'İstanbul valisi kayıplardan da sorumlu'
'İstanbul valisi kayıplardan da sorumlu'
'İstanbul valisi kayıplardan da sorumlu'
İstanbul Valisi Mutlu'nun kaymakamlık yaptığı dönemde Silopi'de onlarca kişinin kaybedildiğini hatırlatan Cumartesi Anneleri, "İstanbullulara karşı suç işleme cüretini her dönem kesintisiz dokunulmazlığından alıyor" dedi. "Bugün biz, yarın çocuklarımız, sonra da torunlarımız kayıplar mücadelesini sürdürecek" diyen Cumartesi Anneleri, sorumluların yargılanmasını istedi.
Cumartesi Anneleri, 429. kez Galatasaray Meydanı'nda buluştu.
Bu haftaki eylemde 1981'de idam edildikten sonra kaybedilen Veysel Güney'in dosyası açıklandı.
İDAM EDİLDİ, BEDENİ KAYBEDİLDİ
Veysel Güney, 24 yaşında, 28 Aralık 1980'de Antep'te gözaltına alındı. Adana Bölgesi Sıkıyönetim Komutanlığı 2 No'lu Askeri Mahkemesi'nde yargılandı. 6 Şubat'ta yapılan ilk duruşmadan 11 gün sonra yapılan ikinci duruşmada kendisini suçlayacak deliller olmaksızın idama mahkum edildi. Avukat talebi reddedildi, savunma hakkı yok sayıldı. Meclis kararı olmadan, özel kanun çıkartılarak 10 Haziran 1981'de Gaziantep E Tipi Cezaevi'nde idam edildi. İdamının ardından üzerinde bulunan kalemi, sigarası ve çakmağı tutanakla babasına teslim edildi. Ancak babasına verilmek üzere 10 Haziran 1981 tarihli ve 266 sayılı tutanakla Yüzbaşı Burhan Erdem'e teslim edilen cansız bedeni ise kaybedildi.
Ailesi ve arkadaşları yıllarca Güney'in mezarını bulmak için mücadele etti. Bütün yetkili mercilere başvuru yapıldı, kampanyalar yürütüldü, hukuk mücadelesi verildi. Milletvekilleri tarafından verilen soru önergeleri ile konu meclis gündemine taşındı. Ancak verilen yanıtlar malumun ilanından öteye gitmedi. Yapılan suç duyuruları da takipsizlikle sonuçlandı. Güney'in cansız bedenini babasına vermesi için teslim edilen Yüzbaşı Burhan Erdem, her ay devletten emekli maaşı alıyor ancak devlet hala onun bulunamadığını açıklıyor.
Cumartesi Anneleri 32 yıl önce idam edildikten sonra bedeni kaybedilen Veysel Güney'in mezar yerinin açıklanmasını ve kaybedenlerin yargılanmasını istedi.
YARIN BABALAR GÜNÜ...
Oturma eyleminde ilk sözü Hayrettin Eren'in kardeşi İkbal Eren aldı. Gezi Parkı direnişinin 19. gününe girdiğini hatırlatan Eren, "Vali ve devlet yetkilileri 'marjinallar' diyerek kitleyi bölmeye, direnişi kırmaya çalışıyor. Bu güzel devrimcileri katledenler aynı senaryoyu yaşama geçirmeye çalışıyor. 'Kitlenin bir kısmını bize verin, istediğimizi yapalım' diyorlar" dedi.
Yarın babalar günü olduğunu hatırlatan İkbal Eren, Baba Ocak, İsmail Kırbayır gibi çok sayıda kayıp babasının yakınlarına ulaşmak için verdikleri mücadele sırasında yaşamını yitirdiğini hatırlattı. Eren, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yakınlarımızı katiller çocuklarına torunlarına ellerini uzatırken yüzleri kızarmayacak mı? Mehmet Ağar da çocuğunu kaybetti. Yarın mezarına gittiğinde ne düşünecek? Katiller aramızda Gezi'ye el atmaya çalışıyor, izin vermeyin. Direnişe destek verin."
Veysel Güney'in yeğeni Doğan Güney, "Amcam öldürüldükten 7 yıl sonra doğdum, onun öldürüldüğü yaştan iki yaş büyüğüm" dedi.
Babaanesi Zeynep Güney'in geçtiğimiz yıl 86 yaşında yaşamını yitirdiğini hatırlatan Doğan Güney, "Son nefesine kadar oğlunun ismini sayıkladı, mezarını bulmamızı vasiyet etti. Yıllarca onun oğlu için yaktığı ağıtları dinledik, acısına tanık olduk, acımız büyüdü. Bir çok Cumartesi Annesi aynı acı ile yaşamını yitirdi. Katiller ise mutlu bir şekilde yaşıyor. 32 yıl geçti, mücadelemizi sürdüreceğiz" dedi.
Doğan Güney, babaannesi Zeynep Güney'in oğlu için yazdığı ağıdı okudu:
Düştüm Antep'in yoluna
Ne sağına baktım, ne soluna
Yiğidi eli bağlı, kolu bağlı çıkardılar karşıma
Verin bir gece alam koynuma
Doğan Güney, amcasının idamından sonra verdikleri hukuki mücadele sonucu kendilerine verilen son mektubunu da okudu.
'VALİ H. AVNİ MUTLU CÜRETİNİ KESİNTİSİZ DOKUNULMAZLIĞINDAN ALIYOR'
Haftanın metnini okuyan Meryem Göktepe, "Geçmişte çocuklarımızı kaybeden zihniyet, bugün de onları sokak ortasında infaz etmeye, savaş uçaklarıyla parçalamaya, gaz fişekleriyle sakatlamaya, öldürmeye devam ediyor" dedi.
İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu'nun, kaymakam olarak görev yaptığı 1992-94 yılları arasında Silopi'de ağır insanlık suçları işlediğini, onlarca kişinin gözaltında kaybedildiğini hatırlatan Göktepe, "Ama o terfi üzerine terfi aldı. İstanbullulara uyguladığı devlet teröründeki pervasızlığı bu yüzdendir. Vali Mutlu geçmişte Kürtlere bugün de İstanbullulara karşı suç işleme cüretini her dönem kesintisiz dokunulmazlığından aldı" diye konuştu.
Göktepe, "sivilleşiyoruz" diyenlerin Roboskî katliamının dosyasını askeri savcılığa gönderdiklerini, "darbelerle hesaplaşıyoruz" diyenlerin yalnızca 12 Eylül'ün 2 yaşlı generalini göstermelik bir şekilde mahkemeye dahi çıkarmadan yargıladıklarını kaydetti.
'TÜM SORUMLULAR YARGILANSIN'
Veysel Güney'i idam eden 12 Eylül zihniyetinin ahlaken, hukuken ve siyaseten 32 yıl boyunca yaşatıldığını vurgulayan Göktepe, sözlerini şöyle sürdürdü: "Veysel'i hukuki bir delile dayanmadan 2. duruşmada idama mahkum eden sıkıyönetim mahkeme heyeti başkanı Albay Ahmet Arısüt, üyeler Yarbay Ayhan Ulusoy ve Üsteğmen Güney Sert'in, Veysel'i idama götüren iddianameyi hazırlayan Savcı Caner Ersu'nun taahammüden cinayet işlemekten yargılanmalarını istiyoruz. Veysel'in kaybedilmesinden başta Kenan Evren olmak üzere 12 Eylül'ün tüm asker ve sivil unsurlarını, Gaziantep Sıkıyönetim Komutanı General Şahabettin Balkan'ı, Veysel'in bedenini tutanakla teslim alan Yüzbaşı Burhan Erdem'i sorumlu tutuyor, hakkaniyete uygun yargılanmalarını istiyoruz."
'12 EYLÜL İLE HESAPLAŞIYORUZ' YALANINA SON VERİN
Göktepe Başbakan Erdoğan'a ise şöyle seslendi: "12 Eylül ile hesaplaşıyoruz yalanına son verin; önce Veysel'in mezar yerini açıklayın. Suç işleyen kamu görevlilerini koruyan hukuksuluğunuza son verin, Veysel'i kaybedenleri yargılayacak mekanizmaları hayata geçirin."
'MEZARINIZ KALBİMİZDE'
Meryem Göktepe, Veysel Güney'in annesi Zeynep Güney'in yaşamını yitirmeden kısa bir süre önce Galatasaray Meydanı'ndan oğluna, "Resmini gözüme çizdim, adımı dilime yazdım, mezarına kalbime kazdım" şeklinde seslendiğini hatırlattı, "Biz de Veysel'e ve tüm kayıplarımıza sesleniyoruz: mezarsız kalmanıza izin vermeyeceğiz. Çünkü; mezar yeriniz kalbimizdir. Kaç yıl geçerse geçsin, bugün biz, yarın çocuklarımız, sonra torunlarımız sizi aramaya devam edecek" diye konuştu.