Rahmani, Türkiye’de gerçek anlamda barış, özgürlük ve halkların kardeşliğini, insan hakları ve ifade özgürlüğünü savunan tek partinin HDP olduğunu, bu nedenle 7 Haziran’da yapılacak seçimlerde HDP’ye destek verdiklerini söyledi.

HDP’nin sadece Kürterin haklarını savunmakla kendini sınırlamayan tam tersine toplumda yer alan tüm ezilen ve sömürülen kesimlerinin çıkarlarını savunan ve aday listelerinde bu halklar ve kesimlerin temsilcilerine yer veren bir parti olduğunu söyeyen Rahmani, HDP’nin Türkiye için bir şans olduğunu ifade etti.

Devlet ve AKP iltidarının HDP’nin yükselişinin önüne geçmek için değişik provokasyonlara başvurabileceği uyarısında bulunan Rahmani, 7 Haziran’da yapılan seçimlerin sadece Türkiye’nin iç değil aynı zamanda da dış politikasını da etkileyebileceğini ve Türkiye’nin iç ve dış politikasında olumlu gelişmeler olmasının yolunun HDP’nin barajı geçmesinden geçtiğine vurgu yaptı.

AKP devlete dönüştüğünü söyleyen Bahrami, yetkilerin tek partinin hatta tek kişinin elinde toplanmasının demokrasi ile hiç bir biçimde bağdaşmadığını dile getirdikten sonra şunları söyledi.

“Türkiye’de 1960’larda işçi ve emekçierin haklarını savunan bir Türkiye İşçi Partisi vardı. Günümüz koşullarında 7 Haziran seçimlerine katılan bağımsız bir sınıf partisi yok. Ama değişik halklar, işçiler, Aleviler ve diğer kesimlerin temsilcileri HDP içinde yer alıyor. CHP ve diğer partiler ezilen halkarı ve işçileri savunmuyor. MHP ırkçı ve şoven bir parti. Aydınlar ve ezilenler tercihlerini barış, demokrasi ve özgürlükten yana yapmalı.”