Gazeteci Hrant Dink'in ölümünün 9. yıldönümü dolayısıyla İsveç'in başkenti Stockholm'de düzenlenen anma toplantısında konuşmalar yapan sivil toplum örgütlerinin temsilcileri, Türkiye'de aydın ve gazetecilere yönelik baskıları kınadılar ve AKP Hükümeti'ne ifade ve basın özgürlüğüne saygı göstermesi çağrıları yaptılar.

İsveç PEN Kulubü, İsveç Yazarlar Sendikası, İsveç Gazeteciler Federasyonu, İşçi Eğitim Merkezi (ABF) ve İsveç Parlamentosu bünyesinde kurulu Türkiye'de İnsan Haklarını Destekleme Komitesi'nin düzenledikleri etkinliğin moderatörlüğünü yapan İsa Turan, Dink'in katledilmesinin üzerinden 9 yıl geçmesine rağmen sadece tetikçilerin cezalandırıldığını, devlet ve mahkemelerin gerçek katilleri gizlemek için her türlü yol ve yönteme başvurduklarını söyledi.

Bundan bir süre önce de Dink davasına bakan savcının görev yerinin değiştirildiğini hatırlatan Turan, devletin davayı karartma girişimlerine karşı demokratik kamuoyunun gerçeklerin açığa çıkarılması ve gerçek suçluların belirlenip yargı karşısına çıkarılması için mücadele etmede kararlı olduğunu dile getirdi.

TÜRKİYE'DEKİ SORUNLAR ŞİDDET İLE DEĞİL DİYALOGLA ÇÖZÜLMELİ

Avrupa Konseyi'nin eski İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg, Dink'in anlaşmazlıkların diyalog ve müzakere ile çözümlenmesinden yana olan bir insan hakları savunucusu olduğunu ve bu nedenle onu anmanın ve düşüncelerini yaşama geçirmenin önemli olduğunu ifade etti. Türkiye'deki sorunların şiddet ile değil diyalogla çözülebileceğine vurgu yaptı.

Türkiye'de İnsan Haklarını Destekleme Komitesi Başkanı ve Hıristiyan Demokrat Milletvekili Desirre Pethrus, yer aldığı Parlamento Dış İlişkiler Komisyonu ve AB Komisyonu'nda Türkiye'deki insan hakları ihlallerinin sık sık gündeme geldiğini ve İsveç'in ihlallere karşı tutum alması için konuyu pek çok kez parlamentonun gündemine getirdiğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Margot Wallström'e insan haklarına saygı göstermesi için Türkiye'ye baskı yapmasını pek çok kez söylediğini aktaran Pethrus, “Sığınmacı sorununun çıkışı Türkiye'den taleplerde bulunmamaza engel olmamalı” şeklinde konuştu.

Dink'in öldürülmeden bir ay önce İsveç Parlamentosu'nda basın ve ifade özgürlüğünü konu alan bir panele katıldığını hatırlatan Pethrus, katledilmesinin üzerinden 9 yıl geçmesine karşın gerçek katillerinin hala yargı karşısına çıkarılmadığını söyledi.

PKK ve Türk Hükümeti arasındaki barış görüşmelerin kesintiye uğramasından sonra şiddette ciddi bir artış olduğunu hatırlatan Pethrus, “Türkiye aday ülke olduğu için Avrupa Birliği olanlara karşı güçlü bir şekilde tavır almalıdır. Devlet ve Hükümet Başkanlarının bir araya geldiği Avrupa Birliği toplantılarında Türkiye'deki durum gündemin ilk sırasına alınmalı, Türkiye'den insan haklarına saygı göstermesi istenmelidir. Bunlar yapılarak Hrant'ın anısına bağlı kalınabilir” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE'DEKİ GELİŞMELERİ KAYGIYLA İZLİYORUZ

İsveç PEN Başkan Yardımcısı Ola Wallin, Avrupa'nın pek çok ülkesinde ırkçı ve yabancı düşmanı parti ve örgütlerin güç kazandığını, Polonya, Macaristan ve Rusya'da basın ve ifade özgürlüğüne yönelik saldırıların hız kazandığını belirtti.

Wallin, Türkiye'deki gelişmeleri kaygı ile izlediklerini, Suriye'deki savaştan sonra bölgede ve Türkiye'de çelişkilerin arttığını ve adalet mekanizmasının şeffaf olmadığını, Kürtçe yayın yapan ve gerçekleri yazan gazetecilerin cezaevlerine atıldığını, sırf görevlerini yaptıkları için terörist olmakla suçlandıklarını söyledi.

PEN olarak Türk Hükümeti'nden terör yasalarını kullanarak gazetecilere yönelik baskı ve saldırılara son vermesini talep ettiklerini dile getirdi.

TÜRKİYE'DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ YOK

İsveç Gazeteciler Federasyonu Başkan Yardımcısı Ulrica Widsell, İsveç'te gazeteciler, yazarlar ve sıradan insanlar için tartışılmaz olan düşüncelerini açıklama hakkının aralarında Türkiye'nin de bulunduğu pek çok ülkede geçerli olmadığını, düşüncelerinden dolayı insanların baskı ve kovuşturmaya uğradıklarını söyledi.

Sınır Tanımayan Gazeteciler'in son açıkladığı basın özgürlüğü indeksinde Türkiye'nin 180 ülke arasında 149. sırada olduğuna dikkat çeken Widsell, “Türkiye'de gazeteciler baskıya, saldırıya uğruyor, cezaevlerine atılıyor. Hükümeti eleştiren gazeteciler terörist suçlaması riski ile karşı karşıya kalabiliyor’’ şeklinde konuştu.

CEZAEVLERİNDEKİ TÜM GAZETECİLER DERHAL SERBEST BIRAKILMALI

Günlük Svenska Dagbladet Gazetesinin Kültür Şefi Anders Q. Björkman, bundan 9 yıl önce Türkiye'de durumun basın ve ifade özgürlüğü açısından daha iyi olduğunu, insanların Kürt sorununu, Ermeni soykırımını tartışabildiklerini ancak son yıllarda basın ve ifade özgürlüğüne yönelik ihlallerin arttığını gözlemlediğini söyledi.

İsveç Yazarlar Sendikası adına bir konuşma yapan Yazar Azar Mahloujian, Dink'in halkların birliği ve uzlaşmalarından yana olmasına rağmen vatan hainliğiyle suçlandığını, Türklüğü aşağıladığı suçlamasıyla hakkında davalar açıldığını ve sonunda katledildiğini söyledi.

KÜRTLERE KARŞI BİR SAVAŞ YÜRÜTÜLÜYOR

Dink'in katledilmesinden sonra Türkiye'de durumun daha da kötüşeştiğini ve gazeteciler ve aydınlar üzerindeki baskıların arttığını dile getiren Mahloujian, Kürdistan'daki katliamlara da şu cümlelerle dikkat çekti:

“Son aylarda Kürt Halkına yönelik saldırılar arttı. Kürtlere karşı bir savaş yürütülüyor. Kürdistan tamamen askerileştirildi. Şehirler abluka altında ve sokağa çıkmak yasaklandı. Kürdistan'da iç savaş sürüyor. 89 üniversitede görev yapan 1128 akademisyen ortak bir bildiri yayımladı. Devletin suçlarına ortak olmak istemediklerini söylediler. Kürtlere yönelik katliamlara son verilmesini talep ettiler. Yeniden barış müzakerelerine başlanmasını istediler. Anında tepki gösterildi. Akademisyenlere inanılmaz suçlamalar yöneltildi. Haklarında soruşturma açıldı.”

Mahloujian, Türkiye'de gerçekleri açıklayan akademisyen, yazar ve gazetecilerle dayanışma içinde olduklarını ve olmaya devam edeceklerini söyledi.