İstanbul Barosu'nda kriz kapıda
İstanbul Barosu'nda kriz kapıda
İstanbul Barosu'nda kriz kapıda
İstanbul Barosu'nda yönetim krizi kapıda. Baro Başkanı Kocasakal hakkında 4 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Davanın ardından hükümet medyası, Kocasakal'ın yerini Hukukun Üstünlüğü Platformu Başkan adayı Avukat Rıza Saka'ya bırakması gerektiği yönünde propagandaya başladı. İstanbul Barosu Başkanlığı'ndan ise "Görevimizin başındayız" açıklaması geldi.
Balyoz davasında mahkemeyi protesto eden avukatlara destek amaçlı bir açıklama yapan İstanbul Barosu Başkanı Ümit Kocasakal ve baronun 10 yöneticisi hakkında "yargı görevini yapanı engellemeye teşebbüs" suçundan 2 ile 4 yıl arasında hapis istemiyle dava açıldı.
KOCASAKAL'IN BAŞKANLIĞI DÜŞECEK Mİ?
Davanın ardından gözler İstanbul Barosu yönetimine çevrildi. Hükümet medyası, Avukatlık Kanunu gereği, Kocasakal'ın baro başkanlığını bırakması gerektiği yönünde haberlere başladı. Hükümet medyası, Kocasakal'ın yerine son seçimi ikinci sırada seçimi tamamlayan Hukukun Üstünlüğü Platformu Başkan adayı Avukat Rıza Saka'nın başkanlık görevini sürdürmesi gerektiğini yazdı.
Kocasakal'ın görevi bırakması gerektiğini belirten Saka da, göreve kendisinin gelmesi durumunda en kısa sürede seçimlere gidilmesini sağlayacağını söyledi.
'GÖREVİMİZİN BAŞINDAYIZ'
İstanbul Barosu Başkanlığı'ndan gelen açıklamada ise "Genel kuruldan aldığımız büyük destek ve yetki ile görevimizin başındayız" denildi. Açılan davanın "tamamen siyasi" olduğu belirtilen açıklamada, "Yargının dizayn edilmesinden sonra sıranın avukatlara ve barolara geldiği çeşitli gelişme ve uygulamalarla açıkça görülmektedir" diye belirtildi.
Kocasakal'ın görevini bırakmasına gerekçe olarak sunulan Avukatlık Kanunu'nun 90. maddesinin "Seçilme yeterliliği ve engelleri" ile ilgili olduğu kaydedilen açıklamada, şu ifadeler yer aldı: "İstanbul Barosu Yönetimi, son İstanbul Barosu Genel Kurulu'nda aldığı yüzde 60 oranında oy ile kanıtlanan büyük bir destek ve güvenle görevinin başındadır. Aynı azim ve kararlılıkla çalışmalarını sürdürmektedir. Herkesin, demokrasinin gereği olarak Genel Kurul iradesine saygı göstereceğine, mücadelenin ancak Genel Kurulda ve sandıkta sürdürülmesi gerekliliği karşısında bu iradeye, demokrasiye ve kanuna aykırı arayışlara tevessül etmeyeceğine inanmak istemekteyiz."