir değiştiriliyor. Kısacası belediye halkın hiçbir isteğine cevap olamadı.
-Bu yaşanan mağduriyetler mi sizin BDP Erciş Belediye Başkan aday adayı olmanıza neden oldu?
BDP’nin belediyecilik anlayışının Türkiye'deki tüm belediyelere örnek olması gerekir. Türkiye'de adı yolsuzlukla anılmayan tek bir belediye veya başkan neredeyse kalmadı. BDP'li belediye başkanları bugüne kadar henüz yolsuzluk ile anılmadılar. Kuşkusuz bunda, kendilerini halkın efendisi-hükümdarı değil, hizmetkarı olarak görmelerinin de payı büyük. Bu sosyal belediyecilik anlayışına dürüstlüğü de eklersek ortaya büyük başarılar çıkıyor. BDP geleneğinin Türkiye siyasetine sunduğu belediyecilik anlayışı, önyargısız bir biçimde ele alınmalı ve Türkiye'deki tüm belediyelere örnek model olarak sunulmalıdır. Bu hizmet anlayışını en çok Erciş hak ediyor.
Erciş 200 bine yakın nüfusu olmasına rağmen 10 bin nüfuslu kasabayı andırıyor. Bu da yıllardır Erciş’in hak ettiği hizmeti görmediğinin en büyük kanıtıdır. Doğal afette yerel yönetimlerin önemi bir kez daha ön plana çıktı. Yaşanan sıkıntılar karşısında kentimizi kendimiz yöneteceğiz anlayışıyla bu göreve arkadaşların önerisi doğrultusunda talip olmaya karar verdik.
DİKMEN’İN PROJELERİ
-Siz Belediye Başkanı olursanız hangi projeleri hayata geçirmeyi düşünüyorsunuz?
Erciş’teki sorunları saymaya kalkışırsak kitap olur. O kadar çok sorun var ki, üstelik hepsi de önemli sorunlar. Su, imar, yol, altyapı, park, işsizlik vs. nereye bakarsan sorun var. Tabi ki biz bahanelerin arkasına sığınarak sorunlardan kaçmayacağız. Bunlar belediyeciliğin asli görevleridir.
Erciş’in imar planı en çok haksızlık yapılan imar planlarından biridir. Büyükşehir belediyesiyle birlikte Erciş’e yakışan, haksızlık ve rantın olmadığı yeni bir imar planı yapılacaktır. Van –Erciş arasında belediye olarak kara ve deniz ulaşımı hizmeti imkanı sağlanacaktır. Erciş belediyesine ait mülkler rant aracı olarak kullanılmaktadır. Bu mülkler Erciş halkınındır. Yeni yönetim döneminde bu mülkler tekrar Erciş halkının hizmetine kazandırılacaktır.
Erciş ilçemizde en önemli problemlerden biri de seyyar satıcı ve kadın istihdamı sorunudur; bu sorun da semt pazarları kurularak çözülecektir. Bu semt pazarlarının belli bir kısmı kadınlarımıza tahsis edilecektir. Kadınlarımıza kendi ürettiklerini pazarlama imkanı sağlanacaktır. Kadın ne dört duvar arasında ne de sokakta özgürleşir. Kadın toplumsal sorunlara çözüm oldukça özgürleşir. Ayrıca belediyelerde kadın istihdamı neredeyse yok denecek kadar azdır. Bu da işsiz kadını muhtaç konumuna sokmaktadır. İş istihdamında kadınlarımıza öncelik tanınarak kadınlarımız toplumun üretici bireyleri haline getirilmelidir. Öte yandan Erciş Meslek Edindirme Merkezi (ERMEK) kurularak, vatandaşlarımıza ihtiyaç duydukları kurslar açılarak, meslek sahibi olmaları sağlanacaktır.
Erciş’te gençlerimiz arasında hızla yayılan uyuşturucu madde alışkanlığının mutlaka önüne geçilmelidir. Gençlerimize ve çocuklarımıza yönelik sosyal, kültürel ve sportif alanlar açılarak boş zamanlarını değerlendirmeleri sağlanacaktır. Özellikle kültür merkezlerimizde kitap okuma salonları, ders çalışma salonları açılarak ve ücretsiz güvenli internet hizmeti verilerek çocuklarımızı kötü alışkanlıklardan koruyabiliriz. Ayrıca kültür merkezlerinde ücretsiz sınavlara hazırlık kursları, dil kursları hizmeti verilecektir.
Erciş sahil kenti olmasına rağmen avantajlarından yararlanamamaktadır. Sahil şeridine belediyeye ait sosyal tesisler kurularak hem istihdam alanı yaratılacak, hem de vatandaşlarımıza güzel bir hizmet sunulmuş olacak. Sahil yolu trafiğe kapatılarak üst yolda park alanları yapılacak. Sahil yoluna bisiklet yolu, koşu yolu yapılacak. Vatandaşlarımız rahat ve güvenli bir şekilde hizmet alacaklar.
Mahallelerimizde orantısız bir hizmet verilmektedir. Örneğin bir mahallede onlarca park varken, bazı mahallelerde hiç park yok. Bu da hizmette adaletsizliğin örneğidir. Hizmet adaletli olmalıdır. Çöp, yol, su vs. hizmetleri de aynı şekilde orantısız yapılmaktadır. Adaletli bir hizmet, sorunlara hızlı ulaşmak ve halkı yönetime katmak için her mahalle ve köyümüzde halk meclisleri kurulacaktır. Bu meclislerin temsilcilerinden oluşan kent meclisi kurularak meclis çözüm merkezi haline getirilecektir.
ONURLU MÜCADELENİN RUHU BİZE HEP GÜÇ VERDİ
-Çok yönlü bir insansınız: Hem öğretmensiniz hem hukuk fakültesinde öğrencisiniz, hem EĞİTİM-SEN’de sendika yöneticisisiniz, hem TÜBİTAK proje bilim danışmanısınız, şimdi de belediye başkan aday adayısınız. Bütün bunları bir arada nasıl götürüyorsunuz?
Zor bir soru oldu. Bu, şahsıma ait bir durum değil. Tüm baskılara, inkar ve imha politikalarına rağmen Kürt halkının yıllardır verdiği onurlu mücadelenin ruhudur. Bu ruh bize hep güç verdi, vermeye de devam ediyor.