‘KCK’ İstanbul davası 30 Mayıs’a ertelendi

‘KCK’ İstanbul davası 30 Mayıs’a ertelendi

"KCK" İstanbul ana davasında Kürt siyasetçiler adına savunma yapan BDP Bağcılar İlçe Örgütü eski Eşbaşkanı Eşref Yaşar, AKP'nin demokratik alanı bir tuzak olarak kullandığını ve tutuklanmalarının sebebinin AKP'nin başarıya ulaşmayan "entegre stratejisinin" sonucu olduğunu söyledi. Yaşar, "KCK" operasyonlarının Kürt siyasetinin merkezinden en dış çeperine kadar tüm unsurları kapsayan bir "Kürt avına" dönüştürüldüğünü vurguladı. 

111'i tutuklu 205 siyasetçinin yargılandığı "KCK" İstanbul ana davasının Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısında bulunan İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 5'inci duruşması ikinci gününde de devam etti. Duruşmanın son oturumunda, BDP Bağcılar İlçe Örgütü eski Eşbaşkanı Eşref Yaşar'ın tutsak Kürt siyasetçiler adına yaptığı ortak savunmaya geçildi. Yaşar, öncelikle duruşmanın ilk gününden bu yana duruşmaları izleyen basın mensuplarına, ailelerine ve duyarlı kamuoyuna teşekkür etti. Savunmasına 2009 yılında startı verilen "KCK" adı altında yürütülen operasyonlara değinerek başlayan Yaşar, AKP hükümetinin Kürt sorununu 2009 yılında bütün tarihselliğinden, sosyo-kültürel ve politik muhtevasından kopuk bir şekilde çözme arayışına girdiğini söyledi. Yaşar, bir yandan Kürt sorunu çözülüyormuş algısının yaratıldığını fakat diğer yandan ise Kürtlerin siyasal kurumsallaşmasının bertaraf etmeye dönük girişimlerin başlatıldığını ifade etti. AKP'nin bu çerçevede daha sonraki aşamada "tek yönlü entegre strateji" adını verdiği konsepti devreye soktuğunu dile getiren Yaşar, "KCK" operasyonlarının da bu aşamada devreye konulduğunu ve Kürt siyasetinin merkezinden en dış çeperine kadar tüm unsurları kapsayan bir "Kürt avına" dönüştürüldüğünü vurguladı. 

Kendilerinin de bu kapsamda İstanbul'da yapılan operasyonlar sonucu tutuklandıklarını hatırlatan Yaşar, şunları söyledi: "Bize dönük bu kırım politikası şunu açıkça göstermiştir ki; AKP 'ileri demokrasi' derken esasında bir demokrasicilik oyunu oynamış ve demokratik alanı bir tuzak olarak kullanmıştır. Siyasi rakiplerini kendisi gibi düşünmeyenleri avlamak için bir kapan olarak kullanmıştır" dedi. "KCK" operasyonları sırasında yargının darbe dönemlerinde bile görülmemiş bir biçimde "operasyonel güç" olarak kullanıldığını belirten Yaşar, "Polis-yargı-hükümet bu üçlü mekanizma entegre strateji ile Kürtlere bir kez daha 29'uncu isyanı bastırma gayretiyle haddini bildirme 'azameti ve despotluğuyla' hareket etmiştir" dedi. Medyanın da dahil edilerek "KCK" adı altında Kürtlere karşı bir algı yaratılmaya çalışıldığının altını çizen Yaşar, bu algının kendilerinin tutuklanmasının hemen ardından etkisini göstermeye başladığını İstanbul'un birçok ilçesinde parti örgütlerine ırkçı saldırılar geliştiğini söyledi. Yaşar, "Bu algı Türkiye'nin geleceğine, ufkuna zarar verdi. Türkiye'de yaşayan halklar arasında önyargıların derinleşmesine hizmet etti" diye konuştu. 

Yaşar, savunma yaptığı sırada mahkeme başkanı Ali Açlık duruşmayı bitireceklerini ve davaya 30 Mayıs'ta devam edileceğini belirterek, duruşmayı sonlandırdı.