KCK ana davası: İddianamenin elle tutulur bir yanı yok
KCK ana davası: İddianamenin elle tutulur bir yanı yok
KCK ana davası: İddianamenin elle tutulur bir yanı yok
"KCK" ana davasında savunmanı yapan DTP eski Eş Genel Başkan Yardımcısı Bayram Altun, “Bizim açımızdan elle tutulur herhangi bir yanı bulunmayan bu eklektik iddianamenin örtük amacı nettir. Söyleyeceğimiz yalnızca şu olabilir: Partimiz böyle örtük yöntemlerle yargı konusu yapılmamalı” dedi. Altun, “Bu dava ve hakkımızdaki ithamlar temelsiz olmaktan ziyade, hem bizi olmadığımız bir şey gibi gösteren hem de göstermelik iddialarla yürüyen tuhaflıklarla dolu düzmece bir yargılamadır" diye ekledi.
BDP milletvekilleri, belediye başkanları, insan hakları savunucuları ve gazetecilerin de aralarında bulunduğu 98'i tutuklu, 175 kişi hakkında açılan "KCK" ana dava duruşmasına Amed’deki 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Duruşmaya, BDP Şırnak (Şirnex) Milletvekili Selma Irmak, BDP Van (Wan) Milletvekili Kemal Aktaş, milletvekilliği gasp edilen Kürt siyasetçi Hatip Dicle, İHD eski Amed Şube Başkanı ve İHD Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erbey'in de aralarında bulunduğu 40 tutuklunun yanı sıra müdafi avukatları ve Kürtçe tercümanlar hazır bulunurken, yargılananların aileleri de duruşmayı izledi.
Duruşmanın ikinci oturumunda kapatılan DTP’nin eski Eş Genel Başkan Yardımcısı Bayram Altun, DTP Ekoloji ve Yerel Yönetimler Komisyonu'ndaki 9 kişi adına 25 sayfalık "Demokratik siyaset ve demokratik toplum savunması" adıyla ortak savunmasına devam etti. Altun, ilk oturumda yaptığı ortak savunmanın devamında Ekoloji ve Yerel Yönetimler Komisyonu'nun DTP'nin genel çalışmalarıyla yerel yöneticiler arasında eş güdümü sağlama sorumluluğunun olduğunu kaydetti. Diğer partilerde suç olmayan işlevlerin DTP özelinde suç olarak gösterildiğini belirten Altun, "İddia makamı bu iddia ve yaklaşımıyla partimizi örtük bir şekilde KCK olarak ilan etmiş ve onun her eylemini illegalleştirmiştir. Bu Kürt siyasetini kendince etkisiz kılmanın ucuz yöntemidir. Açıkça bir düzen içileştirme dayatması ile karşı karşıya bulunuyoruz. Herhangi bir düzen partisi gibi çalışmamız isteniyor. Yerel yöneticilere, tıpkı diğer siyasi partilerde olduğu gibi rant-rüşvet, yolsuzluk, adam kayırmacılık ve ihaleler için talimatlar vermiş olsaydık, herkes kesinlikle emin olmalı ki, bize yönelik bu operasyon gerçekleşmeyecekti" diye konuştu.
SAVCININ ÇARPITMALARI
İddianamedeki iddiaları savcılığın çarpıttığını söyleyen Altun, Özgür Belediyecilik Programı'na ilişkin iddia makamının iddialarına, "Konferansımızda tartışmaya açılıp görüş ve eleştirilerle birlikte bir süre daha üzerinde çalışılması kararı alınan Demokratik-Ekolojik ve Cinsiyet Özgürlükçü Yerel Yönetimler Model Taslağı'nın ikinci taslak halidir. Hazırlanırken Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan'ın basına yansıyan görüşlerinden de, Ruşen Keleş'in, Murray Bookchin'in, Marks ve daha pek çok düşünür ve yazarın kitaplarından da yararlanılmıştır. İddia makamı en basitinden Murray Bookchin'in 'Kentsiz kentleşme' adlı kitabını okumuş olsaydı muhtemelen Özgür Belediyecilik Programı adlı belgeyi bir yasadışı belge şeklinde sunmanın cehalet olduğunu kabul ederdi" diye yanıt verdi.
Savcının çarpıttığı diğer bir konunun Siyaset Akademisi olduğuna dikkat çeken Altun, şunları söyledi: "İddianamede geçtiği şekliyle Abdullah Öcalan'ın dört ayaklı paradigmasında kurulması talimatını verdiği Siyaset Akademisi gibi bir çalışmamız yoktur. Kaldı ki, siyasi partilerin siyaset akademisi açmaları önünde yasal bir engel bulunmamaktadır. Siyaset akademisi suçlamasıyla 14 Nisan'dan bu yana dört kişi tutuklu bulunmaktadır. İddia makamı gerçekte çalışmasını yürütmediğimiz bir siyaset akademisinin başına kimi komisyon üyelerimizi atamakta herhangi bir sakınca görmemiştir."
YARGININ İÇİNE GİRDİĞİ İDEOLOJİK TUTUM
Sürmekte olan davanın örtük bir "DTP davası" olduğunu söyleyen Altun, DTP'nin adı anılmadan tüm çalışmaları "KCK TM'nin faaliyetleri" şeklinde sunulduğunu ve bu şekilde mahkum edildiğini belirterek, durumu "kurnazlık" olarak nitelendirdi. DTP'nin tüm organları ile birlikte bir bütün olduğunu kaydeden Altun, "Sonuç olarak, bu bütünlüğün içinden komisyonumuzu ve süreklilik arz eden bir süreçten bir zaman dilimini kesip alarak yargılama konusu yapmak, yargının içine girdiği ideolojik tutumun sonucudur. Tüzel bir kişiliğin, bir parti veya kurumun bir parçasını veya bir bölümünü alıp yargılamak, illegal ilan etmek hukuksuzluktur. Komisyonumuz, partimizin merkezi bir organıdır. DTP'den ayrıştırarak illegalleştirmek ve başka yerlerle bağlantılandırmak kötü niyetin alameti olabilir ancak. Bizim açımızdan elle tutulur herhangi bir yanı bulunmayan bu eklektik iddianamenin örtük amacı nettir. Söyleyeceğimiz yalnızca şu olabilir: Partimiz böyle örtük yöntemlerle yargı konusu yapılmamalı. Dolaylı yönlerden ve ezop diliyle değil, açıkça denilmeli ki 'Bize göre DTP, KCK TM'dir.' İddia makamı bunları açık bir biçimde yapsın ki, iddianamesi en azından kronik ve sistematik tutarsızlıklardan arınsın. Yargılanan pek çok arkadaşımız PM ve MYK üyesidir. PM ve MYK'nin yaptığı resmi görevlendirme, atama ve faaliyetler bu durumda yasa dışı mı sayılacak? Oysa Yargıtay'ın DTP'yi kapatma gerekçesinde bu konuya hiç değinilmemiştir" diye konuştu.
Ekoloji ve Yerel Yönetimler şahsında özelde DTP ve genelde de Kürt siyasetinin yerel yönetimler deneyimi ve birikiminin mahkum edilmek istendiğinin altını çizen Altun, iddia makamının iddianamede bu zihniyeti açıkça yansıttığını dile getirdi. Altun, "Özgür Kürdün herhangi bir alandaki başarısı rejime karşı bir tehdit olarak algılanmakta ve bu algı, yasal kılıflı saldırganlığa dönüşmektedir. Bu dava ve hakkımızdaki ithamlar temelsiz olmaktan ziyade, hem bizi olmadığımız bir şey gibi gösteren hem de gösterdiği sanlık üzerinden göstermelik iddialarla yürüyen tuhaflıklarla dolu düzmece bir yargılamadır. Buna vereceğimiz yanıt, demokratik siyaset ve demokratik toplum çalışmalarımızı derinleştirme temelinde olacaktır" dedi.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın toplum için ne anlam ifade ettiğini belirten Altun, Öcalan'ın, toplum ve sosyoloji için politika, felsefe, kadın özgürlüğü, demokratik özgür örgütlenme için sürekli fikir ürettiğini ve sürekli bir çaba içinde olduğunu dile getirdi. Toplumun her kesiminin bu fikirlerden yararlandığını kaydeden Altun, Öcalan'ın fikirlerinden Ortadoğu halklarının da faydalandığını söyledi.
Kürt halkının Öcalan'ın fikirlerini beğendiğini ve lider olarak kabul ettiklerini ifade eden Altun, şunları ifade etti: "Halkın gönlünde var olan istek ve hayalleri, fikirleri onların yargılanma sebebi olamaz. Bu biçim toplumun bir gerçekliğidir. Biz de Sayın Öcalan'ı başkan olarak gördüğümüz zaman bu Öcalan'la örgütsel bir ilişkimiz olduğu anlamına gelmez. Şiddet içermediği sürece bu fikir ve düşünceler suç olamaz."
Altun'un savunmasının ardından mahkeme heyeti, duruşmaya yarın devam etmek üzere ara verdi.